22 Temmuz 2010 Perşembe

Taoculukta Cinsellik (Jing Gong)


Cinsel uygulamalar en eski zamanlardan beri Taoculuk bünyesinde yer alır. 4600 yıl kadar önce Taocu Sarı İmparatorHuang Ti ’nin cinsel yoga sayesinde ölümsüzlük kazandığı, 100 yıllık başarılı hükümranlığının sonunda gün ortasında “cennete yükseldiği” rivayet edilir. O zamandan beri Taoculuk cinsel enerjiyle çalışmaya yönelik pek çok pratiği içerir. Bu uygulamalar amaçlarına göre farklı gruplara ayrılırlar.

Sağlıklı yaşamak ve ölümsüzlüğe ulaşmak için jing ’in (cinsel enerji) korunması ve güçlendirilmesi hem tıp, hem de simyada merkezi bir yer tutar.

Jing , erkeklerde boşalma yoluyla, kadınlarda ise aylık kanamalar sırasında ve doğum sürecinde tüketilir.

Bu nedenle, erkekler için Jing Gong, cinsel enerjiyi koruma, güçlendirme, devindirme ve dönüştürme hedeflerinin temeli olarak boşalmayı kontrol etme metotları üzerinde yoğunlaşır.

Kadınlar için ise Jing Gong, (“kızıl dragonun katledilmesi“ olarak bilinen) adetlerin kontrolüne yönelik egzersizlere ağırlık verir.

Taocu gelenekte cinsel sağlık ve hijyen genel bir kitleyi hedefler; bekarlığı seçmiş keşişler, aileler veya yoga ustaları, üreme sistemlerini sağlıklı tutmanın yollarını öğrenmekten eşit derecede yararlanırlar.

Ayrıca uygulamalar arasında kadınlarda vajina kaslarını güçlendirmeye ve orgazmik potansiyeli arttırmaya yönelik ‘Yeşim Yumurta’ egzersizleri, göğüs ve haya masajları vardır.

Taocu literatür ve sözel gelenekler, kişinin partneriyle daha üst derecede cinsel haz ve uyum elde etmesini hedefleyen bazı pratiklerini de içerir.

Bu kitaplar öncelikle evliler için yazılmış olup fang-chung (“yatak odası sanatı”) literatürü olarak anılır.

Hindistan’ın Kama Sutra ’sı ve Japonya’nın “yastık-altı kitapları” gibi, bu kitaplar da kişinin partnerini uyarması, cinsel refleksoloji, erkeklerde boşalma kontrolü ve kadınlarda uyarımı arttırmaya yönelik pozisyonların ve tekniklerin çeşitlemelerini sunar.

Erkekler Yang olarak bilinir - tıpkı ateş gibi, çabuk ısınan ve çabuk soğuyan. Buna karşın, kadınlar Yin ’dir - su misali, kaynamaları uzun sürer, ancak sonra uzun süre sıcak kalırlar.

Dengeyi kurmak için, erkek kadını kaynama noktasına getirinceye kadar ateşini sürdürme sanatını geliştirmelidir.

Kadın ise, daha çabuk ve daha güçlü kaynamayı ve erkeğin ateşini gereğinden önce söndürmemeyi öğrenmelidir.

İşte bu, Yin-Yang dengesinin Taocu sanatıdır.

Taocu ustaların cinselliğe yaklaşımı ise farklıdır; onlar salt haz almayı değil ölümsüzlüğü hedef alırlar. Bu yüzden Taocu kadın ve erkek ustalar, Yin ve Yang enerjilerini takas etmek, geliştirmek ve dengelemek adına elverişli bir pratik olarak cinsel birleşmeyi deneyimlerler.

Çoğu Taocunun cinsellikten uzak kalarak ölümsüzlüğü hedeflemesine karşın, ikili işlem veya “aşılama” (kişinin partnerinden Yin veya Yang enerjisini ödünç alması) çoğu kişi tarafından içsel simyevi dönüşümün hızlı bir yolu olarak kabul edilir.

Taocu uygulamalar için kutlu mekanlar olduğu gibi, kutlu zamanlar da vardır.

Çin astrolojisi gökteki hareketleri insan anatomisine ve fizyolojisine ilişkilendirir.

Kişi yaşamı boyunca doğanın örüntüsüyle uyum içinde sade ve ölçülü bir biçimde Tao’yu takip ederse, eninde sonunda Tao’yu idrak edebilecektir.

Şimdi gelelim işin en zor yanına yani benim yorumuma…

Bugün büyük bir gazetemizin manşetinde bir başlık gördüm. Bakın aynen yazıyordu?

Cinsellikte dibe vurduk!

Çare?

Bence Taocu olacaksın::))

Neyse işimiz şakadır.

Hakikaten bir öğretiyi ya da doktrini mükemmel ve eksiksiz kılan cinsel bilgilerdir kanaatindeyim…

Bakın neredeyse tüm Uzakdoğu’yu etkileyen Budizm de bile cinsellik öğretilmektedir…

Bazı bilgiler kişisel repertuarını ve ufkunu genişletir. İşte bu konuda onlardan biridir. Teori de olsa değerli bilgidir. Hep merak ederdim ve kendimce muhtelif nedenlerle bağlardım. Neyi mi? Erkek kadın yaşam sürelerinin neden farklı olduğudur. Etrafınızda, şehrinizde çok sayıda dul kadın bulunduğunu gözlemlersiniz. 40 yaşına kadar kadın erkek yaşam süreleri neredeyse eşittir. Ancak bu yaştan sonra erkekler aleyhine dramatik düşüş başlar.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) verilerini tek tek inceledim. Bu konuda kafa yorduğumun kanıtı aşağıdaki linktedir

http://blog.milliyet.com.tr/Erkekler_dikkat_derim/Blog/?BlogNo=51482

Nihayet somut bir teori buldum. Bakın neden erkek nüfusu dramatik olarak düşüyormuş?

Çünkü spermler büyük miktarda yaşamsal enerji içerdiğinden, boşalma erkek için büyük miktarda yaşamsal enerji kaybı anlamına gelmekteymiş.

Bunun kanıtı da erkeğin boşalmanın ardından kendisini son derece bitkin
hissetmesi olarak gösterilmiş.

Boşalma, genellikle gelmek olarak adlandırılır. Aslında doğru kelime gitmek olmalıydı çünkü boşalmayla birlikte her şey (sertleşme, yaşamsal
enerji, milyonlarca sperm, hormonlar, besinler, hatta erkeğin kişiliğinin küçük bir bölümü) gitmektedir. Bu, bir erkek için ruhsal, zihinsel ve fiziksel açıdan, farkında olmadan yaptığı büyük bir fedakarlıktır.

İstatistiklerine göre, yaşamın ilk kırk yılında kadın ve erkeğin ölüm oranları
yaklaşık olarak aynıdır. Bunun nedeni kadın ve erkeğin kendilerini eşit ölçüde tüketmeleri olabilir yani, kadınlar menstrüasyon (regl) yoluyla, erkeklerse boşalma yoluyla enerji yitirirler. Ellili yaşlarda olanlar içinse istatistikler farklıdır; kadınların ölüm oranı erkeklerinkinden %25 daha
azdır.

Bir çok kadının kanamasının menopoz geçirdikten sonra sona erdiği de; Erkeklerin ellili yaşlarda boşalmaya devam ettikleri de birer gerçektir. Bu oran altmışlı yaşlara gelindiğinde iki katına çıkar, yetmişli yaşlardaysa daha da dramatik bir hal alır; erkeklerin ölüm oranı kadınlarınkinden %75 daha fazladır. Erkeklerin yaşam boyunca boşalmaya devam ettikleri gerçeği, bir çok dul kadın olmasına karşın dul erkek sayısının çok az olmasını açıklar ama bu neden çoğunlukla göz ardı edilir.

Uzun lafın kısası Taocu felsefeyi öğrenmekte fayda vardır benden söylemesi…

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/20 Temmuz 2010
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: