Soma
Maden Ocağında yaşanan facia sonrası (resmi açıklamaya göre) 283 vatandaşımızı
kaybettik. Korkarım ki kurtarma çalışmaları devam ettikçe başka acılarla baş
başa kalacağız… Maden şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabırlar
diliyorum..
Son
40 yılda (bilinçli anımsadığım yıllardır) hiç ama hiç ‘’Ulusal Yas’’ ilan
edildiğini duymadım, görmedim…
Yaşananlar
karşısında gözleri yaşarmayan birisi varsa o gitsin; ya tıbbi yardım alsın ya
da intihar etsin.. Çünkü vicdanını kaybeden birisi artık insani tüm değerleri zayi
olmuştur. Şeklen insani olarak görülebilir ama asla insan değildir..
77
milyon hep beraber, SOMA acısına ortak olunmuyorsa, bunun normal olduğunu söyleniyorsa;
ulus olmanın en temel kriteri yitirilmiştir..
Büyük
trajediyi sadece manevi değerlerle geçiştirmeye çalışma; ‘işte fıtratta vardır’,
‘işte risk çok yüksektir’, ‘işte bu işi yapanlar sonucunu bilirler’ tarzı
ifadeler hem çok talihsiz hem de acıyı içselleştirmeden çok uzaktır..
Hele
dünyamızda 1907 yılında, 1876 yılında yaşanan büyük maden facialarını örnekleme
yaparak 2014 yılının, Mayıs ayının, 13’nü uydurmak; çok yanlış olmuştur. Kaldı
ki 2013 yılında dünyada böyle facia yaşansa bile ülkemiz için asla
örneklenemez.. Çünkü Türkiye’miz bunu layık değildir..
Hele
bu kadar çok kayıp yaşanmasının nedenleri, eksikleri araştırılmadan, ‘her şey
takdiri ilahidir’ cümlesiyle sorgulamanın önüne set çekmek; en azından
kaybettiğimiz vatandaşlarımızın anısına saygısızlıktır. Elbette her şey Allah’ın
takdiridir ancak bu kullanılacak son cümledir.
Oysa
öncelikle:
‘bu
maden ocağının işletmesi dünya standartları yakalanmış mı?’,
‘iş
güvenliği harfiyen uygulanmış mı?’,
‘denetleme
ve kontrol tam yapılmış mı?’
Maalesef
hepsi sıfırdır.
Çünkü
maden ocağı işletmesi, siyaset, sendika ve çalışanlar arasında çarpık bir
ilişki ağı oluşmuştur.
Nasıl
mı?
-İşletme
CEO’nun eşi SOMA AK Parti Belediye Meclis Üyesi,
-Sendika
temsilcisi işçilerin haklarını savunma yerine sanki daha çok işletme lehine
davranan konuma gelmiş..
-İşçiler
tam bir ucuz köle haline sokulmuş, gerekirse baretleriyle meydanları doldurmuş
ve siyasetin figüranı olmuşlar, gerekirse başka amaçlar için kullanılmışlar..
Allah
yaşatmasın ama tekrar ‘Ulusal Yas’ ilan etmemiz için ne yapmalıyız?
Bir
ekip oluşturulup hemen Belçika, Almanya, ABD maden ocaklarına gönderilecektir. İş
güvenliği konusunda tüm yapılanlar aynen not edilecek ve ülkemizde temel kriter
haline getirilecektir.
Peki,
sermayedar bu şartlarda kömür işletmesini çalıştırmam derse ne yapacağız?
Yapan
gelecektir.
Eğer
siyasetle göbek bağı yoksa hakkıyla bu işi yapacak girişimci ve sermayedar mutlaka
bulunur.. Bulununcaya kadar da ocağa vur kilidi..
Çünkü
bizim bir insanımız bile çok değerlidir, bu yüzden asla ortaçağ anlayışla ocak
işletmesini izin verilemez..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder