Öncelikle bu fıkraları ya da gülmeceleri bana gönderen İsmail Abiye çok teşekkür ediyorum…
Varan-1
İvan bir haftalığına Paris’e gitmeye hazırlanmaktadır.
Karısı:
- Kocacığım, oradan bana bir Fransız sutyeni alır mısın?
İvan karısına ters ters bakar ve:
- Karıcığım sanki sende göğüs mü var ki oradan sana sutyen getireyim?
- Kocacığım senin külotlarını her zaman benim satın aldığımı unutuyorsun ama!...
Varan-2
Papaz pazar ayininde vaaz veriyormuş.
Vaazın konusu zinaymış.
Papaz:
- Sakin zina yapmayın bu çok büyük günahtır, zina yaparsanız yer gök titrer!
Ancak bu vaazı verirken ön sıralarda oturan bir körpeye de gözü takılmış.
Bir kaç gün içinde kızı yatağa atmayı basarmış.
İsi bitirdikten sonra…
Kız:
-Papaz efendi! Pazar ayininde zina yaparsanız, yer gök titrer dediniz, oysa ben dikkat ettim az önce ne yer titredi ne gök bu nasıl iş?
Papaz sırıtarak:
- Sen bilmezsin kızım, erbabı yaparsa yorgan bile titremez!...
Varan-3
Çok matrak bir adam günün birinde bir bara girer.
Barda çok çekici bir kadının oturduğunu gördüğü an yanına gider ve oturur.
Meraklı bir şekilde sürekli olarak kol saatine bakmaya başlar.
Yanında oturan kadın bir süre sonra dayanamaz ve sorar:
- Randevunuza gelecek arkadaşınız geç mi kaldı?
Adam:
- Hayır. Sadece günümüzün en modern ürünü olan bu saati yeni satın aldım ve test ediyorum...
- En modern saat mi? Ne farkı var bu saatin?
- Benimle beyin dalgalarını kullanarak iletişim kurabiliyor.
- Simdi ne diyor?
- Sizin iç çamaşırı giymediğinizi söylüyor.
Kadın kıkırdayarak:
- Öyleyse saat arızalı olmalı. Çünkü benim iç çamaşırım var...
Adam rahat:
- Bu saat yine bir saat ileriyi gösteriyor...
Varan-4
Genç ve güzel sekreter son günlerde iyice açık saçık giyinmeye başlamış.
Özellikle yürüdüğü zaman ortaya çıkan görüntü genç patronun aklını çelecek duruma gelmiş.
Bir gün yine bu ortam oluşunca, patron kapıyı kilitlemiş ve sekretere karşısındaki koltuğa oturmasını söylemiş.
Sekreter koltuğa öyle bir oturmuş ki, genç patronun gözleri yuvasından oynamış.
Sekreterin dizlerine ellerini koyarak sormuş:
-Bu satılık mı?
Sekreter tokadı indirmiş ve buz gibi öfke dolu bir sesle:
- Elbette hayır. Siz beni ne sanıyorsunuz?
Patron hiç istifini bozmamış:
- Eğer satmayı düşünmüyorsan; reklamını da yapma...
Varan-5
Temel marangoz ama ne marangoz, mesleğinin zirvesindeyken Trabzon’a dünyanın en büyük sirki geliyor.
Çadır direğini dikmek için de usta bir marangoza ihtiyaç duyuluyor.
Arıyorlar, soruyorlar ve en iyi usta olarak Temel’i tavsiye ediyorlar.
Temel, ne iş yapılacağını öğreniyor ve marangoz takımlarını alıp, geliyor.
Direğin üstüne çıkıp, başlıyor direği yere çakmaya…
Bu sırada sirkin patronu aşağıdan temeli seyrediyor.
Derken Temel birden havada iki parende, üç salto atarak, iki ayağının üstüne, ellerini bacağının yanlarına vurarak, sağlam bir şekilde yere düşüyor.
Bunu gören patron içtiği puroyu yutuyor ve koşarak Temel’in yanına geliyor.
Aynı hareketi yapmasını ve bunun karşılığında ise çok büyük para kazanacağını anlatıyor.
Temel ise kesinlikle olmaz diyor.
Patron aynı hareket için ısrar ediyor. Hem para teklif ediyor hem de 20 yıllık ip cambazlarının bile bu hareketi yapamadığını anlatıyor. Ancak Temel kabul etmiyor.
Patron tekrar, tekrar ısrar edince; Temel kulağına eğiliyor ve:
Ula hemşerim! Benim her sefer aynı hareketi yapmam için direğin tepesinde aletin başına vurmam lazım…
Final buydu!
Gülmece bitti… Hadi şimdi yaşama devam…
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/30 Haziran 2010
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder