15 Kasım 2012 Perşembe

Açlık grevi ve Kürtler..


Haftalardır gündemimizi işgal eden; ağırlıklı olarak KCK davası tutukluları ile PKK’lı sanıkların yürüttükleri açlık grevidir. En son bazı BDP Milletvekilleri de bu eyleme katılmıştır.

 

‘Ne istiyorlar, talepleri nedir?’ sorularına geçmeden edindiğim bazı bilgileri paylaşmak isterim..

 

Açlık grevi nedir?

Katılımcılarının politik protesto davranışları olarak ya da diğerlerinde suçluluk duygusu yaratmak için genellikle bir yasanın değişmesi gibi belirli özel amaçlarda başarılı olmak için geliştirilmiş şiddet içermeyen bir direniş yöntemidir. 1991 tarihli Malta Bildirgesi'nde açlık grevi, "zihinsel olarak ehliyetli ve kendi iradesiyle açlık grevine karar vermiş kimsenin belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddetmesi" şeklinde tanımlanmıştır.

 

Peki, açlık grevi ne kadar sürebilir?

Açlık başlayınca ilk önce glikojen depoları kullanılır ve yaklaşık 24 saatte tüketilir. Ardından yağ depoları enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. Son olarak proteinler kullanılır, proteinler normalde enerji kaynağı olarak kullanılmaz ancak uzun süren açlıklar sonrası yapı taşları olan proteinler de enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. 72 saatten sonra glikojen depoları tükenmiştir ve enerji üretimi için sadace yağ asitleri ve proteinler kullanılır. Yeterli sıvı alımı yoksa dehidratasyon nedeniyle kişi birkaç günde hayatını kaybeder, yeterli sıvı ve elektrolit alan kişiler ise birkaç ay yaşayabilir


Tamam, gelelim aylara dayanan açlık grevi yürütenlerin taleplerine:

-Ana dilde savunma,

-İmralı’ya avukatların gitmesi,

-Ana dilde eğitim olarak sayılabilir..

 

Şimdi geldim, bana ait görüş ve yoruma:

 

Kendini dışsal etkilerden arınmış insanların ortak yanı vicdan ve etik olduğunu düşünürüm.. Geçen hafta Sosyalist Yazar Cezmi Ersöz’ün söyleşisini izledim, o da benzer ifadeyi kullandı..

 

İnsanlar vücudunu ortaya koyarak ve yaşamını son verme tehlikesini göze alarak; yaptıkları açık grevine muhatap olan devlet ya da devleti yöneten siyasi iktidardan başkası değildir.. Mevcut AK Parti iktidarı, ya talepleri yerine getirecek ya da ölün diyecek..

 

Bu arada AK Parti iktidarının başı olan Sayın Erdoğan’ın gelecek siyasi mülahazaları bambaşka kulvardadır..  Zorlama da olsa; taleplerin bir tanesi yerine getiriliyor. Neydi o? Ana dilde savunma.. Diğer 2 talebin yerine gelmesi yukarıda saydığım gerekçe nedeniyle zor hatta mümkün gözükmüyor..

 

Vicdanım ve etik anlayışım; bir kişinin dahi ölmesinden yana değildir.  Tüm siyasi taleplerin yerine gelmesi için bence PKK silahı derhal bırakmalıdır. Çünkü artık silahlı eylemlerden çok daha etkili açlık grevi vardır.

 

Peki, gerçekleşir mi?

 

Yüzde 1 bile olasılık yoktur.

 

Ne olacak o zaman?

 

Maalesef acılar, ölümler yaşanacaktır..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: