7 Eylül 2012 Cuma

Düşünceye davet..


Ya anlayışımız problemli ya da anlamak istemiyoruz..

 

Neden?

 

Çok kez izah etmeye çalıştım ama nafile oldu.. Bir daha çabalayacağım..

 

Bakınız, şu oldu, bu oldu ama 30 yıl geçti.. Ne kadar canımızı, içimizi açıtsa da orta yerde duran gerçeğe kimse gözünü kırpamaz..

 

Nedir o realite?

 

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karşısında Marksist Leninist ideolojiye sahip silahlı bir örgüt var, uzantısı siyasi parti var, oy veren 3 buçuk milyona yakın seçmen var.. ABD dahil tüm Avrupa ülkelerinde PKK bürolarını ve diplomatik varlıklarını saymıyorum bile..

 

Sayın Bakanımız Beşir Atalay son PKK saldırıları sonrası ne diyor?

Kürt Halkı’ndan bir tepki, bir kınama bekliyorum, kısaca bir ses vermesini bekliyorum..

 

Ben de diyorum ki, ‘’Sayın Bakanım, çok beklerseniz, geçmiş olsun artık, o safha ya da o eşik çokta aşıldı’’

 

Özellikle son 10 yılda birey olarak hepimiz biraz suçluyuz.. Çünkü bu konuya hiç kafa yormadık, hep yukarıya Ankara’ya havale ettik.. Sorumluluk almaktan vatandaş olarak hep kaçındık ya da imtina ettik.. Liderlerin ağzına bakar olduk.. Birey olarak onlara yardımcı olacak fikir, düşünce üretmedik.. Kısaca düşünce tembeli ya da düşünce istirahatine çekildik..

 

Herkes bu acıklı, kan-reva kokan, ateş gibi yakan konuya mutlaka eğilmeli, araştırmalı, sorgulamalı ve fikir ortaya koymalı.. Yoksa rotasını şaşırmış kuş gibi oradan oraya uçar dururuz..

 

Hadi size bir kolaylık yapayım, bu yazının altını yorumlarınızla ‘ben de böyle düşünüyorum’ deme şansını sağlayayım..

 

Soru 1:  PKK meselesi nedir?

 

Soru-2: Sizce hemen ne yapılmalıdır?

 

Soru-3: Türkiye’nin 1923 kuruluş yapısı değişmeli mi?

 

Soru-4: Sizce 30 yıldır siyaset neden çözüm üretmekte kısır kaldı?

 

Sizler, bu sorulara ya da başka sorulara özgürce yanıt vererek ‘ben de böyle düşünüyorum’ diyebilirsiniz..

 
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: