7 Temmuz 2012 Cumartesi

Şike davası savcımız Mehmet Berk’in haklı feryadı..


Bir kere kamu adına şike davasını açan bir savcımızın eski deyimle nedamet ya da pişmanlık kokan açıklamalarını üzülerek okudum..

Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök’e telefon eden ve içini döken Sayın Savcımız Mehmet Berk Bey, bakın neler diyor?

- Dava önüme geldiğinde iki şey dikkatimi çekti. Gelen iddialar, sıradan bir dolandırıcılık çerçevesinde ele alınabilirdi. Bu durumda, bu kişileri çağırıp, ifadelerini alıp bırakmaya karar vermiştim. Ancak 10 gün sonra hiç beklemediğimiz bir gelişme oldu. TBMM şikeyle ilgili o kanunu geçirdi. Kanun, elimizdeki davayı hiç beklemediğimiz bir biçimde etkiliyordu. Artık yapabileceğimiz bir şey yoktu.

- Size bütün samimiyetimle söylüyorum. Bu kanunun değişmesi için çok uğraştım. Bunu Aziz Bey biliyor. Gidin Nihat Özdemir'e sorun. O çabalarıma tanıktır. Bu kanun değişmeseydi, Aziz Bey çeteden 30 yıl, şikeden de her şike olayı için 5'er yıl ceza alırdı ve dışarı çıkamazdı.

- Bu dava hayatımızı allak bullak etti. Ben Balyoz davasında da çalıştım. Şike davasını açtığımız zaman, bunun da Balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık. Ama yanılmışız. Bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik.

- Bize "cemaatçi" diyorlar. Hangi kutsal üzerine yemin edeyim? Çocuklarım üzerine yemin ediyorum ki, cemaatle bir ilişkimiz yok, bu işte cemaat falan etkisi yok. Bu davada çalışan çok sayıda insan var. Aramızda Alevi arkadaşlarımız, ateist arkadaşlarımız var. Bize hiç böyle bir müdahale olmadı.

- Ben Anadolu çocuğuyum. Bizim hayatımızda futboldan başka renkli şeyler yoktur. Çocukluğum, gençliğim Fenerbahçeli olarak geçti. Bunları isteyerek mi yaptım zannediyorsunuz. Eski kanun olsa, ifadelerini alıp bırakırdım. Ama ne yapabilirim önümde kanun var. Savcıların kaderi budur, bazen en sevdiklerinizin, en yakınlarınızın davaları önünüze gelir. Biz savcılar, resim yapmıyoruz. Fotoğraf çekiyoruz. Yani kendi eklediğimiz bir şey yok.

Yine tekrar ediyorum, eğer bu ifadeler doğruysa çok üzülürüm.



Ne adına?



Adalet adına, eşitlik adını, hukuk adına, vicdan adına..



Neden?



Sayın Savcımız Mehmet Berk, o kadar rahatsız olmuş, o kadar pişman olmuş ki, neredeyse bu davayı niye aldım diye kaderine küsmüş..



Sayın savcım, yapmayın, etmeyin, siz Türkiye’de ilki başardınız. Suç ve suçlu denkleminde her zaman dikkat edilen suçlu kimliğini bir kenara bıraktınız, suçlu iddiasında bulunulan her kim olursa olsun; çağırdınız, sorguladınız, tutuklattınız, iddianame hazırladınız ve mahkeme sürecini başlattınız..



Ne adına?



Kamu vicdanı adına, Türk Milleti adına, evrensel hukuk adına..



Burada rahatsız olacak, pişmanlık duyulacak hiçbir şey yoktur. Bırakın, esas suçla itham edilenler pişman olsun ve rahatsızlık duysun..



Fenerbahçe Başkanı ve diğerleri zaten davayı sulandırmak için 2 stratejik yola başvurdular.. İlki bu dava Fenerbahçe’yi ele geçirme amaçlıdır, ikincisi cemaat davanın içindedir..



O kadar etkili bir kampanya yürütüldü ki, Sayın Savcımızın, cemaatle ilgisi olmadığını kanıtlamak için etmediği yemin yoktur, anlatmadığı argüman kalmamıştır..



Görülüyor ki kampanya başarıyla uygulanmıştır ve sonuç alınmıştır.



Korkum ve kaygım şudur:



Türk Milleti adına karar veren bağımsız mahkemenin kararlarını ıskartaya yani boşa çıkarmak için Sonbahar’da TBMM’den yeni yasalar çıkabilir.. Fenerbahçe Başkanı’nın ve diğer yöneticilerin futbolda şike ve teşvik yaptığı kararının Yargıtay’dan döndürüleceği, en önemlisi aynı mahkemeye gelmeyeceği, davanın asliye ceza mahkemesine gönderileceği bile söz konusudur..



Olmaz olmaz demeyin, burası Türkiye’dir.. Neler gördük, neler yaşadık biz..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: