Kahvaltıya
müteakip Karadağ/KOTOR’a yolculuk başlar.. Yol üzerinde Avrupalı jet sosyetenin
uğrak yeri olan Saint Stefan Yarım Adasını panoramik olarak gördük..
Karadağ/KOTOR
şehri ve körfezi muhteşem olup kiliseler ve tarihi saat kulesi görülmeye
değer..
Adriyatik
kıyısından Hırvatistan’a geçiş ve DUBROVNİK’e varış..
Hırvatistan/DUBROVNİK
şehri İtalyan mimarisinden oldukça etkilenmiş ve otantik hali mükemmel korunmuştur..
Katolik çoğunluğa sahip oldukları için İtalya etkisi ve yansıması elbette kaçınılmazdır..
UNESCO
Dünya miras listesinde olan DUBROVNİK tarihi sokaklarında gezerken; ilk kez kendimi
14. Yüzyılda yaşıyormuş gibi hissettim.. Tek kelimeyle harika.. Tarihi
kiliseleri, saat kuleleri, teleferikle çıkılan kale surları..
Turist
akınına uğramış hem de Mayıs ayı başında, kim bilir yaz sezonu nasıl olur..
Otobüse
binip Bosna Hersek topraklarına geçiş ve Trebinje şehrinde konaklama..
Sabah
Kahvaltısına sonra Blagaj Tekkesi (Balkan Alevileri) ve Buna (TUNA DEĞİL) Nehri kaynağının olduğu yer
ziyaret edilir..
Dağın
dibinden su fışkırıyor ve BUNA nehrini oluşturuyor..
Nehir
kıyılarında oturma yerleri ve kafeler mevcut olup 1-2 saat su sesiyle kafa
dinlemek mümkündür..
Ve
Tarihi MOSTAR şehrine hareket başlar.. 1557 yılında Mimar Hayrettin tarafından
inşa edilen tarihi MOSTAR köprüsü görülür.. 1993 yılında Hırvat topçusu
tarafından yıkılan köprü 2004 yılında Türkiye tarafından tekrar restore
edilir..
Köprünün
diğer ilginç hikayesi 22 metre yüksekliğe ulaşan köprü üstünden aşağı nehre atlayan
Bosnalı delikanlılar kızlara kur yaparlar..
Şaka
bir yana ne kur yaparım ne de o köprüden aşağı atlarım:J))
Tarihi
daracık sokakları ve çarşısı görülmeye, gezilmeye değer..
Tabii
sokağın sonuna doğru önüme savaş müzesi çıktı.. 5 EVRO giriş ücretini ödedim ve
girdim.. Tarihi gerçekleri gördüm ve bir kez daha şok oldum..
Hani
askerin de bir raconu vardır. Bir şehri kuşatırsın ve kadınlara, çocuklara,
yaşlılara ayrılması için süre verirsin, sonra savaşırsın..
Amaç
toprak kazanma değil sadece etnik temizlik olunca savaş anlamını yitiriyor.. Akılsız,
geçmiş duygularının esiri fanatik, aşırı milliyetçi Sırp yönetimi, ne kadar Bosnalı
varsa öldürmeyi planlıyor.. 2 milyon Bosnalı var ve 3.5 yılda bunun ancak 400
binini yok edebiliyor.. Bunların sonucunda elindeki tüm toprakları kaybediyor..
Yugoslavya’dan 7 tane ayrı devlet doğuyor..
Sonuçta
kanaatim odur ki bu insanlık suçunu ve utancını
Hırvatlar ile Sırplar yüzyıllar boyunca taşıyacaklar..
Akşamüstü Bosna Hersek Başkenti Saraybosna’ya varıyoruz..
Saraybosna
içinde apartmanlarda hala mermi izlerini görülebiliyor.. Osmanlı ile
Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun izleri durmaktadır..
Camiler
ağırlıklı olmakla beraber kiliseler de mevcuttur..
Külliye,
medrese, saat kulesi, bedesten görülüyorken Musevi Sinagogu, Ortodoks Kilisesi,
Katolik Katedrali de görülebiliyor..
Tarihi
Osmanlı çarşısı gezmek ve alış-veriş yapmak için birebirdir..
Yarın
son yazımda Belgrad ve Sofya şehirlerini anlatacağım..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder