Cin, şeytan ve melekler görünmez varlıklardır.. Bugün Habertürk TV’de,
öğle haber bülteninde, yeni vizyona girecek olan bir film varmış. Adı da ‘Bir Cin Vakası’ olup Yönetmen ve Senaristi
Hasan Karacadağ imiş..
İşte bu vesileyle bugünkü yazıya da cinler, melekler, şeytanlar yani görünmez varlıklar konu oldu..
İlginç neler duydum, farklı neler öğrendim?..
Bir kere cinler, kızgın ateşin dumansız alevinden yaratılmıştır. Bu hususta hem teologlar hem de diğer insanlar mutabıktır, çünkü ayetler vardır.
Nedir o ayetler?
Sırasına göre 40. sure, resmi
sıralamaya göre 72. sure olan Cin Suresi 28 ayettir. Kuranda Cinlerin varlığı
ilgili 30 dan fazla ayet vardır. Cinler dumansız ateşten yaratılmış gaybın
varlıklardır.
Kur’an-ı Kerimde
55/RAHMAN-15: Ve halakal cânne min mâricin min nâr (nârin).
Cann'ı (cinni) da 'yalın, dumansız bir ateşten' yarattı.
(Hicr 27) " Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık." Ayetleriyle
CİNLERİN ateşten yaratıldığı ifade edilmektedir
55/RAHMAN-15: Ve halakal cânne min mâricin min nâr (nârin).
Cann'ı (cinni) da 'yalın, dumansız bir ateşten' yarattı.
(Hicr 27) " Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık." Ayetleriyle
CİNLERİN ateşten yaratıldığı ifade edilmektedir
İlahiyat Profösörleri
ısrarla cinlerin görünmez/görünemeyecek varlık olduğunu söylemektedir. Film de
ise cin çıkarma vakasının videosundan fragman gösterilmektedir.
Peki, cinle, melekle,
şeytanla ilgili wikipedia ne yazıyor?
İslam
inancında cinler : Kur’an yorumcuları
Kur’anda insanüstü yetenek ve icraatları anlatılan Peygamber Süleymanla
ilişkileri anlatılan Saba melikesi Belkıs hakkında yorum yaparlarken O’nun
annesinin bir cin olduğunu kaydederler. Bu konudaki rivayetlere dayanarak
cinlerle evliliğin mümkün ve caiz olup olmadığı konuları uzun uzadıya
tartışılmıştır. [1]
İslâm'a
göre cinlerin ateşten yaratıldığına inanılır. İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da
cinlerin insanlardan önce yaratıldığı geçer. Bazı açılardan insanlara
benzerler; iradeleri mevcuttur, iyi veya kötü eylemlerde bulunabilirler,
insanlar gibi yiyip içer, evlenip, çoğalabilirler. Erkeklik ve dişiliklerinin
olduğuna inanılır, yani doğar, büyür ve ölürler. Fakat ömürlerinin
insanlarınkine oranla daha uzun olduğuna inanılır. İslam dininde cinler de
insanlar gibi inanan ve inanmayan şeklinde ayrılır. İnanmayan cinlerin
sayısının daha fazla olduğu düşünülür. İnsanlar gibi ibadet ile yükümlüdürler.
İnanan cinlerin inanan insanlarla beraber cennete gideceğine, inanmayan
cinlerin ise inanmayan insanlarla birlikte cehenneme gideceğine inanılır. İslam
dinin kutsal kitabı Kur'an'a göre, İslam dininin son peygamberi Muhammed hem
insanlara hem de cinlere gönderilmiş, hem insanları hem de cinleri İslam dinine
çağırmıştır.
Bunların
dışında insanlardan farklı çeşitli özellikleri olduğu düşüncesin çerçevesinde
birçok varsayım mevcuttur. Bunlardan bazıları; çeşitli şekillere
girebildikleri, çok kuvvetli olup bazı ağır işleri gerçekleştirebilecekleri,
istedikleri takdirde gözle görülebilir olabildikleri, çok hızlı hareket
edebildikleri şeklinde sıralanabilir.
Genel
kanının tersine İslam inancına göre cinler geleceği ve gaybı bilemezler. Her ne
kadar ruhani bir varlık türü olduklarından insanların bilmediği bazı gizemleri
bildiklerine inanılsa da, geleceği ve gaybı bilmezler. Ayrıca peygamberlere
inen vahyi (ilahi haber ve mesajları) peygamberler tarafından açıklanmadıkça
bilemezler.
İslam
dininin kutsal kitabı Kur'an'da cinleri konu alan bir sure (bölüm) mevcuttur,
adı da Cin
Suresi`dir ve Kur'an'ın 72. suresidir.
İnsani geleneklere
göre cinler: Çeşitli
yörelerde pir, sahip, ecinni, mekir, iyi saatte olsunlar denilmektedir.
Bunların da çeşitli dinden olanları kadını erkeği bulunup bütün işlerini
geceleri yaparlar, sabah ezanıyla dağılırlar, toplandıkları yerler han, hamam,
değirmen, izbelik, mezarlık, ağaçlık, tekin olmayan yerler diye inanılır.
Çöplüklere, incir ağacı dibine işenmez. Metruk yerlerde destur çekilir. Muzip
oldukları, işleri yapıp bozdukları söylenir. Kızdıranları çarparlar. İnsanların
arasını bozdukları, karı kocayı ayırdıkları, inme indirdikleri, kadın veya
erkeğe tutulup evlenmelerine mani olduklarına dair inanışlar vardır. Bunların
meydana getirdiği hastalıklar için Cinci Hocalar, Hıristiyanlıktaki cin
çıkarmaya benzer törenler yaparlar.
Dünyanın
çeşitli yerlerinde karakedi ve karaköpeğin cinlerin kötü şeklindeki birer
biçimi olduğuna inanılır.[kaynak belirtilmeli] Halk
inanışlarında din, efsane, masal ve folklor öğeleri birbirine karışmıştır.
Osmanlı zamanında cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü olduğuna
inanılır, falcılık büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki
kurulurdu. Anadolu folklorunda cinlere dair çok geniş bir inanış çeşitlemesi
bulunmaktadır.
İslâm'da
melekler: Meleklere inanmak
İslam dini akidesinin bir
parçasıdır, yani iman
esaslarındandır. Buna göre İslam dininde meleklerin varlığına ve İslam dininin melek
görüşüne inanmayan kişi iman etmiş olmaz. Konuya Kur'an'da 2/285
ve 2/177'de değinilmiştir.
İslâm dininde
melekler, yemeyen, içmeyen, erkeklik ve dişiliği olmayan, uyumayan, günah
işlemeyen, gözle görülmeyen, nurdan varlıklar olarak nitelenmiştir. Görevleri, mahlukatı
Allah'ın ismiyle seyredip, Allah'ın kudret ve sanat eserlerini o türlerde
görerek, Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ve tespih etmek, ve Allah'a ibadet
etmektir. Ayrıca insanlar dışındaki mahlûkatın Allah'a karşı yaptıkları ibadeti
Allah'a sunmakla yükümlüdürler. Bunun yanında hayvanların ve bitkilerin
görevlerini onlara ilham etmek ve irade ile olan hareketlerine müdahale etmek,
vaziyetlerini bir şekilde düzenlemek ile de vazifelidirler. İslam inancına göre
meleklerin bu görevleri onların ibadetleridir.
Mahlûkat üzerinde gerçek bir tasarrufları yoktur. Yaptıkları ancak Rablerine
karşı dua etme konumunda kalarak, neticeyi Allah'ın yaratmasını istemeleridir.
Bu İslâm'daki tevhit inancının bir gereğidir. Tevhit inancına göre evrende olan
bütün her şey Allah tarafından yaratılır. İnsan, melek ve benzeri bütün
mahlûkatın iradeleriyle istemeleri ise, vücuda getirilmek istenen şeyin
yaratılmasını Allah'tan talep etmekten ibarettir.[4]
İslam
dinine göre meleklerin iradeleri vardır. Fakat şeytan tarafından musallat
olunmadıkları için bu iradelerini insan gibi kötü yönde kullanabilme
kabiliyetleri yoktur. Dolayısıyla günahsız varlıklardır. Aynı sebepten ötürü
makamları sabittir.[5]
İslam dininde, Kur'an'da veya
hadislerde meleklerin sayıları ve çeşitleri tam olarak belirtilmemiştir. Yine de bazı melek
çeşitleri ve görevleri gerek Kur'an'da, gerekse hadislerde belirtilmiştir. İslam dininde
özellikle dört büyük melek olarak anılan dört baş melek vardır. Bunlar: Cebrâil, Mîkâîl,
İsrâfil
ve Azrâîl'dir.
İslamiyet’te Şeytan: Şeytan, İslamiyet'e göre
insanları dinden caydırmaya çalışan cin türünden bir varlıktır. Cinler, meleklerden farklı olarak
irade sahibidir. Yaratılışının en büyük nedeni, kıyamete kadar, insan
iradesinin sınanmasıdır. Bu sınavı geçenler ödüllendirilecek, geçemeyenler ise
cezalandırılacaktır. Kur'an'da şeytandan bahsedilen ayetlerde insanlar onunla
birlikte hareket etmemeleri konusunda uyarılmıştır. Şeytanın önceleri
bilgeliğinden yararlanılan ve sayılan biriyken, Allah'ın huzurundan kovulma
aşamasına nasıl geldiği Araf suresinde anlatılır. Hristiyanlık ve İslamiyet, şeytanın
bir zamanlar Allah'ın sevdiği bir hizmetkarı olduğu konusunda hemfikirdir.
