13 Mayıs 2013 Pazartesi

Türkiye’nin sahipsizlik imajı yayılıyor..


İnsanoğlu hafızası dar olduğu için 6 ay, 1 yıl öncesini bilmez, sadece bugünü düşünür ve yorumlar ya, bu yüzden kısa anımsatma yapmam şarttır..

Arap baharı başladı, işte önce Kuzey Afrika ülkeleri karıştı, iktidarlar ya uzaklaştı ya da kaçtı.. Derken Mısır, Bahreyn gibi Orta Doğu ülkelerine sıçradı.. Babadan oğla iktidarı elinde tutan Esad’a ‘hadi sende çok partili seçim yap’ dendi ama olmadı.. ABD’nin telkinleriyle bu iş Türkiye üzerine kaldı. Yani Suriye’nin çok partili demokrasiye geçisini; ne yapıp, ne edip Türkiye çözecektir.. Üzerine aldığı bu ödevi; AK Parti dış politika belirleyicileri, danışmanları, akıl hocaları en iyi şekilde yapmak üzere kafa yordu, senaryo çizdi ve uygulamaya soktu..

Yazılan ya da beklenen kurgu şuydu; halk ayaklanacak, Esad direnecek ancak 3 ile 6 ay içinde Suriye muhalifleri bir şekilde yönetimi ele geçirecek..

Olmadı, tutmadı.. Aradan aylar hatta yıllar geçti, direnenlerin direnci kırıldı, bu iş yattı..

İşte Libya’da olduğu gibi BM ya da ABD desteğinde uluslararası güçlerin askeri müdahalesi dışında hiç seçenek kalmadı..

Bu senaryoyu yazanların hiç düşünemediği, hiç kurgulayamadığı, hiç öngöremediği diğer olay mülteci meselesidir..

Neden?

Şundan dolayıdır ki ilk başta gelen Suriyeli mülteciler çoçuk ve kadınlardı, iyiniyet göstergesi olarak sınırlarda kabul görmesi hem doğaldır, hem insanidir, hem de senaryo dahilindedir.. Ancak senaryo tutmayınca elimizde kaldı 300 bin, bir rivayete göre 400 bin erkek, kadın Suriyeliler..  Şimdi bir de bu insanların yaşam idamesi için asgari gereklilikler nasıl yerine getirilecektir? En önemlisi kaotik ortamı kendi elimizle ülkemizin içine sirayet ettirdik maalesef..

Yanlış nerede yapıldı? Yeni yönetime yakın olmak için kim geldiyse mülteci olarak kabul edildi. Bu çok yanlış bir stratejidir. Öngördüğün planı bozmaktan başka işe yaramazdı ve yaramadı..

Nasıl?

Kadın, çoçuk ve hasta dışında kimseyi kabul etmeyecekti. Erkekler Suriye’de kalacaktı ve Esad güçleriyle savaşacaktı..

Soru basittir: Herkes Türkiye’ye gelirse ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) nasıl oluşacak? Uzaydan birisi gelip Esad’ı devirmeyecek herhalde, yine Suriyeli insanlar yapacak eğer yapmak istiyorlarsa..

Türkiye’nin savaş uçağı düşürüldü, Türkiye sahipsiz olduğu imajı verildi. Çünkü öbür türlü o uçağı düşüren füze bataryası her nerede ise 48 saat içinde imha edilirdi. Zaten bu mutekabiliyet ya da karşılık verme hakkını BM sana veriyor..

Derken sınır ilçeleri topa tutuldu, Allah’tan buna zayıfta olsa bir reaksiyon verildi. Top atışı yapılan Suriye bataryalarının konuşlandığı mevziler Türkiye tarafından top atışıyla karşılık verildi.

Derken Cilve Gözü sınır kapısında Suriye’den giriş yapan bombalı araç patlatıldı. Yine Türkiye sahipsiz olduğu imajı verildi. İşte asarız, yakarız tarzı hamasi laflar, hepsi o kadar..

Derken en acısı yaşanıyor, Reyhanlı İlçemizde 150-200 kiloluk patlayacılar yerleştirilmiş minübüsler, 15 dakika arayla infilak ediyor.. Onca kan ve gözyaşı.. Türkiye yine sahipsiz olduğu imajı verildi.

Nasıl?

Patlamadan 24 saat sonra uçakların kalkar, Şam’da Esad’ın kafasına iner..

Ama bunu yapacak ne silahlı gücümüz var, ne de diplomatik gücümüz var diyenler çıkabilir..

O zaman ben de onları şunu sorarım: ‘’Kardeşim kendine güvenmiyorsan niye bu meselede ortaya çıktın? Durduk yere Hatay ve diğer sınır illerimizi kaosun göbeğine niye soktun?..

ABD yardım edecek, NATO destek verecek, AB onaylayacak, Rusya ve Çin ‘peki’ diyecek ve Suriye’ye müdahale gerçekleşecekse; Türkiye bu denkleme niye girdi o zaman? Neden bu kaosu yaşadı? Binlerce mülteciyi neden kabul etti?

Türkiye kandırıldı, ABD’nin oyununa geldi ve maalesef çıkmaz yola girdi.

Gelelim Reyhanlı ilçesindeki zafiyete.. 50 kişinin ölümüne, 100’e yakın yaralanmaya neden olan patlamanın sorumluluğunu niye kimse üstlenmiyor? Önce İçişleri Bakanı, sonra Hatay Valisi, sonra Reyhanlı Kaymakamı güvenlik zaaflarını kabul edecekler ve istifa edecekler.. Kim yönetiyor bu ülkeyi arkadaş? Ben mi sorumluyum güvenlik açığından? Ha işte 900 Km. sınır hattı varmış, nasıl korunacakmış? Arkadaş bu işleri başından düşünecektiniz ve girmeyecektiniz bu siyasi poker oyununa..

Bir de şu kimyasal silah komedisi vardır.. Yahu insanlar kimyasal silahla öldürülürse kötü, normal silahla öldürülürse iyi mi? Böyle akıl ve mantık kurgusu hiç olur mu? Anlayın artık! Suriye’de değerli maden yok, öyleyse ölüm serbest..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: