1 hafta geçte olsa yaşadığım ilçeme bu film geldi. Ama bu kez de ben geçte olsa bu filmi ancak dün akşam izleyebildim.
Tam da beklediğim gibi nostalji yüklü, drama ağırlıklı, rebetika kültürünü yansıtan Çağan Irmak filmi olmuş, çok da güzel olmuş.. Kim ne derse desin filmin lokomotifi de büyük sinema oyuncusu Çetin Tekindor olmuş…
Girit göçmenlerinin yaşadığı çileyi, aynı zamanda taşıdıkları folkloru, içselleştirdikleri ada yaşam kültürü, aynı zamanda Anadolu insanıyla karşılaştıkları çelişkileri, çatışmaları sinema örtüsüne ancak bu kadar hoş ve güzel yansıtılabilir.
Filmin hikayesi ya da kurgusu Girit’ten göç eden dedenin, torunu üzerinde bıraktığı izlerin anlatımıdır…
Dede, 1923 yılında zorunlu ve hiçbir şey alamadan bırakıp geldiği evini hem çok özlemektedir, hem de görmekten çok korkmaktadır. 2 kez gitmeye yeltendiyse de ‘1974 Kıbrıs Harekatı’ ve ‘12 Eylül askeri müdahalesi’ nedeniyle çok merak ettiği evini görmeye gidememiştir.
İzmir’in şirin sahil ilçesinde yaşayan dede ile torun ilişkisi; izleyenlerin duygu yoğunluğunu çoğu kez tavan yaptırmaktadır.
Onuruna ve şerefine çok düşkün dede, 12 Eylül askeri müdahalesi sonrası uğradığı insanlık dışı davranışı hazmedemez ve kendisini denize bırakır. Ölür ama 12 Eylül idaresinin gönderdiği belediye başkanına karşı sessiz kalan çoğunluğun; ölümü sonrası sesli çoğunluğa dönüşür…
Dedenin bir türlü gidemediği Girit adasındaki evine; en sonunda torunu gider, görür ve dedesinin anlattığı atmosferi yaşar..
Velhasıl ben çok sevdim filmi…
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder