29 Eylül 2016 Perşembe

FETÖ asla bitmez, AKP ve CHP olduğu müddetçe..


Emniyetin ve yargının neredeyse tamamı, TSK’da özellikle subayların neredeyse yarısı FETÖ’cü olmuş, devletin diğer kurumlarına da önemli oranda yerleşmiş, sonra AKP’ye karşı 2013 yılında ‘17-25 Aralık’ yaşanmış, Erdoğan önderliğinde emniyette büyük FETÖ’cü tasfiyeler olmuş ama nedense TSK ve büyük oranda yargı beklemiş.. Yüzlerce vatandaşımız şehit, binlercesi yaralı bilançosuyla 2016 yılı Temmuz-15’de darbe teşebbüsü olmuş.

Son 40 yıla dayanan ve FETÖ'yü yaratan siyasetçiler/liderler halk nezdinde aklanmadan bu hikaye bitmez..

Nasıl basiretsiz tacir/tüccar varsa basiretsiz siyasetçi/lider de vardır.

15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün gizli/örtülü niyetini istihbaratıyla, yargısıyla, ordusuyla anlayamayan Özal, Ecevit, Çiller, Demirel, Gül ve Erdoğan gibi halkın seçtiği siyasi liderler özür diler ve bunun sorumluluğunu tamamen üstlenirler mi ve bu durum oldu mu?

Özal merhum,
Ecevit merhum,
Demirel merhum,

Halan yaşayanlardan ise Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi dönemiyle ilgili hem özür diledi, hem de kendi sorumluluğunu üstlendi.

Sayın Gül, Sayın Çiller henüz özür dilemediler ve sorumluluğu üstlenmediler..

İşin özü 2014 yılına kadar olan zaman diliminde ağırlıklı olarak
AKP’den Erdoğan, Gül, Arınç..
DSP’den Ecevit..
DYP’den Demirel, Çiller..
ANAP’tan Özal, FETÖ örgütünün darbe teşebbüsünden siyaseten sorumludurlar..

Aynı dönemde CHP ne yaptı?
Başta yargı ve emniyet olmak üzere FETÖ ile çok çetin mücadele verdi. FETÖ tehlikesi her platformda dile getirildi ve bu yüzden kaset komplosuna maruz kaldı.

Peki, meşhur ve milat olarak kabul edilen 17-25 Aralık 2013 sonrası yani 2014-2015-2016 yıllarında ne oldu?

2014 yılının Ağustos ayına kadar Başbakan Erdoğan iktidarı, kalan 2 yıllık dönemde Başbakan Davutoğlu iktidarı, FETÖ ile ne kadar mücadele etti?

İşin özü yeterince etmedi ki 2016 yılı Temmuz ayında darbe teşebbüsü gerçekleşti.

Peki, aynı dönemde Ana Muhalefet Partisi CHP, ne yaptı?

AKP’den kopan FETÖ’cülere kucak açtı mı ve yardım etti mi?

17-25 Aralık yolsuzluk soruşturması üzerinden AKP’yi siyaseten yıpratmak, zayıflatmak üzere CHP ile FETÖ dirsek temasına girdi mi?

Soru olarak yukarıda saydıklarımın hepsi CHP’de az veya çok gerçekleşti. FETÖ bağlantılı kişi ve kurumların temizlenmesinde CHP, bir yerde bent/baraj oldu..

FETÖ’nün cenderesinde kalan mevcut AKP iktidarı ve FETÖ’nün kıskacında kalan CHP ana muhalefeti, ne yapabilirler?

Sadece hiç.. Türkiye’ye zaman kaybından başka işlevleri yoktur.

Peki, bizi ne bekliyor gelecekte?

Nasıl 40 yıldır PKK ile yaşamaya alıştıysak; FETÖ ile yaşamaya öyle ya da böyle alıştıracaklar..

Demedi demeyin, bizi bekleyen talihsiz gerçek budur..

Yazar Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR



23 Eylül 2016 Cuma

Ortaklığımızın sözleşmesi anayasa nerede?


Bu ülkede 100 yıldır anayasa sorununu bile çözülememiş be arkadaş..
Hiç Almanya’da, Fransa’da, ABD’de anayasa tartışması ve değişmesi yönünde siyasi demeci bırak, tek laf bile duyduk mu?..
Asgari müştereklerde kabul gören toplumsal mutabakat metni anayasa nedense bir türlü ülkemizde yerli yerine oturmadı.

Darbeciler başka anayasa,
Siyasi sağcılar başka anayasa,
Siyasi solcular başka anayasa,
Siyasi milliyetçiler başka anayasa,
Siyasi Kürtler başka anayasa,
Siyasi İslamcılar başka anayasa,
Siyasi muhafazakarlar başka anayasa istiyor ya…
Böyle olunca bir türlü ülkemizde genel geçer bir sistem çalışmıyor.

Malumunuz ABD’de, Almanya’da kim iktidara gelirse gelsin; sistem düzenli çalışır. Seçim yapılır, herkes işine gücüne bakar. Hatta iddiam odur ki seçimlere katılım bu yüzde hep düşüktür.

Ülkemizde de şahıslara bağlı olmayan bir sistem oturmuş olsaydı; her şey tıkır tıkır işlerdi.

Son söz: Anayasası olmayan (var ama fiilen devre dışı kalmış) karmaşık sistemle yönetilen ülkemizde yaşayan herkes bıktı, usandı ve çok yoruldu..

Yazar Ömer Özdamar

Bucak-BURDUR

6 Eylül 2016 Salı

FETÖ soruşturması sakat ilerliyor..


Bilen, bilir ki sol tandanslı ve özgür düşünürüm.. 15 Temmuz FETÖ darbe girişiminden neredeyse 2 ay falan geçti.. Operasyonlar tüm hızıyla sürüyor ve de sürmeli.. FETÖ karşıtı olmama rağmen sol tarafımdaki vicdanımın rahatsız olduğu bazı hususları aktarmadan yapamadım..

1. Öğretmen gibi memurların daha dava konusu iddianamesi bile hazırlanmadan hatta soruşturma bile açılmadan memuriyetten atılmaları yanlıştır. Açığa alınan, gözaltına alınan, tutuklanan memurların davası sonuçlanır, Yargıtay da onaylanır ve de memur olmasını engelleyecek kadar ceza aldıysa çıkarma işlemi o zaman yapılması gerekirdi.

Ya memuriyetten attığın bu insanların bazıları masum çıkarsa ne olacak?
En önemlisi memuriyetten attığın memurların eşleri, çocukları neyle geçinecek? Hastası olan varsa SGK güvencisi olmadan nasıl ilaç alacak?
Devlet Suriyeli göçmenlere ne kadar yardım ediyorsa; bunlar arasında gerçekten zor durumda kalan insanlara da yardım eli uzatılmalıdır. İtham edilen kişinin çocuğu ve eşi neden cezalandırılsın ki, devlet tarafından özel rehabilitasyonla bu eşler, çocuklar kazanılmalıdır..

2. Sayın Başbakan’ın 17-25 Aralık 2013 olarak çizdiği milat hiç de hukuki temele oturmuyor.  
Neden mi?
FETÖ okulları 15 Temmuz 2016 tarihine kadar yasal olarak açık mı? Açık..
Hatta Milli Eğitim Bakanlığı, 15 Temmuz 2016 tarihine kadar diğer özel okullara olduğu gibi FETÖ özel okullarına da yardım yaptı mı? Yaptı..
FETÖ dershaneleri 15 Temmuz 2016 tarihine kadar yasal olarak açık mı? Açık..
Peki, bu okullara ya da dershanelere çocuklarını gönderen insanlara direk FETÖ’cü suçlaması haklı mıdır? Mali destek gibi husus araştırılması gerekir ama sadece okula çocuğunu gönderen birisi suçlanamaz bence.. Mesela okul ücreti dışında himmet adı altında başka ödemeler yaptıysa tamam, aksi halde hukuki sakatlık barındırır..

3. Arkadaş benim vicdanım hiç rahat değil. Çünkü FETÖ’cü şüphesiyle köyde, kasabada, ilçede FETÖ’nün ırgat takımı diyeceğim sıradan insanlar soruşturulurken, açığa alınırken, gözaltına alınırken, siyasi ayağında ‘tık’ çıkmıyor.
Ne demek istiyorum?
Hadi anayasa gereği Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, soruşturulamaz ancak Cumhurbaşkanlığı görevi bittikten sonra soruiturulabilir. Tamam, bunda hemfikirim. Ama Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Melih Gökçek, Kadir topbaş savcı karşısına çıkarılmazsa şimdiden söylüyorum; FETÖ soruşturması güdük kalır ve vicdanları yaralar..
Neden?
Abdullah Gül’ün atadığı özel kalem müdürü FETÖ’den tutuklanırsa;
Bülent Arınç’ın, Melih Gökçek için Ankara’yı cemaate parsel parsel verdi iddiası varsa;

Kadir Topbaş’ın damadı kavurmacı TUSKON kongresinde Erdoğan karşıtı konuşmayı ayakta alkışlaması varsa;

Darbeci Tümgeneral Dişli, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi oluyorsa;

Bir zahmet Cumhuriyet savcısı karşısına çıksınlar, bir dertlerini anlatsınlar bakalım..

İlaveten son 30 yılda bu FETÖ örgütüne siyaseten her kim kolaylık sağladıysa bir zahmet savcılık karşısına çıkıversin bakalım..


Bu yazdığım hususları sadece ben düşünmüyorum, halk nezdinde sık konuşulmaktadır. İlgilerin dikkatine sunarım, ister bakarlar, ister bakmazlar..