Operasyonun
üzerinden tam 1 hafta süre geçti.. İlk günün şaşkınlığı, şaşırmışlığı,
şamalaklığı, şakşukalığı biraz hafifledi.. Bu geçen 1 hafta içinde tembelleşen
beyin damarlarına çok kan pompalandı ve herkes düşündü, taşındı..
Bir
taraf ‘komplo, yalan, kirli, oyun, çete’ diye diye tüylerinden tüy bitti..
Diğer
taraf ‘hırsız, rüşvet, yolsuz, kara para’ diye diye boğazından boğaz çıktı..
Akılda
kalanlar:
Başbakan,
4
bakan,
Savcı
Zekeriya Öz,
Halk
Bankası,
kasa,
ayakkabı
kutusu,
para
sayma makinesi,
İranlı
İş Adamı Rıza Sarraf,
Şarkıcı
Ebru Gündeş,
İş
Adamı Ali Ağaoğlu,
Euro,
Dolar, TL cinsinden demet demet paralar..
Herkesin
merak ettiği sorular şudur:
96
gün sonra yapılacak yerel seçimlere etkisi ne olur?
Takriben
40 milyon seçmen üzerinde yarattığı algı nedir?
AKP
oyları yüzde 50 bandından ne kadar aşağı sarkar?
İstanbul
ve Ankara Belediye Başkanlığı seçimlerinin kaderini değiştirir mi?
Valla
burada anahtar olan yüzde 15-20’lik yüzer-geze seçmen kitlesidir. Bu kitle
parti purti bilmez, siyasetle ilgilenmez, seçimlere 1 hafta kala kararını verir
ve gider sandıkta oyunu kullanır..
Bu
kitle kararını verirken gündelik yaşamına yansıyan somut birkaç kriteri vardır.
İşte
pazara çıkınca neyi, ne kadar alabildiği,
işte
traktörüne, arabasına benzin alırken deponun neye, ne kadar dolması,
işte
doğalgazı faturası,
işte
elektrik faturası..
Bu
veriler ışığında toparlarsak AK Parti yüzde 35, CHP yüzde 25, MHP yüzde 13, BDP
yüzde 6-7 oranları sabittir ve mevcut oy durumları değişmez.
İşte
bu oranları değiştirecek olan 15-20’lik partisiz, yüzer-gezer seçmen
kitlesidir.
Peki,
bu kitle son yolsuzluk-rüşvet operasyonundan ne kadar etkilenir?
Aslında
tüm partiler ve uzantıları olan medyalar, bu kitle üzerinde olumlu- olumsuz
algı yaratma yarışındalar..
Dolar
2.20 olur ve doğalgaz, elektriğe, akaryakıta seri zam gelirse; 30 Mart günü
sandığa giden bu kitle olumsuz algıyla oy kullanır.
Gerçek
şu ki seçimlerin kaderini dolayısıyla ülkenin kimin yöneteceğini bu seçmen kitlesi
belirliyor.
Bu
kitle yaklaşık 8-10 milyon civarında olup en az okuyan, en az tartışan, en az
geliri, en az evi olması ve en az alış-veriş yapması temel özellikleridir.
Peki,
sosyolojik olarak tanımı nedir?
Valla
10 milyon civarında olduğunu tahmin ettiğim bu seçmen kitlesini ‘aylık geliri
500-600 TL civarında olanlar ile hiç geliri olmadığını beyan eden yaklaşık 2-3
milyon yeşil kartlı olanlar’ diye tanımlayabilirim.
Dindar
değillerdir ama dine sadıktırlar, özellikle Cuma namazını kaçırmazlar.. Yolsuzluk
operasyonundan tutuklanan ‘’Halk Bankası Genel Müdürü, evinde bulunan paralar
için boşuna ‘İmam Hatip Lisesi’
yardım parası’’ ifadesini kullanmıyor..
Kendi
parası kıt olan bu seçmen kitlesi devletten para çalınmasını asla affetmez. AP,
ANAP, DYP gibi merkez sağ partilerin çöküşlerine bu seçmen kitlesi ışık
yakmıştır ve desteğini çekmiştir.
AK
Parti, kalan 96 gün içinde ne edip ne yapıp; rüşvet-yolsuzluk-hırsızlık’
algısını yok etmeli ya da perdelemelidir. Bunu da çok daha büyük, başka bir
olaya bu kitleyi kanalize etmelidir ve yönlendirmelidir. Aksi halde 29 Mart
seçimlerinde yüzde 35 bandına pat diye iner..
Peki,
daha büyük olay, nasıl yaratabilir?
Valla,
hedef tahtasında cemaat oturmuş durumda.. Örgüt, çete gibi suçlamaları somut bir
olayla bağlayıp; polis şeflerinden bazılarının gözaltına alınması, hükümeti
yıkmaya teşebbüs suçlamasıyla bazı savcıların gözaltına alınması gibi olaylar..
İşte siz de hayal gücünüzü çalıştırın..
Kısaca
öyle bir olay olmalı ki, gündemin ilk sırasına yerleşmeli ve yolsuzluk
operasyonu daha alt lige düşmeli..
Bakalım,
neler olacak, neler bitecek.. Ancak Türkiye siyaseti çok şeylere gebe duruyor..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder