Ben de anlamadım ki bu seçim nereden çıktı?
Bileniniz var mı?
Yüzeysel bilgilerle değil, derinlemesine bu seçimlerin
manasını açıklayabilenin alnından öperim..
7 Haziran’da Türkiye seçmeni bir karar verdi ve
tercihini tek başına iktidar yönünde kullanmadı..
Gelin, görün ki tek başına iktidar olamadı ama önce
TBMM Başkanlığını aldı, sonra da amma öyle, amma böyle AK Parti iktidarı devam
etti..
Neden?
Tamamen ufuk ve gelecek planlamasından yoksun, çapsız muhalefet
siyasetçilerin varlığı maalesef..
Kim ne derse desin; Türkiye siyasetini dizayn eden,
yönlendiren Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır..
CHP, MHP liderleriyle elinde topaç gibi oynamaktadır..
Hafızamızı yoklayın bir..
7 haziran seçimleri bitti, Sayın Erdoğan 3 gün çıt
çıkarmadı.. Sessiz ve derinden geleceğe dair siyasi planlamaya yaptı bence..
Önce parti liderlerinin bilgisi ya da bilgisi dışında
CHP Milletvekili Deniz Baykal, sonra MHP’den Tuğrul Türkeş ve HDP’den Celal
Doğan ile görüşme yaptı..
Truva atı gibi partilerin içine sızarak; AK Parti’yi
ve kendisine büyük siyasi zarar verecek kombinasyonu baştan bozdu..
TBMM Başkanını AK Parti adayının seçilmesinin tek
sebebi; CHP ile MHP arasında Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde temeli atılan koordinasyonun
bozulmasıdır..
Bunu nasıl başardı?
CHP’ye koalisyon ışığı yakıldı, Baykal’a ‘’TBMM
Başkanlığı senin’’ dendi ve plan tıkır tıkır işledi..
Türkiye’nin siyasi kaderini bozan tek siyasi figür
Sayın Deniz Baykal’dır..
Neden?
Eğer TBMM Başkan adayı olarak çıkmasaydı; yüzde 99
olasılıkla MHP adayı Ekmeleddin Bey seçilecekti.. Daha önce Cumhurbaşkanlığı
adaylığında destek olmuş CHP , mutlaka oy verirdi, HDP’de dışarıdan yeterli
desteği sağlardı.. İşte o zaman siyasi deprem başlardı.. Ne AK Parti, ne saray
kalırdı..
Nasıl?
TBMM Başkanı Ekmeleddin Bey oldu mu? Bir kere TBMM
asla kapanmazdı, yaz boyunca çalışırdı.. Her 3 partinin de seçim vaatlerinin
ilk maddesi olan ne kadar yolsuzluk soruşturması varsa hepsi konuşulur,
görüşülür, karara bağlanırdı..
2 yıllık süreyle bile olsa CHP-MHP koalisyonu
kurulurdu, azınlık hükümeti olarak devam ederdi.
Ve en önemlisi çok muhtemeldir ki bu çatışmalı ortam
yaşanmazdı..
AK Parti, parçalanma sürecine hızla girerdi.. Çok
muhtemel, Sayın Gül, yeni partinin kurulması için kolları sıvardı..
Peki, ne oldu şimdi?
1 Kasım’da tekrar sandığa gidilecek ve AK Parti’nin
276’yı geçmesine uğraşılacaktır..
Olur mu?
Valla normal şartlarda olmaz ama eksik olan 18
milletvekilini çok az seçmen sayısıyla (işte 300 oy, işte 2 bin oy, işte 3 bin
oy) kaybettiği yerlere odaklanarak 276’yı
bulması olasıdır..
276’yı bulmasına yardımcı olacak en önemli partner PKK’dır..
Çatışma seçim gününe kadar sürdükçe HDP’nin oyu yüzde 10 ve aşağısına
sarkacaktır..
‘’Neden normal şartlarda olmaz’’ dedim?
Çünkü 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar pozitif değişen ne
ekonomi, ne adalet, ne de dış siyaset vardır.. Tam aksine hepsi 7 Haziran’dan
daha negatif noktaya sürüklenmiştir.. İşte dolar 3 TL’yi aşmış, işte
mahkemelere, adalet saraylarına güven bunalımı had safhaya çıkmıştır, işte Esad
yerinde kalmış, hem de PUTİN’in ordu desteğiyle.. En mühimi de her şey pahalanmış,
yüzde 20-30 fakirleşmiş haldeyiz..
Bu şartlarda bir iktidar partisinin çoğunluğu
sağlaması mantıklı durmuyor.. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım mantıksız
siyasi manevralar yüzünden 276’yı bulması olasıdır..
Yahu 7 Haziran’da seçim oldu, yaylaya çıktım, 3 ay
durdum, geri geldim, yine seçim, yine sandık buldum önümde..
Seçmen olarak bıktık, usandık artık.. Herkesin işi
kaydı var, herkes önüne bakmak istiyor ama bunu bir türlü muhalefet anlatamıyor..
Muhalif düşünen birisi olarak siyasi analizim ve
gözlemim bu minvaldedir..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder