Herkesin
merak ettiği soru budur. Çünkü ‘dolar kaç TL olur?’ sorusu hepimizin cebini
ilgilendiren önemli hatta yaşamsal bir konudur.
Neden?
İşte bu gece yarısından sonra geçerli olmak üzere benzine 11 kuruş zam yapılmıştır. Akaryakıt fiyatlarının artması demek A’dan Z’ye her şeyin zamlanması demektir.
Neyse biz esas konumuza geçelim. Türkiye finans piyasası ilk kez bugün (8 Temmuz 2013) küresel finansal piyasadan NEGATİF ayrışmıştır.
Bu ne demektir?
Türkiye finansal piyasası sorunludur, diğer dünya piyasalarıyla korelasyonu bozulmuştur.
Peki, ne oldu da bugünkü noktaya gelindi?
İç dinamikler ve dış dinamikler olarak 2’ye ayırabiliriz.
Önce iç dinamiklere bakalım..
28 Mayıs 2013 günü, 1 dolar = 1.80 TL olarak işlem yapılırken; 5 Temmuz 2013 günü, 1 dolar = 1.95 TL olmuştur. Yani GEZİ PARKI olayları öncesi durum gayet stabildir. Ancak ne olduysa oldu; GEZİ PARKI en önemli iç dinamik öğesi haline geldi. Kısaca risk algısı oluşturdu.
TC Merkez Bankası’nın anlamsız ve yanlış tutumu 2. risk dalgasını oluşturdu. 128 Milyar Dolar rezervi olan bir TCMB, manasız şekilde her gün 250 milyon dolar satmaya ve doları tekrar 1.80 bandına çekmeye çalıştı. Bu da yabancı yatırımcıya korku ve panik olarak yansıdı. Hele 8 Temmuz 2013 günü yaptığı operasyon büyük hatadır. 1.97 bandında seyir eden dolar kurunu 1.96’ya çekmek için tam 2 milyar 250 milyon dolar sattı.
Piyasadan çıkmaya çalışan yabancı yatırımcıya neden yardımcı oluyorsun ve sürekli dolar satıyorsun? Bırak, zararına yüksekten alabiliyorsa alsın ve çıksın.. Sonra ‘attığın taş kurbağayı ürkütmeli’ misali 2 milyar dolar satıyorsun ama dolar/TL kuru 1 basamak bile oynamıyor. Yani seni kimse dikkate almıyor. Hem de turizm sezonunda döviz girişinin yoğun olduğu mevsimde yabancı para sıkışıklığı yaşanıyorsa; bu durum gelecek için hiç hayra alamet değildir. Sonra bu yöntem yangını kovayla söndürmeye benzer. Bu şekilde 1 ay, 2 ay devam ettin ve rezervler sürekli eritirsin, kritik aşamaya gelince ne yapacaksın? Hakikaten gücüne güveniyorsan ve dolar kurunu bir noktada tutmak istiyorsan; piyasadan ne kadar talep geliyorsa karşıla artık; 5 milyar, 10 milyar, 20 milyar dolar sat ve talep edenleri doyur..
Finansal piyasaların kalbi bankalardır. 28 Mayıs 2013 günü 2 yıllık tahvil faizi yüzde 4 civarındayken 8 Temmuz 2013 günü yüzde 8’leri geçmiştir. Yani yüzde 100 faiz artmıştır, yani bankalar zarar yazmıştır.. Bankaların zarar yazdığı bir finansal piyasada; yabancı yatırımcı hemen tası toprağı toplar ve kaçar..
En önemlisi özelleştirme yoluyla yüksek rakamlara satılacak artık KİT kalmamıştır. Bu da sabit yatırım için yabancı sermaye girişinin kıt olacağı anlamına gelir.
Gelelim dış dinamiklere..
FED (ABD Merkez Bankası) 2 hafta önce aldığı bir kararla Eylül-2013 ayından itibaren piyasadan tahvil alımını azaltacağım ifadesi; doların ana vatanında dönmesi için yeterli bir nedendir.. Yani faizler yükselecektir. Bu da şu demektir: Yüzde 4 faizle Türkiye’de kalacağıma, daha güvenli liman olan yüzde 2 faizle ABD’ye giderim cümlesini yabancı yatırımcılar sıkça kurmaktadır.
Sabit yatırım yapan yabancı firmalar da mutlaka belli bir süre sonra kar transferini başlarlar. Örneğin TELEKOM’u alan uluslararası konsorsiyum parasını aldığı sermayedarlara mutlaka geri dönüşüm yapmak zorundadır.
Uluslararası
ilişkilerde Türkiye hızla tecrit edilmektedir. Neredeyse tüm komşu ülkelerle
sorun yaşamaktadır. AB ile köprüleri atmış sayılır. Özellikle Katar, Suudi
Arabistan gibi körfez ülkeleriyle Mısır yüzünden anlaşmazlığa düşülmüştür.
Kuzey Irak Lideri Barzani ile Irak Başbakanı El-Maliki el sıkıştırılmıştır.
Kuzey Irak Lideri Barzani ile Irak Başbakanı El-Maliki el sıkıştırılmıştır.
Sanki
Türkiye’nin boğazına geçirilen ipin ucuna her gün bir düğüm daha atılıyor
intibaı uyanıyor bende..
Bu analiz ışığında yıl sonu dolar kuru eğer 2.50 olarak görürsek süper olur diyorum.. Yani TL kabaca yüzde 50 değer kaybetmiş olacaktır, yani yüzde 50 devalüasyon olacaktır, yani yüzde 50 her şey pahalı olacaktır..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder