Valla 2 gündür kafa yoruyorum.
Neyi mi?
ESKİŞEHİR Emniyet Müdürü Hanefi Avcı yazdığı ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat’ kitabını…
Neden mi?
Kafamda sorular vardır. Mesela bu kitapla ne yapılmak isteniyor?
Sizlerle bir hayali kurgumu paylaşacağım. Ama önce Kitabın içinde yer alan ve Milliyet Gazetesinde yayınlanan önemli gördüğüm dipnotları veriyorum:
Varan-1
Bunların (cemaat) hayatımın bundan sonrasını zindan edeceğini biliyorum, geçmişte bir çok örgütün hedefi oldum. Ama bu defakinin başka bir şey olduğunun da farkındayım.
Kimseye karışmadan sakin üç maymunu oynayıp belki de yükselerek hayatıma devam edebilirdim. ...Ama o zaman insanlığımdan, inançlarımdan, onurumdan utanırım, herkesi kandırsam kendimi kandıramam. Ben bu kitapla birlikte açıkça ifade ediyorum ki, tüm bu işleri cemaat yapıyor, bunu artık herkes bilsin.
Varan-2
Kozanlı Ömer kod adlı Osman Hilmi Özdil mi yoksa Emniyet Genel Müdürü mü, Daire Başkanları mı polis teşkilatını yönetiyor?”
Varan-3
Özel Yetkili mahkemelerin tüm hakim ve savcıları emsali hakim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz
Varan-4
Adalet Bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu bilinen Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı ve cemaat yanlısı müfettişler görevden alınmalıdır.
Varan-5
İstihbarat Dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz?
Kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum. Bulunacak yerleri de söylüyorum. İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi neden denetlenemez? İstihbarat Daire Başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur”
Varan-6
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’dan randevu aldım. İstihbarat Dairesi’nin kanunsuz dinleme yaptığını hatta yalnızca beni değil bir çok kişiyi dinlediğini, özellikle Emniyet ve İçişleri Bakanlığı yöneticilerini isim vererek dinlediklerini söyledim.”
Varan-7
“Başbakan’ın Başdanışmanı’na olayı anlattım. Cemaatin nerelere kadar sızdığını, neler yaptığını, ülkenin güvenliğini ve insanların özgürlüklerinin tehlikede olduğunu anlatmaya çalıştım. Aradan zaman geçmesine rağmen harekete görmeyince bu kitabın bir an önce yazılması gerektiğine inanıp yazmaya karar verdim.”
Varan-8
Baykal’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı? Bu video görüntüleri daha önce çekilmiş. Baykal başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu?
Acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur? Bu olayın ilk benzeri Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.”
Şimdi tüm bunları nasıl okuyacağız? Tüm mesele bu noktada düğümleniyor.
Geçmişi olayları unutan, bugüne yorum getiremez…
Fethullah Gülen Cemaatinin devletin emniyet, yargı ve askeriye içinde etkin olmaya çalıştığını kör gözler, sağır kulaklar bile anlıyordu, biliyordu…
Eskişehir Emniyet Müdürü de bunu zaten açıkça teyit ediyor.
Nerde?
Kitabında…
Bence kitap bilinenin tekrarıdır…
Konu kitap değildir. Kitap bir araçtır.
Şimdi olayları sıralıyorum:
Deniz Baykal’ın kaset olayında Pensilvanya’dan bizzat telefon eden Fethullah Gülen, olayın arkasında biz yokuz dedi.
Bu ne anlama geliyor?
İhale AKP üzerine kalıyor ve Sayın Baykal’da tüm suçlamaları bu doğrultuda yapıyor.
Mavi Marmara Gemisinin Gazze’ye yardım götürmesinde İsrail ile Türkiye gerginleşiyor, ölümler yaşanıyor, Başbakan, Türk Hükümeti ve kamuoyu İsrail’e ateş püskürüyor… Tam bu sırada Pensilvanya’dan Fethullah Gülen Hoca açıklama yapıyor ve ne diyor?
Bu olaylarda tek suçlu AKP iktidarıdır…
Ne AKP Hükümetinden, ne de sözcülerinde tek bir karşılık gelmiyor…
Belli oldu ki AKP ile Cemaat arasında sorun vardιr…
Neyse araya referandum girdi. Cemaat bu kez arayı düzeltmek için ‘’Mezardakiler bile kalkıp EVET oyu vermelidir’’ dedi…
Bence ne yapsa boşunadır çünkü AKP çok kızgındı. Artık fazla olmuşlardı. İktidarı, cemaatle daha fazla paylaşmak istemiyorlardı…
Çare nedir?
Tasfiye etmek…
Kimi?
Fethullah Gülen Cemaatini…
Nasıl yapacaklar?
Devletin en üst kademesinde görev yapan birisine yazdırılacak bir kitapla…
Peki, neden?
AKP İktidarının yerleşik ve sağlam kalması için Gülen Cemaatinin misyonu tamamlanmıştır. Cemaat artık bir noktadan sonrası AKP için de tehdit haline gelmiştir.
Nasıl mı?
Unutmayın ki AKP tekdüze ya da homojen bir parti değildir. Bir çok görüş ve düşüncede insanların bir araya geldiği oluşumdur.
Eğer tasfiye olmazsa Gülen Cemaati dışında kimseye partide yaşam hakkı verilmez.
Tezimin ya da hayali kurgumun doğruluğunu sağlayacak tek bir kanıt söyleyeceğim.
Kitap sonrası AKP kanadından farkındaysanız hiç öyle sert bir tavır, tepki ortaya çıkmadı. Başka bir konu da olsaydı şimdiye kadar 30 kere jet bir kararnameyle görevden alınırdı…
Bence operasyonun ilk perdesi açıldı. Bakalım neler olacak hep beraber göreceğiz.
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Burdur-Bucak/22 Ağustos 2010