4 Şubat 2015 Çarşamba

Türkiye faiz-dolar korelasyonunda yeni bir yola giriyor..

Yaklaşık 30 yıldır uygulanan iktisat politikası artık terk edilecek gibi gözüküyor..

Neydi o temel yol?

Enflasyon-yüksek faiz-düşük parite-ithalat-büyüme olarak sayabilirim..

Peki, ne olacak?

Enflasyon-düşük faiz-yüksek parite-ihracat-büyüme..

Olur mu?

Keşke olsa.. İmalat sanayi yatırımları artsa, pahalı dolar-TL paritesi yüzünden otomatikman ithalat kısılsa, ihracat bambaşka ivme kazansa, böylece cari fazlamız olsa keşke..


Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoktan beri bu tezi dillendiriyordu ama kimsenin eli gitmiyordu.

Neden?

Çok sıcak ve dokunanı yakar..

Nasıl?

İthalata dayalı üretim yapan firmaların ve sendikasyon kredisi kullanan bankaların takriben 170 milyar dolar açık pozisyonları vardır. Değerli dolar-TL paritesine geçildiği an bu firmaların yüzde 50’si batar ve iflasını ilan eder..

Tabi ha deyince ihracat patlamaz, herkes yeni iktisadi politikaya göre üretim pozisyonu belirler, işte bu zaman zarfında enerji ve diğer girdiler için yaklaşık 80 milyar dolar sıcak para lazım.. Bunu nerden ve nasıl buluruz? Düşük faize uluslararası finansörler ‘EVET’ der mi? Ya da neden ‘EVET’ desin?

Sonra seçimlere çok kısa süre kala bu büyük oyun, büyük siyasi riski de taşıyor. Doların 3 TL’ye yaklaşması her şeyin pahalanması demektir. Bu hoşnutsuzluk oylara yansır mı? Bence yüzde 100 yansır.. Ha 4 yıl daha iktidarda kalınmak istenmiyorsa; faizler olabildiğince düşer, dolar olabildiğince çıkar, oylar da olabildiğince düşür..


Durumun resmi benim penceremden budur.. Gerisini siz düşünün artık..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: