Önce haberden bir alıntı yapayım, sonra düşüncemi sıralayayım…
Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabının ikinci bölümünde ayrıntılı olarak anlatıp, isimlerini vermediği Gülen cemaatinin emniyet, adalet ve siyaset üçgeni içinde faaliyet gösterdiği "İmam"larının listesini gerçek isimleri ile Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekili Hamza Keleş'e verdiği öğrenildi.
Hanefi Avcı, cemaatin Emniyet’ten sorumlu “imamı”nın "Kozanlı Ömer" diye bilinen Osman Hilmi Özdil olduğunu açıklamıştı. Avcı, Gülen cemaatin MİT'ten sorumlu imamını ise "Yenimahalle"den sorumlu Sinan bey kod adıyla "Murat bey" olarak kaleme almıştı. TSK içindeki imamların Subay, astsubay ve erlerden sorumlu olarak üçe ayrıldığını belirten Avcı, bu imamların bir araya geldiklerinde bir zincir oluşturup devlet hiyerarşisi dışında bir yapı oluşturarak suç işlediklerini belirtti.
Haliç'te Yaşayan Simonlar kitabını yayınladıktan sonra Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevinden merkeze alınma dilekçesi ile merkeze alınan Hanefi Avcı, başlatılan soruşturmadan pek umudu yok. Büyük sansasyon yaratan kitabının "Ada yayınevi"ndeki imza gününde Gazeteport'tan İhsan Demir ile görüşen Avcı, "Soruşturma yukarıdan üst düzeyden desteklenmezse bir sonuca ulaşmaz. Soruşturma sadece savcılığın yürüteceği bir soruşturma ile sonuca ulaşmaz. Hem idari hem de savcılığın aynı anda çalışarak yapıyı ayıklamaları gerekir. Çünkü emniyet ve adalet teşkilatı içindeki cemaat elamanları bir araya gelince suç işleme şebekesi meydana geliyor. Burada yapılan yanlışın telafisi yok. Emniyet yanlış yaparsa, adalet teşkilatı bunu yargılama esnasında düzeltir. Yanlış burada ortaya çıkar. Ancak emniyet ve adalet teşkilatı içinde bir grup birleşip yanlış yaparsa bu defa tuz kokar. Tuz kokunca bunun telafisi yok. Bu yanlışı düzeltecek bir yapı yok. Bana sorarsanız siyasi olarak bu soruşturma desteklenmezse soruşturanın başına da dert olur" dedi.
Haber bir kısmı ve Sayın Hanefi Avcı’nın söyledikleri budur…
Gelelim benim düşünce tohumuma…
Arkadaş! Bana göre geçmiş olsun! Bu iş bitmiştir.
Bu kanaate ulaşmamda; iki önemli siyasetçinin ifadeleri kafi geldi…
Ne dedi, kaset skandalından sonra Sayın Deniz Baykal?
Bu komplonun arkasında cemaat yoktur. Pensilvanya’dan gelen telefon beni ikna etti.
Sayın Başbakan Referandum oylamasından sonra ne dedi?
Bu sonucun alınmasında katkı ve yardım sağlayan ‘’Okyanus ötesine’’ teşekkür ediyorum…
Eski Ana Muhalefet Lideri ya da Eski CHP Genel Başkanı bu ifadesiyle dolaylı olarak bu cemaati meşrulaştırmıştır. Bir diğer anlamı ise bu tür operasyonları yapmaya yetkin bir güç ama benim kaset skandalında parmağı yoktur…
Bu arada eski genel başkanının bir büyük hatası daha oldu. Referandum sonrası hangi gazeteye beyanat verdi, bilin bakalım:
Taraf Gazetesine…
Hem de kime?
Rasim Ozan Kütahyalı isimli köşe yazarına…
Tek kelimeyle eski genel başkana yuh diyorum…
Neyse konumuza devam edelim mi?
Sayın Başbakan cemaate dolaylı teşekkür etmekle tüm faaliyetlerini meşru gördüğünün en büyük kanıtıdır….
Hani Sayın Hanefi Avcı demiş ya… Bana sorarsanız siyasi olarak bu soruşturma desteklenmezse soruşturanın başına da dert olur"
Bence idarenin asla böyle bir destek vermeye niyeti yoktur. Daha dün teşekkür eden Başbakan, bugün kalkıp idari soruşturma talimatı mı verecek?
Geçiniz efendim bunları! Artık geçmiş olsun! Bu iş bitmiştir!
Yine eski bir emniyetçiden dinlediğim bazı tespitler, bana projeyi daha net anlamamı sağladı.
Halk TV’de bir söyleşiye katılan eski emniyetçi neler dedi?
Bu cemaatin ana felsefesi şudur: durmadan bu yolda yürümek…
Peki, varılacak hedef nedir?
Şu dönemde hedef yoktur. Sadece bu yolda yürüme vardır. Yeri ve zamanı gelince hedef ortaya konur…
Türkçesi şu oluyor:
Devletin ve toplumun en ücra yerlerine sızmaya ve etkinlik kurmaya devam edin… Devletin ve toplumun tüm katmanları ele geçince zaten hedef kendiliğinden ortaya çıkacaktır. O zaman şimdiden hedef koymaya gerek yoktur. Bana göre çok akıllıca düşünülmüş bir projedir.
Mevcut durumda kat ettiği yol nedir?
Bana göre yarısı geçilmiştir…
Tam olarak istediği sistem nedir?
Bana göre Osmanlı Devleti’nin 2000’li yıllara revize ve modernize edilmiş halidir… Ağza sakız olan ABD destekli olduğu iddia edilen ‘’Ilımlı İslam’’ modeli cemaatin nihai hedefidir.
Bu modeli beğenen de olabilir… Ki var… Cemaatin binlerce gönüllü ordusu mevcuttur. En son referandum çalışmalarında kendi gözlerimle EVET için çalışmalarını gördüm.
Bu arada yürünülen ya da gidilen bu yolda herkesle işbirliği yapabilirler… Liberalleri, sosyalistleri bile çoğu kez kendi nihai hedefleri için geçici olarak yanlarına çekilebilirler… Vahim olan ise iş bitince ilk kenara atacakları bunlar olacaktır.
Son bir not daha… Cemaat için demokrasi nedir?
Kuşun uçması için gökyüzü, balığın yüzmesi için deniz ne kadar gerekliyse demokrasi de cemaat için o kadar gereklidir…
Valla aklım ve dilim erdiğince kendi yargılarım ışığında bir şeyler karalamaya çalıştım… İster inanırsınız, ister inanmazsınız…
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/22 Eylül 2010