28 Kasım 2014 Cuma

Davutoğlu-Bahçeli düellosu..



Çok tehlikeli gelişme yaşandı..

Valla kimsenin dikkatini çektiği kanısında değilim..

Herkes kendi ayağına kurşun sıkıyor..

Nasıl mı?

Yahu seçimlere 6 ay kalmış, siyasi ortam gerginleşmiş, kayıkçı kavgasının sırası mı şimdi?

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, Dersim konusunda hükümetin aksine fikir beyan ediyor..

Hükümetin Başkanı Sayın Davutoğlu, ‘’sıkıysa Tunceli’ye git, bu söylediklerini orada söyle’’ diyor..

Sayın Bahçeli de reste rest diyor ve Tunceli’ye gidiyor..

Esnaf kepenk kapatıyor, yollara barikat kuruluyor, Bahçeli’nin şehir içi gezisi iptal oluyor.. Valiliği ziyaret ve bir basın açıklamasıyla geri dönüyor..

Seversin sevmezsin, oy verirsin vermezsin ama Türkiye’nin her iline her siyasi parti lideri gidebilmelidir ve gitmesi asla engellenmemelidir..

Önümüzde seçim mitingleri var, hadi bakalım, BDP Lideri Sayın Demirtaş, bazı illere nasıl gidecek, gitse bile esnaf ziyareti nasıl yapacak?

Olmadı abi olmadı..

Bu işler, çok yanlış işler..

Ha gerginlikten siyasi nema sağlarım gibi sığ düşünceye sahip siyasiler için doğruymuş gibi gözükse de uzun vadede kimseye faydası yoktur.

Ülkemiz hakikaten o zaman bölünür işte..

Yaşanan son olayda ve gelinen bu noktada tek kusurlu AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu’nun geleceği öngöremeyen basit siyasi salvosudur..

Yahu bir siyasi lider, bir şehre gider ya da gitmez sana ne!

Oy oranına göre gitmeye gerek görür ya da görmez, bu da normaldir.

Zorla ve tahrik ederek Tunceli’ye gönderdin de ne oldu şimdi?

Hem tepki, hem de bölünme tablosu biraz daha netleşmedi mi?

Kim kazandı peki?

Hiç kimse..

Aynı siyasi taktiği 2011 seçimleri öncesi Eski Başbakan Erdoğan, CHP Lideri Kılıçdaroğlu için de yapmıştı.  

‘’Yok Hakkari’ye gidemezsin, yok Şırnak’a gidemezsin’’ dedi ve Kılıçdaroğlu da gitti amma BDP’li amma değil, 500 kişiye hitap etti..

Ne oldu sonra?

Hiç, CHP’ye yüzde 1-3 arasında oy çıktı.

Güneydoğu ve Tunceli gibi şehirlerde siyasetin dominant olduğu alanlar etnik ve mezhepseldir..

Etnik yönden BDP, mezhep yönünden AK Parti oy toplamıyor mu?

Yani bunu beşikteki çocuk bile bilir yahu..

Yapmayın ağalar, beyler, hepiniz Türkiye gemisi içindesiniz, batıracaksınız bak bu gidişle..


27 Kasım 2014 Perşembe

Yeni Türkiye’nin en büyük çıkmazı..


Tamam, her yere inşaat yaptık, dağlara taşlara binalar diktik, yeşil alanlar dahil her boşluğa AVM koyduk..

Sonrası ne olacak?

Yeni Türkiye, inşaat üreterek zenginlik ve refah sağlayacağını düşünüyorsa fena halde yanılır..

Teknoloji üretmeyen Yeni Türkiye ekonomisi, inşaatla gidebileceği mesafe kısalmıştır.

Üretilen inşaat arzının doyuma ulaşması amma 5 yıl, amma 10 yıl sonrasıdır..

O vakit ne olur?

Satılamayan ve ipotekli villalar, daireler elde kalır, içinde in-cin top oynar..

Örnek mi?

2008 ABD krizine bakın, 10 binlerce inşaat yarım kalmış, bitenler de ıssızlığa terk edilmiş haldedir..

Ne yapılması lazım?

Eğitim-öğretim, teknoloji üretecek sisteme hizmet etmelidir..

Yeni Türkiye paradigmasında mümkün mü?

Maalesef çıkmaz bu noktadadır..

Neden?

Özellikle son 5 yılda yönelim ahlaklı ve dindar eğitim-öğretim üzerinedir..

Felsefe yok ama ‘Peygamber Efendimizin Hayatı’ dersi var..

Biyoloji yok ama ‘Ahlaklı İnsan Hayatı’ dersi var..

Uzay ve dünyamız üzerine sorgulama dersi yok ama kutsal kitabımız Kuranı Kerim dersi var.. (Cübbeli Ahmet Hoca söylüyor işte, uzaya araştırma aracı göndereceğinize Kuranı Kerim’i açın, okuyun, öğrenin..)

Bu durumda Almanya’dan otomobil, Güney Kore’de televizyon, ABD’den cep telefonu alırız, kullanırız ve havamızı atarız..

Gelecekte var olabilmemiz için global dünyaya pazarlayacağımız mutlaka teknoloji olması gerekir.. Çünkü petrol, doğalgaz gibi kaynağımız ya yoktur ya da kısıtlıdır..

Türkiye patentli otomobil üretilmesi için 3-4 yıldır çene yoruluyor ama bir metre yol alınamıyor.. Çünkü teknoloji üretiminin altyapısı için beyin gücü şarttır. Öyle lafla ‘yap dedim yapıldı’ olmaz.. Beyin gücü de yıllara dayanan eğitim-öğretimle sağlanır..

Ancak neredeyse lise dengi okulların yarısını imam hatip lisesine çevirmekle ne kazanırsın?

Hem pozitif eğitim-öğretimden uzaklaşırsın; hem de yeterli ve kalifiye beyin gücünden yoksun kalırsın..

Bana göre ‘Yeni Türkiye’ vizyonunun çıkmaz yolu burasıdır..

200 milyon cep telefonu, 200 milyon kredi kartı, herkesin 2 ev sahip olması bizi global dünyada zirveye götürmez, çok fena kaosa sürükler..

2023 hülyası görenlere benden söylemesi..

26 Kasım 2014 Çarşamba

Yeni Türkiye yaşasın!


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç’ın ağzından dökülen aşağıdaki cümleleri bir de siz okuyun..

“Onun taleplerinin dışında birtakım şeyler ileri sürmek suretiyle Öcalan’ı da zor durumda bıraktığınızı bilmiyor musunuz? Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ın itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?’’

İlk önce inanamadım, ‘gök kubbe yere indi, kulaklarım yanlış duydu herhalde’ dedim içimden..

Ülkemizin ya da ‘Yeni Türkiye’mizin maşallahı varmış, çok hızlı mesafe kat etmiş ve nereden nereye gelmiş..

Derken bir bomba daha patlıyor. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç , 'Öcalan'a sekretarya' iddialarıyla ilgili bakın ne ediyor?

"Vereceği mesajlar önemli hale gelmiş bir insanın, ne söylediğini, ne zaman neyi söylediğini, teyit etmek için bir yazıya bir sekretaryaya ihtiyacı olabilir."

Vay be!

Neyse ben şaşkınlığı bir kenara atayım ve kendi düşüncemi paylaşayım..

‘Yeni Türkiye’ diyorsak ‘Eski Türkiye’ tarihe gitti diyeceğiz.. Çünkü bir şeyin yenisi varsa eskisi depoya kalkar, kullanılmaz, işlevsizdir..

‘Yeni Türkiye’ paradigmasına herkes çabuk alışsa iyi olur, yoksa arada telef hatta yok olunur.. Bu da benden nasihat..

Peki, kim inşa ediyor ‘Yeni Türkiye’yi?

Temeli 2002 yılında atıldı, katlar çıkıldı, şimdi camı penceresi, kapısı takılıyor.. İnşaat sahibi AK Parti ve Sayın Tayyip Erdoğan olup yüzde 50 oy veren Türkiye halkıdır.. İnşaat yapımında taşeron ise BDP-HDP’li yüzde 6-7 oy veren Kürtlerdir..

Şahsen benim ‘Yeni Türkiye’ için bir gram katkım yoktur. Çünkü ne AK Partili oldum, ne de oy verdim..

Tarih neyin doğru, neyin yanlış olduğunu er veya geç yazar.. ‘Yeni Türkiye’ vizyonu doğruysa; tarih kitaplarına kahraman olarak geçer, yanlışsa ne olarak geçer, sizler tahmin edin..

Son 12 yıldır Türkiye’nin büyüme lokomotifi inşaat sektörüdür. Bu paralelde ve aynı zamanda ‘Yeni Türkiye’ de tüm kurum ve kuruluşlar yeni baştan inşa edildi..

O halde şimdiye kadar bildiklerinizi unutun, hafızanızı sıfırlayın artık!

1923’de Mustafa Kemal’in kurduğu eski cumhuriyet, 2002’den itibaren kurulan yeni cumhuriyet..

İster kabul edin, ister kabul etmeyin ama çırılçıplak gerçek budur..

Yeni Türkiye’nin tescili ve ilanı 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nde yapılacaktır. Eğer yapılacak bu seçimlerde AK Parti, yüzde 50 ve civarı oy alırsa; tüm dünyaya şu slogan açıklanacaktır:

‘Yeni Türkiye’ yaşasın!


20 Kasım 2014 Perşembe

CHP 2015 seçim konsepti belli oldu..


Cumhurbaşkanı adayının Ekmeleddin İhsanoğlu’nun yapılması..

Eski Saadet Partili, kapatılan HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı, Prof.Dr Mehmet Bekaroğlu’nun, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve MYK üyesi olarak alınması..

CHP Genel Merkezi’ne mescit açılması..

CHP İstanbul Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi, Eski Müftü İhsan Özkes başkanlığında 8 CHP milletvekilinin toplu umreye gitmeye hazırlanıyor olması..

Sizce yeterli veri değil midir?

Neye?

CHP-Din ilişkisini olumsuz bölgeden alıp olumlu bölgeye aktarma amacını taşımıyor mu?

Bence taşıyor..

Peki, neredeyse bir asra dayanan bu algı öyle kolayca kırılabilir mi?

Daha bu algı değişiminin ayak sesleri duyulmadan, CHP Genel Başkanı bazı gazetecilere ne diyor?

"Derin AK Parti ve MİT harekete geçti. CHP, Kürtlerin ve Alevilerin partisi olarak gösterilmeye çalışılacak. Amaç bu algıyı yerleştirmektir ve CHP'liler bu tuzağa düşmemelidir’’ uyarısında bulundu.

Peki, bu algı operasyonu ‘Yeni CHP’ iktidar seçeneği olması için mi, yoksa CHP’nin yeniden dizaynı mı?

Valla her 2 şıkta uyuyor ama benim kişisel tahminim, öngörüm şudur ki, ‘’İktidar seçeneği haline gelmektir.’’

Kolay mı?

Çok zor, yıllara dayanan ve nesilden nesile geçen algıyı değiştirmek, öyle aylara sığmaz, ancak yıllar, yıllara sığar..

Hep bahsediyorum ama yazılı belge olduğu için inkar, yok sayma söz konusu olamaz.. Evet, ‘’DÜŞ’e Yazdım’’ isimli Deneme kitabında çok açık, seçik anlatılmıştır.

2014 yılı itibarıyla CHP ve Türkiye siyaseti üzerine ne diyor bu kitapta?

İşte alıntılar:

2014 yılında siyaset hangi eksen üzerinden yürütülmektedir?
Maalesef tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de siyasette dominant olan mezhepçiliktir. Kısaca Sünni mezhebi üzerinden siyaset yapılmaktadır.
CHP iktidara namzet olması için ilk olarak ne yapmalıdır?
İşte direk yanıt şudur: Genel Başkanı hem Türk hem de Sünni olmalıdır.
İslam ülkelerinde halkın oyuyla sol iktidar geldi mi hiç?
Benim bildiğim yoktur. Ancak silahlı güçleri arkasına alan sol akımlar iktidara gelebilmişlerdir. İşte Saddam, işte Kaddafi, işte Esad..
Ama hepsi devrildi. Çünkü halk yoktur..
Peki, bu batı ülkelerinde din ve siyaset ilişkisi nasıl çözülmüş?
Ohhh çok kan dökülmüştür. Yüzyıl süren mezhep savaşları yapılmıştır. Hıristiyanlıkta Protestan, Katolik ve Ortadoks olarak 3 ana mezhebe ayrılmıştır. 2014 itibarıyla kilise artık devlet işleyişinde, siyasette tamamen devre dışı kalmıştır. Eskiden iktidar kilise onayından geçerken artık bugün sadece sembolik tören yapılır. Sandığa giden halk, oyuyla bir siyasi partiyi iktidara taşır.
Türkiye’ye dönersek siyaset-din ilişkisi ne zaman biter?
Asla bitmez. İslam dininin yapısında devleti yönetme iddiası vardır. Kutsal kitabın birçok yerinde suç ve cezaları sıralanmıştır.
Ehee Mustafa Kemal’in ısrarla istediği ve cumhuriyetin temel taşı olarak gördüğü ‘Laiklik’ bu durumu önlemeye yetmiyor mu?
Yok.. Aksine 2014 itibarıyla ‘laiklik’ tamamen itibarsız ve etkisiz hale gelmiştir. İnancı gereği, inanç özgürlüğü bağlamında her türlü şov serbesttir..
Sence laiklik tam olarak nedir?
Siyasetin doğal işleyişinde dinin araç olmasını önlemektir.
Oldu mu?
Hiç tam olamadı ama olmaya çalıştı..
Çok partili hayata geçişten sonra laikliğe aykırı gösterilerde nasıl bir aşama izledi?
Valla Menderes dönemini görmedim. Ama Demirel döneminde elinde kutsal kitabımız Kur’an Kerim meydan, meydan dolaşıldığını biliyorum.. Sonra ibadet yerleri işte mescit, işte camiler siyasetin etkin kullanım alanı haline geldi.. En son aşamada ise Cami önünde yüzlerce kamera karşısında siyasi demeçler ve mitingler… Daha ne diyeyim..

Diğer ayrıntılar kitabın içinde ama bu konuda söylenecek ne kaldı?...



19 Kasım 2014 Çarşamba

Bedelli askerlik, değerli değersizlik..


Bugün sefer görev emri aldım. Meğer emekli astsubaylar için seferi yaş sınırı 55 imiş, kısaca daha 2-3 yılımız var..

Sonra bir araştırma yaptım..

Neyle ilgili?

Bu bedelli askerlik yapanlar var ya..

Evet..

Ya bunlara sefer görev emri çıkar mı?

Çıkmaz..

Niye?

Yahu adam parayı yatırıyor, askerliğin A’sını bilmiyor, eline silah almıyor, yaptığı bir görev bulunmuyor, ehee o zaman ne diye sefer görev emri çıkaracaksın?

Parayı verip bedelli askerlik yapanlar aynı zamanda sefer görevinden de yırtıyor mu?

Aynen yırtıyor. Çünkü çağrıldığı zaman ne yapacak?..

Öte yandan garibim 12 ay askerlik yapıyor, belli bir konuda ya da silah kullanımında ustalaşıyor, teskere alıyor ama iş bitmiyor..

Devlet sıkıştığı zaman yine bu garibanımı çağırıyor..

Niye?

Çünkü garibimin parası pulu yoktur, garibanımın askerliği yapmayayım, kaçayım düşüncesi aklından zaten yoktur, ehee kim çağrılacak tekrar?


Bedelli soytarılığına ortak olanlar, çok büyük vebal altındadır..

Toplumun büyük çoğunluğunda ‘milli hassasiyet’, ‘yurt sevgisi’, ‘vatandaşlık temel görevi’ gibi değerler değersizleşiyor..

Yapmayın bunu.. Hele 25 yaşa falan düşerse felakete kucak açarız..

Bakın, paralı askerliğin toplumda yarattığı bozulmanın emaresi istiyor musunuz?

Artık milli maçlar bile toplumu kenetlemiyor, hiç heyecanlandırmıyor..

Milli formayı giyen bir sporcuya bile küfürler ediliyorsa; ‘yandı keten helva’ misali; herkes şapkasını önüne koysun, bir değil 100 kere düşünsün..

Yahu arkadaş, yasalar açıktır. 20 yaşına gelen her Türk vatandaşı askerliğini yapmakla yükümlüdür diyorsanız; bedelli askerlik olmaz, yapmayın bunu ağalar, beyler.. Kendi ayağınıza kurşun sıkıyorsunuz, bilmem, farkında mısınız?

Ha zorunlu askerliği kaldır, işte ABD örneğinde olduğu gibi paralı askerliğe geç, o zaman her şey uygun ve yasal olur..

Çok merak ediyorum, acaba ülkemiz savaşa girse ya da Allah göstermesin işgal edilse; bu paralı askerlik yapanlara ne gibi işlem uygulayacaklar?
Yine sıyrılabilirler mi?

Paralı askerlik kanunu çıkarmakla anayasal suç işleniyor. Çünkü ‘yasalar önünde tüm vatandaşlar eşittir’ ilkesi alenen çiğneniyor, yok sayılıyor, daha da ileri gidersem zorunlu askerlik görevini yapan vatandaşa argo tabirle hakaret ediliyor..

Son sözüm: Değerler değersizleştikçe, değersizlikler değerli hale sokuldukça; Türkiye uçuruma gider.. Benden söylemesi, ister dikkate alın, ister bildiğinizi okumaya devam edin..


16 Kasım 2014 Pazar

Türkiye demokrasiden uzaklaşıyor mu?..


Siyasi partiler malumunuz demokrasinin olmazsa olmaz araçlarıdır hatta varlıklarıdır. İşte o siyasi partilerdeki işleyiş ve yöntem ülkemizin demokrasi çıtasının yüksekliğini gösterir..

AK Parti’nin 900 küsur ilçede kongreleri yapılıyor, bu hafta sonu itibarıyla 450 ilçede tamamlanıyor..

Konu ne derseniz maalesef iktidar partisi tarafından demokrasinin en temel ilkesi çiğnenmektedir.

Nedir o temel ilke?

Seçim ve seçme olayı..

Seçim var ama seçme yoktur..

Kendi yaşadığım ilçe için bu konuda yazı yazdım. Özetle ‘’koskoca iktidar partisi hiç tek listeyle seçime mi gider, mutlaka iki (2) ilçe başkanı adayı
çıkması gerekir ki delegeler seçim yapabilsin. Öbür türlüsü seçim olmaz, usulen ve şeklen prosedürün yerine gelmesi yani onama olur’’ dedim.

Hızımı alamadım, AK Parti Bucak İlçe Yönetiminden birkaç kişiye de sordum:

 ‘’Neden böyle oluyor, niçin başka bir aday daha çıkmıyor?’’

Verilen yanıt enteresan ve bir o kadar kaygı vericidir:

‘’Abi, genel merkezin talimatıdır, kongrelere tek adaylı ve tek listeli gidilecektir.’’

Bucak’ta olmadı ama basından okuduğum  kadarıyla Anadolu’da bir yiğit çıkmış..

KOCAELİ'nin Kartepe İlçesi'nde gerçekleştirilen AK Parti ilçe kongresinde, seçime tek liste ile gidilmesi konusunda prensip kararına direnen ve demokratik hakkını kullanan kadın partili Hatice Bilecen, psikolojik baskılarla resmen rezil-rüsva edilmiş..
Ancak tüm baskılara direnmiş ve yönetim listesini divan kuruluna vermiş olan Hatice Hanım, demokrasi açısından gerçek bir kahramandır.

Asıl korkaklar ve demokrasi fukarası; Hatice Hanımı rencide eden, yok sayan zihniyetlerdir..

Neyse meselemize dönersek;  abi, olur mu böyle bir talimat?

AK Parti Genel Merkez’in ‘’çift aday ve liste istemiyorum’’ talimatı neyin kafasıdır arkadaş, demokrasinin en temel işlevi olan adaylık ve seçme hakkı nasıl böyle tarumar edilebilir..

Yazık, hem de çok yazık..

Tek tip, tek ses partiliden; çok sesli ve şeffaf siyaset çıkar mı?

Çıkmaz abi..

Bir de benim aklımın almadığı, bu durumu kabullenen ‘’oturaklı, kültürlü, kelli felli insanların varlığıdır..’’

Diyorlarsa; bahsettiğim çapta bir demokrasi anlayışı; ‘bize bol gelir, bize uymaz..’


O zaman yolları açık olsun, çünkü sözün bittiği noktadır..

AK-Saray mı, KRAL-Saray mı?


Hiç bu konuyu işlemedim, hatta düşünmedim bile..

Ancak AKP’lilerin ısrarla bu konuyu cansiperane savunmaya çalışmaları, kafamı karıştırdı..

Yok, vergi artışı sağlanmış, yok faiz ödemesi azmış, yok gelirler şöyle artmış..

Ehee ne olmuş?

İşte o zaman AK-Saray hakkıymış da, falan da filanmış..

İtiraf edin, kurtulun ve rahatlayın..

Bu 1.000 (bin) odalı (artı ilave 250 oda yapılacakmış) AK-Saray içinize sinmedi, manasını ve anlamlandırmada zorluk çekiyorsunuz..

Nedir bu yapı şimdi?

Ne olacak ki 5.000 (beş bin) oda olsa ne yazar, 10 bin oda olsa ne yazar?

Aslında verilen mesaj bellidir..

12 yıldır ülkeyi inşaatla büyüttüm, inşaatla zenginleştirdim, o halde ben de en sükseli, en pahalı, en şaşalı inşaatı hak ettim..

Kabul edersen, argo tabirle yersen..

Allah var ya, biraz Sayın Bülent Arınç, işte israf haramdır gibi ırın kırın yaptı fakat, onun da gücü o kadardır, kısaca AKP cenahında kimsenin hiç gıkı çıkmadı..

Doğrudur, en sükseli, en şaşalı sarayda otursun, hatta daha ileri gidiyorum; gözü olanın gözü çıksın..

Tek bir şartla ama kendi parasıyla, devletin parasıyla değil..

Bana göre verdiği başka bir mesaj ise Eski Türkiye Çankaya, Yeni Türkiye AK-Saray..

Başka bir tarifi de 2002 öncesini Çankaya, 2002 sonrasını AK-Saray sembolize ediyor..

Durum budur! Sindir sindirebilirsen.. Sindiremezsen; Afyon Kızılay’ın ürettiği maden suyu iç derim.. Hoş orası da kapandı herhalde ya..

Tek başına aldığı yüzde 52 oy, işte böyle sonuç KRAL-Saray yaptırır..

2019’da seçimi kaybederse AK-Saray olur, HALK-Sarayı…

Demedi demeyin sonra..





13 Kasım 2014 Perşembe

Paralelci-AK Parti Derin Analizi..


İşin doğrusu ‘’MİT Krizi’’, ‘’Dershanelerin Kapatılması Kararı’’, ‘’17 Aralık’’ krizlerinde hep kafam karıştı. Şimdiye kadar neyin, ne olduğunu hep anlamaya çalıştım. Ve en sonunda kesin kanaatime ulaştım.

Nasıl oldu, bu kanaat oluşumu?

Çok şaşıracaksınız ama bir spor programında netleştim..

Evet, yanlış okumadınız, Geçen Pazartesi (10 Kasım 2014) akşamı ‘Beyaz TV’de yayınlanan ‘Derin Futbol’ programında kafamda puzzle şakkatak oturdu..

Olayın kahramanları ise Nedim Şişko, Ahmet Çakar, İbrahim Hacıosmanoğlu, Aziz Yıldırım, Ertem Şener ve Ersun Yanal..

Size kısaca olayı nakledeyim..

1985-1986 sezonu olup Yeni Nazilli Spor kalecisi Nedim Şişko’ya çantacı tabir edilen aracılar; Alanyaspor adına şike teklifinde bulunuyorlar. Bu teklif sırasında Nazillispor oyuncusu Ersun Yanal da bulunuyor. Nedim Şişko kabul etmiyor, Ersun Yanal’a çok kızıyor ve emniyete, yöneticilere şikayetçi oluyor..

Tabii ki o dönemde, bu işlerin suç olmadığı için sonuç alınmıyor ve konu kapanıp gidiyor.

Nedim Şişko, 10 Kasım 2014 günü Beyaz TV’ye faks çekiyor, olayı anlatıyor ve ekranı çıkmayı istiyor. Haliyle habercilik refleksiyle Ertem Şener hemen kabul ediyor ve programa çıkarıyor.

Nedim Şişko’nun oğlu halen Samanyolu TV’de çalışıyor ve Rasim Ozan Kütahyalı’ya önceden hakaret dolu tweet atıyor..

Kanala ta gece yarısı 01.30’da (11 Kasım 2014) Trabzonspor Başkanı telefonla bağlanıyor, Ersun Yanal ile anlaşma yapılacağını söylüyor. Aynı zamanda Ersun Yanal’ın milli takım ve Fenerbahçe takımını çalıştırdığını ancak böyle bir yayın yapılmadığını ilave ediyor.

Yorumcu Ahmet Çakar, Ersun Yanal ile anlaşılması durumuna çok şiddetli muhalefet ediyor ve Trabzonspor’un şike iddiasının çökeceğini söylüyor.

Rasim Ozan Kütahyalı, Ersun Yanal’ın milli takımdan kovulmasının sebebi olarak Hakan Şükür’ün aday kadroya alınmamasını gösteriyor. Böylece paralel yapının etkin olduğunu ifade ediyor. Hatta bu yüzden Aziz Yıldırım’ın, geçen sezon Ersun Yanal’ı teknik direktör olarak kabul ettiğini ilave ediyor.

3 Temmuz şike sürecini film gibi gözümün önüne getiriyorum ve olayı usul usul netleştiriyorum ve derin analizime başlıyorum..

1. Paralel yapı, devlet içinde etkin olmaya çok ama çok önceden başlıyor ama AK Parti’nin 12 yıllık iktidarı süresince zirve yapıyor.. Özellikle emniyette, yargıda köşe başlarını kapıyor..

2. AK Parti iktidarı süresince legal ya da gayri legal karşıt güçlerle büyük bir mücadeleye giriyor. Elbette en büyük partneri ya da yardımcısı paralel yapı oluyor. Hatta tabiri caizse tetikçisi oluyor.

3. 12 yıllık işbirliği ya da ortaklık bana göre ‘’Dershanelerin kapatılması kararıyla’’ sona eriyor ve geri dönülemez ayrılık-kavga başlıyor.

4. Şike soruşturmasının en büyük eksiği de burada kendini gösteriyor. Çünkü hedefe sadece Aziz Yıldırım konuluyor.

Türk futbolunda şike ve teşvik araştırılması, soruşturulması yerine Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım baş aktör yapılıyor.

Şike ve teşvik suçu işleyen diğer şahıslar, takımlar ustaca soruşturmadan ayıklanıyor ve sıyrılıyor..

Anımsadığım kadarıyla Şubat-2011 ayında dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a şike dosyasıyla ilgili ilk bilgileri aktarıyor ve onay-kabul görüyor.

Şike dosyasıyla ilgili deliller bana göre doğrudur ama diğerlerinin delilleri dosyaya konulmuyor. Çünkü hedef Aziz Yıldırım.. Hedef asla Türk futbolunun şikeden ve teşvikten TOPYEKÜN kurtulması değildir.

Toparlarsam; dönemin Başbakanı Erdoğan işaret ediyor, yargı ve emniyette dominant olan paralel gereğini yapıyor..

İktidarı artık paylaşmam diyen AK Parti, tabire caizse kıçına tekme yiyen paralel yapı vardır. Bu durum AK Parti lideri Erdoğan için büyük tehlikedir.

Emniyette ve yargıda dominant olan paralel yapı; Başbakan Erdoğan’ı Silivri’ye göndermek üzere düğmeye basar..

İlk bombayı 17 Aralık 2013’te patlatır. O kadar kendine güveniyor ve emin duruyor ki hemen 2.bombayı 25 Aralık 2013’te patlatır.

Durumu kavrayan ve gücünün ne olduğunu iyi bilen, dönemin Başbakanı Erdoğan, karşı hamle yapar ve toz duman olur paralelciler..

Ve yine maalesef Ergenekon, Balyoz davalarında hiç suçu olmayan ya da uyduruk delillerle bazı insanları dosya içine katarak güç gösterisi yapan paralel, aynı zamanda kendi sonunu da hazırlar..

AK Parti Lideri Erdoğan başta olmak üzere Bülent Arınç ve diğerleri ‘’hatamızdır, gerçeği göremedik, bizi kandırdılar’’ savunması hiç de doğru değildir. Çünkü bal gibi biliyorlardı, kullandılar ve bir kenara attılar..

Şike, Ergenekon, Balyoz davaları üstüne şüphe ve şaibe çökünce ister istemez ‘17 Aralık’ soruşturması da doğru bile olsa artık kamuoyunda inandırıcılığını yitirdi..

Velhasıl ülkemiz 2002-2014 yılları arasında, böyle siyasi tahterevalli oynandı, birisi düştü, oyun da bitti..


Benim görüşüm böyledir..

12 Kasım 2014 Çarşamba

Facebook, AK Parti Bucak, Ahmet Uysal fenomeni..


Valla ben de bugün gördüm aşağıdaki linkini..

Oturdum, hepsini okudum, inceledim..

19 Ekim 2014 günü ilk iddiasını ortaya atıyor..

Kim Ahmet Uysal?

Ne diyor?

‘’Bugün Bucak Ak Parti ilçe teşkilatında 5. Olağan ilçe kongresinde delege seçimi yapılacak. Bu sebeple delege seçiminde parti üyeleri oy kullanıp delegeleri seçecek. Ancak bu seçimden ilçe teşkilatı hariç hiç bir üyenin haberi yok. Acaba bu seçimde nasıl bir oyun oynanıyor anlamış değilim..’’

İşte bu iddiaya AK Parti Bucak yöneticileri ve diğerleri cevap veriyor..

Ahmet Uysal, 08 Kasım 2014 günü 2.kez düğmeye basıyor ve şu iddiayı orta yere koyuyor:

‘’Bilindiği üzere sayılı günler kalan Bucak AK parti ilçe başkanlığı seçimi ne olacak diye herkes düşünüyor. Ama bu seçimde bucak ak parti teşkilatı hızla yıpranıyor. Teşkilatı'n içerisinde bulunan bazı kişiler kulislere başladığı duyuluyor.Tabi bazı insanlarda yeni yönetimde yer alırsam Ben bu siyasetten nasıl rant elde edebilirim düşüncesiyle hareket eden insanlar da çıkacaktır her seçimde olduğu gibi. Tabi bu insanları bucak halkı biliyor Görüyor ve Konuşuyor. Bizde konuşmaya devam edeceğiz!’’
İşte bu iddia karşısında herkes ama herkes cevap veriyor. Tabii ki esas bombayı 11 Kasım 2014 günü patlatıyor ve şunları iddia ediyor:

‘’ İşte gerçekler. Bucakta ak parti yönetiminden hiç kimse Allah rızası için siyaset yapmıyor. Anca yönetimdeki bu kişiler ceblerini doldurma yarışında . Hiç kimse Vatandaşa kulak vermiyor. Yönetimdeki kişiler kamu ihalenin peşinde koşarak bir yarış içerisinde OLDUĞUNU hissediyor galiba. Bucaklı vatandaş bunu bilmiyorum sanıyorsunuz. Vatandaş herşeyi biliyor ve görüyor’’

Buna 17 yorum yapılıyor: İşte o yorumlar:


·         Ramazan Talayman Bucaklı herşeyi görüp bildiği için %65 oy verdi ahmedim,doğru söylüyorsun...
Ibrahim Uyanık Bu arkadaş kimse beni etiketlemeyi bıraksın..
Dün, 19:03 · Beğen · 2
Ibrahim Uyanık Ben senin istediğin İbrahim Uyanık değilim:))
Dün, 19:05 · Beğen · 3
Ahmet Uysal Say'ın Ramazan Talayman ak parti gerekeni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Bucakta kazanacak tabi hatta Türkiye'de de kazanak ama ben orda Değilim. Ben sadece bucakta ak parti yönetiminin içerisindeki Kişilerin nasıl para kazandığını merak ediyorum. Bende ak Partiliyim. Ama yönetimdeki gibi rant sağlamak için uğraşmıyorum . Bu farkı görmen gerekir.
Dün, 19:19 · Beğen · 3
Celal Öztaş Sizin gibi art niyetli insanlara cevap vermeye değmez,sende ihalelere gir ve zengin ol,,bacağından tutanmı var,,,herhalde bizden kalan bir kuyruk acın var,,sosyal medyada şirketimizin ismini karalıyorsan,,bunu Hukuki yollardan araştırarak hakkında dava açacağım,,Oğluma gelince,,biz o davalardan 2008 yılında beraat ettik,,kısacası;sana cevap vermeye bile değmez ama,,,Köpekler tanımadıkları ve bilmedikleri insanlara havlarlar...it ürür kervan Yürür,,,
21 saat · Beğen · 15
Abdülkadir Çalışkan Seni tanımıyorum muhtemelen sizde beni tanımıyorsunuz. Bir partiyi veya topyekün bir yönetimi karalayacak kadar ya bilgiye sahipsiniz veya mantığınız çamur atmak tutmazsa da iz bırakmak. Bende mensubu olmaktan onur ve gurur duyduğum Ak Partinin ilçe teşkilatındayım. Mütteki iftirasını ispatla mükelleftir. Yönetimdeki hiçbir arkadaşımın gayesinin hizmetten gayri olduğunu düşünmüyorum. Elbette her teşkilat mensubu paylaşımınıza gerekli tepkiyi gösterecektir. Şahsen ben diyorum ki Zerre Allah korkunuz varsa bu asılsız ve temelsiz ithamınızdan dolayı size hakkımı helal etmiyorum.
20 saat · Beğen · 9
Ali Has Ya bırakın bu işleri..!! Ak Parti bucak ilçe Teşkilatı'nın güzel çalışmalarını karalamaya çalışan bi vatandaş... Kuvvetle muhtemel belli ki Celal Öztaş ın dediği gibi bi yerden kuyruk acısı var..!!! Çıkar kokusu..!! Sıkmayın canınızı.. Niçin diğer siyasiler eleştirilmiyor..? Çünkü meyve veren ağaç taşlanır..!!
19 saat · Beğen · 8
Ibrahim Uyanık Benimi ariyor dersin Ibrahim Uyanık 
19 saat · Düzenlendi · Beğen · 1
Orhan Kuş ya siz bilirsiniz arkadaşlar cevap yazıp durmayın adamların derdi çamurluk başka bir şey değil olmayın muhatap.silin listelerinizdende engelleyin gitsin.güya ak partiliymiş ama taktiğini kemalın chp sinden öğrenmiş...doğan görünümlü serçe o da olmaz yani ne idü belli değil bişi.
19 saat · Beğen · 5
Ibrahim Uyanık Muhtemelen seni arıyor emmi:))
Ahmet Uysal Sizlerde aynısınız. Halkın içine çıkıpta bu millet ne diyor diye dinlemiyorsunuz. Sorun bakalım belediyenin Kıyafet ve mobilya sı kimden alınıyor. Sorun bakalım belediyenin gıda Tarzı malzemeleri kimden alınıyor. Sorun bakalım belediyenin elektirik su malzemesi kimden alınıyor. Siz siyaseti işinize geldiği gibi yapıyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan gibi siyaset yapan yok aranızda ve olmayacakda. Belediyeyi kendilerine peşkeş çekiyor bazı arkadaşlarınız ve sizde onları savunuyorsunuz. Tabi bunu size söylemediklerinden dolayı savunmanızı yaptınız. Sorduklarımı öğrenin birdaha yorum yapın.
Orhan Kuş Bir cümle yeter sözden anlayana, Destan yazsan fark etmez laftan anlamayana. 

Hz.Mevlana
15 saat · Beğen · 3
Okan Kara Çamur atmaya bi agiz yeter ama kanıtlamaya belge yeter ahmet uysal!! Bisey bildiğin yok ama her insanda olduğu gbi agzin var ve çamur atıyosun!!!! Gel bi bak memleketine neler neler yapiliyor ... Bucakli olmamama rağmen bucak insanini akparti yönetimini tanidiktan sonra sevdim.. Gecesini gunduzune katan süleyman mutlu ... Emrullah ünal sizin için calisiyor .. Sen sağda solda gezip millete çamur atarken o insanlar hizmet ediyor hizmet getiriyor ... Bende akparti gonullusuyum akparti teskilatindayim ve bununla gurur duyuyorum ... Bu iftiralarin benide kapsiyo .. Ama bi laf var bi lafa bakarim lafmi diye bide ........... Gerisini anlamissindir umarim seviyene inmek istemiyorum...
15 saat · Beğen · 4
Cemal Acar Her kimsen 
1 beni neden etiketledin
2 Oztaslar firmasinda dokuz sene calistim bir sikinti gormedim sadece bucakta degil ulkemizon degisik yerlerinde faaliyet gosteeren bizzat ilcemizitemsil eden bir firma olarak ostaslar gruba tesekkur ederim ayrica bucak devlet hastanesi partililere verilse idi sivas li bir firma guvenligini ve camasir hanr hizmetlerini almazdi bu da kucuk bir ornek 
3 Ak partiliyim diyorsun oyleyse sosyal medyadan camur atma gibi bir etik disi bir hareketi yapmadan bizzat gel partimiz herkese acik derdini anlat
8 saat · Beğen · 2
Nuh Özdaş Cesareti olmayanın hep bir bahanesi vardır
8 saat · Beğen · 4
Mustafa Nanecioğlu Kimsenin kimseyi zan altında bırakmasına karalamasına gerek yoktur.
7 saat · Beğen · 5
Seyit Ali Keleş bucakda okuyan öğrenciler olarak ak parti yönetiminden gençlik kollarından razıyız ne istesek ne söylesek yaptılar ve yapıyorlar derdimizi dert edindiler ak parti yapılanmasının altında tüm bucak'ı ve bucak'a okumaya gelen öğrencileri kucaklayan bir belediye başkanınız ilçe başkanınız gençlik kolları başkanınız var bucaklı olarak gurur duymalaısınız ilk geldiğimizde bucak ve bucaklılar soğuk diyorduk ama böyle güzel insanları tanıyınca bucakı ve bucaklıyı kendi memleketimizde anlatıyoruz. adem abi gibi ali abi gibi hüseyin abi gibi ve güzel yürekli süleyman mutlu gibi insanların bulunduğu bir yapılanmaya attığınız çamuru şiddetle kınıyorum. bucakda hangi vatandaşa hangi esnafa bu teşkilatdaki büyüklerimizin adıyla gittiysek hep hoşgörüyle karşılandık allah razı olsun.
4 saat · Beğen · 6
Muhammet Emin Erbil Akparti yonetimi bitti oztaslar sirketi bitti sira belediye ye geldi Ahmet Uysal kardes sen ilk once kendini bir incele annene babana bir sor bakalim nasil olmussun nasil dogmussun sana ne yedirmislerde icirmislerde boyle olmussun bu soylemlerin agir iftira ve kul hakki yarin bunlarin altindan kalkamazsin
1 saat · Beğen · 5
Ahmet Uysal Muhammet bey kul hakkının ne olduğunu biliriz. Senin bu söylemlerinle sen kul hakkı na girmiş oluyorsun. Daha belediyeyi açıklamadım bile ama biraz araştırdım satın alma memuruymuşsun. Yani alımları sen yapıyorsun. Ama seninse bi suçun yokki sana al derler sende alırsın. Sana al diyenler ne diyecek bakalım yarın yazacağım yazıya.
Bilal Akyol Delinin biri kuyuya bir taş atmış bin akıllı çıkaramamış , Muhammet Emin Erbil yarını bekleyelim ne çıkaracak yine , fuatavni gibi oldu adam ili günde:)
26 dk. · Beğen · 1
Bucak Zeybek Valla kardeşim bucaktaki yöneticilerin ne ceplerini doldurdukları var ne de bucaka bir faydaları var. işi bilmeyen adamı getirirsen ne ileri gidersin ne geri k.b ama cebini bile dolduramayan yöneticiler hakim bucaka 

Şimdi sıra bana geldi..

Bucaklı bir sokak gazetecisi-yazar olarak elbette yazılanlar dikkatimi çekti ancak anlayamadığım bazı hususlar vardır:

1. Ahmet Uysal sahteyse ya da meczupsa neden resmi partili, partisiz herkes laf yetiştirmeye ve cevap vermeye çalışıyor?

2. Ahmet Uysal, paralelci mi, değilse neci?

3. Daha yazılı hiçbir belge açıklamadan bu kadar gürültü kopartması neden?

4. Özellikle bir şirket grubunu hedef alması neden?

5. Yazılı belgeleri seçimler yaklaştıkça mı ifşa edecek?

Dışarıdan birisi olarak izlenim ve yorumum şöyledir:

Bu kişi Bucak AK Parti’yi bilen, tanıyan hatta çalışan olması gerekir. Çünkü belediyenin alım-satımına kadar her şeyini biliyor..

Tamam, muhalif gazeteci-yazarım ve daima adalet, hak, hukuk derim ama parti içinde ne olup bittiğini, parti yöneticiliği gücüyle kimlerin rant elde ettiğini, nasıl bilebilirim. Ancak içeriden birisi ifşa ederse ben ve kamuoyu haberdar olur.

Valla Ahmet Uysal’ı sıkı sıkıya takip edeceğim. Bakalım eli hakikaten güçlü mü yoksa poker tabiriyle blöf mü yapıyor?

Şu kadarını söyleyebilirim, benim de kulağıma bazı iddialar geldi ama sadece iddiadır.. Belgesi olmadığı müddetçe iddianın hiçbir hükmü yoktur.