14 Ekim 2011 Cuma

AK Parti Milletvekilleri Sincan Cezaevini yol etmişler…


Önce iddiaya bakalım mı?

‘CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ve ismini vermediği başka bir bakan ile 170 AK Parti milletvekilinin, "Deniz Feneri" soruşturması şüphelilerini Sincan Cezaevinde ziyaret ettiklerini’ söyledi...

Başka neler söyledi?

Neden 170 AKP’li milletvekili ve 2 bakan gruplar halinde Sincan Cezaevini ziyaret eder? Burada şüphelilere birtakım teminatlar mı verilir? Bu durum bile başlı başına, şüphelilere imtiyaz yaratmak ve adli mercilere gözdağı vermektir. İtiraf psikolojisi içine girenlere, acaba biraz sabredin mi deniyor? AKP, maalesef bu tablonun odağında yer almaktadır. AKP’nin paniği buradan kaynaklanmaktadır. Gözü kara bir şekilde karartma yapılmakta, delilleri ve soruşturmaya müdahale edilmektedir. Deniz Feneri ilişkilerini ve bu kirli ilişkileri takip edeceğiz.

Şimdi gelelim bu iddialar üzerine düşünce ve yorumuma…

Bir kere iddialar çok vahimdir. 2011 seçimlerinde 327 milletvekili mevcuttur. Demek oluyor ki AK Parti milletvekillerinin yarıdan fazla Sincan Cezaevini yol etmişler…

İddiaya göre kime gitmişler?

Deniz Feneri tutuklu sanıklarına…

Kim bunlar?

Eski RTÜK Başkanı Zahid Akman,
Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman,
Kanal 7 Genel Müdür Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi İsmail Karahan,
Kanal 7 Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Çelik,

Hadi film şeridini geri saralım ve neler olup-bittiğini anımsayalım…

3-4 yıl dava oyalandı, işte tercümesi 1 yıl sürdü, işte soruşturmayı yürütecek savcıları belirleyecek başsavcı ataması uzun süre yapılamadı, en sonunda 3 savcı görevlendirildi ancak soruşturmanın ortasında Adalet Bakanlığının önerisiyle HSYK tarafından görevden alındı…

Bu iş uzadıkça, davanın unutulması yerine tam aksine AK Parti aleyhine süreç dönmeye başladı…

Benim merak ettiğim şudur: Uçan kuşu görüntüleyen yazılı ve görsel medyaya ne oldu acaba? ‘Gruplar halinde AK Parti milletvekilleri Sincan Cezaevine gitti’ iddiasını görmeyen, duymayan medyaya yuh olsun…

Toplumda nasıl CHP ile Ergenekon davası arasında illiyet algısı kuvvetli ise AK Parti-Deniz Feneri davası da neredeyse aynı rotaya girdi…

Peki, bu algı nasıl değişebilir?

Deniz feneri davasında kimin ne kusuru varsa, gitsin, adalet önünde hesap versin demesi gerekir.

Diyebilir mi?

Valla Davut Dişli, Mir Dengir Fırat davalarında yaptığı gibi ‘Deniz Feneri’ davasında da aynı şekilde davranmayacağı geçen 3 yıllık süreç bize kanıtlıyor.

AK Parti’yi bir PKK, bir de ‘Deniz Feneri’ büyük siyasi zarar vereceği öngörüsünde bulunabilirim. Aslında zamlar, yüzde 20-25’lik devalüasyon, diğer gelişmeler mevcut iktidarı çok zor durumda bırakabilir… Gel gör ki, etkisiz, inandırıcılığını kaybetmiş, güven sıralaması yerlerde sürünen bir ana muhalefet partisinin varlığı AK Parti’nin rahat olmasını sağlıyor… 
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: