Ya
anlayışımız problemli ya da anlamak istemiyoruz..
Neden?
Çok
kez izah etmeye çalıştım ama nafile oldu.. Bir daha çabalayacağım..
Bakınız,
şu oldu, bu oldu ama 30 yıl geçti.. Ne kadar canımızı, içimizi açıtsa da orta
yerde duran gerçeğe kimse gözünü kırpamaz..
Nedir
o realite?
Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin karşısında Marksist Leninist ideolojiye sahip silahlı bir
örgüt var, uzantısı siyasi parti var, oy veren 3 buçuk milyona yakın seçmen
var.. ABD dahil tüm Avrupa ülkelerinde PKK bürolarını ve diplomatik
varlıklarını saymıyorum bile..
Sayın
Bakanımız Beşir Atalay son PKK saldırıları sonrası ne diyor?
Kürt
Halkı’ndan bir tepki, bir kınama bekliyorum, kısaca bir ses vermesini
bekliyorum..
Ben
de diyorum ki, ‘’Sayın Bakanım, çok beklerseniz, geçmiş olsun artık, o safha ya
da o eşik çokta aşıldı’’
Özellikle
son 10 yılda birey olarak hepimiz biraz suçluyuz.. Çünkü bu konuya hiç kafa
yormadık, hep yukarıya Ankara’ya havale ettik.. Sorumluluk almaktan vatandaş
olarak hep kaçındık ya da imtina ettik.. Liderlerin ağzına bakar olduk.. Birey
olarak onlara yardımcı olacak fikir, düşünce üretmedik.. Kısaca düşünce tembeli
ya da düşünce istirahatine çekildik..
Herkes
bu acıklı, kan-reva kokan, ateş gibi yakan konuya mutlaka eğilmeli,
araştırmalı, sorgulamalı ve fikir ortaya koymalı.. Yoksa rotasını şaşırmış kuş
gibi oradan oraya uçar dururuz..
Hadi
size bir kolaylık yapayım, bu yazının altını yorumlarınızla ‘ben de böyle
düşünüyorum’ deme şansını sağlayayım..
Soru
1: PKK meselesi nedir?
Soru-2:
Sizce hemen ne yapılmalıdır?
Soru-3:
Türkiye’nin 1923 kuruluş yapısı değişmeli mi?
Soru-4:
Sizce 30 yıldır siyaset neden çözüm üretmekte kısır kaldı?
Sizler,
bu sorulara ya da başka sorulara özgürce yanıt vererek ‘ben de böyle
düşünüyorum’ diyebilirsiniz..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder