Bu
çalışan emeklilerin bir gün yanacaklarına dair çok önceden bilgim vardı. 2013
yılı başlarken kazan-çöplek patladı artık.. İlk etapta 400 bin emekli feryat
ediyor ve muhtemelen bu rakamın 500 bine çıkacağı yönünde haberler geliyor..
Neyse
yaptığım araştırmalar ışığında yasanın dünden bugüne gelişine önce bir göz atalım..
İlk defa 1986 yılında 3279
sayılı Kanun ile emekli olduktan sonra sigortalı olarak bir işte çalışanlar
için uygulamaya giren Sosyal Güvenlik Destek Primi uygulaması daha sonra,
08.09.1999 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4447 sayılı Kanun’un 56. maddesi
ile 506 sayılı Kanun’un 63. maddesinde yapılan bir düzenlemeyle % 24 olan Sosyal
Güvenlik Destek Primi oranı, % 30 olarak değiştirilmiştir.. Bu prim % 7,5 işçi
hissesi, % 22,5 işveren hissesi olarak kesilmekte ve ödenmektedir.
Ayrıca, 1479 sayılı Bağ-Kur
Kanunu’nda, 4447 ve 5073 sayılı Kanunlarla eklenen EK madde ile (1) Bu Kanuna
göre yaşlılık aylığı bağlananlardan, çalışmalarına devam edenlerin veya daha
sonra çalışmaya başlayanların, sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden
aylıklarından, çalışmalarının sona erdiği ay dahil % 10 oranında Sosyal
Güvenlik Destek Primi kesileceği hükme bağlanmıştı. Bu % 10 oranı, 01.10.2008
tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un geçici 14. maddesi ile kademeli
olarak yükseltilmiş ve 2011 yılından itibaren % 15 olarak
sabitlenmiştir.
Tamam,
buraya kada yasal mevzuatı aktardık. Peki, biz ne anlayacağız bu düzenlemeden?
1986
yılından itibaren hangi kurumdan (Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı) emekli
olursanız olun; bordolu iş yerinde çalışdıysanız mesele yoktur, sizin haberiniz
bile olmadan ‘SOSYAL GÜVENLİK DESTEK
PRİMİ’ kesilmiştir. Amma 1986 yılından sonra herhang bir yılda serbest
meslek erbabı olduysanız yandınız hem de çıra gibi.. Hani boş durmayayım bakkal, manav, emlak vs.
dükkanı açarak kendi nam ve hesabına bağımsız olarak çalışayım dediyseniz SGK
yakana yapışacaktır. İşin kötü yanı bu tür kamu alacaklarında zaman aşamı 10
yıldır. Anlaşılan 2002 yılından itibaren herhangi bir gün, ay, yıl bu tür
faaliyette bulunduysanız kesinlikle devlete ödeme yapacaksınız..
Çıkacak ödeme
miktarını ya toplu ya da taksitle ödeyeceksiniz. Bakın, bu konuda müjdeyi kim
ve nasıl verdi?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Sosyal Güvenlik Kurumu'na
Sosyal Güvenlik Destek Primi borcu bulunanlara kolaylıklar getirileceğini
açıkladı. Faruk Çelik,
görüşülecek kanun tasarısıyla bu kapsamdaki emeklilerin borçları yeniden
yapılandırılarak 36 aya kadar taksitlendirme imkanı getirileceğini ve TÜFE/ÜFE
dışında gecikme faizinin uygulanmayacağını söyledi.
Ey emekliler, yatın kalkın Sayın Bakanımıza
dua edin.. Ne güzel 36 taksit imkanı var, hem de TÜFE/ÜFE dışında gecikme faize
olmayacak.. Ohhhh, Ohhh ne güzel yahu!
Bu
konuyu geçen hafta içinde duydum ama pek oralı olmadım ancak bugün emekli bir
vatandaşımızın haklı çığlığını duyunca yazmak mecburi ve elzem oldu artık..
Yıllardır
ipçilik üzerine dükkanı olan vatandaşa geçen ay gelen tebligatla şok oluyor.
Ne
diyor tebligatta?
10
bin TL’ye yakın ‘Sosyal Güvenlik Destek Primi’ borcunuz çıkmıştır, ya hemen
toplu ödeyin ya da maaşınızdan kesinti yapılacaktır. Emekli maaşlarından devlet
alacaklarının tahsilinde ¼ oranında kesme hakkı vardır. Vatandaşa bir sordum,
bin ah işittim:
-Amcacığım
geçen ay kaç para maaş alıyordun?
-Takriben
825 TL idi..
-Bu
ay ne aldın?
-Amcam
510 TL aldım..
-Ne
yaptın dükkanı?
-Aman,
aman hemen kapattım, ben o kadar para kazanmadım ki laf olsun, muhabbet olsun
diye açtım zaten amcam..
-Ben
bu konuyu yazayım mı?..
-Yaz
amcam yaz.. Yandık biz, derdimiz büyüktür.. Nerde yazıyorsun?
-Radikal
Blog ve mahalli gazetede..
-Tamam
amcam, muhalefet partisi de duysun ve gündem getirsin, biz çok mağdur olduk..
Bu
yasanın amacı nedir?
Emeklinin
istihdamı işgal etmesinin önüne geçilmesi kısaca çalışmasın amacı
güdülmektedir.
Nerden
biliyorum?
Malumunuz
2013 yılından itibaren emekli olanlar çalışmak isterse; ya emekli maaşını ya da
çalışma maaşını tercih edecektir.
Diğer
yandan SGK ödenek açığını kapatmak istiyor ya, ne yapalım, ne edelim derken kümesteki
tavuklar akla gelir.. Maliye Bakanlığı iş yeri vergi levhası alanların
listesini bilgisayardan çıkardı, SGK emekli olanların listesini çıkardı, halen
hem vergi levhası olan, hem de iş yeri olan emeklilere, işte bu deli dumrul prim
vergisi ortaya çıktı..
Sayın
Bakan Faruk Çelik’e çare olarak sunduğum kişişel önerim şudur:
İlk
etapta 1.000 TL’den aşağı emekli maaşı olanlar hemen bu yasadan muaf
tutulmalıdır. Yahu vatandaşa zaten yeterli maaş vermiyoruz, bir de geçmişte niye
çalıştın diye deli dumrul kesinti para istiyoruz.. Ayıp, ayıp hem de çok ayıp!
Bu kadar az emekli maaşı alan vatandaşları pozitif ayrımcılığa tabii tutalım.. Bu
insanlar çalışssınlar bari, böylece hem geçinsin hem de çoluk çoçuğunu
okutsun..
Örneğin
800 TL emekli maaşı olan bir vatandaştan yüzde 15 yani 120 TL SGDP kesersen
eline 680 TL kalır.. Bu vatandaş kişişel risk almış, iş yeri açmış, para
kazanmaya çalışmış, bu insanın elinden 120 TL. almayalım derim..
Tabii,
biz ne anlatırsak anlatalım, olay olacağına varır.. Hadi biraz gülelim bari..
Adamı, vergi dairesine çağırmışlar.. Yanında bütün defterlerini
ve hesaplarını da getirmesini istemişler..
Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş ve sormuş:
- Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim?. Ne tür bir izlenim bırakırsam,
bana daha az vergi cezası keserler?
Mali danışman öğüt vermiş:
- En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza
kessinler..
Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış..
Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:
- En yeni, en pahalı elbiseni giy.. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki,
az ceza kessinler vergiciler..
Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.. Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı
soruyu sormuş..
Bu akıllı arkadaş bir hikaye anlatmış.. Şöyle demiş:
- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar..
O da, gırtlağa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder..
Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler..
Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt
bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:
- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne
giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?
Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:
- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır..