AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan
koltuğunda oturmuş bir sağına bakıyor, bir soluna bakıyor ama nihai karar
veremiyor..
Sağında 2013-Kasım ayı yerel seçimleri,
2014-Ağustos ayı Cumhurbaşkanlığı seçimi, 2015-Haziran ayı Genel Seçimler, aylık
kamuoyu araştırma şirketlerinin raporları, HAS Parti’nin içeriye alınması, Eski
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’nun katılımı, BBP’nin zımmen desteği..
Solunda ise İzmir, Gaziantep terör saldırısına
ilaveten Hakkari ve özellikle Şemdinli’de yaşanan çok şiddetli çatışmalar.. Kısaca
Kürt meselesi.. Hemen dibinde Suriye meselesi, Kürecik Radarı nedeniyle arası bozulan
ilişkiler yani İran meselesi..
Son 2-3 yıldır Kürt meselesinde izlenen taktik;
tümden bir paket halinde değil de, parça parça düzenleme yapmaktır. İşte
TRT-ŞEŞ Kürtçe yayını, işte Eğitim-Öğretimde Kürtçe seçmeli ders olması gibi..
Azar azar kamuoyuna bu düzenlemeler anlatıldığı zaman hem sindirimi ve kabulü
kolay oluyor, hem de sağında duran
anketlere olumsuz yansımıyor..
Fakat karşısındaki illet PKK, bunu kabul etmiyor,
aynı zamanda kamuoyunda paket olmadığı için Kürt açılımı algısı oluşmuyor..
Ne yapacak şimdi Sayın Başbakan?
Sağ yanında Cumhurbaşkanlığı beklentisi, sol
yanında PKK yüzünden kaçan huzur..
Açılım maçılıp yoktur deyip güvenlikçi politikasını
sürdürse ne olur? Bence yanlış olur.. Çünkü çözüm kaçınılmazsa, ertelenmesi çok
daha yüksek maliyetlere neden olur.
Nasıl mı?
2012 yılında herkes ağız birliği etmişçesine ‘Kürt
Meselesi’ var diyor, öyleyse çözümün ertlenmesi hem siyasi hem de ekonomik
maliyeti olacaktır. Malumunuz ‘Kürt Meselesi’ 30 yıl ertelendi, ne oldu?
Türkiye’ye 1 trilyon dolara mal oldu.. O halde geçmiş iktidarlar gibi siyasi
hesaplarla çözüm ertelenirse Türkiye çok şey kaybedecektir..
Çözüm ise Yeni Anayasa zeminde olacaktır.
Vatandaşlık tanımı değişecek, yerinde yönetim olacak, böylece bu iş kökünden
çözülecektir.
Nasıl olacak bu iş?
Basittir. Anayasanın ilk maddesi ‘’Türkiye
Cumhuriyeti Türk, Kürt ve diğer vatandaşlardan oluşmuştur’’ yazılacaktır. Vatandaşların
sahip oldukların kimliklerin milliyeti bölümüne Kürt, Türk yazılacak, hepsi
budur..
Yerel Yönetimler Reformu hep konuşulur ama bir
türlü Ankara vesayeti sona ermez. Bir ilin öğretmen, hemşire, doktor atamasını
niye Ankara yapsın arkadaş? O ilin seçilmiş valisi, meclisi yapar bu işleri..
Kısaca Özal’ın hayali olan eyalet sistemi anayasaya girecektir.
Bu yapılabilir mi?
Yapılırsa, başımızın belası PKK tamamen marjinal
hale gelir.. Yapılmazsa analar ağlamaya devam eder..
Suriye, İran meselesi bambaşkadır.
Neden?
Çünkü bu meselerde Sayın Başbakan Erdoğan’ın tek başına
iradesi yeterli değildir. ABD, Rusya, Fransa, İsrail gibi başka aktörler
devrededir..
‘Zor dostum zor’ repliği bir kez daha aklıma
geldi..
Neden?
Nedeni var mı? Sayın Başbakan soluna bakıyor
savaşlar, sağına bakıyor seçimler..
Seç seçebilirsin.. En kötüsü de her ikisi aynı
sepete sığmıyor..