"And
olsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim
imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! Ant olsun, sizi
yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile
eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile
eğilenlerden olmadı."
Allah,
“Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. (O da)
“Ben ondan hayırlıyım. Çünkü beni ateşten yarattın. Onu ise çamurdan yarattın”
dedi. Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddin
değil! Hemen çık! Çünkü sen aşağılıklardansın” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle
ise) bana insanların tekrar diriltilecekleri güne kadar süre ver.” Allah da,
“Sen süre verilenlerdensin” dedi. Şeytan dedi ki: “(Öyle ise) beni azdırmana
karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun
üzerinde elbette oturacağım.” “Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden,
arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden
(kimse)ler bulamayacaksın.” Allah dedi ki: “Yerilmiş ve kovulmuş olarak çık
oradan. Andolsun, onlardan sana kim uyarsa sizin, hepinizi Cehennem'e
doldururum.” “Ey Âdem! Sen ve eşin Cennet'te kalın. Dilediğiniz yerden yiyin.
Fakat şu ağaca yaklaşmayın. Yoksa zalimlerden olursunuz.” Derken Şeytan,
kendilerinden gizlenmiş olan avret yerlerini onlara açmak için kendilerine
vesvese verdi ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, ya
da (Cennet'te) ebedi kalacaklardan olmayasınız diye yasakladı.” “Şüphesiz ben
size öğüt verenlerdenim” diye de onlara yemin etti. Bu sûretle onları
kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri
göründü. Derhal üzerlerini Cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri
onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır,
demedim mi?” diye seslendi. Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik.
Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.” Allah
dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana
kadar yerleşme ve yararlanma vardır.” Allah dedi ki: “Orada yaşayacaksınız,
orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.[3]
Şimdide benim düşünce ve
yorumuma sıra geldi..
Eskiden beri duyduğum görünmez
varlıklarla ilgili sözler vardır. Nedir onlar?
‘Cin gibi adam’
‘Küllükte oynama yoksa cin çarpar’
‘Çok kızdım ve cinler tepeme
çıktı’
‘Cin misin, şeytan mısın, sen
nesin?’
‘Herkes onu seçer ve adamda şeytan
tüyü mü vardır?’
‘İyiliksever melek gibi kadın’
‘Adam öyle kurnaz ve
üçkağıtçıdır ki, şeytanın bile kıçına anahtarı uydurur’
‘Ey sevgili! Şeytan mısın,
melek misin?’
‘Adam, şeytanın ta kendisidir’
Anladığım ve yorumladığım
kadarıyla insanoğlunun, dünyevi işleri görünmez varlıklara yükleme kolaycılığı
söz konusudur..
‘Bir Cin
Vakası’ filmi senaristinin anlattığına
göre uyurgezer kız vardır. Klinikte kameralarla izlenmektedir. Gözleri kapalı
uyurgezer kız, yolunu bularak kapıdan dışarı çıkabilmektedir ve
dolaşabilmektedir.
Soru şudur: ‘Uyurgezer kız, gözleri kapalı olduğu halde nasıl düşmeden
dolaşabiliyor? Acaba cin ya da cinler yardım mı ediyor ya da görünmez başka
varlıklar mı?’
Bence uyurgezer kıza kimse yardım etmiyor. O kıza has, o kıza münhasıran
(zaten öyle olmasa uyurgezer olmaz) beyninde bir bölüm gündüz gezdiği,
dolaştığı yeri gece kullanmak üzere kayıt ediyor, o kayıtlar sayesinde uyurgezer
kız, gözü kapalı ve düşmeden aynı yerleri dolaşabiliyor..
20-30 yıl öncesinde cin ve
şeytanla ilgili ne efsane hikayeler vardır.. Nedense günümüzde tüm bu hikayeler
ya çok azalmıştır ya da bıçak gibi kesilmiştir.. Neden peki? Bence insanların
her biri görünmez varlıkların yapabileceği her şeyi yapmaktadır. İnsan varken
şeytana hacet kalmamaktadır.. İnsan varken cinlerin yapacağı bir aksiyon
kalmamıştır çünkü insanoğlu cin gibi olmuştur..
Neyse ‘Bir Cin Vakası’
filminden ben de böyle cin gibi yazı çıkardım.. Herkese iyi okumalar:J)
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder