ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner'ın brifinginde de
gündem Musul operasyonuydu.
Açıklama sonrası sorular bölümüne geçiliyor. ABD’li gazeteci
bakın ne soruyor?
"Peki,
orada yani Musul’da bulunan Amerikan askerleri emirleri Irak hükümetinden mi
alıyor?"
Cevap: "Biz orada
sadece eğitim ve danışmanlık için bulunuyoruz."
Başka
gazetecinin sorusu geliyor:
"Ne zamandan beri ABD, yabancı askerlerin Irak içerisinde bulunması için Irak hükümetinin rızası olması gerektiğini düşünüyor? Daha önce siz girip önceki lideri devirdiniz ya."
Cevap: "Şu anda şartlar farklı. Bugün Irak'ta seçilmiş
bir hükümet var."
Demokrasinin ve gazeteciliğin Türkiye’mizde ne kadar geride
olduğunu bu diyaloglardan kolayca anladım ben..
Neden mi?
Hayal edelim ya da varsayalım.. Türk gazeteci, Türkiye
Dışişleri Bakanlığı sözcüsüne bu tarz sorular sorsun:
A. İlk iş akreditasyon iptal edilir ve bir daha basın
toplantısına alınmaz.
B. Gazetecinin çalıştığı yazılı ya da görsel medya patronuna
telefon edilir ve iş akdi sonlandırılır.
C. Başka bir medya şirketinde iş bulması olanaksız hale getirilir.
D. Şartları ve tutumunu çok zorlarsa ya da zorlanırsa; bir şekilde
tutuklanır.
Anladınız değil mi?
Bizde gazetecilik jargonu ise, sorular erk sahiplerini rahatsız
etmeyecek, toplumu bilgilendirmeyecek ve kazık soru değil de önceden haber
edilen balık sorular sorulacak..
Neden böyle bir kanıya vardığımı anladınız mı şimdi?
Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR
Facebook : https://www.facebook.com/omerozdamar62?ref=tn_tnmn
Twitter : https://twitter.com/omerozdamar
E-mail : homeros80@hotmail.com
Twitter : https://twitter.com/omerozdamar
E-mail : homeros80@hotmail.com
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder