30 Kasım 2015 Pazartesi

Burdur CHP İl Başkanlığı tüzük sınavında..



Tüzük gereği ilçe kongresine itiraz, il başkanlığına yapılıyor ve 5 gün için karar veriliyor, verilen karar kesin oluyor..

Tüzük gereği itirazı kongre delegesi yapıyor, itiraza müdahil olarak ilçe başkan adayı da yer alıyor..

İtiraz dilekçemiz 25 Kasım 2015 günü saat 15.20’de faksla CHP Burdur İl Başkanlığına gönderiliyor. 3 sayfa halinde faks alıntısı mevcuttur.

İtiraz hususlarından birisi CHP parti tüzüğü 3.bölüm 29.maddesi gereğince 1. Ve 2. Derece kan bağına yakın üyeler il delegeliliği listesinde bulunamaz kuralıdır.  Oysa kongrede oylanan delege listesinde Aziz Yıldız, Dursun Yıldız ve Ayşen Yıldız isimleri bulunmaktadır.
Diğer bir husus ise Yönetim Kurulu asıl ve yedek Listesinde baba-kız ve 2 kardeş bulunmaktadır. En önemlisi şahsi araştırmamda CHP üyeliği bulunamayan Durmuş Ali Kahraman ve Mesut Çınar isimleri olmasıdır..

İlçe seçim kuruluna yaptığımız itirazda özetle şu karşılık veriliyor: ‘’Haklısınız ama bizim alanımıza girmiyor. Parti içi mesele olup itirazınızı il başkanlığını yapın’’ deniyor..

Biz de tüzük gereği süresi içinde itirazımızı yaptık.

Bakalım, CHP tüzüğü hakikaten uygulanacak mı, yoksa 3 yıldır olduğu gibi idare mi edilecek?



Velhasıl büyük gün geldi, çattı..

Tüzük gereği karar verilecek mi yoksa tüzük bir kez daha çiğnenecek mi?


Son bir not: Olası kongre yenilemede asla aday değilim, olamam da.. Benim derdimi hala anlamayanlara bir kez daha söylüyorum: Dışına çıkılan kural, kaide ve yönetmenlik yoluna tekrar girilmesidir.. 



27 Kasım 2015 Cuma

Bomba belge-2 ve CHP Bucak örgütünün tercihi..


Lafıma başlamadan hemen düşüncemi bir çırpıda söyleyeyim..

‘’AK Parti’ye takriben 2,5 yıl süreyle üye olmuş bir CHP Bucak İlçe Başkanı olamaz, olmaz, bu belgeyle yoluna yürüyemez..’’

Yürür diyen varsa yürüsün ama asla benimle yürümez..

Yeni belge Sayın Aziz Yıldız’ın siyasi parti üyeliklerinin resmiyet kazandığı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın çıktısıdır..

Yine özel bilgilerin gizliliğine riayet ederek vatandaşlık numarası karartılmıştır.

Ne diyor belgede?

Cumhuriyet Halk Partisi - Burdur Bucak Teşkilatı 2015/1V dönem aktif üyesi.

Tamam, her şey, herkes yalan söyleyebilir ama belgeler asla..

Varan-1:
2015 yılı son döneminde CHP üyeliği kazanan Sayın Aziz Yıldız’ın, 2013 Nisan ayında nasıl CHP Yönetim Kurulu üyesi oldu?

CHP tüzük ve yönetmenlik, açık olarak çiğnenmiştir. Bu disiplin suçunun karşılığı kesin ihraçtır.

O dönemin il başkanı, ilçe başkanı ve Sayın Aziz Yıldız’ın disiplin kuruluna sevk edilerek hemen partiden uzaklaştırılması gerekir..

Varan-2:
2015 yılı son döneminde CHP üyeliği kazanan Sayın Aziz Yıldız’ın, 2014 yılı Yerel seçimlerinde nasıl Bucak CHP İl Genel Meclisi adayı oldu?

Yine CHP tüzüğü ve yönetmenliği alenen aykırı davranılmış, göz yumulmuş ve partiden uzaklaştırma suçu işlenmiştir..
Yine aynı dönemin il başkanı, ilçe başkanı sorumlu olup disiplin kurulana sevki gerekiyor..

Varan-3:
8 Kasım 2014 günü Burdur/Bucak Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanı Deniz Baykal İlçe Başkanlığı görevinden istifa etti. CHP Bucak İlçe Başkanlığı'na Aziz Yıldız atandı.

2015 yılı son döneminde CHP üyeliği kazanan Sayın Aziz Yıldız’ın, ilçe başkanlığına kim, nasıl atadı? Kim nasıl, onayladı?
Gerçekten büyük parti suçu işlenmiştir.. Kimse sorumluları hemen soruşturma açılmalıdır..

Son söz: Burdur CHP ailesi, doğru yola girmeden, sorumluları ayıklamadan, yoluna bu yükle asla devam edemez.. Ederse yazık eder..



NOT: BU YAZI 200 KÜSUR DEFA OKUNMUŞTUR..

O ZAMAN YAPILACAK SON HAMLE KALIYOR, GEMİLERİ YAKMAK.. 13 YILDIR ÜYESİ OLDUĞUM CHP'Yİ BIRAKMAK DIŞINDA SEÇENEK KALMADI..

CHP TÜZÜĞÜNÜN 3.BÖLÜM 29.MADDESİ AÇIKTIR. yÖNETİM VE İL DELEGELİĞİ LİSTESİNDE 1 VE 2.DERECE YAKIN BULUNAMAZ.. 
BULUNUYOR VE NE İL NE DE MERKEZ HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR..

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SİYASİ PARTİ ÜYE KAYIT SİSTEMİNE GİRİŞ 2015 YILI SON DÖNEMİ OLMASINA RAĞMEN 2013-2014 YILINDA CHP İÇİNDE NASIL İLÇE BAŞKANI OLDU, NASIL İL GENEL MECLİSİ ADAYI OLDU? LÜTFEN OLAYA BİR DE BU GÖZLE BAKIN..

MESELE AKP'DEN CHP'YE GEÇİŞ DEĞİLDİR.. AKP'YE ÜYE İKEN CHP'DE GÖREV ALMASIDIR.. LÜTFEN BU İNCE NÜANSI GÖZDEN KAÇIRMAYIN!

24 Kasım 2015 Salı

Bomba belge ve CHP Bucak İlçe Başkanı’nın skandalı..



Belge bugün elime geçti.

Belgede özel bilgilerin gizliliğine riayet ederek ana adı, vatandaşlık numarası ve cep telefon no’su gibi bilgilere karartma yaptım. Belgenin içinde hepsi yazılıdır.

Peki, belge kısaca ne diyor?

CHP Bucak İlçe Başkanı Sayın Aziz Yıldız’ın 30 Mart 2012-13 Şubat 2014 tarihleri arasında AK Parti’ye üye olduğunu söylemektedir.

Ne zaman üyelikten çıkarılmış?

AKBİS (AK Parti Bilişim Sistemleri) kayıtlarına göre 13 Şubat 2014 tarihinde AK Parti üyeliği sona ermiştir.

Peki, bu tarihleri arasında Sayın Aziz Yıldız neredeydi?

13 Nisan 2013 günü yapılan olağanüstü ilçe kongresinde ilçe başkanı seçilen Sayın Deniz Baykal’ın yönetim kurulu üyesiydi.

Soru 1: CHP üyesi olmadığı halde nasıl yönetim kurulu üyesi oldu?

Soru 2: Halen AK Parti üyeliği devam eden Sayın Aziz Yıldız’ın da içinde olduğu CHP Bucak İlçe Yönetim Kurulu üyeliği listesini onaylayan divan başkanı, il başkanı ve yönetim kurulu neden kontrol etmedi?

Sayın Aziz Yıldız halen AK Parti üyeliği devam ederken 2014 yerel seçimlerinde CHP Bucak İl Genel Meclisi 1.sıra adayı oldu..

Soru 1: 2014 Şubat ayı içinde üye olmadığı halde CHP’den il genel meclisi adaylığını onaylayan Burdur İl Başkanlığı kontrol görevini neden yapmadı?

CHP üyesi olmadığı halde Bucak CHP Yönetim Kurulu üyeliğinden istifa edip il genel meclisi adayı olan Sayın Aziz Yıldız’ın yerel seçimlerde seçilemedi.

Soru 1: İlçe yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden Sayın Aziz Yıldız, il genel meclis üyesi seçilemeyince ancak yeni bir kongreyle yönetim kurulu üyeliğine dönebilecekken nasıl döndü? Bu usulsüz işleme il başkanlığı neden müdahil olmadı?

Soru 2: Usulsüz ve kuralsız yönetim kuruluna geri dönen ve  Bucak CHP İlçe Başkanlığından istifa eden Sayın Deniz Baykal’ın yerine Sayın Aziz Yıldız ilçe başkanlığına nasıl seçildi? İl Başkanlığı bu seçimi nasıl onayladı?

Soru 3: Burdur İl Başkanlığının gözetiminde ve kontrolünde usulsüz İlçe başkanlığına getirilen Sayın Aziz Yıldız’ın milletvekili önseçim üye listesinde isminin olmaması ve oy kullanamaması nedir, nasıl açıklanır?

Soru 4: Hukuken sakat başlangıç sonrası devam eden çeşitli parti içi görev işlemlerini tümden geçersiz kılmaz mı?

Şimdi ben buradan CHP Burdur İl Disiplin Kurulu’nun yukarıdaki sorulara cevap bulmak üzere hemen soruşturma açmasını bekliyorum ve çağrı yapıyorum..

CHP Yüksek Disiplin Kurulu’nun da Burdur İl Başkanlığını ilgilendiren sorulara cevap bulmak üzere hemen disiplin soruşturması açmasını bekliyorum ve çağrı yapıyorum..

1 hafta sonra belgeli başka bir bomba haber daha patlayacaktır.

Ömer ÖZDAMAR

Bucak-BURDUR
NOT: BU YAZI 600 KÜSUR DEFA OKUNMUŞTUR..
O ZAMAN YAPILACAK SON HAMLE KALIYOR, GEMİLERİ YAKMAK.. 13 YILDIR ÜYESİ OLDUĞUM CHP'Yİ BIRAKMAK DIŞINDA SEÇENEK KALMADI..

CHP TÜZÜĞÜNÜN 3.BÖLÜM 29.MADDESİ AÇIKTIR. yÖNETİM VE İL DELEGELİĞİ LİSTESİNDE 1 VE 2.DERECE YAKIN BULUNAMAZ.. 
BULUNUYOR VE NE İL NE DE MERKEZ HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR..

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI SİYASİ PARTİ ÜYE KAYIT SİSTEMİNE GİRİŞ 2015 YILI SON DÖNEMİ OLMASINA RAĞMEN 2013-2014 YILINDA CHP İÇİNDE NASIL İLÇE BAŞKANI OLDU, NASIL İL GENEL MECLİSİ ADAYI OLDU? LÜTFEN OLAYA BİR DE BU GÖZLE BAKIN..

MESELE AKP'DEN CHP'YE GEÇİŞ DEĞİLDİR.. AKP'YE ÜYE İKEN CHP'DE GÖREV ALMASIDIR.. LÜTFEN BU İNCE NÜANSI GÖZDEN KAÇIRMAYIN!


23 Kasım 2015 Pazartesi

CHP delege sistemine hemen son vermelidir..


CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu,

CHP Genel Başkan Adayı Sayın Umut Oran,

CHP Genel Başkan Adayı Sayın Muharrem İnce,

CHP Genel Başkan Adayı Sayın Mustafa Balbay, sizlere açık mektuptur..

Lütfen olağan ya da olağanüstü kurultayda tüzük tadilatıyla delege sistemi kökünde kaldırılmalı ve son verilmelidir..

CHP Sosyal Demokrat Parti iddiasındaysa delege ağalığı ya da delege hegemonyasını hemen kırmalıdır, bagajında bu yükü asla taşımamalıdır.

Neden mi?

Delege sistemi eskiye dayanan ve teknolojinin gelişmediği döneme aittir. Tüm üyelerle seçim zorluğu, sandığa gelmesi-gitmesi ve kayıt sorunu nedeniyle delege sistemi konmuştur. Oysa günümüzde bu gerekçelerin hiçbir hükmü kalmamıştır.

Uzun lafın kısası birçok ilde ve ilçede oturulup masa maşında delege yazılıyor, sonra hegemonya kuruluyor.. Başarısız bile olsa kurulan delege hegemonyasıyla hiçbir yönetim değişmiyor..

CHP, milletvekilini bile CHP üyelerinin oyu ile önseçimde belirlediyse; ilçe başkanı ve yönetimini havada karada üyelerle belirlemelidir.. Oturup, masa başında eşini dostunu yazdığı delege listesiyle seçim meçim olmaz..

Valla delege ağalı, delege düzeni, yıkılmaz yönetim gibi lafları hep duyardım ama kendim bizzat yaşayıp görünce kalem oynatmam kaçınılmaz oldu..

Tüm genel başkan adaylarına tekrar sesleniyorum ve rica ediyorum:

950 ilçede ve 81 ilde seçilecek başkan ve yönetimler mutlaka kayıtlı üyelerin sandığa gitmesiyle yapılmalıdır ve artık bu delege ağalığı düzenine son verilmelidir..

Ömer ÖZDAMAR

Bucak-BURDUR 

13 Kasım 2015 Cuma

Asalım Melek Baykal Hanımı..


Hayret bir şey yahu..

O bir sanatçı kadındır..

Etkileşimi yüksektir..

Duygusal karmaşa hep vardır..

Dizi ve tiyatro sanatçısı Melek Baykal Hanım, Yozgat’a gidiyor ve Hayri İnal Konağı'nı ziyaret ediyor..

Konağı geziyor ve konağın sahiplerinin 150 yıl önce çekilmiş siyah-beyaz fotosu gözüne ilişiyor..

Melek Baykal Hanımla, konağı temizleyen Yozgat Belediyesi kadın işçileri hatıra fotoğrafı çektiriyor..

İlla da sanatçı duyarlılığı,

İlla da sanatçı farkındalığı,

İlla da sanatçı duygudaşlığı..

İnstagram hesabından fotoğrafı ve aşağıdaki metni paylaşıyor:

Konağın duvarında konağın gerçek sahipleri Hayri İnal ve ailesinin resimlerini gördüm… Gözlerime inanamadım en az 100 sene önce çekilen resimlerdeki hanımefendiler son derece medeni bir tavır ve kılık kıyafetleriyle bana gülümsüyorlardı…Çok mutlu olmuştum. Sonra kafamı sola çevirdim gördüğüm manzara 150 sene sonra geldiğimiz noktaydı…

Vay sen misin bunu söyleyen?

Arkadaş kızılca kıyamet koptu..

‘’Vurun abalıya’’ misali diğerlerine ilaveten televizyonların dedikodu programında bile Melek Hanıma af söylemeler, eleştirmeler..  

‘’Hadi geçer bu tatminsizlik, bu hazımsızlık’’ dedim içimden ama nerdeee..

“Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama ve hakaret” suçlarını işlediğini iddiasıyla soruşturma açılması..

Ohaaa dedim içimden..

Asalım kadını kurtulalım diye çözüm önerisi bile buldum..

Suç duyurusunda bulunan avukat efendi bakın ne diyor?

“Şüpheli Melek Baykal, yapmış olduğu hakaretin haksızlığı nedeniyle kendisine karşı olacak hukuksal geri dönüşleri hesaba alarak, sosyal medya hesabını kapatmış ve özür mesajı yayınlamıştır. Ne var ki bu mesaj yapmış olduğu suçları ortadan kaldırmamaktadır. Şüphelinin özür mesajı etkin pişmanlık anlamına gelmemektedir.’’

Özür yetmezzz..

Etkin pişmanlık yetmezzzz..

Vay be!

Dediğim gibi asalım gitsin abi..

150 yıl önce konak yaşayan kadının başı açıkmış, şimdi konağı temizleyen kadının başı kapalıymış ya..

Eheee bunları söylemek sana mı düştü Melek Hanım, deyip asalım abi.

Valla işin doğrusu bu yaşanan durum hiç kaldırılacak bir yük gibi durmuyor..

Yanlış ya da doğru bir insan düşüncesini açıklayamaz mı?

Katılırsın ya da katılmazsın bir insan fikrini özgürce söyleyemez mi?

Cevabınız hayırsa bunda hayır yoktur abi..

Herkes, herkesin fikrini, anlayışına hoşgörü ve tahammülle yaklaşmaya mecburdur..

Melek Hanım, ‘’150 yıl geriye gitmişiz’’ diyor, sen de kalkıp ‘’150 yıl ilerideyiz’’ dersin..

Bunu diyemiyorsun ama iğrenç linç kampanyası yapıyorsun..

250 sene önce kilisenin hamile kadının karnını deşip şeytan aramasıyla, bu linç kampanyası arasında fark var mı?

Laf bitti artık..



5 Kasım 2015 Perşembe

Mahkemede Türbanlı Hakim Özgürlük mü?


Olabildiğince objektif temelde konunun enine boyuna röntgenini çekeceğim..

Bir kere özgürlük yanlısı ve sol tandanslı düşündüğümü biliyorsunuz..

Şimdi konuya usulca giriş yapalım..

Dindar ve mütedeyyin kadın kardeşimiz hukuk fakültesini bitirmiş, sınavlara girmiş ve hakim olmuş..

Ne yapacak şimdi?

Birikimleriyle ve öğrendikleriyle adalet terazisini kullanacak ve herkese eşit hak dağıtacak..

Bu hanım hakim kardeşimiz diyor ki ‘’tamam, her şey güzel de, bir sıkıntı var.’’  

Söyle diyoruz, nedir?..

Ben dışarıda, yolda, sokakta, hatta adliye içinde inancım gereği türban takıyorum ama yargılama esnasında kürsüye çıkıp oturunca da türbanımı takmak istiyorum..

Buna cevabını Sayın Adalet Bakanı veriyor:

‘’Kamuda türban serbest olduğuna göre takabilirsin..’’

Buraya kadar sizlere aktardığım; yazılı ve görsel basından edindiğimiz bilgilerin ışığında tamamen kurgulamadır..

Şimdi kafamı kurcalayan sorulara çift taraflı bakarak yanıt bulmaya uğraşalım..

Kadın hakimimizin talebi evrensel istek midir? Ve Türkiye vatandaşı temel hakları içinde midir?

Hani adalet terazisini kullanacak kadın hakimimiz inancı gereği cübbesi dışında türbanla kürsüye çıkar ve yargılama yaparsa; kuşku yaratır mı?

Valla yargılanan sanık Alevi olursa, yargılanan sanık Ateist olursa, yargılanan sanık seküler olursa, yargılanan başı açık, laik, Kemalist kadınsa, yargılanan sanık Yahudi Türk vatandaşıysa; vereceği karar kafalarda soru işareti yaratır mı?

Bence yaratır..  

Neden?

Türbanlı hakimimiz tamamen hukuka uygun ve adil kararlar veriyor olabilir. Hakimlerin subjektif olarak tarafsız oldukları varsayılır. Ancak hakimin objektif olarak da tarafsız olduğunu söyleyebilmemiz için; yargılamanın tarafları açısından, o hakimin her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak kalarak adalet dağıtacağı yönünde güven vermesi gerekir mi?

Bence gerekir..

Şeytan dürtüyor ve soruyor?

Peki, başı açık, cübbesini giymiş kadın hakimimiz türbanlı bir kadını yargılıyorsa; o zaman ne diyeceğiz?

O zaman evrensel kriterler devreye giriyor, yani tüm dünyanın kabul ettiği hukuk öğretisine başvuracağız..

Ne diyor o kriter?

Hakim giydiği cübbeyle ‘’hayat tarzı ve zihniyeti ne olursa olsun’’ tüm sanıklara eşit mesafededir.. NOKTA..

Cübbesiyle başı açık ve yönetmeliğe göre giyinmiş bir 
kadın hakim ise modern dünyanın her yerinde aynı kanıyı bırakır:
Hiç bir taraf! 
Tarafsız!
NOKTA..

Hani filmlerde izleriz ya, beyaz saçlı hakimler cübbeleriyle kürsüye çıkarlar ya, saçlar peruktur, biliyor musunuz?
Neden?
O peruklar hakimlerin birbirine benzeyip herkese eşit olduğunu simgelemek için takılır..

Sanığın hakimi reddetmesi mümkün mü?

Mümkündür..

Bir sanık der ki, ‘’dindar olduğum için ben türbanlı hakimde yargılanmak istiyorum’’

Diğer bir sanık der ki, ‘’Alevi olduğum için başı açık hakimde yargılanmak istiyorum’’

Gördünüz mü, çıkabilecek muhtemel yargı ve adalet üzerine soru işaretlerini..

Hadi size uçuk başka bir örnek..

Musevi kökenli ama Türkiye vatandaşı erkek hakim, cübbesini giydikten sonra inancı gereği ‘KİPA’’ ile kürsüye çıksa, türbanlı hakimi savunanlar ne der acaba?

Veya Hıristiyan inancına sahip Türk vatandaşı Kadın Hakim, boynunda haçla kürsüye çıksa; kimler tahammül edebilir?

Bilmiyorum, sizler ne sonuç çıkardınız ama benim vardığım nokta; ‘’bazı hususlar salt özgürlük savıyla izah edilemez’’

Tamam, özgürlük insanlık için önemlidir ama müstesna ve özel durumlarda başka etmenlerin devreye girmesine muhtaçtır..

Örneğin kadın polisin şapkası altına türban takması olur mu?

Salt özgürlük adına bakılırsa ‘’niye olmasın!’’ ama toplumda asayiş ve güvenliği sağlayan kişilerin dini simgelerle ortaya çıkması güvenlik yerine güvensizlik yaratır mı?

Bence yaratır..

NOKTA..



2 Kasım 2015 Pazartesi

PKK mermi patlattı, AKP sandık patlattı..


Hadi önce yanıldığımı itiraf ederek genel siyasi analize başlangıç yapayım..

26 Ekim 2015 günü seçim tahminimi verdim..
AKP Yüzde 39
CHP Yüzde 29
MHP Yüzde 15
HDP Yüzde 13

1 Kasım gerçekleşmesi karşısında tek kelimeyle YANILDIM..
AKP Yüzde 49
CHP Yüzde 25
MHP Yüzde 11
HDP Yüzde 10 oy oranlarıyla sandıktan çıktı..

Valla ben şahsım adına yanıldım ve üzgünüm.. Ama koca koca anket şirketleri bundan sonra ne der, nasıl anlatır, daha kim inanır, artık orasını Allah bilir.. Gelecek yıllarda işleri çok zor çok..

Bu hafif utangaçlıktan sonra çok fazla ayrıntıya girmeden Türkiye geneli analizime başlayayım..

Bu seçim sonucun doğmasında 3 ana sorumlu vardır..

Birincisi ve en ağır vebal PKK’nın üzerindedir.. Yahu yüzde 13 oy almış, HDP varken ‘’sen niye mermi sıkarsın’’ sorusuna kim yanıt verir ve nasıl verir, hiç bilemiyorum..

Türklerin de SOL partisi olma yolunda dev bir adım atan HDP ve lideri Sayın Demirtaş, PKK tarafından resmen provoke edildi, imajları yerlere sürüldü, maalesef siyaseten silindi..
Çok net şunu söyleyebilirim, ‘’PKK mermi patlattı ve kan akıttı; AKP’ye de oluk oluk seçmen aktı’’

İkinci vebal ise Sayın Bahçeli üzerindedir.. Daha 7 Haziran gecesi ‘’erken seçim’’ diyerek hem kendisini, hem de MHP’yi siyaseten iflasa sürükledi..

Sana oy veren 6 milyon seçmen ‘’AKP’den hesap sorulsun, her şey ortaya dökülsün’’ dedi ama sen bunun olmaması için gizli ya da açıktan AKP’ye yardım ettin.. Uzlaşmaz tutum ve görüntüsüyle TBMM Başkanlığını kaybeden Sayın Bahçeli ve MHP için hazin sonun kaçınılmaz başlangıcı oldu..

Belki de en az suçlu ve üçüncü vebal sahibi, Sayın Kılıçdaroğlu’dur..

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile Sayın Baykal’ın gizli görüşmesine tepkisiz kalması, yüzde 60’lık bloğa önderlik yapamaması, 20-25 gün süren koalisyon görüşmeleriyle AKP’nin erken seçim için zaman kazanmasına yardımcı olması gibi siyaseten yetersizliğini sayabilirim..

Tamam, düne dair kişisel siyasi analizim bu kadardır..

Yarın ne olacak?

Bir kere 2019 yılı, Kasım ayına kadar siyaset tatile girdi.. Herkes dağılsın, işine gücüne baksın..

Bu arada kimse canını sıkmasın, çoğu zaman kafandaki doğrular, sokakta karşılığını bulmaz, yaşamın değişkenliği ve gerçekliği tam da budur..

Sosyal demokrat, aydın insanlar çok inandığı haklılığını anlatmaya belki ömürleri yetmez ama nesilden nesile taşınır, durur..

Herkes önüne bakmak zorundadır.. Dün yaşandı ve bitti.. Artık bugün ve yarın var..

Zaten gelecek yıllarda; bir tarafta sağ cenahın AKP’si, bir tarafta sol cenahın bir partisi (bu asla CHP olmaz) olur.. Böylece ABD sisteminin benzeri Türkiye’ye uyarlanır.. Başkanlık olmasa bile işte yarı başkanlık gibi bir sistem gelecek 5-10 yıllık vadede Türkiye’ye gelir..

Keşke herkes 2014 yılında kaleme aldığım ‘’DÜŞ’e Yazdım’’ DENEME kitabımı okuyabilseydi, ne demek istediğim daha rahat anlaşılır ve bugünlerin yaşanacağına dair daha kolay tahminde bulunabilirdi..

Saygı ve sevgilerimle..

Yazar Ömer ÖZDAMAR