Önce olayı biraz anımsayalım mı?
Malum AKP İktidarı toplam 26 maddelik anayasa değişiklik paketi hazırladı. Referanduma gidecek oy oranıyla TBMM’den geçti. Sayın Cumhurbaşkanı onayladı ve resmi gazetede yayınlandı. YSK referandum için hazırlıklarını yaptı ve 12 Eylül 2010 tarihini halk oylaması günü olarak belirledi.
Bu arada CHP özellikle HSYK ve Anayasa Mahkemesinin yapısını değiştiren düzenlemeler başta olmak üzere diğer teknik konuları gerekçe göstererek, 111 milletvekilinin imzasıyla, Anayasa Mahkemesi’ne iptal başvurusu yaptı.
Anayasa Mahkemesi önce iptal başvurusunu kabul etti sonra nihai kararını açıkladı. Paketin tümden ret talebini kabul etmedi. Ancak bazı cümleler, tümceler üzerinden kısmi iptal kararı verdi. Ama tüm maddelerin anayasaya uygunluğunu kabul etti.
Buraya kadar yaşananları özet olarak göz önüne getirdik.
Şimdi benim şahsi düşünce ve yorum analizime gelelim…
Anayasa değişiklik paketine karşı Eski CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal zamanında izlenen siyasi strateji birçok hataları barındırıyordu.
Örnek mi?
Ben olsam tartışmalı 3-4 madde hariç diğerlerinde olumlu oy verirdim. Böylece referandumda elimi daha güçlü tutardım. Halka döner; sakıncalı ya da tartışmalı maddelere ‘’hayır’’ diyorum ancak diğer maddelere ‘’evet’’ diyorum derdim.
‘’Paketin içinde bu kadar yararlı anayasa değişiklik maddeleri vardır ama bir o kadar da zararlı anayasa değişiklik maddeleri vardır.’’ argümanını kullanarak halkı, daha kolay ikna ederdim.
Neyse geçmiş geçmişte kalmıştır.
Bugünkü cari ya da mevcut durum karşısında CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu nasıl bir strateji izlemelidir?
İzlenecek referandum taktiğinin artıları, eksileri neler olabilir?
CHP’deki ilk izlenimlerim, AKP hükümetine karşı referandumu halkın güven oylamasına çevirme stratejisi üzerine siyasi oyun planı oluşturduğu yönündedir.
Bence çok tehlikeli siyasi bir hamledir. Çünkü tartışmalı 3-4 madde hariç diğer maddelerin halkın yararına olmadığını nasıl anlatılabilir?
Mesela 12 Eylül askeri darbecilerinin yargılanması önündeki engelin kaldırılmasını öngören anayasa değişiklik maddesine nasıl hayır diyeceğiz?
Ya da yetersiz olmasına rağmen ‘’memurlara ve diğer kamu görevlilerine toplu sözleşme yapma hakkı tanınacak’’ diyen maddeye nasıl hayır denmesi sağlanacak?
Peki, ne yapılmalıdır?
Şahsi düşüncem halka şu noktaların altı çizilerek anlatılmalıdır.
Ey halkım!
26 maddelik anayasa değişiklik paketinin içinde tartışmalı 3-4 madde vardır.
Bu itirazımızı Anayasa Mahkememize yaptık.
Ancak kısmi iptallere rağmen nihai olarak tüm maddeler anayasaya uygun bulunmuştur.
Referanduma gidilecektir.
Sakıncalı maddeleri ihtiva eden anayasa değişiklik paketi, sandıkta önünüze gelecektir.
Artık takdir sizindir.
Ancak iktidara gelir gelmez; bu sakıncalı anayasa değişiklik maddelerini başta olmak daha çağdaş, daha uygar, toplumun geleceğe güvenle bakabildiği yeni bir anayasa yapma sözünü de şimdiden veriyorum der…
Bence Sayın Kılıçdaroğlu bunları dedi mi, iş bitmiştir.
Öbür türlüsü ise anayasa paketinin referandum oylamasını AKP’ye hayır kampanyasına çevirmektir.
Geçmişte bu siyasi taktik tuttu.
Eski siyasilere ve partilere ‘’EVET’’ diyenler daha fazla demokrasi diyordu.
Rahmetli Özal ve hükümeti ise eski siyasilere ve partilere ‘’HAYIR’’ diyerek daha dar demokrasi diyordu.
Demokrasi denmesine rağmen bu referandum da bile yüzde 49 hayır, yüzde 51 evet çıktı.
Sonuç olarak kıl payıyla da olsa Özal ve hükümeti yenildi. Yapılan ilk genel seçimde de iktidarı kaybetti.
CHP siyasi oyun kurucuları, çıkabilecek şu referandum sonucunun etkilerini iyi hesaplamalıdır:
Yüzde 60 oranında evet, yüzde 40 oranında hayır oyu çıkarsa hem CHP için hem de Sayın Kılıçdaroğlu için tahminleri bile aşacak oranda felaket olur.
Eğer CHP dolayısıyla Sayın Kılıçdaroğlu bu referanduma angaje olmazsa, kampanya yürütmezse, sonuçlarına fazla anlam yüklemezse, anayasa değişiklik paketi yüzde 60-70 ‘’evet’’ oyu alsa bile durumu hiç değişmez ve 2011-Haziran ayında yapılacak genel seçimlere kadar Kılıçdaroğlu ve CHP’nin umut olma rüzgarı esmeye devam eder…
Peki, paketi anlatan ve evet oyu isteyen AKP karşısında CHP ne yapmalıdır?
Türkiye’nin en acil ve öncelikli sorununun anayasa değişikliği değil, yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlik olduğu anlatılmalıdır. Başka da bir şeye gereksinim yoktur. Böyle yaparak; AKP’nin yürüttüğü ‘’evet’’ kampanyasını çok daha etkisiz hale getirebilirsiniz. Hem de eskiden beri Baykal-Erdoğan atışmasından, çatışmasından beslenen siyasi akımı da boşlukta bırakırsınız.
‘’Bu referandum anayasa değişlikleri referandumu olmayacak bu referandum hükümetin güven oylaması olacaktır’’ denirse; hem siyasi risk alınıyor, hem de Baykal dönemi izlenen yanlış siyasi stratejinin doğurduğu yükü taşımak oluyor… Bana göre çok büyük hata oluyor.
Bakalım neler olacak, neler bitecek, hep beraber göreceğiz ve yaşacağız.
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/08 Temmuz 2010
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder