17
Aralık 2013 günü Cumhuriyet tarihinde ilk kez bu kadar büyük yolsuzluk-rüşvet-kara
para operasyonu yapıldı..
Yaşım
gereği ve siyasete olan ilgim beni yanıltmıyorsa; cumhuriyet savcısı
marifetiyle iktidarın görevde olan bir bakanına karşı yolsuzluk operasyonuna
ilk kez tanık oluyorum..
Gerçek
demokrasilerde yargı bağımsızdır, yasama bağımsızdır, yürütme bağımsızdır.. Devlet
çarkı bu 3 ayak üzerinde döner..
Öyleyse
Türkiye’de bir savcı düşünün, hadi adını da zikredeyim; Sayın Zekeriya ÖZ olup
bana göre 11 yıldır iktidarda olan bir hükümetin bakanlarına karşı yolsuzluk ve
rüşvet operasyonu yapabilen cumhuriyet tarihinin gelmiş-geçmiş en cesur
savcısıdır..
Yolsuzluk
operasyonu bundan önce olmadı mı?
Tabii
ki oldu, işte belediyelere, işte bazı kamu görevlilerine yönelik operasyonlar
elbette olmuştur. Ancak yüzde 50 oyla iktidara gelen, AK Parti hükümeti
oluşturan, bakanlar kurulunun 4 bakanına karşı yolsuzluk operasyonu yapmak Cumhuriyet
tarihinin en cesur savcısı Zekeriya ÖZ hariç Türkiye’de hiçbir savcı cesaret
edemez arkadaş..
Gelelim
gelecekte olabilecek senaryolara..
AK
Parti, ne askeri vesayet döneminde (yediği
e-muhtıra ve darbe planları) ne de yargı vesayeti döneminde (açılan kapatma davası) hiç bu kadar güç
durumda kalmadı.
Çünkü
Türkiye’de AK Parti’ye oy veren 21 milyona yakın partidaşlar, sempatizanlar bu
tür akçalı işlere karışanları asla savunamaz ve kimseye de izah edemez..
Neden
mi?
Şu
ana kadar basına ve televizyona yansıyan bilgiler-resimler odağında; kısaca neler
olduğunu tekrar edeyim:
-En
büyük kamu bankasının genel müdürü gözaltına alınıyor ve konut aramasında 4.5
milyon dolar para bulunduğu iddia ediliyor..
-İçişleri
Bakanı’nın oğlu gözaltına alınıyor ve konutunda yapılan aramalarda kasalar, yaklaşık
1.5 milyon dolar tutarında paralar, en önemlisi bakan babasıyla, oğlunun
yaptığı iddia edilen telefon görüşme tapeleri..
-Ekonomi
Bakanı’nın oğlu gözaltına alınıyor, ancak mahkeme kararına rağmen evi
aranamıyor çünkü oturduğu konutun bakan babasının üstüne kayıtlı olması, onu kurtarıyor..
AK
Parti’li Fatih Belediye Başkanı, kardeşi ve çalışanlar imar yolsuzluğu
iddiasıyla gözaltına alınıyor..
Peki, kara para aklama, imar
yolsuzluğu ve rüşvet gibi 3 ayrı dosya için neden aynı gün operasyon düğmesine
basıldı?
Bir
dosya için düğmeye basılsa; diğer dosyaların akamete uğrayabileceği yani
kapanabileceği kaygısı olabilir mi? Bence olabilir..
Nerde
kalmıştık, evet, gelecek senaryosu..
Sıkı
durun şimdi!
‘Hükümeti yıkmaya teşebbüsten’ soruşturmayı yürüten savcıların,
polis şeflerinin mahkeme önüne çıkarılması ve soluğu Silivri’de alması..
Mümkün
mü?
Valla
olur mu olur..
Çünkü
bunu ilk emareleri içişleri bakanlığınca yapılan alelacele tayin-yer değiştirme
idari tasarrufudur..
Anlayamadığım
şudur: bu polis şefleri görevi ihmal, görevi suiistimal her ne suçu işledilerse
niye tayin ediyorsun? Açığa al ve yargıya havale et..
Peki,
yargıya ne diyecekler?
Bu
polis şefleri bakan çocuklarını takip etmişler, yolsuzluk-rüşvet ağını
bulmuşlar ama bakana haber vermemişler.. Çok komik olur:J)
Herkesin
sorduğu büyük soru ise Başbakan Erdoğan, iddialarda adı geçen 4 bakanın
istifasını neden hemen istemedi?
Korktu
dersem extrem olacak, hadi çekindi diyelim.. Çünkü buna bir kere izin verirse;
tüm bakanların tehdit altına gireceği argümanına sarıldı ve tüm bakanlara
koruma uyguladı..
Bana
göre tarihi hata yaptı. Oysa bekleyip, dosyanın içeriğini öğrenince bakanların
istifasını alacaktı ve yola devam edecekti.. Hani siyasi yara almaz mıydı?
Alırdı ama küçük pansumanla tedavi edebilirdi. Oysa şimdi yara gittikçe
derinleşiyor ve kesmek-budamak dışında çare kalmıyor..
30
Mart yerel seçimlerine 101 gün kala siyasi tablo AK Parti aleyhine değişiyor. Bakın,
eğer AK Parti oyu yüzde 35 bandına düşerse; cumhurbaşkanlığı seçilmesi risk
altına girer ve küçük bir manevrayla cumhurbaşkanlığı seçimi geri TBMM’ne
devredilebilir.. Olur mu? Valla olmaz, olmaz demeyin burası Türkiye..
Hele
İstanbul, Ankara belediye başkanlıklarını Mustafa Sarıgül ve Mansur Yavaş
kazanırsa; AK Parti 3 dönem milletvekili olma şartını pat diye tüzükten
çıkarabilir ya da iptal edebilir.. Olur mu? Valla olmaz, olmaz demeyin burası
Türkiye..
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül, hala sessizliğini koruyor ve pozisyonu hakkında hiç ipucu
vermiyor.. Bence bu da çok manidardır.. Acaba siyasi şartlar bir dönem daha
Cumhurbaşkanı olmasını mı sağlayacak? Olmaz, olmaz demeyin burası Türkiye..
Gelelim
cemaate.. Valla Allah yardımcıları olsun kendilerine.. Başbakan Erdoğan kafaya
taktı bir kere.. Bana göre fişleme hikayesi doğrudur. Kamuda tüm cemaat mensubu
olanları fişlemişler ve teker- teker üzerlerine operasyon yapılıyor. İşte
emniyet, işte TRT, işte MASK gibi kurumlarda yapılan görevden alma operasyonu, sanki
savaşın ilk işaret fişeğidir.. Başbakan Erdoğan, siyasi bekasını tehlikeye atma
pahasına cemaati kesin olarak dağıtacak ve kamuda etkinliğini çok
zayıflatacak.. Hele Ocak-2014’de dershanelerin kapatılmasıyla ilk darbeyi
vuracaktır. Cemaat, yapılacak seçimlerde muhtemelen siyasi tercihini artık AK
Parti lehinde kullanmayacaktır.
Ehee
bu kadar yeter artık.. Bu kadar içeriği kısa ama anlamı devasa senaryo
ürettim.. Ben de siyaset mühendisi oldum yahu:J)
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder