17 Aralık 2013 gününü bir kenara not edin, çünkü
tarihe not düşmek için önemli bir başlangıç olacaktır.
Basına yansıdığı kadarıyla İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yolsuzluk, rüşvet, imar rantı, uygunsuz para
işlemleri gibi ithamlarla 3 bakanın oğlu, AK Parti İstanbul/Fatih Belediye
Başkanı, bir büyük kamu bankasının genel müdürü ve ünlü iş adamları olmak üzere
49 kişi gözaltına alındı..
Aslında yakın geçmiş algısı olmasa ‘ulan
ne kadar demokratik ülke olmuşuz’ diyeceğim ama diyemiyorum işte.. Çünkü gerçekten
yargı bağımsızlığı kurumsallaşmış ise elbette ne başbakanın ne de bakanların operasyondan
haberi olamaz, olmaması gerekir idi..
Peki, ne olabilir bundan sonra?..
Esas hikaye burada başlıyor. Zaten şimdiye
kadar yazılanlardan amma eksik, amma fazla herkes haberdardır.
Gezi olaylarından bile fazla bomba
etkisi yaratan operasyon, Türkiye borsasının yüzde 6 düştüğü bir gün sonu,
yarınlara neleri gebe bırakıyor?
3 bakanın oğulları yolsuzluk ve
rüşvet suçlamasıyla gözaltına alınması ve sorgulanması siyasi gelecek
şekillenmesinde nelere yol açacaktır?
Son operasyonu, Başbakan Erdoğan’ın ilk
başta ‘yargı süreci işliyor, bir şey diyemem’ dediyse de Konya’da üstü kapalı olarak
operasyonu ‘iktidara tehdit’ şeklinde tarif etmesi gelecek günlere nasıl
yansıyacaktır?
Tüm bu yaşananlar sonrası kişisel
düşüncem ve pozisyonum şudur:
‘Demokrasi kazanacak mı?-Hukuk
bağımsız olacak mı?-Adalet terazisi herkese eşit duracak mı?’
Eğer bu sorulara ‘pozitif’ ve ‘evet’
yanıtı alırsam; ister cemaat, ister iktidar buna her kim vesile oluyorsa, destek
olurum, hatta minnettar kalırım..
İktidar süresi 12 yılına giren AK
Parti’nin bunca icraatı içinde her şeyin pürü pak olduğunu söylemek çok safiyanecedir..
Çünkü paranın, hem çok paranın döndüğü bunca işler içinde yolsuzluk, rüşvet çarkının
dönmemesi mümkün değildir, ‘Yoktur’ diye iddia etmek ise hem akla ziyandır, hem
de bilime aykırıdır..
MİT krizi, dershaneler, Hakan Şükür
istifası derken bu operasyon için düğmeye basıldı. Bağımsız yargının ve bağımsız
adli kolluğun 2 yıldır, bir rivayete göre 5 yıldır delil topladığı ve seçimlere
104 gün kala operasyon kararı verildiği söyleniyor..
Siyasi sonuçları elbette olacaktır.
AK Parti iktidarının yara alacağı kesindir. ‘30 Mart Yerel Seçimlerine’ mutlaka
olumsuz yansıyacaktır.
En taze bilgilerle gelecek günlerde
neler olabileceğini şöyle özetleyebilirim:
İktidar ya bu olup bitenleri kabul
edecek ve yargının işlemesine kolaylık gösterecek ya da toptan yok sayacak ve
operasyonu yapan savcılar önce görevden alacak, sonra haklarında soruşturma açılacaktır..
Bunun örneği ise yakın zamanda görülen
‘Deniz Feneri Davasıdır’. Davayı açan savcılar önce görevden alındı, sonra
hakların soruşturma yürütüldü, sonra dava açıldı ve görevi ihmal-suiistimal suçlamasıyla
yargılandı..
Başbakan Erdoğan’ın Konya konuşmasında
ne yapılacağının ilk işaretini vermektedir.
Nedir o?
Toptan reddetmek ve cemaatin
komplosu olduğunu iddiasıyla kamuoyunu iknaya çalışmaktır.
Tutar mı?
Valla tutar ama ne kadar tutar,
orası muammadır..
Şu kanaatimi bir köşeye yazın:
Ağustos-2014 ayında hem Cumhurbaşkanlığı, hem de erken genel
seçim yapılacaktır..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
1 yorum:
(Nedir o?
Toptan reddetmek ve cemaatin komplosu olduğunu iddiasıyla kamuoyunu iknaya çalışmaktır.
Tutar mı?
Valla tutar ama ne kadar tutar, orası muammadır..
Şu kanaatimi bir köşeye yazın:
Ağustos-2014 ayında hem Cumhurbaşkanlığı, hem de erken genel seçim yapılacaktır..)
Mağdur edebiyatımı ?
Yorum Gönder