Malumunuz babam 16 gün önce beyinin sağ lobunda kılcal damar tıkanması nedeniyle felç geçirdi. Sol el ve sol ayak devre dışı kaldı. 16 gün sonra artık ayak oynuyor, ileri-geri çekiyor, asayla da olsa yürüyebilme olasılığı yüksektir… Galiba önceden yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması geçirmeseydi, bu felç vakasını çok daha kolay atlatacaktı…
Bakın Beyin MR’ında ne diyor?
Bilateral talamusta bazal ganglionlarda sağda eksternal kapsülde ve periventrikiler beyaz cevher alanlarında laküner infarktlar izlenmştir…
Bu tıbbi ifadelerin Türkçesi ise sağ lob derinliklerinde yer alan kılcal damarlarda tıkanmalar yaşanmıştır.
Bir de şunu öğrendim ki dünyanın ve Türkiye’nin neresine giderseniz gidin bu tür vakalarda uygulanacak ilaç tedavisi neredeyse standart olmuştur. Nöroloji uzmanı olan her sağlık tesisine rahatlıkla başvurabilir ve tedavi olabilirsiniz.
Gelelim benim izlenimlerime ve önerilerime…
Önce Bucak Mehmet Cadıl Acil Polikliniği ve devlet hastanesi hakkında bilgileri paylaşayım…
Bucak-Devlet-Hastanesi günde binin üzerinde poliklinik hizmeti vermektedir. Tüm tıbbı teçhizata sahiptir. Tüm dallarda uzman doktor vardır. Bir çok uzmanlık alanında 2 veya 3 doktor mevcuttur. Tüm çevre il ve ilçelerden hastalar tedavi olmak maksadıyla Bucak’a gelmektedir..
Benim nazarımda neler eksik, işte onları sayıyorum… Elbette daha mükemmel olması içindir…
Hastanede anjiyo yapılmaması bana garip geldi… Herhalde Antalya’da bulunan özel hastaneleri koruma refleksiyle hareket ediliyor… Anjiyo için hemen Antalya’ya hasta sevk ediliyor…
Köyden, uzak yerden gelen hasta refakatçilerin çamaşırları hastane çamaşırhanesinde yıkanması gerekiyor… Yoksa herkes kendisi yıkıyor ve hastane içinde çirkin görüntü oluşturuyor…
Doktorların bilgilendirme konusunda daha sabırlı olmasını, daha anlaşılır dil kullanmasını, hastaya ve yakınına 3-5 cümleyle mevcut durumu ve gelecek beklentisini mutlaka izah etmelidir…
Sağlık hizmetlerinde genel olarak hastanenin sorumlulukları…
Bence tüm Türkiye’de hastane-doktor-hemşire üçgeninde eksik olan sağlık bakım elemanlarıdır… Daha açıkçası hastaneye yatan bir hasta artık hastanenin sorumluluğuna geçmiştir. O hastanın tüm ihtiyaçlarını gidermek, en iyi şekilde tedavi etmek, iyileşmiş ve sağlam olarak taburcu etmek temel görevleri olmalıdır.
Daha net bir dille izah edersem; başında refakatçisi olmayan hastaların durumu ne olacak?
Yandı ki ne yandı! Örneğin geçici ya da sürekli vücudunun bir kısmını ya da tamamını kullanamayan hastalar yanında kimsesi olmadan devlet hastanesine yattı mı, ne olacak? Kim bakacak? Kim ilgilenecek? Kim temizleyecek? Kim besleyecek?
Maalesef bu sorulara mevcut devlet hastanesi sağlık sisteminde yanıt verilemiyor…
Çözüm ise 3-4 hastası olan her odaya gönüllü ve ücretli bir sağlık bakım elemanı tahsis edilmelidir. O eleman o hastaların ilaç ve tedavisi dışında tüm ihtiyaçlarına yardımcı olmalıdır. Sanıyorum bu sistem Almanya, ABD gibi ülkelerde vardır.
Bu sistemin elbette paradoksu da vardır. Nasıl mı? İş, güç, para derdinde olan evlatları bakamıyor ama devletin görevlendirdiği bakım elemanı bakıyor… Burada eksik olan nedir? Bir hastanın hızla iyileşmesine yardımcı olacak duygu yoktur, sevgi yoktur…
Mesela Ağrı Valisi kızının tedavisi süresince yanında olmak için istifa etti ve Eskişehir’e gitti…
Liberalizm mantığı aman hastanın yakını işten, güçten, üretimden, ücretten geri kalmasın hasta olan çalışan ebeveynlerine bakarım, ilgilenirim tezini ileri sürüyor.
Oysa ideal olan şudur: hasta ebeveynleriyle ilgilenmek ve bakmak isteyen çalışana süreli ya da süresiz ücretli izin verilebilmelidir…
Neyse aman kendiniz felç denen illetten koruyun!
Herkese saygı ve sevgilerimi yolluyorum…
Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/04 Mayıs 2010
Not: Halen fotoğraf galerimde bulunan 15 günlük pis sakalımı bugün kestirdim. Bazıları çok korkmuş::))
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder