31 Mayıs 2011 Salı

CHP Burdur Milletvekili Adayları Hastaneye düştüler…

Başlığa bakıp aman yanlış anlamayın!

Ne CHP Burdur Milletvekili Adayı Ramazan Kerim Özkan, ne de CHP Burdur Milletvekili Adayı Yakup Yıldız hastadır…

Peki, niye hastaneye düştüler?

Bucak Devlet Hastanesi’nde hastalarla, sağlık emekçileriyle, taşeron işçilerle bir araya geldiler, çalışanlara kolaylıklar, hastalara acil şifalar dilediler…

Öncelikle sağlık emekçilerinin sorunlarını Ramazan Kerim Özkan not aldı ve mutlaka takipçisi olacağını söyledi.









Mesela hemşirelerin asker ve polis gibi gece nöbetleri olduğunu, onlar gibi yıpranma hakkı istediklerini…

Taşeron işçilerin iş güvencesi talepleri…

Sorunları olan bazı hasta yakınlarına hemen yardımcı olundu…

Halkın milletvekili adayları Ramazan Kerim Özkan ve Yakup Yıldız kendilerini tanıttılar ve tüm bu sorunların çözümü için oy istediler…

Bucak Devlet Hastanesi civarında bulunan eczaneler tek tek ziyaret edildi. Eczanelerin sorunları dinlendi ve CHP’ye oylar istendi.

O çevrede bulunan diğer esnaflar elbette unutulmadı. Türbanlı bir bayan satıcı Ramazan Kerim Özkan’a aynen şunları söyledi:

‘’Bizim haneden 5 oy size gelecektir. Çünkü Burdur’un 3 milletvekiline (2 AK Parti’li, 1 CHP’li) sorunumu anlatmama rağmen sadece siz geri bana döndünüz. Bu davranışını takdir ediyorum ve oylarımızı size veriyorum’’

Bucaklı bir esnafımızın sorusu ise: ‘Başbakanımız tarafından Çeltikçi’ye yapımı için söz verilen açık cezaevi projesinin Burdur merkeze kaydırıldı mı?’

Ramazan Kerim Özkan verdiği yanıtta: ‘Evet, o projenin Burdur Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Burdur-Askeriye bölgesine yapılacağını’ söyledi.

Daha sonra Bucak Eğitim-Sen Şubesi ziyaret edildi ve emekçi öğretmenlerimizle bir araya gelindi.




Gezi yorumu: Halkın seviyesine inen, herkese tek tek dinleyen ve bire bir çalışma yapan CHP Burdur Milletvekili Adayları Ramazan Kerim Özkan ve Yakup Yıldız bir çok Bucaklı vatandaşın takdirini ve övgüsünü kazandığı kesindir. Bakalım, 12 Haziran günü bu oylara ne kadar yansıyacak, hep beraber göreceğiz.

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

30 Mayıs 2011 Pazartesi

CHP Burdur Milletvekili Adayları çok hızlandı çok…

Niye bu başlığı attım?

Çünkü tam 12 saat süren ve aralıksız siyasi propaganda çalışması yürütüldü. Gittiklerimiz yerleri ise saymaya başlayınca sizler de ne kadar hızlı olunduğunu göreceksiniz:




-Ürkütlü Beldesi,
-Yüreğil Köyü,
-Ambahan Köyü
-Keçili Köyü,
-Kestel Köyü,
-Kuşbaba Köyü,
-İncirdere Köyü,
-Susuz Köyü,
-Karapınar Köyü,
-Uğurlu Köyü,
-Kızılkaya Beldesi,

Şimdi geldik, işin hikayesine…



29 Mayıs 2011 Pazar günü saat 11.30’da Bucak CHP İlçe Yönetimi, Ürkütlü Beldesine hareket etti. Yaklaşık yarım saat sonra Bucak’tan bizler, Burdur’dan Milletvekili Adayları Ramazan Kerim Özkan, Yakup Yıldız ve Bayram Tekin ile beraberinde Burdur CHP İl Başkanı ve yöneticileri Ürkütlü Belediyesi önünde buluştuk. Kahvehane önünde toplanan vatandaşlara halen milletvekili olan aday Ramazan Kerim Özkan bir konuşma yaptı.





Mevlit yemeğine yetişmek için Ürkütlü’den, Yüreğil Köyü’ne geçildi. Önce köy kahvehanesine uğranıldı sonra mevlit yemeği yendi.

Hemen Ambahan Köyü’ne varıldı. Burada da mevlit yemeği vardı ancak sadece çay içildi. Çünkü karnımız çok toktur. Ambahan Köy Kahvehanesinde CHP Milletvekili adaylarından Yakup Yılmaz ve Ramazan Kerim Özkan konuşma yaptılar ve soruları yanıtladılar. Bu arada yol üstüne CHP bayraklarından oluşan ip, ağaçtan ağaca çekildi.





Oradan Keçili Köyünün meydanına gelindi. Muhtar ve köylülerle konuşuldu ve oylar istendi. Köye ilk kez CHP bayraklarından oluşan ip çekildi.

Yağmur altında Kestel Köyü’nün kahvehanesine ulaşıldı. Yaklaşık 30-40 vatandaşa Ramazan Kerim Özkan hitap etti. Sorulara yanıt verdi.

Yine yağmur altında Kuşbaba Köyü’nün içinden geçildi ve kooperatif binasının önünde duruldu. Orada bulunanlarla tokalaşıldı ve adaylar tanıtıldı.

İncerdere Köyü kahvehanesine gidildi. Ramazan Kerim Özkan ve Bayram Tekin birer konuşma yaptılar ve soruları yanıtladılar.

Artık akşam olmuştu ancak durmak yoktu. Hemen Susuz Köyü’ne geçildi. Bu köyde özel bir çalışma yürütüldü. Köyün neredeyse tamamında evler tek tek tarandı, adaylar tanıtıldı ve broşürler bırakıldı.

Oradan Karapınar Köyü kahvehanesine, oradan Uğurlu Köyü kahvehanesine gidildi. Son olarak Kızılkaya Beldesine akşam saat 21.45 civarında varıldı. Yaklaşık yarım saatlik esnaf ve kahvehane turundan sonra çaylar içildi ve veda edildi…

Şimdide özel analizime sıra geldi:
Seçim tarihi yaklaştıkça galiba CHP Burdur Milletvekili adayları rahat uykuya hasret kalacaklar… Burdur, 12 Haziran 2011 akşamı oy sayılarıyla, milletvekili dağılımıyla çok enteresan bir seçim yaşayacağı neredeyse kesindir.  İlginç olan AK Parti seçim çalışması yürüten ekiple çoğu kez bingo oluyoruz… Yani aynı yerlerde geziniyoruz. Ya onlar bizi takip ediyor ya da tesadüf oluyor… Allah var ya, onlar da çok sıkı çalışıyorlar…

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

29 Mayıs 2011 Pazar

MHP Genel Başkanı kim olacak?


Uzatmadan Mansur Yavaş, tahminimi rahatlıkla yapabilirim…

Şimdi tezimin altını doldurmaya çalışayım:

-MHP MYK üyesi olmasına rağmen milletvekili adayı olmadı.

-MHP Genel Başkanına mektup yazdı ve şikayetlerini sıraladı.

-MHP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı oldu ve yüzde 27 civarında oy aldı.

Kim ne derse desin bu kasetler seçim zamanında çıkmasaydı; MHP Genel Başkanı 30 defa istifa ederdi ve MHP olağanüstü kongreye giderdi.

MHP, ne kadar oy alırla alsın; 12 Haziran 2011 tarihinden sonra en geç 6 ay için MHP Olağanüstü kongreye gidecektir.

MHP tabanı belli ki lider değişikliği istiyor ama şu günlerde değil… Çünkü dere geçerken at değiştirilmez özdeyişi her zaman geçerlidir…

Kaset odağının amacı sadece MHP Genel Başkanı değişsin değildir, ilaveten mümkünse o kadar zor durumda kalsın ki seçimlerde baraj altı kalsın… Kaset odağı ‘bir taşla 2 kuş vurma’ özdeyişini işletmeye çalıştı. Ama kaset odağı asıl amacına ulaşmıştır. MHP yüzde kaç alırsa alsın, çok yıpranmıştır ve olağanüstü kongre kaçınılmazdır. Zaten bu talepler 13 Haziran 2011 günü dillenmeye başlayacaktır.

Dikkatiniz bir olaya çekmek isterim. CHP Grup Başkan Vekili iken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu ve yüzde 38 oy aldı. Kaset odağı CHP Genel Başkanı’nın kasetini yayınladı ve aynı kişi genel başkan oldu. Allah var ya, o zaman CHP’li olarak; Sayın Genel Başkan Deniz Baykal’ın hemen istifa etmesini istedim. Çünkü başka türlü, demokratik yollarla, o yapı içinde, o koltuktan, uzaklaştırmak neredeyse olanaksızdı. O halde düz mantık gereği kasetler yayınlandı ve yüzde 27 oy alan Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş Bey de önümüzdeki aylarda MHP Genel Başkanı olacaktır.

Şahsi düşüncemdir, kaset odağının içerden yardım ekibi vardır. Ama dış planlı ve dış odaklı olduğu kanısını kesin taşıyorum.

Peki, bu duruma AK Parti iktidarı neden karşı refleks göstermedi?

Bence kasetlerin, AK Parti lehine olacağı bir şekilde kabul ettirildi ya da kabul etmek zorunda bırakıldı. Hatta ilk 2 kaset sonrası AK Parti Genel Başkanı seçim meydanlarında hemen kullanmaya başladı. Sonradan kaset sayısı arttıkça hızla bu konudan uzaklaştı. Çünkü oyuna geldiğini anladı herhalde…

Seçimlere 13 gün kala MHP, baraj altında kalmasının artık hayal olduğu bir gerçektir. Aksine alabileceği oy oranından daha yüksek alacağı olasıdır. Milliyetçiliğe sarıldı; Kürt oylarının yarısı gitti, kaset komplosuyla milliyetçi oylarda istenilen oranda AK Parti’ye akmadı, bu durumda kata külleye geldi AK Parti… 12 Haziran 2011 gecesi, AK Parti iktidarı ayağının altında kayıp gidecek ya da zayıf bir iktidara sahip olacak…

Peki, kaset olayında AK Parti ne yapması gerekirdi ki hem karlı hem de kuvvetli çıksın?

Şiddetle ret edecekti, asla seçim mahallinde kullanmayacaktı, süratle kasetlerin kaynağına dair ip uçlarına gidecekti ve hemen kamuoyunu bilgilendirecekti, yazılı ve görsel basına siyasi etik ilkeleri gereği yer vermemesi çağrısında bulunacaktı, işte o zaman ileri demokrasi kahramanı olarak tescillenecekti.

Olmadı, yapamadı, hem siyasi hırsına yenildi, hem de yukarda bahsettiğim argümana inandı.

Neyse düne, bugüne ve yarına dair düşüncelerimi ve yorumumu açık yüreklilikle paylaştım. En azından yeni bir bakış penceresi açtığım kanaatindeyim.

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

28 Mayıs 2011 Cumartesi

CHP Burdur Milletvekili Adayları Bucak İlçesi Köylerinde…

Bucak İlçesi doğu yakasındaki dağlık köylerde CHP eskiden beri zayıftır. Benim için sembol olan köy ise Kızıllı’dır. Bu köyümüz Karacaören Barajı nedeniyle Bucak İlçesiyle olan uzaklığı 2 kat artmıştır. Bucak’tan araçla yaklaşık 1,5 saatte köye ulaşılabilmektedir.

Kızıllı Köyü’nde toplam 312 seçmenin bulunduğu ve 2007 yılı genel seçimlerinde CHP’nin oyu yalnızca 13’tür. Çünkü son 20 yıldır CHP bu köyde varlığını göstermemiş ve bayrak sallamamıştır. Bucak CHP İlçe Örgütü olarak Kızıllı Köyü’ne ilk ziyaret 10 Nisan 2011 günü yapıldı ve o gün mutlaka milletvekillerimizle tekrar gelineceği sözü verildi. CHP Burdur Milletvekili ve adayı Ramazan Kerim Özkan, CHP Burdur Milletvekili ve Köy-Koop Başkanı Yakup Yıldız, CHP Bucak İlçe Örgütü, 27 Mayıs 2011 günü Kızıllı Köyüne gittik ve işte bu sözümüzü yerine getirdik.




Kızıllı Köyü’nün temel sorunları konuşuldu, notlar alındı, CHP iktidarında mutlaka çözüleceğini, muhalefet durumunda TBMM’de yine mutlaka dile getirileceği söylendi.



Hayvancılık, tarım sorunlarının yanı sıra AK Parti iktidarının 9 yıldır çözemediği Kızıllı Köyü temel sorunları ise:

-İçme suyu hattı,

-Yol yapımı,

-Isparta Sütçüler İlçesine taşınan Orman deposunun geri Kızıllı Köyüne getirilmesi,

-Köy ile baraj arasına köprü yapılması,

Bu kadar çabadan sonra 12 Haziran 2011 akşamı özellikle Kızıllı Köyü oylarını dikkatlice takip edeceğim. Eğer CHP oyu en az 50 ve üzeri olmazsa söyleyeceğim çok manidar laflarım ben de saklıdır.

Bu köye gelmeden önce Kocaaliler Beldesine uğradık. Esnafla CHP Milletvekili Adaylarımız tokalaştı ve nihayetinde kahvehane toplantısı yapıldı. Hemen Çamlık Beldesine gidildi. Cuma namazı kılındı ve namaz sonrası kısa bir konuşma yapıldı. Müteakiben Elsazı Köyüne gidildi. Yenice Mahallesi’nde neredeyse ev, ev ziyaret edildi ve oylar istendi.

Buradan hemen yukarıda anlattığım yorucu Kızıllı Köyü ziyareti yapıldı. Daha sonra uzun süredir ziyaret edilmeyen Kargı köyüne varıldı. Köye bağlı Taşdibi mezrasına bile gidildi.

Yaklaşık 11 saatlik uzun ve yorucu Bucak ilçesi doğu yakası köy ziyaretleri tamamlandı.

29 Mayıs 2011 günü Bucak İlçesi Batı yakası köylerinin ziyareti gerçekleşecektir. Tekrar size, önemli gördüğüm notları ve izlenimleri paylaşacağım…

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

26 Mayıs 2011 Perşembe

Bucak 1.Kitap Fuarı…


Burdur İline Bağlı Bucak İlçesi, ekonomik gelişmişlik açısından neredeyse Türkiye’nin önde gelen bir ilçesidir. Çünkü işsizlik olmayan nadir ilçeler arasındadır. Tek eksiği bu zenginliği süsleyecek kültürel ve sosyal etkinlik azlığıdır. Nihayetinde ilk adım atılır ve Bucak Kız Teknik ve Meslek Lisesi tarafından organize edilenBucak 1.Kitap Fuarı’ 25 Mayıs 2011 günü açılır. 1. Kitap Fuarına desteğini esirgemeyen Bucak Kaymakamı Osman Hacıbektaşoğlu, kitap fuarının sürekli olmasını temenni eder. Kitap fuarı muhtelif etkinliklerle 3 gün süreyle ziyarete açılır.

Bucaklı yazarları tanıtmak amacıyla ayrı bir stant açılması takdire şayandır. Gördük ki Bucaklı yazarlarımızın sayısı 5’i bulmuş bile...

Açılış sırasında Bucaklı bir yazar olarak sergilenmiş kitaplarımla standın başında bulundum. Protokol gezisi sırasında Sayın Kaymakamımıza ‘Normal Ötesi Aşk’ ve ‘Normal Ötesi Aşk-2’ kitaplarımı imzaladım ve hediye ettim. Sayın Kaymakamımız Osman Hacıbektaşoğlu, beni tebrik etti ve elimi sıkarak; hem teşekkür etti, hem de başarı diledi. Ben de teşekkürlerimi ilettim. 

İstanbul, Bursa, Adana, Diyarbakır, Kocaeli illerinde düzenlenen kitap fuarlarının bir ilçede düzenlenmesi elbette iktisadi güce bağlıdır. Bu bağlamda sponsor desteğini ‘Akdeniz Şifa Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Bucaklı iş adamı sağlamıştır.

Bence Bucak ilçesinin, kültürel geleceği açısından tarih yazılmıştır. Bir ilçe ne kadar zengin olursa olsun, Türkiye ve dünya çapında bir yazar, bir ressam, bir heykeltıraş, bir müzisyen çıkarmadığı müddetçe bir tarafı eksik kalır kanaatindeyim… Eğitimde çok başarılı olan bir ilçenin zaten böyle bir potansiyeli vardır. Yeter ki ortam ve destek sağlansın. Ulasal bazda bir sanatçının çıkmaması için hiçbir engel yoktur, inancındayım.

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

24 Mayıs 2011 Salı

İmam nikahı resmileşsin mi?


Bugün neredeyse tüm gün televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medya ağlarında Sibel Üresin Hanım’ı, okudum, izledim, takip ettim…

Kendimce önemli gördüğüm, Sibel Hanım’ın neler dediğine sonra değineceğim. Önce olaya, duruşa, savunuşa yukarıdan bakışımı yansıtmak isterim…

Sibel Hanım, milyonları karşısına alma pahasına doğru bildiklerini bir kere cesurca ifade etti. Bu bir omurgalı duruştur.

Sibel Hanım, milyonların üstüne örtü serdiği konuyu orta yere hem de çırılçıplak kamuoyunun kucağına bırakıverdi… Muhafazakar, dindar, mütedeyyin, her nasıl kimlikle anılıyorsa anılsın; hepsi örtüyü geri örtme çabasına girdiler… Hepsi bu mevzuda çıplak yakalandılar, lambayı kapatmaya, tekrar karanlığa bırakmaya çabaladılar…

Gelelim Sibel Hanım’ın neler söylediklerine:

-Zaten çokeşlilik var. Erkeklerin yüzde 85'i aldatıyor. Bu muhafazakâr kesimde 'imam nikâhlı eş', diğer kesimde 'metres' adını alıyor.

-Erkek, bir başkasıyla imam nikâhı yapacağı zaman karısından izin almak zorunda değil. 4'üncü kadına kadar imam nikâhıyla evlenebilir. Ancak 2., 3. ve 4. eşler suiistimal ediliyor.'Boş ol' dendiği zaman kadın ortada kalıyor. Bu nedenle çokeşlilik yasalaşmalı.

-Yasanın çıkması demek, erkeğin malvarlığına ortak gelmesi demek. Çokeşlilik dinimizde var. Herkes yapamaz ama yapana 'Niye yaptın?' diyemezsiniz, şirke girer. Kuran'da var.

-Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Hiçbir kadın fakir bir adamın ikinci karısı olmaz. Erkek, daha cilveli, daha çok gülen, cinsel anlamda kendisini mutlu eden kadına koşuyor. Erkek olsam, çokeşli olurdum.

-Bir erkek, kadında arkadaşlık, cinsellik, annelik ve ev kadınlığı arar. Bu özellikleri taşımıyorsanız, eşiniz tarafından aldatılmaya hazır olmalısınız. Erkek için bu haklı bir arayıştır.

-Boşandığında kaybedecekleri, kazanacaklarından fazla olan kadın, kalmayı tercih ediyor. Çokeşlilikte asıl ağır fatura erkeğe çıkıyor. Madden ve manen zarara uğruyor. Açıkça çokeşli olduğunu itiraf edenleri alkışlıyorum ve kutluyorum.

-Dayak ve aldatma bana göre boşanma sebebi değil. Türkiye'deki kadınların yüzde 80'i dilinden dayak yiyor. Yatak odasında mutlu olmayan kadın, her durumda problemlidir. Muhafazakâr kesimde kadın evde daha süslü, daha şık… Ailede mutluluğun sağlanmasının bazı şartları var. Kadın kocasına itaat etmeli. Erkek de karısına Allah'ın emaneti olarak davranmalı.

Tamam, buraya kadar özetledim. Şimdi benim ne düşündüğüme sıra geldi:

Bu konuya sol damardan bakarım elbette…

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Umut Oran Bey ve ben esnaf ziyareti yaparken; türbanlı bir hanım kardeşimiz yanaştı ve aynen şunları söyledi:
-Başörtüsü bizim namusumuzdur. Genel Başkanınıza söyleyin eline çeksin!
Bu hanım kardeşimize, Umut Bey, ‘biz bu sorunu zaten çözdük’ mealinde yanıt verdi.

Bu soruyu bize soran türbanlı hanım kardeşimizin: Ünlü İslami Düşünür ve Yazar İhsan Eliaçık ağzıyla ‘abdestli kapitalistlerin’ imam nikahı suiistimalıyla yarattıkları ve yaşadıkları namussuzluğu nasıl yorumlar ve ne diyeceğini çok merak ederim elbette…

Liberalizme teslim olan abdestli kapitalistler, Sibel Hanım aracılığıyla yaptıklarına meşrutiyet kazandırıyorlar. En acısı da en kutsal duyguları kullanarak doğruluğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar…

Hele Allah Aşkına şu lafa bakın: Zengin, kariyerli, parası olan ve cinsel gücü fazla olan erkek çokeşliliği seçebiliyor. Ehee bu mantık düzleminde fakir, kariyersiz, parası yoksa b.ku yedi… Bırakın 2, 3 eşi, 1 eş bile bulması ve evlenmesi mucizelere kalmıştır. Ehee nerede hakkaniyet, nerede adalet, nerede eşitlik?... Otur, kalk dua et, belki öbür tarafta bulursun önerisinde bulunur herhalde Sibel Hanım…

‘Erkek olsam, çokeşli olurdum’ diyen Sibel Hanıma, kadın olarak niye çokeşli olmadığını çok net sormak isterdim. Yahu semavi dinlerin hepsinde ortak kanı ilk insanın Adem ile Havva olduğu yönündedir. Sibel Hanım mantığına göre Adem ile Havva, Ayşe, Fatma diye sayılması gerekmez miydi? Yada Havva ile Adem, Ömer, Osman diye sayılırdı değil mi?

Ey abdestli kapitalistler! Çok para kazandıysanız, imam nikahlı 2. 3. eş alacağınıza; evlenemeyen fakir oğlan ve kızlara harcayın da günahlarınızı biraz hafifletin bari… Uçkurunuza harcadığınız paralar sevap kazandırmadığı gibi imam nikahlı lafıyla günahtan hiç kurtulamazsınız benden söylemesi…  

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

Ataerkil ve Müslüman toplum ve MHP Kasetleri…


MHP’nin kasetleri hakikaten yaklaşan seçim heyecanının önüne geçti artık… Çoğu yerde ve çoğu kişiler ‘seçimleri kim kazanacak?’ sorusu yerine ‘’MHP’nin kasetlerinde kim çıkacak?’’ sorusu sormayı yeğliyorlar…

İşimiz biraz şaka ama bu kaset işi gerçekten sarpa sarmaya başladı… Adam Müslüman ve dini nikahlım diyorsa ne yapacaksın arkadaş?

Gayrı ahlaki, gayri din dışı, gayri imam nikahı dışı kararını kim ve nasıl verecek?

İşin ilginç yanı mevcut yasalarımıza göre gayri yasal bir durum da yoktur. Türkiye’de binler hatta milyonlarca insanın bu tarz imam nikahlı 2.eşi, 3.eşi olduğunu uçan kuş, yüzen balık bile biliyor arkadaş…

MHP Genel Başkan Yardımcısı Tunca Toskay ne diyor? AK Parti Milletvekilleri acaba hiçbir şey yapmayan melekler mi? diye ironi yapıyor…

Kasetler karşısında siz bakmayan yandaşların timsah gözyaşına, tuh, vah dediklerine en çok onların sevindiği kanaatindeyim… Ama hızla handikap içine çekiliyorlar…

Çünkü adamın resmi nikahlı eşinin haberi varsa, gönlü varsa ve aynı zamanda imam nikahlı 2.eşi varsa; AK Partili muhafazakar kesim niye karşı çıkar buna?

Türkiye’de hakim olan ataerkil yapı, ilaveten yüzde 99’u Müslüman olan toplum resmi, gerçektir. Hal böyle olunca bu işten MHP karlı çıkar arkadaşlar…

Özellikle AK Parti yandaşı kadın yazarlarımız, bu kaset konusunda tam bir çelişki yumağına saplandılar. Bence çok kötü bir pozisyonda yakalandılar.

İmamlı nikahlı eş konusu muhafazakar partilerin trajik ve komik hallerini çok izleriz daha…

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR

22 Mayıs 2011 Pazar

Burdur CHP Milletvekili Adaylarının Bucak’ta seçim çalışmaları…

21 Mayıs 2011 günü CHP Burdur Milletvekili Adayları Sayın Ramazan Kerim ÖZKAN (Halen milletvekili) ve Sayın Yakup Yıldız (Türkiye Köy-Koop Başkanı) ekibiyle, Bucak ilçesine bağlı Dağarcık Köyü’ne buluştuk.

Peki, kimler vardır Bucak İlçesi’nden?



Ben, Bucak CHP İlçe Başkanı, Bucak CHP Eski İlçe Başkanı (Milletvekili aday adaylığı için istifa etmişti), Seydiköy CHP temsilcisi Seyit Bey…

Neyse Dağarcık Köyü’nde muhtarla ve diğer vatandaşlarla görüşüldü, hemen Alkaya Köyü’ne geçildi. Muhtar evinde bizleri misafir etti ve çay ikram etti. Köyde bulunan son derece modern tavuk tesisini gezdik. Her şeyi otomatik olan tesislerde yumurtaların kolisi 4.5 TL’ye mal olurken satışının 4 TL olması üretici adına vahimdir… Hijyenik koruma nedeniyle özel elbise olmadan girilmediği tesisleri dışarıdan izledim. Daracık alanda ve ışıklar altında tavuklar sürekli yem yiyorlar ve yumurtluyorlar. Şaşıracaksınız ama tavuklara üzüldüm, çünkü makine gibi olmuşlar…




Sonra Seydiköy’e geçtik. Kahve toplantısı yapıldı. Her iki milletvekili adayı yaklaşık 30-40 kişiye konuşma yaptılar. Sorular soruldu, istekler iletildi, bu arada CHP bayraklarıyla yollar süslendi…

Müteakiben Bucak Öğretmenevi ziyaret edildi. Oradan Türk Eğitim-Sen bürosuna gidildi. Oradan Bucak Cumhuriyet meydanında varıldı. Vatandaşlarla teke tek görüşüldü, elleri sıkıldı. Bu arada AK Parti Milletvekili Adayı ve diğer AK Partililer ile karşılaşıldı. Karşılıklı başarılar dilendi. Daha sonra Okullar Caddesi üzerinde bulunan esnaflarla selamlaşıldı, tokalaşıldı, oy istenildi…

Yaklaşık 7 saatlik seçim çalışması maratonun kısa hikayesi bu kadardır… Peki, gözlemci olarak dimağımda kalan özel durumlar nelerdir?

-Köylere iktidarın açıktan tehdidini duydum. Nedir o derseniz? İşte ‘12 Haziran’ günü AK Parti’ye oy verilirse; köye hizmet gelecekmiş… 

-Çitçilerin, hayvan besleyicilerin kısaca köyde yaşayanların zor durumda olmalarına rağmen AK Parti’ye oy vereceklerini tahmin ediyorum. Çünkü hepsi borçlular…

-Et fiyatı 27-30 TL olunca AK Parti hükümeti hemen ithalat silahına başvurdu. Ama nedense yem fiyatlarına bir türlü regülasyon müdahalesinde bulunmuyor. Sanki büyük baş hayvan yemlerinde gizli ve monopol rant sektörü olmuş… Daha net ifade edeyim mi? 3 yıl önce kilosu 20 TL olan yem fiyatı bugünlerde 38 TL olmuş, buna karşın kesim et fiyatları bugünlerde 12-13 TL iken süt fiyatları da 3 yıl önceki seviyeye gelmişken… Üretici kaybetmiş fakat kazanan tek sektör yem sanayi olmuş. Arkadaş bu astronomik yem fiyatlarını indirmek için ithalat niye yapmıyorsun o zaman? Bu rant pazarını korumak için sanki görülmez bir el herkesi durduruyor…

Yazılacak çok ayrıntı var ama gerek yoktur, çünkü herkes yaşıyor…

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR