Haftalardır
gündemimizi işgal eden; ağırlıklı olarak KCK davası tutukluları ile PKK’lı
sanıkların yürüttükleri açlık grevidir. En son bazı BDP Milletvekilleri de bu
eyleme katılmıştır.
‘Ne
istiyorlar, talepleri nedir?’ sorularına geçmeden edindiğim bazı bilgileri
paylaşmak isterim..
Açlık grevi nedir?
Katılımcılarının
politik protesto davranışları olarak ya da diğerlerinde suçluluk duygusu
yaratmak için genellikle bir yasanın değişmesi gibi belirli özel amaçlarda
başarılı olmak için geliştirilmiş şiddet içermeyen bir direniş yöntemidir. 1991 tarihli Malta
Bildirgesi'nde açlık grevi, "zihinsel olarak ehliyetli ve
kendi iradesiyle açlık grevine karar vermiş kimsenin belirli bir zaman için
yiyecek ve/veya sıvı almayı reddetmesi" şeklinde tanımlanmıştır.
Peki, açlık grevi
ne kadar sürebilir?
Açlık
başlayınca ilk önce glikojen depoları kullanılır ve yaklaşık 24 saatte tüketilir.
Ardından yağ
depoları enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. Son olarak proteinler
kullanılır, proteinler normalde enerji kaynağı olarak kullanılmaz ancak uzun
süren açlıklar sonrası yapı taşları olan proteinler de enerji kaynağı olarak
kullanılmaya başlar. 72 saatten sonra glikojen depoları tükenmiştir ve enerji
üretimi için sadace yağ asitleri ve proteinler kullanılır. Yeterli sıvı alımı
yoksa dehidratasyon nedeniyle
kişi birkaç günde hayatını kaybeder, yeterli sıvı ve elektrolit alan kişiler
ise birkaç ay yaşayabilir
Tamam, gelelim
aylara dayanan açlık grevi yürütenlerin taleplerine:
-Ana
dilde savunma,
-İmralı’ya
avukatların gitmesi,
-Ana
dilde eğitim olarak sayılabilir..
Şimdi
geldim, bana ait görüş ve yoruma:
Kendini
dışsal etkilerden arınmış insanların ortak yanı vicdan ve etik olduğunu
düşünürüm.. Geçen hafta Sosyalist Yazar Cezmi Ersöz’ün söyleşisini izledim, o
da benzer ifadeyi kullandı..
İnsanlar
vücudunu ortaya koyarak ve yaşamını son verme tehlikesini göze alarak;
yaptıkları açık grevine muhatap olan devlet ya da devleti yöneten siyasi
iktidardan başkası değildir.. Mevcut AK Parti iktidarı, ya talepleri yerine
getirecek ya da ölün diyecek..
Bu
arada AK Parti iktidarının başı olan Sayın Erdoğan’ın gelecek siyasi
mülahazaları bambaşka kulvardadır.. Zorlama da olsa; taleplerin bir tanesi yerine
getiriliyor. Neydi o? Ana dilde savunma.. Diğer 2 talebin yerine gelmesi
yukarıda saydığım gerekçe nedeniyle zor hatta mümkün gözükmüyor..
Vicdanım
ve etik anlayışım; bir kişinin dahi ölmesinden yana değildir. Tüm siyasi taleplerin yerine gelmesi için
bence PKK silahı derhal bırakmalıdır. Çünkü artık silahlı eylemlerden çok daha
etkili açlık grevi vardır.
Peki,
gerçekleşir mi?
Yüzde
1 bile olasılık yoktur.
Ne
olacak o zaman?
Maalesef
acılar, ölümler yaşanacaktır..
Bu yazı daha önce kisi tarafından okundu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder