Tamam, önceki makalelerimde PKK’nın aptallığını, dangalaklığını
anlattık, katıldınız ya da katılmadınız..
Hayatta hiçbir reaksiyon tek yanlı gerçekleşmez.. Mutlaka karşı
tarafı vardır, kısaca buna artı, eksi taraf diyoruz..
1984’den beri süre gelen PKK meselesi, 1999’da lideri Abdullah
Öcalan’ın yakalanması ve İmralı’da hapishanede tutulmasıyla yepyeni bir evreye
ulaştı..
Bu meseleye dokunan yanıyordu, birçok iktidar sırf bu yüzden
seçimlerde tasfiye oldu, gitti..
Basitçe özetledikten sonra 2009 yılına geldik.. AKP ilk kez bu
meseleyi sonuçlandırmak üzere en ciddi girişimde bulunda ve yapılacak işler
ajandasının en üstüne yerleştirdi.
AKP’nin bilgisi dahilinde Oslo’da başlayan PKK-MİT görüşmeleri, Habur
olayı ile bitti.. 2011 yılında Oslo görüşmelerinin ses kaydı sızdı ya da
sızdırıldı..
Sonra 2012 yılında KCK tutuklamaları başladı, Oslo süreci
tamamen rafa kalktı.. Çatışmalar devam etti..
2013-Ocak ayında, İmralı’da, Abdullah Öcalan’la görüşmeye önce
MİT başladı, sonra HDP milletvekilleri devam etti..
21 Mart 2013 günü, zirveye çıkış ya da geri dönüşü olmayan yola giriş
gerçekleşir. Diyarbakır meydanında 1 milyon kişiye Abdullah Öcalan’ın mektubu
hem Türkçe hem de Kürtçe okunur, ateşkesle beraber, PKK silahlı güçlerini Kuzey
Irak’a çekmeye başlayacaktır..
Herkes derin bir oh çekti, bu iş bitti psikolojisi yakalandı.
Anadolu’yu ikna etmek üzere akil adamlar oluşturuldu ve il-il, ilçe-ilçe dolaştırıldı..
2014 yılında yerel seçimler yapıldı, bu arada Kandil’den bazı
homurtular duyulmaya başlandı.. İşte çözüm süreci işlemiyor, müzakerelere
geçilemiyor gibi..
2014-Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı ve
Başbakanlığı bırakan Tayyip Erdoğan, yüzde 51.79 oyla Cumhurbaşkanı seçildi.
Bundan sonrası çözüm sürecinin zehirlenme aşamalarıdır..
Hem Suriye’de, hem de Irak’ta IŞID patlak verdi.. Hem Irak
Kürtleri, hem de Suriye Kürtleri IŞID tehdidiyle baş başa kaldılar.. Musul
düştü, Kerkük düşmek üzereyken ABD, havadan Peşmergelere yardım etti..
Suriye-Türkiye sınırında ise sembol olarak KOBANİ ha düştü, ha
düşecek derken işte Peşmergeler geldi, ABD havadan bomba yağdırdı, en önemlisi
PKK’nın Suriye kolu PYD sokak savaşlarıyla KOBANİ’yi IŞID’ın elinden kurtardı..
Irak Kürtlerini dost, Suriye Kürtlerini hasım olarak gören
Türkiye’nin iktidarı AKP, çok büyük stratejik hata yapmıştır ve maalesef
gelişmeleri okuyamamıştır..
İşte Diyarbakır’da o tatsız 6-7 Ekim olayları yaşandı.. Çözüm
süreci artık komadaydı, ölümü için gün sayılıyordu..
Ve geldik 2015-Şubat ayına, meşhur ‘’Dolmabahçe Sarayı Mutabakat
Metni’’ açıklamasına.. Kısaca İmralı-Kandil-HDP-AKP Hükümeti arasında varılan
anlaşmaya göre PKK’nın silah bırakması için atılacak adımlar ajandası ya da manzumesiydi..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna dönüşü mutabakat metnini kabul
etmedi ve görüşme masası devrildi..
Çözüm süreci öldü ve 2015-Nisan ayında Ağrı’dan ilk çatışma
haberi geldi..
Sonra HDP’nin 7 Haziran seçimleri bağımsız değil de parti olarak
katılacağını ilan etmesi, AKP-HDP ilişkisini ya da bağını tamamen kopardı.
Hele ‘’seni başkan yaptırmayacağım Erdoğan’’ demesi HDP Eş Genel
Başkanı Demirtaş’ı en büyük düşman yaptı..
AKP için muhafazakar kesim dışında artık tek bir oy kanalı kaldı
ve oraya oynaması hayat-mayat meselesiydi.. Evet, o kanal ‘Milliyetçi Türkler’
idi..
Kürtleri büyük oranda kaybetti. Diyarbakır’da, 7 Haziran
seçimlerinde, sadece 1 milletvekili çıkarabildi. Durumun vahameti apaçık
ortadadır..
Türkiye hafızasında biraz bulanıklaşan ‘’PKK’nın terör örgütü
olduğu’’ algısını yeniden canlandırıldı. Terörle mücadele konsepti tam manasına
uygulandı. ‘’IŞID’la da mücadele edeceğim’’ sözüne karşılık Kandil’in
bombalanmasına uluslararası meşruluk kazandırıldı ve destek sağlandı.
PKK’nın karşı hamlesi de savaşı dağdan, şehre yığması oldu..
İşte 1-2 aydır Sur, Silvan, Cizre, Nusaybin, Silopi PKK için
mahalle ve sokak savaşlarının yapıldığı saha oldu..
Okullar kapandı, 200 bin vatandaş evlerini terk etti, mahalleler
tank ve top atışlarıyla harabeye döndü..
22 Aralık 2015 günü itibarıyla onca ölü, onca yaralı var.. En
önemlisi vatandaşların gündelik yaşamı bitti.. Her yer kapalı, temel ihtiyaç ve
gıda sıkıntısı baş gösterdi.
Bu savaşa ya da terörle mücadeleye karar veren AKP hükümeti,
mutlaka nasıl bitireceğini de hesaplamış olmalı kanaatindeyim.. Tamam dağlarda
aylarca, hatta yıllarca sürebilir ama şehirlerde olmaz.. şehirler insanların
ikamet ettiği, yaşamını işiyle gücüyle idame ettiği yerlerdir, buralar ömrü
billah çatışma sahası olamaz..
Bence AKP hükümetinin ajandasında nasıl sonlandıracağı belli
değildir. Çare olarak ben kendi görüş ve düşüncemi söyleyeyim..
İmralı’da bulunan Öcalan’la devlet yetkilileri hemen temasa
geçmeli.. ‘’AB müktesebatına uygun özerk yerel yönetimler’’ yasasını TBMM’den
hemen geçirmelidir.. Okullarda 2.dil olarak Kürtçe eğitim-öğretim sağlanmalıdır.
Bunlar gerçekleşirse; AKP’nin bir zamanlar ağzından düşmeyen; ne
analar ağlar, ne de babalar..
Olmazsa ne olur?
Diyelim ki yukarıda saydığım ilçelerden PKK temizlendi, evler
onarıldı, insanlar geri göçtüler, yaşam yeniden başladı, Eheee sonra? 3 ay
sonra tekrar başlamayacağını kim garanti eder? Hiç kimse.. Çünkü ‘’Kürt sorunu’’,
‘’PKK Terörü’’, ‘’Milli Birlik Projesi’’ adını her ne dersek diyelim ama bu
sorun hep var olacak, çözülmediği müddetçe..
Hafıza nankördür, her şeyi çabuk unutur, bu film 32 yıldır
oynuyor, ben şahsen bıktım, usandım..
AKP hem Türk vatandaşlarına, hem de Kürt vatandaşlarına bu
sorunu çözmeye söz vermiştir ve iktidarsa çözmek zorundadır. İktidarlar
sorunları ötelemek için değil çözmek için gelirler.. Çözemeyen iktidarlar hep
gittiler, AKP de gider..
Ömer ÖZDAMAR (Yalnız Sol Muhalif)
Bucak-BURDUR
İnstagram : https://instagram.com/omerozdamar/