Yaklaşık 30 yıldır uygulanan iktisat politikası artık terk
edilecek gibi gözüküyor..
Neydi o temel yol?
Enflasyon-yüksek faiz-düşük parite-ithalat-büyüme olarak
sayabilirim..
Peki, ne olacak?
Enflasyon-düşük faiz-yüksek parite-ihracat-büyüme..
Olur mu?
Keşke olsa.. İmalat sanayi yatırımları artsa, pahalı dolar-TL
paritesi yüzünden otomatikman ithalat kısılsa, ihracat bambaşka ivme kazansa,
böylece cari fazlamız olsa keşke..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoktan beri bu tezi dillendiriyordu
ama kimsenin eli gitmiyordu.
Neden?
Çok sıcak ve dokunanı yakar..
Nasıl?
İthalata dayalı üretim yapan firmaların ve sendikasyon
kredisi kullanan bankaların takriben 170 milyar dolar açık pozisyonları vardır.
Değerli dolar-TL paritesine geçildiği an bu firmaların yüzde 50’si batar ve
iflasını ilan eder..
Tabi ha deyince ihracat patlamaz, herkes yeni iktisadi
politikaya göre üretim pozisyonu belirler, işte bu zaman zarfında enerji ve
diğer girdiler için yaklaşık 80 milyar dolar sıcak para lazım.. Bunu nerden ve
nasıl buluruz? Düşük faize uluslararası finansörler ‘EVET’ der mi? Ya da neden ‘EVET’
desin?
Sonra seçimlere çok kısa süre kala bu büyük oyun, büyük
siyasi riski de taşıyor. Doların 3 TL’ye yaklaşması her şeyin pahalanması
demektir. Bu hoşnutsuzluk oylara yansır mı? Bence yüzde 100 yansır.. Ha 4 yıl daha
iktidarda kalınmak istenmiyorsa; faizler olabildiğince düşer, dolar
olabildiğince çıkar, oylar da olabildiğince düşür..
Durumun resmi benim penceremden budur.. Gerisini siz düşünün
artık..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder