24 Kasım 2017 Cuma

Bucaklılar kitap okuyor..


2008 basımı ‘’Normal Ötesi Aşk’’ Kısa Roman
2009 basımı ‘’Normal Ötesi Aşk 2’’ Kısa Roman
2014 basımı ‘’DÜŞ’e Yazdım’’ Deneme
2016 basımı ‘’PLÜTON BİZE NEDEN KÜSTÜ?’’ DENEME kitaplarım vardır.

İmzalı olarak BUCAKLI aşağıdaki okurlara kitapların ya 2’sini, ya 3’ünü ya da 4’ünü beraber ulaştırdım, fotoğrafladım ve yayınladım..  

İsmini unuttuğumuz ve fotoğraf çektirmeyenlerle beraber 150 civarında okuyucu sayısına geldik..

Hedef Yıl sonuna kadar 200 okuyucudur..

1. Recep Mutlucan
2. Şerife ÖZDAMAR
3. Mehmet Ali DURAN
2. Kadir SEZGİN
3. Süleyman DİRİL
4. Halil KAPLAN
5. Abdullah ÖZEL
6. Hakkı IŞIK
7. Salih ŞİMŞEK
8. Necdet ULUSAN
9. Galip DURAN
10. Adem ŞENGÜL
11. Servet KELEŞ
13. Mustafa ÖZTÜRK
14. Recep ŞİMŞEK
15. Adem ALTUNDAŞ
16. Ömer DAMARCAN
17. Bayram SAMUR
18. Ahmet ATASAYAR
19. Şevket KURTULMUŞ
20. Arsal SARI
21. Erdoğan UÇAN
22. Deniz BAYKAL
23. Mehmet DEMİREZEN
24. Halil MANAV
25. Musa ÖKTE
26. Serkan KURNAZ
27. Celal DURMAZ
28. Osman KAPAN
29. Veysel YILDIZ
30. Mehmet Ali UYSALl
31. Şemşettin GÜNEL
32. Abdurahman ÇELİK
33. Nihat YALÇIN
34. Mahir ÇETİNBAŞ
35. Süleyman MUTLU
36. Bekir MUTLU
37. Hasan AKTÜRK
38. Ali BULUT
39. Abdullah ÖZMEN
40. Barış NAYIR
41. Ali HAS
42. Niyazi BÜLBÜL
43. Şuayip ÖZTAŞ
44. Mustafa KAYNAK
48. Ahmet KENDİR
49. Ali KASAP
50. Atilla DİLEK
51. Ömer SAYLAK
52. Mehmet Turhan KONU
53. İbrahim NANECİOĞLU
54. Nihat YALÇIN
55. Cafer KAPLAN
56. İbrahim GİLİK
57. Ali ÖZDAMAR
58. Enes ERDEM
59. Mehmet ÖzDAMAR
60. Mehmet ÜNAL
61. Mesut GÜNELl
62. Süleyman ORAL
63. Hasan KURT
65. Hasan Yalçın MEÇİKOĞLU
66. Hüseyin YILDIZ
67.Mesut DURMAZ
68. Semih ÇELİKKAYA
69. Fuat ŞAN
70. Süleyman SAVAŞ
71. Serkan Özge AĞCA
72. Ahmet Sedat OKTAY
73. Ali DURAN
74. Abdülkadir MUTLUCAN
75. Hasan Hüseyin ÇEPNİ
76. Şükran ALPAĞAN
77. Turhan YAŞAR
78. Mehmet Ali UYSAL (Uğurlu)
79. Mustafa ŞENCAN
80. Sabahattin KADIOĞLU
81. Osman KURTULMUŞ
82. Mehmet ALTUNDAŞ
83. Hüseyin ÇUBUK
84. İbrahim NANECİOĞLU
85. Kader KESKİN
86. Mustafa KOZAK
87. Atila ÖZDAMAR
88. Osman OKTAY
89. Metin NOM
90. Süleyman GÜZEL
91. Hüseyin ARLI
92. Halit ARIŞLI
93. Hüseyin ERDEM
94. İshak GÖKSEL
95. Mustafa ÇOŞAR
96. Ömer TEKSÖZ
97. Sabri YILDIRIM
98. Osman SAYAR
99. Sefa Emre AKINCI
100. Halim AKÇA
101. Muammer CADIL
102. Arif ALTUNER
103. Mustafa SERT
104. İlyas UZUN
105. Muhammet ÖZDAMAR
106. Ömer DAMARCAN
107. Önder DUTLU
108. Ahmet ÖZDAMAR
109. Hakan ACAR
110. Süleyman UYSAL
111. Halil KART
112. Fatih YILDIZ
113. Abdullah ÖZMEN
114. Osman BALCI
115. İbrahim ATAN
116. Cemil GÜNEL
117. Salih ÜNAL
118. Durmuş Ali GÜNEL
119. Hüseyin DURAN
120. Mustafa NANECİOĞLU
121. Furkan Power Elektronik
122. Canberk VATANSEVER
123. Emin ATAY
124. Hedef Gazetesi
125. Mustafa ÖZDEMİR
126. Hayrullah KAYACAN
127. Enes ERDEM
128. Musa ÖKTE
129. Ramazan AYAZ

21 Kasım 2017 Salı

Et fiyatları düşer mi?


Kıymanın kilosu halen yaşadığım ilçede ortalama 40 TL. olup büyük şehirlerde 50 TL. civarında seyretmekteydi..

Fakir-fukara et yesin sloganıyla hükümet ithalat silahına sarıldı ve binlerce ton et ülkemize geldi..

Bazı marketlerde kıymanın kilosu 30 TL civarında satışa geçti..

Piyasayı terbiye etmek üzere yapılan bu hamle et fiyatında istikrar sağlar mı?

Bence sağlamaz çünkü eksiktir..

Neden?

Hayvancılık özellikle besicilik için temel girdi YEM’dir..

Et fiyatlarıyla korelasyon içinde YEM fiyatı da artmıştır..

Türkiye’de yem fiyatlarını belirleyen özel sektör hegemonyası olup katma değer vergisi düşmesine rağmen hiç fiyata etkisi olmadı, tam aksine fiyatlar arttı..

Hükümet hakikaten et fiyatlarının kalıcı şekilde düşürmek istiyorsa et besicilerinin temel girdisi olan sanayi yemi ithal ederse başarabilir.. Yani hem et hem de sanayi yemi ithalatı sektöre ve piyasaya fiyat ayarı verir..

Yok sadece et ithal edeceğim kararında diretirse hem hayvancılığın gelişimine zarar verir, hem de ithalat bitince fiyatlar katlanarak artar..

Neden?

Geçen yıl 30 TL olan kıyma 40 TL olduysa aynı şekilde 40 TL olan 50 KĞ’’lık sanayi yem çuvalı 60 TL’ye yaklaştı..

İşte bu çelişkili durum nedeniyle et fiyatlarında kalıcı düşüş görülmez kanaatindeyim..

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR


İşte kitaplarımın satıldığı internet alış-veriş adresi:









20 Kasım 2017 Pazartesi

Ekonomik kriz mi, siyasi kriz mi?


En sevdiğim ve iddialı tezlerimin olduğu alan ekonomidir..

Halen yaşanan ‘’ekonomik kriz mi, siyasi kriz mi?’’ zor sorunun cevabı bu makalenin ana gündem maddesi olacaktır..

Aslında soru şu benzetmeyi anımsatıyor: ‘’Yumurta mı tavuktur, tavuk mu yumurtadır?’’

Kısaca geçişgenliği ve geçirgenliği çok fazla olan siyaset ve ekonomi konularıdır.. 

Bazen ekonomi siyasete dayatır, bazen de siyaset ekonomiye dayatır..

Neyi?

Ekonomiyse silahları bellidir, hele bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde faiz ilk mermidir.. Sonra kur masaya gelir, sonra döviz borçlularının batması..

Siyaset ise bu gelişmeleri ya yönetir ve kontrol altına alır ya da yönetemez noktalara sürüklenir..

İç siyasette zayıf olmakla beraber özellikle dış siyasette, ekonomi üzerinden dayatma yapılıyor..

Bence 2017 yılı biterken dış siyaset dayatmaları karşısında Türkiye ekonomisini en az zararla atlatmak için yönetilebilir noktadan hızla uzaklaşılıyor..

ABD, AB ve bunların askeri şemsiyesi NATO, 'öyle de, böylede' Türkiye siyasetine dayatma içindeler..

Diplomatik tabirle ‘ya gidere gider yaparsın ya da yönetebilir noktada tutarsın..'

Neredeyse 50 yıldır ittifakın içinde olduğumuz ve kendi rızamızla girdiğimiz NATO’dan bugünden yarına çıkmamız söz konusu mu?

Mümkündür ancak çok ağır ekonomik bedeli olur..

Ha keza AB ile müzakereleri kesip atıp ilişkimizi dondurma yapılabilir mi?

Mümkündür ancak çok ağır müeyyidesi vardır..

ABD’ye ‘’gölge etme başka ihsan eylemem’’ tarzında çıkış yapıp stratejik ortaklık sonlandırabilir mi?

Mümkündür ancak bunun ekonomik karşılığı vardır..

Devleti yönetme sanatı burada devreye giriyor..

Haklıysan, buna inanıyorsan hem dikleneceksin hem de ikna edip ilişkileri ileriye taşıyacaksın..

Yoksa diplomatik literatürde haklılığını ‘kestirip atma’ yöntemiyle açıklama yoktur..

Ha siyaset diplomasiyi bir kenara atıp her şeyin gereğini yapabilir mi?

Yapar, tabii halkını ikna ederse..

Neye?

Öncelik haklılığına, daha da önemlisi yaşanabilecek ekonomik sarsıntıya..

2018 yılında galiba bunun izdüşümünü yaşayarak göreceğiz..

NATO skandalı, Zarrab davası, ABD ve Almanya’nın FETÖ tutumu karşısında siyaset ya dolar kurunu 5 TL ve üzerine attıracak ya da diplomasi ehliyetini kullanacak..

Tercih tamamen siyasi iktidara aittir..

Dolar kuru 5 TL ve üzerine atarsa reel sektörün en az ¼’ü resmen batar.. İşsizlik rakamı biraz daha yukarı çıkar, nihayetinde ekonomik kriz baş gösterir..

NATO skandalında bence NATO Genel Sekreteri’nin istifa etmeliydi.. Bu tür skandallarda, batı siyasi kültüründe istifa mekanizması çalışır.. Bu noktada istifa etmiyorsa bence kasıt vardır..

Zarrab davası başımızı çok ağrıtacak cinstendir..

Basitçe izah edersem: Örneğin mahkemeden şöyle uçuk bir karar çıkarsa ne yapacağız?

 ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti İran ambargosunu hileyle delmiştir, bu yüzden 200 milyar dolarla cezalandırılması..’

Rakamlar hayalidir, hani kafada canlanması için yazdım..

Ayıkla bakalım, pirincin taşını.. Diyelim mahkeme kararını Türkiye olarak kabul etmedin; o zaman ambargo uygulanırsa ve dünyadan tecrit olursan, ne yapacağız?

Hem ABD’nin hem de AB’nin FETÖ tutumu zaten dillere destan rezilliktir..

ABD ve AB anlaşıldı ki FETÖ aparatıyla siyasi savaş mesajı veriyor.. Ha bunu akıllı devletler karşı bir aparatla cevap verir.. Türkiye’nin halihazır siyasi mekanizması topyekun saldırıya hazırlama gibi izah ediliyor..
Bence hem Türkiye ekonomisini hem de Türkiye devletini riske atmaktır.. Bundan dolayı doğru ve yerinde bir karşı hamle değildir..

FETÖ nasıl ülkemiz için on yıllarca sürecek bir terör örgütü olayı ise ABD ve batıyı ikna etmek, izah etmek uzun yıllar sürecektir..

Diplomatik inceliğe bir örnek verirsem:
Hani ABD Konsolosluğu’ndan FETÖ bağlantısı nedeniyle bir görevli tutuklandı ya, sonra vize krizi yaşandı falan filan..

Ben devleti yöneten etkili kişi olsaydım açıklamamı şöyle yaparım:
‘’ABD halkıyla Türk halkı arasında yıllara dayanan ilişkiyi zehirleyen bu kişi etkisiz hale getirilmiştir. ABD halkıyla ile ilişkilerimiz her zamankinden daha yüksek devam edecektir.’’

Umarım meramımı anlatabildim..

Son söz 2018 yılı için temel ekonomik veriler (bütçe açığı, borçlanma limiti gibi) çok kötü olmamasına rağmen siyasi yanlışlar bedeli dolar kuruna ve faize yansıyacaktır..

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

İnstagram : https://instagram.com/omerozdamar/

İşte kitaplarımın satıldığı internet alış-veriş adresi:





17 Kasım 2017 Cuma

30 Ekim 2017’de Başladığım Okura Ulaşma Kampanyam Devam Ediyor..



Orhan Pamuk gibi tanınırlığın yoksa dolayısıyla satışın da yoksa yerel yazar olarak kendi ipini, kendin keseceksin..

Yani Bucak ilçesinde okuru arama, bulma, kitapları imzalama ve sosyal medyada paylaşma dışında seçeneğin neredeyse kalmıyor..

Peki, uyguladığım bu metot işe yaradı mı?

Yüzde 100 yaradı..

Nasıl?

Okur memnun çünkü ayağına kadar tanıdığı, hemşerisi, yerel yazar gelmiş, kitaplarını imzalamış, fotoğraflamış ve sosyal medyada paylaşmış..

Peki, yazarlığın pazarlama gibi misyonu var mıdır?

Keşke olmasa ama günümüzün gerçeği maalesef böyledir..

Ha yaparsan kitapların herkese ulaşır, yapmazsan kitapların tozlu köşelerde çürümeyi bekler..

İyi de tarih mutlaka kitap ve yazar notunu düşer, bu çabaya ne gerek var diyen çıkabilir..

Doğrudur, böyle düşünen yazarlara saygım vardır. Ben öyle düşünmüyorum, çünkü yaşarken kitaplarımın okunduğunu ancak bu yolla görebilirim..

30 Ekim’den, 17 Kasım’a kadar takriben 18 günde, Bucak içi, Burdur merkez ve Bucak dışı (PTT KARGOYLA) imzalı kitaplarımı aşağıda isimleri yazılı okurlara bedeli karşılığı ulaştırdım. Çok memnun kaldılar, elbette bir yazar olarak ben de çok memnun kalıyorum.. Hepsine tekrar teşekkür ediyorum..

Bucak İlçesi içinde:
Fuat Şan
Semih Çelikkaya
Yılmaz Durmaz
Hüseyin Yıldız
Hasan Yalçın Meçikoğlu
Hasan Kurt
Mehmet konu
Ali Özdamar
Mesut Günel
Atila Dilek
Mustafa Ali Duran

Burdur merkez içinde:
Sonay Üçok
Ahmet Şahan

Bucak ilçesi dışına:
İbrahim Ormancı
Kemal Özyurt
Erol Alkan
Aliihsan Erenoğlu
Bekir Kömür
Hulusi Kazandere
Cemalettin Çevik
Sadık Dinç
Abdullah Çubuk
Salim Kara

Bu kampanyam yıl sonuna kadar sürecektir.. Telefon eden ya da yüz yüze davet eden herkese, her yere gidiyorum, gitmeye  de devam edeceğim..

Özellikle son kitabım ‘’PLÜTON BİZE NEDEN KÜSTÜ?’’ isimli denemeyi herkesin okumasını arzu ederim.. Yazdığım çocukluk yıllarımla mutlaka duygudaşlık yaşayacaksınız..

Okumasanız bile Bucaklı bir yazarın kitabı bir köşede dursa ne olur ki? Bence çok hoş olur..

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR



15 Kasım 2017 Çarşamba

Bucak İlçe Tarım binası yetersiz..


Öncelikle 25 Eylül 2017 tarihli AK Parti Burdur Milletvekili Bayram Özçelik Bucak Gıda Tarım Hayvancılık İlçe Müdürlüğü hizmet binası ile ilgili açıklamasını aynen okuyalım:

2013 yılında yatırım programına aldığını belirten Milletvekili Bayram Özçelik “ Gıda Tarım Hayvancılık İlçe Müdürlüğümüzün hizmet binasının yetersiz ve kullanışa elverişsiz olmasından dolayı 2013 yılı ortasında Bakanlığımızla yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda yatırım programına aldırmıştık. İlçe Müdürlüğümüzün hizmet binası yeri ile ilgili Bucak Belediyemiz tarafından İlçe içerisinde önerdiği bir alanlarda yapılması yönünde uzun süren çalışmalar yapılmıştı. Bakanlığımız tarafından yapılan değerlendirmeler sonucunda mevcut hizmet binasının bulunduğu alanda yapılması karar verilmiştir. Bu karar doğrultusunda Çevre Şehircilik Bakanlığımız Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüz tarafından mevcut binanın yıkılması kararı verilmiştir. Çevre Şehircilik Bakanlığımız ile Bucak Belediyemiz arasında inşaatın yapılması için gerekli yazışmalar devam etmektedir. Yazışmaların tamamlanmasıyla 2013 yılında yatırım programına aldırdığımız İlçe Müdürlüğü hizmet binası yatırımının hızla gerçekleştirilmesi için yakından takip edeceğiz. ” dedi..

Gelelim benim bu yazıyı yazmama neden gözlem sürecime..

Tapu işimiz vardı, işte İlçe tarımdan yazı alınıyor ya, hani tarlanın satışı uygundur, değildir gibi..

Arkadaş, takriben 9-10 metrekarelik bir oda düşünün; görevli 5 memur, 5 masa, 5 bilgisayar kısaca sıkış-sıkışa hizmet vermeye çalışıyorlar..

Olmadı şimdi?

Marka ilçe olma yolunda ilerleyen Bucak’ımıza bu bina olmadı..

Bucak Ziraat Odası modern bina yaptı,
Bucak TSO modern bina yaptı..

Çiftçilerin her gün ziyaret ettiği, tarım-hayvancılık işlerinin takip edildiği bir devlet binasına hiç yakışmıyor, hiç şık durmuyor, en önemlisi hizmet için yeterli olmuyor..

Valla (yukarıda aynen verdiğim) açıklama yapan AK Parti Burdur Milletvekilimiz Bayram Bey, kusura bakmasın ama bu konuda sınıfta kalmış..

Neden?

Şu olmuş, bu olmuş ama 2013 yılı nere, 2017 yılı nere, aradan tam 4 yıl geçmiş, mutlaka alternatif plan-proje-yer olmalıydı..

Mevcut bina yıkılacak mı?

Tamam, yıkılsın ama hizmetin daha sağlıklı verilebileceği bir bina geçtiğimiz 4 yıl için her halükarda bulunmalıydı ve taşınmalıydı..

Hiç bina bulunmasa bile aynı bakanlığa ait atıl durumda olan ofis lojman binasına taşırdım ben olsam.. Çünkü prosedür-yazışma işi daha kolay halledilirdi..

Hala bu önerimi ciddiye alabilirsiniz bence..

Mevcut binayı boşaltıp hemen küçük bir tadilatla 4 katlı eski ofis lojmanına taşınabilir..

Sanırım meramımı anlattım, mevcut ilçe tarım binası gelişen, büyüyen, marka ilçe olma adımı atan Bucak için yeterli ve uygun düşmüyor..


Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR




10 Kasım 2017 Cuma

Bucak ilçemizin dere yatakları üst kullanım hakkı kimin?



Gezerken tesadüfen gördüm, elbette fotoğrafladım..

İşte dere üstüne köprü gibi 3-4 metre genişliğinde beton atılmış, derenin bittiği tarafa demir kapı konmuş, kilit vurulmuş, sadece özel kullanıma hizmet başlamış..

Hemen aklıma takılan soruları sıralayayım:

1. Dere yatağının üst kullanım hakkı kamuya ait değil midir? Değilse kimindir?
2. Bu köprü yapımı yasal mı?  Yasalsa kim izin verir ve hangi yasaya dayanarak?
3. Sadece özel hizmet için izin verildiyse kamuya ait derenin üst kullanımından dolayı kirası alınıyor mu?
4. Dere üstüne başka bir vatandaş bir dükkan yaparsa, ne olur?

Önerim şudur: Belediyemiz konuyu incelesin ve mutlaka bir standart getirsin derim.. İlaveten illa o köprü, o bina için yapılacaksa mutlaka kirası alınmalı derim..

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR



7 Kasım 2017 Salı

Yeni Burdur Devlet Hastanesi yapımı..


Konuyu 1 haftadır farklı kesimlerden izliyorum, okuyorum, yorumluyorum..

Daha doğrusu 2 kesime ayrılmış durumdalar.. Bir taraf ‘’olsun’’ diyor, bir ‘’olmasın’’ diyor..

Uzaktan ve dışarıdan bakan birisi olarak objektif düşüncem şudur:

Burdur ili için 300 yataklı bir hastane projesi kabul edilmiş mi?

Evet..

100 küsur trilyon hastane proje bütçesi ayrılmış mı?

Evet..

Sorun ne peki?

Yeri neresi olacak, eski hastane ne olacak?

Malumunuz bizim idari sistemimiz adem-i merkeziyetçi değildir. Yani yerel yönetimlerin katılımı zayıftır..

O halde Ankara yani Sağlık Bakanlığının projesi hazır ve bir hastane yapacaksa yapar..

Buna karşın yerel belediyenin direnmesi neredeyse olanaksızdır.. Sadece yer tahsisi konusunda muhalefet şerhini ortaya koyar ve bunu Burdur halkına açıklar, gerisi sağlık bakanlığına aittir..

Ben belediye başkanı yerinde olsam, konuyu ‘’yok çekimser, yok kararsız’’ gibi beyhude çabaya girmez, hemen yatırımın başlamasını isterdim..

Ha keza artık geleceğin modern şehirlerinde otopark ve sessizlik gibi unsurlar dikkate alındığı zaman hastanenin şehrin ana merkezinden dışına kayması gayet mantıklıdır..

Yine ben belediye başkanı olsam: ‘’Yatırımı engelledi suçlamasını’’ ortadan en kısa zamanda kaldırmak için hemen belediye meclisinden gerekli yer tahsisi kararını çıkartırdım..

Benimkisi de 3.yol olarak bir görüş ve düşüncedir.. Katılır ya da katılmazsınız..

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR





1 Kasım 2017 Çarşamba

Burdur valimiz beni üzdü..


Bugün Burdur’a gittim..

Öykü Sahaf Kitapevine satılması için bir miktar kitap bıraktım..

Sonra tanıdığım, eşe-dosta uğradım ve kitaplarımı imzaladım..

Aklıma geldi, ‘’hazır gelmişken en büyük mülki idare amirimiz olan Burdur Valimiz Sayın Şerif Yılmaz’a da imzalı kitaplarımı takdim edeyim’’ dedim içimden..

Neyse valilik binasına girdim, valilik özel kalemine uğradım ve randevu talep ettim..

‘’Bucaklı yazar olduğumu, sadece 2 dakikasını alacağımı, imzalı kitaplarımı takdim edip ayrılacağımı’’ ifade ettim..

Özel kalemde randevuya bakan Hanımefendi, kimlik bilgilerimi, kitap isimlerini ve telefon numaramı yazdı..

Sayın valimizin, saat 14.00 civarında çalışma odasına geçtiği için müsait olunca telefon edileceğini söylendi bana..

Ayrıldım, yine başka mekanlara, arkadaşlara uğradım ve saat 16.00 civarına geldi..

Yine içimden ‘’Allah, Allah, herhalde unuttular, bir gidip sorayım’’ dedim..

İçeri girdim ve özel kalemden bana söylenen şu oldu:

Telefon edilmedi çünkü Sayın valimize arz edilmiş ama randevu yok.. İlaveten ‘’isterse kitabını bıraksın’’ demiş..

‘’Yok, kitap bırakmıyorum’’ dedim ve çıktım..

Çıktım ama çok üzüldüm..

Bucak’tan kalkmış gelmiş bir yerel yazara; 2 dakikalık randevu talebi kabul edilmemesi ‘’Bir vatandaş olarak beni çok üzdü.’’

Yine de sayın valimizin ‘’canı sağolsun!’

Başka da lafım kalmadı..,

Araştırmacı Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR