Hani
bir şarkı mı, türkü mü vardır ya, tam da anımsayamadım ama..
‘’Alçaklara
kar yağıyor üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?’’
Diye
mırıldarlardı eskiden büyüklerim..
Ya
da ‘’ayıyla yatağa giren sonucuna katlanır’’ derlerdi atalarım..
İmralı,
Kandil, HDP, akil insanlar derken bugünlere geldik..
Oysa
başa dönersek ‘’DÜŞ’e Yazdım’’
kitabından bir küçük alıntıyla mevzuumuza giriş yapalım..
30
yıldır süren ve 2014 yılında hala devam eden ‘Kürt Barış Süreci’ ne olur?
Valla çoktan bölünme işi gerçekleşirdi ama mekanlar
uygun değildir.
Yani..
Yanisi şudur. Kürtler sadece bir yerleşim yerinde
yaşasalardı bu iş çoktan bitmişti. Diyelim ki 15 milyon Kürt vatandaşı vardır.
Bunun 5-6 milyonu Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bir kısım şehirlerinde ikamet
ediyor ama geri kalan büyük çoğunluk İstanbul başta olmak üzere batı illerin yaşamını
sürdürüyor.. En önemlisi de Kürtlerin önemli oranının Sünni mezhebine dahil
olmasıdır. Sünni mezhebi üzerinden siyaseti dibine kadar yapan AK Parti, bundan
dolayıdır ki Diyarbakır’da yüzde 30-35 oy alabilmektedir.
Barış
sürecinin AK Parti’nin hatası var mıdır?
AK Parti’nin ender görülen stratejik hatalarından
biridir. PKK Militanları silahlı ya da silahsız Türkiye topraklarını terk
etmedikçe asla müzakereye oturulmayacaktı ama oturuldu bu bir.. Bu sürece
mutlaka ana muhalefet partisini katmalıydı ama katmadı bu da iki..
Silahların
gölgesinde neden oturulmaz?
‘’Demoklesin kılıcı’’ gibi başında sallanan silahlarla
müzakere dünyanın hiçbir ülkesinde yürütülemez.
Niye
barış süreci başlattı peki?
Bir yerde çaresiz kaldı, bir yerde siyasa mülahazalarda
fayda gördü.
‘’DÜŞ’e Yazdım’’ isimli bu kitabı mutlaka
okumanızı tavsiye ederim..
Neyse
biz mevzuumuza dönelim..
Velhasıl
çözüm süreci 2014-Kasım ayı itibarıyla çıkmaz sokağa girdi. Ya da beklemeye
alındı ve buzdolabına kaldırıldı..
Niye
böyle oldu peki?
Valla
adı üstünde süreç denen iş böyledir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerginlik ve
restleşmeler başladı, siyasi bağrış-çağrış, itiş-kakış derken KOBANİ olayı her
şeyin tuzu biberi oldu..
‘’IŞİD
eşittir PKK’’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten kafasında çözüm sürecini
noktalamıştır.
Bundan
sonra can sıkıcı birçok olaylar olabilir. Bu durum karşısında taraflar tekrar
pozisyonlarını gözden geçirir ve süreç devam eder..
Ama
ne zaman?
Konu
artık hükümetin ağzıyla ‘’milli’’ olmaktan çıktı.. Dışarıdan içeriden tarafları
çoğaldı.. Zamanı ne hükümet tek başına, ne de dışarısı tek başına karar
veremez. En önemlisi IŞİD meselesi bu işin tam göbeğinde dururken çözüm süreci
falan yürümez ve işlemez..
İlla
zaman ver derseniz; en iyimser tahmin 2015-Haziran seçimlerinden sonradır..
Başbakan
Davutoğlu, en zor durumda kalan siyasi aktördür.
Neden?
Cumhurbaşkanı
Erdoğan köşke ya da aksaraya çıktı, bütün ihaleyi Davutoğlu’nun üstüne yıktı..
Başbakan
Davutoğlu, seçimlere mi hazırlansın, savaşa mı hazırlansın? Üstüne üstlük ‘paralel
yapı’ mücadelesi mi yapsın?
Hani
derler ya, ‘’zor dostum zor’’; hakikaten Davutoğlu yerinde şahsen ben olmak
istemem..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder