9 Ekim 2012 Salı

AK Parti karpuz gibi fiilen 2’ye ayrıldı..


Tabii ki, bazı siyasi hesaplar yok değil ama ilk kez bu kadar derin ve bariz bir bölünme vardır..

 

Bölünmenin kaynağı ise Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in sarf ettiği şu cümleciktir:

 

"Ölen teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz"

 

Hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç, bu cümleyi nasıl yorumladı?

 

‘’Konuşmanın içeriğine baktığımız zaman, bunu takdirle karşılıyorum.’’

 

Sayın Başbakan Erdoğan, ne dedi?

 

”Biz evlatlarımızı katleden ve bu mücadele esnasında ölen terörist için ağlamadık, ağlamayız. Bunu da çok açık net söylüyoruz. Bu bizim hem insani hem vicdani görevimizdir. Bunu böyle bilmeye mecburuz”

 

TV8’e telefonla bağlanan Adıyaman Milletvekili Metin Metiner ise özetle şunu ifade etti:

 

‘’Sayın Emniyet Müdürümüze aynen katılıyorum.’’

 

Ne olacak şimdi?

 

Hükümet partisi olan AK Parti’de Genel Başkan ve Başbakan Hanya diyor, Başbakan Yardımcısı ve bazı milletvekilleri Konya diyor..

 

Devleti yöneten ve izleyeceği politikaları belirleyen iktidarın bile bölünüşü; PKK meselesinin hangi vahim noktaya taşındığının en bariz işaretidir..

 

Sanki siyasi bir oyun vardır. 2013-Ekim ayı yerel seçimleri ve 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimi hesapları da yapılmaktadır.. Türküm ve Müslümanım diyen seçmen kitlesine göz kırpılmaktadır..

 

Bülent Arınç zaten beyan etmişti ve aynen şöyle dedi:

 

‘’2015 yılında tekrar aday olamıyorum ve siyasete ara veriyorum.’’

 

Bu son askıda kalma sonrası Arınç-AK Parti defteri sanki kapanmış gibi gözüküyor..

 

Çok daha ilginç bir noktaya işaret etmek isterim:

 

MİT krizinden beri Erdoğan-Cemaat arasında gerginlik ve içten içe siyasi mücadele sanki devam ediyor.. ‘’Ne yardan ne de serden vazgeçerim’’ özdeyişine uygun her iki taraf birbirinin açığını arıyor ama birbirinden de vazgeçemiyor.. Çünkü iktidara ortak olmanın cazibesi kenara itilebilecek kadar hafif değildir.. İktidarı hep bu mevcut güçte sürdürmenin gerekliliğini de öbür taraf çok iyi analiz ediyor..

 

AK Parti içinde benim tahminime göre en az 100 milletvekili Erdoğan ile Kürt meselesinde ayrışıyor, farklı düşünüyor ama zoraki birliktelik devam ediyor..

 

Hep iddia edilen emniyet ve yargı üst kademesinde cemaat etkinliği sanki bu olayla bir kez daha su yüzüne çıkıyor..

 

Nasıl?

 

Demokratik bir ülkenin başbakanı, kendi atadığı bürokratına koskaca AK Parti meclis grubundan cevap vermez; talimatını içişleri bakanına iletir ve görevden alır.. Öyle bir denge var ki, bu anında görevden alma gücünü; en güçlü denilen Sayın Başbakan Erdoğan bile bulamıyor.. İlişkilerin ne kadar grift olduğunu anlatabildim mi acaba?

 

Siyasi analizim bu kadardır, anlayan, anlamayanlara anlatsın arkadaş:J)

 

 
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: