21 Haziran 2009 Pazar

Aç İnsanlar Sorununa Çözüm Önerim...



Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), dünyadaki aç insan sayısının 1 milyara ulaştığını açıkladı.

FAO tarafından önceki gün yapılan açıklamada, küresel mali kriz nedeniyle aç insan sayısının 100 milyon daha arttığı ve rekor seviyeye ulaştığı belirtildi.

Yetersiz beslenenlerin büyük kısmının gelişmekte olan ülkelerde yaşadığı, açlık sınırı altındaki en fazla insanın, 642 milyon kişiyle, Asya Pasifik bölgesinde olduğu kaydedildi. Sahra altı Afrika’sında da 265 milyon kişinin açlık sınırının altında yaşadığı ifade edildi.

FAO Genel Direktörü Jacques Diouf, dünyanın altıda birinin açlık çektiğine dikkati çekerek, bu durumun dünya barışı açısından tehdit oluşturduğunu vurguladı. Diouf, açlık sınırının altındaki insanların sayısının bu kadar artmasının, gelirlerin düşmesi ve işsizliğin artmasıyla ilişkili olduğunu söyledi.

Bence her şey acı haber niteliğinde ama FAO Genel Direktörü Jacques Diouf söyledikleri sorunu tarif etmiyor.

Yani işsizlik olmasa, gelirler düşmese aç insan sayısı bu kez 900 milyon olacaktı.

Demek ki mali krizle falan bir alakası yoktur.

Bu aç insanların resimlerini 10 yıllardır televizyonlarda izlerim, gazetelerde okurum.

Bundan 10 yıl önce de 600 milyon aç insan vardı, bundan 20 yıl önce de 500 milyon aç insan vardı…

Ne oluyor?

Global dünyada olabilecek pozitif veya negatif gelişmeler sadece aç insan sayısını artı eksi 100 milyon değiştiriyor.

‘’Aç insan’’ sorunu hep var olmaya devam ediyor.

Kimseyi kandırmasınlar ve kabul etsinler!

Dünyamızın ‘’aç insan’’ sorunu on yıllardır mevcuttur, bu bir!

Sorunu kabul ettikten sonra dünyamız neden aç insan sorunu üretiyor ve kalıcı bir şekilde sorunun üstesinden gelemiyor ya da çözemiyor?

Kilit soru budur!

Kimsenin, özellikle gelişmiş ülkelerin (G-8, G-20 gibi platformlar) duymak istemediği soru budur!

Bir de şimdiye kadar izlenen yöntemi anlatmak isterim. İşte AB ülkeleri, ABD ne yapıyor?

Bir miktar bütçe ayırıyor ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’ya aktarıyor. Hani gönlünden ne koparsa misali…

Son yıllarda kriz bahanesiyle bu payı kesiverdi ve aç insan sayısı 100 milyon artıverdi.

Neyse çözüm nedir?

Çözüm bana göre belli de kararı alacak ve uygulayacak mekanizma nerede?

Dünyamızda üretilen yiyecekler 7 milyar insana yetmiyor. Hem de genetikle oynanarak klasik üretimin neredeyse 10 katı tarım ürünü kaldırmalarına ya da hasat etmelerine rağmen…

O zaman çare bu değil!

Benim önerim dünyamız 7 milyar nüfusla 1 milyar aç insan yaratıyorsa önümüzdeki en az 50 yıl hiç ama hiç çoğalmamalıdır. Doğum oranı sıfırlanmalıdır.

50 yıllık süre zarfında artan tarım üretimi, sıfırlanan nüfus ile aç insan sayısı da sıfırlanır. Aç insan sorunu artık konuşulmaz.

Bu önerime kim ya da kimler, hangi kurumlar karşı çıkar?

Hemen semavi dinlerin sözcüleri şiddetle reddederler.

Hemen ABD, Rusya, Hindistan, Pakistan başta olmak üzere BM üyesi 192 ülkeden hilafsız 180 ülke karşı çıkar…

Niye?

Her ülkenin kendine has açık veya gizli gerekçeleri vardır.

Sonuç:

Biz bu aç insan resimlerini izlemeye, ağlamaya, sızlamaya, tuh-vah demeye en az 50 yıl daha devam ederiz.

‘’Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız. (Carl Sagan)"

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/Burdur-Turkey

20 Haziran 2009 Cumartesi

YORUMSUZ-KARİKATÜR (20 Haziran 2009)



Ünlü karikatürist Latif Demirci, hükümet ile yargı arasındaki tartışmaları çizdi.

‘’Dünyamızı sorularımızın cesareti ve yanıtlarımızın derinliğiyle önemli kılarız. (Carl Sagan)"

Saygı ve sevgilerimle

Ömer Özdamar/Burdur-Turkey

15 Haziran 2009 Pazartesi

Genelkurmay İle Taraf Gazetesi Belge Savaşında... (15 Haziran 2009)


Şimdi ne olacak?

Ortada bir belge var!

Taraf Gazetesi bir belgeyi yayınlamış.

Belgede yer aldığı iddiasına göre Genelkurmay’da Fetullah Gülen hareketini ve AKP’’yi bitirmek için bir eylem planı yapıldığı yazılıymış…



3 gün sonra Genelkurmay başkanlığı bir açıklama yapıyor ve şöyle diyor:

“Askeri Savcılığımızca olayla ilgili olarak yapılan soruşturmada şu ana kadar elde edilen deliller değerlendirildiğinde, ele geçirildiği iddia edilen belgenin, Genelkurmay Başkanlığının herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin bir kanaate varılmıştır.”

İyi de bu belge nerde hazırlandı?

İyi de bu belgeyi kim hazırladı?

İyi de bu belge neden hazırlandı?

İyi de bu belge neyi amaçladı?

Hadi bakalım, buradan yakın şimdi:::))))

İşler çok karıştı çok…

Nasıl altından kalkılacak bilemiyorum şimdi?

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/Burdur-Turkey

9 Haziran 2009 Salı

Dünyanın en az nüfuslu ülkesi Tuvalu....



BM üyeleri içinde en az nüfuslu devlet ise 11 bin 810 nüfusuyla Tuvalu
imiş.

Vay be!

1978 yılında bağımsızlığını kazanan Büyük Okyanus'taki bu devletin yüzölçümü ise sadece 26 km2.

Nüfusta ise Tuvalu'yu ise

13 bin 287 ile Nauru,

20 bin 579 ile yine Büyük Okyanus'ta bulunan Palau,

29 bin 251 ile San Marino izliyor.

Bu ülkeler arasında başkent nüfusu en az olanı ise Nauru. Nauru'nun başkenti Yaren'in nüfusu büyükçe bir köy kadar.

Bin 300 nüfuslu Yaren'i,

4 bin 492 nüfuslu Tuvalu'nun başkenti Funafuti izliyor.

Dünyada böyle devletler de varmış ha…

Hem de BM’ye üyeler…

Olayı başka bir yöne çekmek istiyorum.

Bu ülkelerin idaresi hem kolay, hem de zordur.

Niye mi?

Ülkede olup bitenden herkesin haberdar olması neredeyse kaçınılmazdır.

İdareciler, yöneticiler gizli kapaklı iş çeviremezler…

Ama şeffaf ve açık yönetimi tercih eden için biçilmiş kaftandır…

Tuvalu’ya yönetici olmak isterdim hakikaten…

Sonra bu haberi okyunca vazgeçtim arkadaş…

Minik devletin deniz seviyesinden yüksekliği sadece 2 metre ve yapılan araştırmalardan biri, okyanusun sularının bu hızla yükselmesi halinde Tuvalu'nun 30 ila 50 yıl içinde yok olacağını gösteriyor.

Abuuuu ya…. Burada yönetici olunur mu?

Peki, yönetici ne diyor?

Tuvalu'nun Başbakan Yardımcısı Tavau Teii:

"O günlerin hiçbir zaman gelmeyeceğini düşünmek istiyoruz. Bunun alternatifi balık olmamız ve suyun altında yaşamamız. İnsanoğlu yüzünden meydana gelen iklim değişimine karşı en hassas ülkelerden biri olduğunu, Tuvalu gibi ülkeler için çok geç olmadan tüm ülkeler sera etkisi yapan gazları azaltmak için çaba göstermeli.

Ya işte böyle!

Umarım Tuvalu ve çevre konusunda herkes bir şeyler öğrendi…

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/09 Haziran 2009

8 Haziran 2009 Pazartesi

Dünyanın en küçük ülkesi?


Soru: BM üyesi olup dünyanın en küçük toprak parçasına sahip ülke hangisidir?

Yanıt: Dünyanın en küçük ülkesi 1,95 km2 yüzölçümü ile Monako’dur.

2 km. uzunluğunda, 1 km. genişliğinde toprağı mı deriz, alanı mı deriz bilemiyorum ama öyle işte… Bu kadar küçüktür. Küçük ama etkinliği büyüktür…

Nasıl mı?

Ünlü kumarhaneler semti Monte Carlo'su,

Formula 1 yarışı,

Prens ailesinin özel hayatları,

Bu 3 konu yetiyor, artıyor bile…

28 Mayıs 1993 tarihinde BM üyesi olan ülkenin bağımsızlığının kökenleri 1419 yılına kadar dayanıyor.

Nüfusu 32 bin 543 olan Monako, kişi başına gelir açısından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alıyor.

BM üyesi olup toprak olarak dünyanın en küçük ülkesini bilgilendirdim. Umarım bir faydası olur.

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/08 Haziran 2009

DÜNYADA DEVLET SAYISI KAÇ?


Dün internette dolaşırken gözüme takıldı. Dünyamız hakkında bilgilere…

Ne olmuş dünyamıza abi?

Tamam. Aha şimdi soruyorum: Dünyamızda kaç devlet var?

Kem küm abi…

Ya işte zor ve karmaşık bir sorudur.

Birkaç pencereden kaç devlet olduğunu öğreniyoruz şimdi…

Dünya üzerinde bağımsız olan ve bayrakları uluslararası arenada tanınan devlet sayısı 222'dir.

Ehee tamam abi, ne var ki bunda?

Evladım bir dur hele… Daha arkasından neler gelecek neler…

Niye abi, bu 222 değişken mi?

Ha işte zurnanın zırt dediği yer orasıdır. Hem de nasıl oynak, sorma gitsin…

Nasıl abi?

Türk Telekom verilerine göre 223’ tür. Ne oldu? 1 devlet arttı.

Geçtik bunu abi…

Dünyanın en büyük ve en geniş teşkilatı olan Birleşmiş Milletler’e göre, ya da BM’ye üye ülke sayısına göre kaçtır?

Size muhtelif kaynaklar vereceğim.

Örgütün, kurulduğu yıllarda 51 olan üye sayısı şu an itibariyle üyeliği kaldırılan Vatikan ve değiştirilen Çin Halk Cumhuriyeti son katılan üye Karadağ dahil 192'ye ulaşmıştır.
Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler


24 Ekim 1945 yılında 51 üye ülke ile kurulmuş olan Birleşmiş Milletler'in bugün en kalabalığı Çin (1.3 milyar nüfus) en küçüğü ise Palau (17.000 nüfus) olmak üzere 185 üyesi bulunmaktadır. Örgütün genel merkezi New York'tadır.
Kaynak: http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Birle%C5%9Fmi%C5%9F_Milletler


Toplam 192 üye ülke mevcuttur. Bu ülkeleri ve üyelik tarihlerini aşağıda bulabilirsiniz.
Kaynak:
http://www.ebilge.com/3441/Birlesmis_milletlere_uye_olan_ulkeler_hangileridir.html

En son 28 Haziran 2006 yılında Sırbistan ile kurduğu ortaklıktan ayrılan Karadağ'ın üye olmasıyla BM'ye üye ülke sayısı 192'ye ulaştı.
Kaynak:
http://www.nethaber.com/NewsDetails.aspx?id=13145

Sonuç olarak Birleşmiş Milletlere dünyada bulunan üye ülke sayısı 192’dİr.

Uluslararası ortamda tanınan ve Birleşmiş Milletlere üye olmayan ülkeler konusuna hiç girmiyorum çünkü sayıları ve durumları karmaşıktır.


Kafanız karıştı değil mi?

Abi hakikaten karmaşıklaştı…

Dur hele esas şimdi tam karışacak.

Neymiş o abi?

Ülke/devlet sayısı pek tabi ki, devletlere göre de farklı sayılar içermektedir.

Haydaaa…

Dünya ülke sayısı A.B.D ve Fransa’ya göre 190, Rusya’ya göre 172, İsviçre’ye göre 194’dür.

Bu nasıl iş abi! Şimdi iyice çorba oldu.

Adam o ülkeyi tanımıyor aslanım! Yok sayıyor. Kim ne diyebilir ki?...

Şimdi abi neyi esas alıp dünyada şu kadar ülke/devlet/bayrak var diyebileceğiz?

Yahu BM’yi esas alsak diğer ülkeler bir yana Vatikan ve Filistin BM'e üye değildir. İsviçre, BM’ye daha 2002’de girmiştir.

Biz en iyisi Türkiye kaç diyorsa onu baz alalım mı?

Bu da sakattır. Niye mi?

Örneğin, 15 Kasım 1983'te bağımsızlığını ilan eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye tarafından tanınırken 24 yıl içinde başka hiçbir ülke tarafından tanınmamıştır. İlk başta Pakistan ve Bangladeş tanımış ise de sonradan vazgeçtiler. Buna karşın, Kıbrıs'ta iki devletin varlığını kabul etmeyen Güney Kıbrıs Rum Kesimi de, AB üyesi olmasına karşın Türkiye tarafından tanınmamaktadır.

Neyse abi ben vazgeçtim!

Neyden?

Dünyada kaç ülke var ise var… Rakamlar bir türlü netleşmiyor. Her ülke kendine göre bir sayı belirliyor. Onun için dünya devlet sayısını öğrenmeme yolunu seçtim. Ha bu bilgi de eksik kalıversin canım…
Anladım. Bu da bir yöntemdir. Anlaşıldı ki dünya da devlet sayısını bulmak dünyada barışı bulmak kadar zordur. Ya da olanaksızdır diyelim ve konumuzu burada keselim.

Bu yazının hazırlanmasında kaynak olarak kullandığım Dr. Ahmet Fidan’a teşekkür ediyorum.

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/06 Haziran 2009

1 Haziran 2009 Pazartesi

GÜZELLİĞİN VE ESTETİĞİN DAĞILIMI


Venezuellalıların kalça ve göğüsleri çok güzeldir.

Vücut orantıları ise çok düzgündür.

En fazla dünya güzeli çıkaran ülke de Venezuella’dır.

Acaba bu Latin Ülkesinde ne var ki böyle?

Güzellik yarışmalarında Venezuella kızlarının ezici bir üstünlüğü bulunuyor.

Associated Pres (AP) bunun nedenini araştırmış ve bazı sonuçlar çıkarmış:

VENEZUELLA deyince herkesin aklına kızları geliyor.

Şimdiye kadar 4 Kainat, 5 de Dünya Güzeli çıkaran ülkede güzellik sektörüne yılda 1.1 milyar dolar harcanıyor.

25 milyon nüfuslu ülkenin yarıya yakını dar gelirli olmasına rağmen Venezuella tüm Latin Amerika ülkeleri arasında kozmetiğe en çok para harcayan ülke...

Kızlarda göğüs ve burun estetiği henüz 15'inde başlıyor.

Hatta bu tür ameliyatlar doğum günlerinin en gözde hediyeleri arasında yer alıyor.

Fiyatları ise ABD'nin 10'da biri...

Geleceğin kraliçeleri henüz 5 yaşında podyuma çıkıyor.

Hükümet bu yarışmaları ülkenin tanıtımı olarak görüyor.

Güzellik akademileri, salonları ve spa merkezlerinin açılmasına destek veriyor.

Sonra devam ediyor?

Brezilyalı kadınların ciltleri çok güzeldir.

Kalçaları ve göğüsleri de, çok estetik bir görünüme sahiptir.

Almanların burunları oldukça biçimlidir.

Aynı şekilde, Fransızlar da düzgün burunları ve güzel göğüsleriyle dikkat çekerler.

Travma dışında estetik amaçlı burun ameliyatı yaptıran bir Alman veya Fransız neredeyse bulamazsınız.

Bu kadar bilgiyi niye paylaştım?

İşte şundan dolayıdır:

Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz çanağı ırkının yüz, boy ve genel vücut orantısı açısından çok estetik bir ırk değilmiş.

Ya işte can alıcı nokta burasıdır.

Akdeniz çanağı olarak kast ettiği ülkeler ise Türkiye, Yunanistan, Mısır, Suriye, Lübnan, İsrail…

İsrail’i saymıyorum çünkü daha yeni kuruldu. Diğer ülkelerin hepsinin ortak yanları demografik yapılarının çoklu insan ırkına dayanmasıdır. Hepsinin diğer bir ortak yanı ise topraklarında çoklu kültür ve folklorun egemen olmasıdır…
Şimdi İstanbul’a bakalım mı? Bizans var, Osmanlı var, Türkiye var…

Ha keza Mısır sanki farklı mı? Arap gibi görünse de kimler gelmiş, kimler geçmiş… Ne uygarlıklar kurulmuş ve yıkılmış… Saymakla bitmez…

Sakın söylediklerimi başka bir şeye çekmeyin. Bir uzman doktor bir şeyler söylemiş ve onun düşüncelerini tamamlamaya ve nedenlerini bulmaya çalışıyorum. Irkçılık falan yaptığımı umarım kimse düşünmez.

Saf kalan ırklar daha estetik oluyor. İşte Ruslar, işte Almanlar, işte Fransızlar, işte İngilzler…

Saygı ve sevgilerimle…

Ömer Özdamar/01 Haziran 2008