Yaşım 51 olup tecrübelerimi paylaşma gereksinimi duydum. Çünkü
belki benden daha genç birileri okur ve geleceğini yön verirken esin kaynağı
olabilir..
Yaşamın evrelerini çocukluk, gençlik, eğitim, evlilik, olgunluk ve
yaşlanma şeklinde ayırabilirim..
Çocukluk konusunda ahkam kesmem mümkün değildir. Çünkü hangi
ülkede, hangi şehirde, hangi anne-babadan dünyaya ‘merhaba’ diyeceğimizi
irademiz karar vermiyor.. Kısaca nasıl bir çocukluk yaşarsak yaşalım, kader diyelim
ve geçelim..
Yaşamımızın geleceğinde nasıl bir sağlık ve fiziki sorunlara
muhatap kalacağımızı anne-babamız neredeyse yüzde 80-90 belirleyicidir.. Çünkü
anne-babamızın yaşadığı kronik (diabet, tansiyon, kalp, beyin gibi) sağlık
sorunları, öyle de, böyle de genetik mirası size de geçecektir.. Ne kadar
korunsanız da, buna karşı koymanız mümkün değildir. En fazla
geciktirebilirsiniz.. Hani anne-babanız bu tür kronik rahatsızlığı 50 yaşında
yakalandıysa; süper ve ultra önlemlerle belki 60 yaşa öteleyebilirsiniz..
Hele havası zehirli şehirde yaşıyorsanız, GDO değiştirilmiş hazır
gıdalarla beslenip büyütüldüyseniz; büyük risk taşıyorsunuz anlamına gelir..
Baştan söylediğim gibi çocuk olarak yazgınıza razı gelmekten öte yapacağınız
hiçbir şey yoktur.
14 yaşından itibaren özgün irademiz tam kapasiteyle devreye
girmese bile yönümüzü belirlemede artık söz sahibidir.. Yaşadığımız ve özgün
irademizi etkileyen öğeleri aile, mahalle, okul ve arkadaş çevremiz diye
sayabilirim..
Gençlik dönemi olarak da adlandırabileceğimiz 14-24 yaş arası yaşamımızın
kalan evrelerinin (eğitim, evlilik, olgunluk, yaşlanma) tanzimini ve oluşumunu
belirleyecektir. Her şeyin başlangıcı bu dönemdir.
Neyse bu yazıyı bir sindirin; gelecek bölümde gençlik bölümünü anlatmaya
devam edeyim..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder