30 Mart 2015 Pazartesi

Ön seçim serüveni bitti..


Ta 40 yıl öncesine ait bir terim olan ‘’ön seçim’’ neredeyse unutulmaya yüz tutmuştu.. Hatta TDK (Türk Dil Kurumu) bile önceki yıllar yazım kılavuzunda birleşik ‘önseçim’ şeklinde yazmış, son yıllarda ise ayırmış ve ‘ön seçim’’ haline sokmuş.. Velhasıl siyaset dünyasının çok ama çok uzağına savrulmuş bir terimdir..

Kontenjanlı ya da fermuarlı da olsa CHP, ‘2015 Genel Seçimleri’ öncesi milletvekili adaylarını belirlemek için hakim kontrolünde üye bazlı ön seçim yaptı..

Tabii ki Burdur ölçekli ön seçim serüvenini anlatacağım, çünkü yaklaşık 70 gündür aday adayı arkadaşımın kampanyasında vardım ve genelde yanındaydım..

Peki, bu 70 günde neler kazandım, neler kaybettim?..

Bir kere çok şey kazandım, buna karşılık az bir şey kaybettim..

Tefenni ilçesi Yeşilköy’ü gördüm.. Tek kelimeyle muhteşem konumu ve güzelliği vardır..

Gölhisar, hakikaten göletler ve barajlar diyarıdır.. Hatta göl içinde adacığı bile vardır..

Altınyayla, sisli ama karamsarlığı azaltan heybetli bir yerdir.. Fethiye il olursa muhtemelen bağlanır, çünkü Burdur’dan daha yakındır..

Yeşilova, adı gibi hem yeşil, hem de bakir kalan ender güzellikleri sunar gelenlere..

Karamanlı, Tefenni arası takriben 10 KM. olup keşke birleşip daha büyük ilçe haline gelebilselerdi..

Çeltikçi zaten yasanın eksikliğinde kaynaklı olarak ilçe kalmaya devam ediyor.. Hani beldelerin kapanmasında 2 bin ve aşağısı diyor ya, buna ilçeler de dahil dese Çeltikçi hemen köy olurdu..

Edindiğim dostluklar, arkadaşlıklar kazanımlarımın bonusu oluyor artık..

En çok merak ettiğiniz, kaybettiklerim değil mi?

İşte sıralıyorum:

Ön seçimin icrası sırasında ‘’Truva atlarını’’ görmek; bende inanç ve güven kaybına yol açtı..

Bazı ilçelerimizde CHP’nin örgütsel durumunu görünce ‘’valla bu parti çok sağlammış, neleri ve kimleri taşırmış’’ dedim içimden..

Yönetim kurulunu tanımayan ilçe başkanı mı ararsın?

Adam üye bile olamamış, dolayısıyla ön seçimde oy kullanamamış ama ilçe başkanı olmuş mu ararsın?

‘’Hey güzel Allah’ım’’ dedim içimden..

Siyasi taktikler, entrikalar bini bir para..

Örgütlerin çoğu paramparça olmuş, 2’li hatta 3’lü yapıya bürünmüş..

Örgütlerin bu hale gelmesinde baş sorumlu olarak gördüğüm ‘Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan yardımcısı Adnan Keskin’ abimizi; Denizli CHP üyeleri ‘ön seçimde’ liste dışına itmiş.. Buradan Denizlili CHP’lileri yürekten kutluyor ve selamlıyorum.. Hay Allah razı olsun sizden!

İşin doğrusu CHP’li üyeler, ‘demokrasimizin olmazsa olmazı’ sayılan ön seçime daha tam konsantre olamadılar.. Acemilikler yaşandı elbette..

Fanatizmin ve tarafgirliğin; özgür iradelerine zincir vurmasına üyelerimizin büyük çoğunluğu maalesef izin verdiler..

CHP üyesinin en azından yüzde 70’nin sağduyu ve akıl ekseninde hareket edeceğini varsaydım ancak yanıldım.. Dilerim ve umarım; üyelerimiz ‘bu seçme hakkını’  2019 yılında da böyle heder etmezler..

Neden mi?

Be kardeşim, Bucak ilçesinde 50 bine yakın seçmen rezervi vardır. Neredeyse 40 yıldır bu seçmen denizinden CHP değirmenine su akmamaktadır.. Hadi genel merkez yoklamasında olmadı, yahu ön seçimde üyeler bari bu gerçeği göremez mi?

Sevsek de, sevmesek de realite şudur: Bucaklılar tek başına milletvekili çıkaracak seçmen çoğunluğuna sahiptirler.. Burdur seçmen sayısı 70 bin civarındaysa Bucak ilçesi seçmen sayısı 50 bin civarındadır.. Burdur’un 7 ilçesinin toplam seçmen sayısı Bucak ilçesi seçmen sayısına eşittir..

Ah benim CHP’li üyelerim, hadi birinci sıra Burdur merkez, ikinci sıra niye Bucak olmasın ki?

Kabul edin! Akıl ve mantık seçimini yapamadınız ve beceremediniz. Yaptığınız bu tercihle; keşke adaylara ve CHP’ye ekstra bir getiri olsaydı ama maalesef bırak getiriyi, götürü bile olur..


Son söz: çekirge bir zıplar, iki zıplar, üçüncüde çukura zıplar..

23 Mart 2015 Pazartesi

AK Parti paramparça..


Bu işin buraya varacağını bilmek için ne alim, ne de siyaset duayeni olmayı gerektirmiyor..

Kardeşim, AK Parti’nin 3 yüzü vardır..

Sayın Abdullah Gül, sakin yüzüdür..

Sayın Bülent Arınç, ikna yüzüdür..

Sayın Tayyip Erdoğan, lider yüzüdür..

En önemlisi 3’ü birden ancak bir bütünü oluşturur..

Abdullah Gül, tasfiye edildi..

Bülent Arınç, tasfiye edilme safhasında..

Tayyip Erdoğan, hem cumhurbaşkanı hem de AK Parti’de..

Olmaz abi, mümkün değil, bu iş yürümez..

Bazı yazar ve çizerlerimiz; Erdoğansız AK Parti’nin bir hiç olduğunu, asla başarı getirmeyeceğini dillendirip durdular..

Doğrudur, ama unuttukları ise Abdullah Gül ve Bülent Arınç olmadan da AK Parti bir hiç olur..

Rasim Ozan Kütahyalı, futboldan örnekleme yaparak; işte Napoli kulübü Maradona varken 2 kez şampiyon oldu ancak Maradona gitti, Napoli bitti..

Aslından farkında olmadan benim iddiamı desteklemiştir.. Çünkü Erdoğan olmadan AK Parti biter, daha seçimlere 2,5 ay varken bunun paniği başladı bile..

Doğru, Erdoğan AK Parti başında yoktur ama Arınç ve Gül de yoktur, sadece Davutoğlu vardır..

Oysa kendisi için (Sayın Erdoğan cumhurbaşkanı oldu.) siyasete devam anlamında nasıl istisna yaratıldıysa; Sayın Gül ve Sayın Arınç için de yaratılmalıydı..

Çünkü bu 3’lü AK Parti’nin hafızası, aklı ve en mühimi pusulasıydı..

AK Parti, paramparça olmaya mahkumdur ve de olacaktır..

Tarih bakalım kimi haklı çıkaracaktır?



18 Mart 2015 Çarşamba

8 Haziran sabahı AKP gider mi, kalır mı?


Bakın önce eldeki davranış ve konuşma verilerini yansıtayım, ‘gider mi, kalır mı?’ ondan sonra yorumlayayım..

AKP kurmayları son 1 aydır panik içindeler..

Başbakan Davutoğlu, kaç defa siyaseten açığa düştü..

Örnekler mi?

Yanına ekonomi kurmaylarını topladı ve ‘’şeffaflık tasarısı’’ açıkladı.. İşte herkes mal beyanında bulunacak, siyaset rant devşirme alanı olmaktan çıkarılacak..
Güzel bir proje..
Ne oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müdahil oldu ve seçim sonrasına ertelendi..

Başbakan Davutoğlu, Ankara İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada; 4 bakanın yüce divana sevkini düşünürken Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘hayır, olmaz’ dedi ve olmadı..

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı 8 Haziran sonrası kurulacak olası AKP hükümetinin dışişleri bakanı olarak planlayan Davutoğlu, yine açığa düştü ve 1 ay sonra Hakan Fidan istifasını ve adaylığını geri çekti, MİT’e döndü..
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, istemedi..

En son bombayı Cumhurbaşkanı Erdoğan, patlattı.. Balıkesir’de halka hitabında ‘’Kürt sorunu, morunu yoktur’’ dedi, çözüm sürecini yürüten Başbakan Davutoğlu ve ekibini açığa düşürdü..

Bakın, AKP’nin üst aklı 3 kişiye bağlıydı.. Kimdi bu siyasiler? Bülent Arınç, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan..

Ne oldu şimdi?

Bülent Arınç kenara itildi, Abdullah Gül uzaklaştırıldı ve sadece Tayyip Erdoğan kaldı..

Bu durum AKP içi siyasi mücadele ve rekabete yüzde 99 yansımıştır. Parçalı yapı haline gelmiştir ve bir şekilde devam etmektedir.. Esas gürültü-patırdı 7 Nisan sonrası kopacaktır. Milletvekili aday listeleri YSK’ya teslim edilsin ve isimler açıklansın; offf, ortalık nasıl toz-duman olacak, işte o vakit göreceksiniz..

Siz bakmayın, anket şirketlerinin açıklamasına.. Zaten sadece 2 şirket açıklıyor. Onlarda işte zoraki yüzde 47 falan diyorlar.. Yüzde 40 ve civarı gösteren anket şirketi asla kabul görmüyor, gerekirse o şirketin üzerine maliyeciler gönderiliyor.. Örnek mi? Gezici anket şirketine yapılan mali polis baskını..

Cemaat zaten 1,5 yıldır AKP ile savaş halinde.. Tüm yazılı ve görsel medyası sabahtan akşama kadar AKP aleyhinde ne kadar bilgi varsa pompalıyor..

Dış etkenlerin saldırısı ve baskısına ilaveten Merkez bankası-Cumhurbaşkanlığı kavgasının da eklenmesiyle Dolar-TL 2.60 civarındadır..

Peki, bu kadar veriden sonra seçimlere takriben 80 gün kala durum nedir?

8 Haziran sabahı AKP gider mi, kalır mı?

Valla ‘kesin gider’ diyemem ama zayıflayacağı mutlaktır.. Siz bakmayın 400 milletvekili istemeyi falan, gerçek şudur ki 276’yı bile kıl payı bulabilir..

Oy oranları ne olur?

Valla artı-eksi 2 yanılma payıyla tahminim şöyledir:
AKP Yüzde 40,
CHP Yüzde 28,
MHP Yüzde 16,
HDP Yüzde 11,
Diğerleri Yüzde 5..

Çıkaracağı milletvekili sayısı:
AKP 270-290 arası,
CHP 140-160 arası,
MHP 80-100 arası,
HDP 50-70 arası..

Bakalım, 8 Haziran sabahı bu tahmin ve öngörüm yatacak mı, tutacak mı?




16 Mart 2015 Pazartesi

Rektörlük seçimi ve koca koca profesörlerin düştüğü hale bakın!


Yahu bir film izlenir, olumlu ya da olumsuz izlenimlerle biter..

Ama aynı film 100 kere izlenmez ki..

Hadi Kemal Sunal filmi olsa amenna; o bari güldürüyor..

Ama bu oynan filmde ne güldürü, ne de mizah var, sadece oyun içinde oyun var..

Yıllardır hep düşünürüm ancak bir türlü yazma fırsatı çıkmadıydı.. Nihayet İÜ Rektörlük seçimi olunca yeniden depreşti ve yazdım işte..

Şimdi ağabeyler, kardeşler, arkadaşlar, yıllardır oynanan bir seçim oyunu vardır, her seferinde de koca koca profesörler bu oyuna alet oluyorlar ve çok aciz duruma düşüyorlar..

İÜ (İstanbul Üniversitesi)’de rektörlük seçimi yapılıyor, işte tüm üniversite akademik personeli 10 küsur aday arasından birini tercih ediyor. Sonuç olarak üniversitemizi en iyi yönetecek kişi budur diyor..

Daha şimdiye kadar oylamada birinci çıkıp; YÖK önerisi ve Cumhurbaşkanı atamasıyla rektör olanı hiç görmedim, hiç duymadım.. Olduysa bile kesinlikle istisnadır..

Peki, ne oluyor?

Üniversite akademik personeli tarafından en az istenen kişi ‘pat’ diye cumhurbaşkanı tarafından rektör olarak atanıyor..

Bu ne anlama geliyor?

Yahu işte sizlere (üniversite akademik personeli) sanal olarak tatmin etmek için bir sandık koyduk ama esas ve geçerli seçimi YÖK ile Cumhurbaşkanı yapar.. Sizlerin tercihi ve oylarınızın hiçbir hükmü yoktur..

Ey profesörler, sizler niye alet oluyorsunuz hatta maskara oluyorsunuz yıllardır bu sandık oyununa?

Yapmayın seçimi ya da seçime katılmayın..

Nasıl olsa kendi bildiklerini okuyorlar ya, bari Türkiye’de ve dünyada demokratik üniversite diye sicil katkısı sağlamayın..

Bu kadar basit akıl yürütme birçok profesör için neden zordur acaba?

İÜ Rektör Adayı Belirleme Seçimi Sonuçları İlk Altı
Dr. Raşit Tükel: 1202
Dr. Mahmut Ak: 908
Dr. Harun Cansız: 382
Dr. Faruk Erzengin: 18
Dr. Recep Seymen: 17
Dr. Muhittin Kaplan: 1

12 Mart 2015 günü seçim yapıldı ve sonuçlar gönderildi.. Herkes gibi ben de merakla takip edeceğim..


YÖK ve Cumhurbaşkanı ibreti alem için 1 oy alanı kişiyi rektör atıyor mu? Allahhhhh tadından yenmez artık:J)

15 Mart 2015 Pazar

Yılmaz Özdil tam bir provokatif ve manipülatif yazar..


Tamam, dili çok sivri..

Tamam, dili çok kıvrak..

Tamam, dili çok keskin..

Tamam, dili çok muhalif..

Eyvallah!

Ancak 13 yıldır AKP’ye dolaylı yoldan destek oluyor..

Nasıl mı?

AKP’ye oy veren grupları, dernekleri, STK’ları, en kötüsü sıradan vatandaşları genelleme yaparak hem hakaret ediyor, hem de küçümsüyor..

İşte AKP’ye oy veren vatandaşlara ‘bidon kafalı’ sıfatını yakıştırıyor..

Bu vatandaş artık bir zaman sonra AKP tercihini değiştirecek olsa bile sırf bu yüzden yine değiştirmez..

Yahu sen hangi hakla vatandaşa ‘bidon kafalı’ dersin..

CHP üzerinde büyük bir kambur idi, neyse ki uzaklaştırıldı..

Şimdi de ulusalcılarla kol kola..

Bence onları da aşağı çeker  artık..

Bugün sosyal medya üzerinde dolaşan bir haber artık bu yazıyı yazmamı elzem ve zorunlu kıldı..

Neydi o köşe yazısındaki metin?

‘’Ha illa Hakan Fidan kim diye merak ediyorsanız... Akp yandaşı başçavuş olduğunu biliyoruz, başka da bir kabiliyetini duymadık.’’

Yahu be adam, Hakan Fidan’ı istediğin kadar eleştir ancak ‘’başçavuş’’ deyip niye genelleme yapıyorsun?

Sen nasıl bir provokatif  ve manüpilatif bir yazarsın arkadaş.. Tüm ‘’Başçavuşları’’ niye kategorize ediyorsun, niye aynı çuvala sokuyorsun..

AKP yandaşı olan ‘başçavuş’ vardır, olmayan vardır, sen niye hepsini rencide edecek şekilde Hakan Fidan üzerinden karşına alıyorsun?

Senin gibi provokatif  ve manüpilatif yazılar yazan köşe başı kapmış insanlar yüzünden medeni ve demokratik ortamda AKP muhalefeti yapılamıyor.. Ondan sonrada tüm seçimlerde AKP yüzde 50 civarı oy alıyor..

Bırak genelkurmay başkanını savunmayı, sen sıradan vatandaşı savun ve onun yanında dur..

AKP’yi iktidardan ne genelkurmay başkanı indirebilir, ne de kozmik odalar.. Sivillere dön sivillere..

50 milyon seçmen var, bir tanesi de genelkurmay başkanıdır.. Hepsi o kadar.. Genelkurmay başkanının oyu 50-100 sayılmıyor..

6 yıl önce genelkurmay başkanına hukuksuzluk yapıldı, karşı çıktın diyelim, bugün cemaate hukuksuzluğun daniskası yapılıyor, niye karşı çıkmıyorsun?

İşte bu yüzden büyük halk kitlesi üzerinde hiçbir etkin yoktur. İşte fanatik küçük bir azınlığınla; sen oyalan dur bakalım..





8 Mart 2015 Pazar

Burdur ve CHP makus talihini kıracak…


Son 10 yıldır, hem CHP içinde, hem de aktif siyasetin tam göbeğinde yer aldım.

Kim ne derse desin 29 Mart 2015 günü, CHP ve Burdur’un siyasi geleceği şekillenecek ve bambaşka bir yola girecek..

Takriben 2 bin merkez, 2 bin de ilçeler olmak üzere toplam 4 bin küsur CHP’li üyemiz Burdur merkez ve 10 ilçemizde aynı gün, aynı saatler arasında sandığa gidecek, 3 tercihini yapacak ve Burdur milletvekili adaylarını belirleyecek.

Kesin ve değişmez sonuçlarla sıralama ortaya çıkacak ve 7 Haziran’a kadar siyasi çalışmalar son hızla sürecek.

YSK genelgesi gereği 29 Mart 2015 günü CHP’li üyelerimiz 11 aday adayı listesinden en az 2, en çok 3 ismin karşısına çarpı işareti koyacak, zarfın için yerleştirecek ve sandığa atacak.. 1 ya da 4 tercih olursa oy geçersiz olacak..

Burdur merkez,  belediye başkanlığı önseçiminde bu tercihini başarıyla yaptı ve belediye başkanlığını kaptı..

4 bin küsur üyemiz; yine aynı şekilde CHP’nin büyümesini, geleceğini ve bunun sorumluluğunu dikkate alarak en iyi aday adayını belirleyecek ve cümle aleme ilan edecek. En önemlisi herkes bu iradeye ve sonuca saygı gösterecek..

Sağduyulu ve akılcı düşünen CHP’li üyelerimizin çoğunlukta olduğunu biliyorum ve en çokta buna güveniyorum.

Çünkü öyle bir tercih yapacaklar ve öyle bir irade ortaya koyacaklar ki, CHP milletvekili sayımız 1’den 2’ye çıkabilsin..

Burdur CHP ailesinin şimdiden önseçim şenliğini kutluyor ve daha nice başarılar diyorum..


6 Mart 2015 Cuma

‘7 Haziran’ sonrası yeni Türkiye mi, başka bir Türkiye mi?..


Kim ne derse desin AKP düşüşte.. Hele bu doların gidişini dizginleyemezlerse; seyret ki olacakları..

Abi, dolar endeksli oy oranını bile söyleyebilirim.. Haziran ayında dolar, 2.70 TL ve yukarısında kalırsa; mümkünatı yoktur ki AKP’nin oyu yüzde 40 ve üzeri olsun.. Hele 3 TL bir dolar olursa; yüzde 35 bandına gelir..

Nedeni ise her şeyin fiyatı artacak, alım gücü azalacak ve vatandaş kızacak..

Dolar artışının esas faturası 1-2 ay sonra çıkacaktır.. İlk işaretleri verildi bile.. Et ve et ürünleri fiyatı fırladı, hayvan yem fiyatları fırladı, ithal kömür fiyatı fırladı, benzin, mazot fiyatı fırladı..

Bundan sonra dolar artışı bahanesiyle artık her ürün fiyat artışına gidecektir..

O kadar zor durumdalar ki en sonunda Sayın Abdullah Gül’e bile fit olacaklar.. Daha 6-7 ay önce AKP’li olması için Kayseri AKP İl binasını adres gösterenler; milletvekili adayı olmasında ‘hayır olacağını’ söyleme noktasına sürüklendiler..

AKP kurmayları, olası başarısız seçim sonuçlarında darmadağın olacaklarını öngörebiliyorlar.. AKP’yi bir arada tutan tutkalın iktidar gücü olduğunu çok iyi biliyorlar..  İktidar gücü zayıfladığı andan itibaren kaçışlar başlar, artık parti binasında çaycılar bulunmaz..

Gelelim olası ‘7 Haziran’ senaryosuna..

Eğer yüzde 40 ve aşağı oy alınırsa; sonbahar’da yapılacak büyük kongrede Sayın Abdullah Gül, genel başkanlığa aday gösterilecektir.. Böylece Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrar ettiği kuvvetli başkanlık, zayıf Başbakanlık modeli çöpe atılacaktır.. Çünkü Sayın Gül, başkanlık sistemini uygun bulmadığını çok kez ifade etmiştir.

AKP için ne yapıp, ne edip iktidarın sürmesi lazımdır.. Çünkü partinin bekası buna bağlıdır.

Tek partner HDP gözükmektedir. HDP barajı geçerse ki geçmesi için kamuoyunda imaj ve algı çalışması yapılıyor..
Örnek mi?
Hükümet-İmralı-Kandil-HDP ortak Dolmabahçe açıklaması, 10 maddelik çözüm süreci ve silahların bırakılması falan bu bağlamda düşünülmelidir.. Siz bakmayın Demirtaş’ın hükümete yüklenmesini ya da hükümetin HDP’ye laf etmesini, hepsi danışıklı dövüştür..

Velhasıl HDP barajı geçerse AKP, muhtemelen 250-260 milletvekilli sayısına ancak ulaşacaktır. HDP ise 60-70 milletvekilliği kazanacaktır. İşte o zaman hem AKP iktidarı sürecek, hem de ‘güle oynaya’ anayasa değişikliği başta olmak üzere çözüm süreci nihayete erdirilecektir.

Yok, HDP barajı geçemezse işte o zaman ‘B’ senaryosu uygulanacaktır. HDP sıfır çekecek, kazanacağı milletvekilinin yüzde 90’nı AKP alacak ve iktidarda kalmak için 300 milletvekili sayısına kolayca ulaşılacaktır.

Dünya para sistemi ve Türkiye’nin geleceğini kurgulayanlar asla başka bir seçenek içinde baz senaryo düşünmüyorlar..

Peki, bu dolar-faiz savaşı ne olacak?

Döviz lobisi atak üstüne atak yapıyor ve sürekli saldırıyor..

Kime karşı?

Faiz lobisine..

Kim kazanır?

Her ikisi de..

Kim kaybeder?

Sabit ücretli çalışanlar, memurlar, işçiler ve emekliler..

Bir diğer tehlike ise ithal ham madde üzerinde çalışan fabrikaların, firmaların, şirketlerin bir kısmı batabilir ve işsizler de doğabilir..

‘7 Haziran’ sonrası artan enflasyon nedeniyle faizler yukarı gidecek, dolar 3 TL’de duracak, olası AKP-HDP hükümetince bu paradigma üzerinden yeni bir sayfa açılacak..

Bana göre dışarıdaki parasal fonlar ve spekülatörler bu beklentiyi satın alıyorlar..


Sonuç: Yeni Türkiye değil ama başka bir Türkiye bizi bekliyor..

1 Mart 2015 Pazar

AKP iradeyi çuvallamış..


AKP malumunuz olduğu üzere 1 Mart 2015 günü, tüm il merkezlerinde delegelerin katılımıyla temayül yoklaması yaptı..

İl ve İlçe yönetimi, kadın ve gençlik kolları üyeleri, mahalle temsilcileri, belediye başkanları, belediye ve il genel meclisi üyeleri kısaca AKP örgütü; aday adayları içinden ilinin milletvekili sayısı kadar tercih yaptı, zarfı kapattı ve sandığa attı..

Sıkı durun şimdi!

Sonra ne oldu?

Oy verme işlemi saat 10.00’da başladı, saat 16.00’sa sona erdi.. Hemen sandıktaki oylar çuvallara dolduruldu ve Ankara, AKP Genel Merkezine yollandı..

Ehee hani, kim kaç oy almış, aday adayı bilemeyecek mi ?

Hayır, gerek yoktur çünkü Ankara’da sayılacak..

2002, 2007, 2011 yıllarında yapılan temayül yoklaması sonuçları herkesin huzurunda sayılır ve kamuoyuna açıklanırdı.. 2015 yılında ise sayım yok, kimin ne kadar oy aldığı yok, herkes işine baksın dercesine oylar çuvallandı ve Ankara’ya postalandı..

Ne oldu şimdi?

AKP, demokrasi çıtasını yükseltti mi?

Hem de nasıl.. Çok feci geriye gidiş vardır..

Aslından delegenin iradesi çuvallanıyor ama kimse itiraz edemiyor.

Neden?

Abi, aday adayı çok, örgüt delegesi çok, öyle olunca; parti ‘’canın isterse’’ noktasına sürükleniyor..

Neden?

Abi, yüzlerce, binlerce insan sırada, görev almayı bekliyor..

Gerçi teamül yoklamasının etkisi yüzde 10-15 falan da olsa; parti bu kadar az demokrasiye bile tahammül göstermiyor..

Elbette bu konu parti içi meseledir ancak ülke geneli açısından demokrasiye ne kadar inandığının bariz göstergesidir.

AKP Genel Merkezi’nin talimatıyla neredeyse tüm il ve ilçe kongrelerinde seçime tek listeyle gidildi.. Başka 2.listeyle çıkan ya linç edildi ya da seçime sokulmadı.. Tüm zorluklara rağmen 2.liste seçime girse ve kazansa bile; hemen görevden alındı..

Benim söyleyecek lafım bitti..  Gerisi insanların düşünce hacmine kalmış bir olaydır..