10 Mayıs 2019 Cuma

Baştan Başa Balkan Turu Yazısı-4 (Karadağ-Hırvatistan-Bosnahersek)


Kahvaltıya müteakip Karadağ/KOTOR’a yolculuk başlar.. Yol üzerinde Avrupalı jet sosyetenin uğrak yeri olan Saint Stefan Yarım Adasını panoramik olarak gördük..






Karadağ/KOTOR şehri ve körfezi muhteşem olup kiliseler ve tarihi saat kulesi görülmeye değer..

Adriyatik kıyısından Hırvatistan’a geçiş ve DUBROVNİK’e varış..

Hırvatistan/DUBROVNİK şehri İtalyan mimarisinden oldukça etkilenmiş ve otantik hali mükemmel korunmuştur.. Katolik çoğunluğa sahip oldukları için İtalya etkisi ve yansıması elbette kaçınılmazdır..
UNESCO Dünya miras listesinde olan DUBROVNİK tarihi sokaklarında gezerken; ilk kez kendimi 14. Yüzyılda yaşıyormuş gibi hissettim.. Tek kelimeyle harika.. Tarihi kiliseleri, saat kuleleri, teleferikle çıkılan kale surları..
Turist akınına uğramış hem de Mayıs ayı başında, kim bilir yaz sezonu nasıl olur..






Otobüse binip Bosna Hersek topraklarına geçiş ve Trebinje şehrinde konaklama..

Sabah Kahvaltısına sonra Blagaj Tekkesi (Balkan Alevileri) ve Buna (TUNA DEĞİL) Nehri kaynağının olduğu yer ziyaret edilir..



Dağın dibinden su fışkırıyor ve BUNA nehrini oluşturuyor..

Nehir kıyılarında oturma yerleri ve kafeler mevcut olup 1-2 saat su sesiyle kafa dinlemek mümkündür..

Ve Tarihi MOSTAR şehrine hareket başlar.. 1557 yılında Mimar Hayrettin tarafından inşa edilen tarihi MOSTAR köprüsü görülür.. 1993 yılında Hırvat topçusu tarafından yıkılan köprü 2004 yılında Türkiye tarafından tekrar restore edilir..
Köprünün diğer ilginç hikayesi 22 metre yüksekliğe ulaşan köprü üstünden aşağı nehre atlayan Bosnalı delikanlılar kızlara kur yaparlar..
Şaka bir yana ne kur yaparım ne de o köprüden aşağı atlarım:J))


Tarihi daracık sokakları ve çarşısı görülmeye, gezilmeye değer..

Tabii sokağın sonuna doğru önüme savaş müzesi çıktı.. 5 EVRO giriş ücretini ödedim ve girdim.. Tarihi gerçekleri gördüm ve bir kez daha şok oldum..




Hani askerin de bir raconu vardır. Bir şehri kuşatırsın ve kadınlara, çocuklara, yaşlılara ayrılması için süre verirsin, sonra savaşırsın..
Amaç toprak kazanma değil sadece etnik temizlik olunca savaş anlamını yitiriyor.. Akılsız, geçmiş duygularının esiri fanatik, aşırı milliyetçi Sırp yönetimi, ne kadar Bosnalı varsa öldürmeyi planlıyor.. 2 milyon Bosnalı var ve 3.5 yılda bunun ancak 400 binini yok edebiliyor.. Bunların sonucunda elindeki tüm toprakları kaybediyor.. Yugoslavya’dan 7 tane ayrı devlet doğuyor..
Sonuçta kanaatim odur ki bu insanlık suçunu ve utancını Hırvatlar ile Sırplar yüzyıllar boyunca taşıyacaklar..

Akşamüstü Bosna Hersek Başkenti Saraybosna’ya varıyoruz..
Saraybosna içinde apartmanlarda hala mermi izlerini görülebiliyor.. Osmanlı ile Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun izleri durmaktadır..
Camiler ağırlıklı olmakla beraber kiliseler de mevcuttur..
Külliye, medrese, saat kulesi, bedesten görülüyorken Musevi Sinagogu, Ortodoks Kilisesi, Katolik Katedrali de görülebiliyor..
Tarihi Osmanlı çarşısı gezmek ve alış-veriş yapmak için birebirdir..






Yarın son yazımda Belgrad ve Sofya şehirlerini anlatacağım..




Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: