‘Vay
anasına’ dedim içimden..
Dile
kolay yahu, 32 yıl tamamlanıyor, 33 yıla
giriliyor..
Geriye
dönüp bakıyorsun; su gibi akan zamandan başka hayrete düşürecek bütüncül resim
gelmiyor insan zihnine..
Yaşadığın
ülke, kadın ve erkek için biçilen role otomatik tabi olduğun sosyal-ekonomik sistem;
evliliklerin uzun ve kesintisiz yürüyüşünün kaderini kati olarak belirliyor..
Neler
mi sığıyor bu 32 yıla?
Çocuklar,
mutluluklar, üzüntüler, bağrışlar-çağrışlar, gülmeler, ağlamalar, kısaca yaşama
dair ne varsa öyle de, böyle de yaşanıyor..
Her
evlilikte duygusal hasarlara yol açan; bencillikler, egolar eninde sonunda
çatışma içinde olabiliyorlar.. Oluşan duygusal hasarlar, diyalogla, sessizlikle
ya da her evliliğe özgü yöntemle bir şekilde tamir ediliyor.. Zaten kronikleşen
ve onarımı olanaksız hale gelen duygusal hasarlar maalesef ayrılıkla
sonuçlanıyor..
Valla
ben ve eşim 32 yıl evli kalmayı başardık..
Bakalım
kaç yıl daha sağlıkla, anlayışla ve mutlulukla taşıyacağız bu birlikteliği?
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder