24 Kasım 2012 Cumartesi

Zaman ve ölüm...

 

Genelde gece yarısını bayağı aşmış saatlerde uykuya çekilirim.. Sabahleyin de her ne kadar beklemeyen gürültü patırdı olsa bile 10’dan önce uyanmam..

 

Bu sabah saat baktım, 9 civarında ama uykumu alındırmış hissediyorum.. ‘Allah! Allah!’ geçti içimden ve ekledim ‘niye bu kadar erken uyandım acaba’ diye söylendim..

 

Derken 9.30’da kalktım ve gazete, simit, ekmek almaya bakkala gittim.. Masamın bir tarafında çay, zeytin, peynir, ceviz, simit menüsünden oluşan kahvaltı yenmeyi, diğer tarafında yayılmış gazeteler okumayı bekliyor, kısaca ikiz sabah keyfim start alıyor..

 

Neyse kahvaltı faslı bitti, gazete okuma faslı devam ederken kolumdaki saate tekrar gözüm ilişti ve 10.15’i gösteriyor..  Sigara içmek için çay bardağımla balkona çıktım ve anaaaa bir de ne duyayım? Allahhhh, ezan okunuyor.. Önce sela zannettim çünkü kafam saate kurgulu ya.. Ulan tekrar kolumdaki saate baktım, hala akrep 10, yelkovan 15 diyor.. Sonra balkondan hemen içeri girdim ve duvar saatine baktım ki ne göreyim; saat 11.50 civarındadır..

 

Meğer benim kolumdaki saat önce yavaşlamış, sonra takatı bitmiş ve ölmüş.. yani pili bitmiş..

 

Böylece zaman merhumu ortadan kalkmış.. Sana ait zaman yoksa sen de yoksun, kısaca şahsına münhasır zaman durunca sen de duruyorsun..

 

Herkesin kendi zamanı vardır. Nasıl, yeryüzünde 7 milyar insanın parmak izi farklıysa , mutlaka zamanı da farklıdır..

 

Zamanın bitince sen de bitiyorsun..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: