31 Mayıs 2012 Perşembe

Türkiye Siyaseti ya kürtaj olacak ya da down sendromlu doğacak..


Türkiye gündemine düşen ateş gibi konudur ve yakacak herkesi..

Neydi o sıcak ve hararetli konu?

Kürtaj ve sezeryanla doğum..

Sayın Başbakan, Birleşmiş Milletler (BM) Nüfus Fonu ve Avrupa Parlamenterler Forumu tarafından düzenlenen Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferası’nda yaptığı konuşmasında "Sezeryanla doğumlara karşı olan bir başbakanım. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Buna kimsenin müsade etme hakkı olmamalı. Ha anne karnında bir çocuğu öldürürsünüz. Ha dogduktan sonra öldürürsünüz. Hiçbir farkı yok" dedi.

Böylece ateş yakıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde yaktığı ateşe biraz daha benzin döktü.

Ne demişti o konuşmasında?

Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum, kürtajı bir cinayet olarak görüyorum ve bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum; yatıyorsunuz, kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum..

Derken ateşin etrafına toplanmalar başladı. Kimisi odun atıyor, kimisi ateşin ferini artırmak için hava üflüyor..

Sağlık Bakanımız hemen konuya müdahil oluyor ve bakın ne diyor?

“Kürtaj için 10 haftalık süre bilimsel değil, neden 8 hafta, 12 hafta değil. Çalışma yapılıyor, eğitim ve yüksek gelirli kadınlar arasında kürtajın çok yaygın olduğunu, Down sendromlu olsa da o bebek sonuçta bir canlıdır’’

Hemen ateşin başına elinde hava üfleyiciyle TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün Bey geliyor ve ateşin ferini iyice yükseltiyor. Ve bakın ne diyor?

‘’Tecavüze uğrayan kadınların da doğurması gerektiğini ifade ediyor’’..

Gerçek AK Parti, Türkiye siyasi hayatına işte asıl bugünlerde damgasını vuruyor. Muhafazakar, milliyetçi, dindar ve tutucu ideolojisini açık ve net olarak şimdi uygulamaya başlıyor.

Bence doğrusu da budur. Çünkü 10 yıldır sürdürdüğü takiye bitti artık.. Böylece Türkiye siyaset alanında kanaat belirten insanların ayrışması daha belirgin olacaktır. Otla saman karışmayacaktır. Liberaller, demokratlar, sosyalistler, AK Parti hakkında kafalarında yer eden düşüncelerin gerçeklikten hayale doğru usulca yer değiştirecektir..

Sayın Başbakan Erdoğan’ın milliyetçi duruşu ve söylemiyle MHP bile işlevsiz hale gelmiştir.

Artık örnek alınan ABD modeli, Türkiye siyasi hayatının geleceğini resmen şekillendirecektir. Hani ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de muhafazakarlığı ve tutuculuğu savunan  ‘Cumhuriyetçiler’ diye AK Parti, özgürlükçüğü ve demokrasiye savunan ‘Demokratlar’ diye CHP gibi 2 siyasi kanada ayrılacaktır.

Gelelim kürtaj ve sezeryanla doğum meselesine.. Peşinen söylüyorum; AK Parti’nin savunduğu fikre külli katılmıyorum.

Çok fazla ayrıntıyla sizleri boğmayacağım. Temel yaklaşımım şudur: Herkesin özgür iradesine kimse ipotek koyamaz. İster doğumu normal yapar, ister sezeryanla, hem sana ne kardeşim! Çünkü 9 ay karnında taşıyan kadın nasıl doğuracağına yine kadın karar verebilir.. Başka türlüsü siparişle doğum olur..

Hele kürtaj konusu, hakikaten abesle iştigaldir. Yahu hamile kalma iradesini gösteren kadının kendisiyse; bırakın doğum yapıp yapmayacağına da kendisi karar versin.. Size ne arkadaş! Kadını yönetiyorsunuz, bari rahmini yönetmeye kalkmayın yahu:)

Çağımızın teknolojik imkanları sayesinde hamileliğin daha çok başında bebeğin sakat, eksik uzuvlu, kısaca down sendromlu olduğu belirlenebiliyor. Ancak ve ancak taşıyıcı annenin rızasıyla söz konusu bebek kürtajla alınabiliyor.

Ne var bunda? Down sendromlu bir çocuğu büyütmek daha doğrusu yaşatmak ne kadar meşakatli olduğunu herkes biliyordur. Bırakın ona anne-babası karar versin arkadaş.. Bir de Sayın AK Parti Milletvekilimiz demezmi ‘’tecavüze uğramış kadının çocuğuna devlet bakar’’

Ben bu cümleyi hiç yorumlamıyorum. Çünkü maksadımı aşabilirim. Artık siz gerisini düşünün..

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Ziraat Bankası adı ve amblemi değişmez..


Malumunuz geçen hafta kıyamet koptu..



Neden?



Ziraat Bankası’nın adı ve logosu değişecekmiş..



Kim demiş?



Bankanın Genel Müdürü Hüseyin Aydın..



Ne demiş?



Ziraat Bankası’nın ismi uzun.. Üstelik yurtdışında gerek açtığımız şubelerde, gerek diğer girişimlerimizde her yerde farklı kullanılıyor. Örneğin bir ülkede Bank of Ziraat, başka bir ülkede başka türlü.. Bunu istemiyoruz. Bazı bankalar gibi dünyanın her yerinde kolaylıkla kullanılacak bir isim ve logoya geçeceğiz. Örneğin HSBC. HSBC, her yerde aynı. Ziraat Bankası da böyle olacak.



Nerede demiş?



TBMM KİT (Kamu İktisadi Kuruluşları) Komisyonu’nda Ziraat Bankası’nın 2009-2010 dönemi hesaplarına ilişkin gerçekleşen görüşmelerde..



Milletvekilleri bu öneriyi nasıl karşılamış?



Milletvekillerinin kendi aralarında bazı isim önerileri telaffuz ettikleri, gelen öneriler arasında ‘ZRT Bank’, ‘Z Bank’, ‘TCZ Bank’ yer aldı.



Gelelim benim düşünce ve yorumuma..



Bir kere logo da denen Ziraat Bankası amblemi ‘BAŞAK’ çok anlamlıdır. Çünkü çiftçinin yani tarımsal üreticinin bankasıdır. Bundan dolayıdır ki, 1888 yılında kurulan ve Cumhuriyet tarihinden de eski kurumlardan biri olan Ziraat Bankası’nın amacına uygun bir logodur.



Bakın sizlere örnekler vereyim..





ABD’nin en büyük bankaları sırasıyla Bank of America, JPMorgan Chase&Co olup logoları ve isimleri hep aynıdır..



Almanya’nın en büyük bankaları ise Deutsche Bank, Commerzbank olup logoları ve isimleri hep aynıdır..



Yunanistan'ın en büyük 4 bankası ise National Bank, Alpha, Eurobank ve Piraeus Bank olup amblemi ve ismi hep aynıdır..



Demek istiyorum ki, finans dünyasında güçlüysen adın ve logon her yere kazınır, herkesce bilinir. Ancak zayıfsan; işte böyle, 124 yıldır hizmet veren bir bankanın, yok adı karışıkmış, yok logosu anlaşılmazmış gibi mazeretlere sığınılması kaçınılmaz olur.



Ziraat Bankası adında ne var ki zorluk ya da problem çıkaracak? 
Bir ülkede Bank of Ziraat, başka bir ülkede başka türlü isim vermeniz sizlerin hatasıdır Sayın Genel Müdür.. Oysa dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin ‘Ziraat Bankası’’ derseniz iş olur biter..



Türkiye’de faaliyet gösteren HSBC niye adını değiştirmiyor? Yani neden Türk-HSBC demiyor da sadece HSBC diyor? Sizler de başka bir ülkede bankacılık faaliyeti yapacaksınız tabelasına ‘Ziraat Bankası’ yazarsınız, logosunu da ‘Başak’ yaparsınız işlem gerçekleşir..



Ben anladım sizi ama..



Ne mi anladım?



Cumhuriyetin en eski kurumunu tarih sahnesinden bir şekilde silmek istiyorsunuz..



Bırakın da 1888 yılında kurulan ve 2012 yılında hala yaşayan bir kurumun varlığıyla övünelim yahu..



Sayın Genel Müdürümüz, bu talihsiz açıklama yerine keşke bu banka 124 yıl yaşamış, en az 124 yıl daha yaşayacaktır deseydiniz..



Keşke Türkiye Cumhuriyeti var oldukça bu banka da var olacaktır deseydiniz..



Neyse ben lafı eğirip çevirmeden son sözümü söylüyorum:



Ziraat Bankası adı ve amblemi DE-ĞİŞ-MEZ..


28 Mayıs 2012 Pazartesi

Burdur-Yeşilova yol sorunu..


Özel nedenlerle 1.5-2 yıldır Bucak ilçemizden, Yeşilova ilçemize gidip-geliyorum..

Bucak’tan Burdur merkeze kadar karayolumuz sorunsuz sayılır.. Hele Çeltikçi belinden Burdur Merkeze kadar maşallahı vardır.. Neredeyse 9-10 kez söküldü, yapıldı ama en sonunda halk tabiriyle kaymak gibi yol oldu..

Burdur merkezden Fethiye yoluna giriyorum. Hala yapım çalışmaları devam ediyor ama yol fena sayılmaz..

Ancak bu Fethiye yolundan yaklaşık 20 km. gittikten sonra Hacılar Köyü sapağından Yeşilova’ya dönüyorsunuz, yol faciasıyla tanışıyorsunuz..

Nasıl?

Şimdi sizlere gördüklerimi yansıtmaya çalışayım..

Hacılar-Düğer-Yarışlı-Harmanlı-Karaatlı köylerinin içinden geçiyorsunuz ve ve Yeşilova ilçesine ulaşıyorsunuz..

Hacılar Köyü’nün içinden geçen karayolu evlere teğet geçiyor birrrr..



Hele CHP Burdur Milletvekilimiz Sayın Ramazan Kerim Özkan’ın Köyü de olan Düğer Köyü’nün içinden geçen yol felakettir ikiii..



Neden?



Yolun genişliği 3-4 metreyi geçmez,



2 araç yan yana mümkünatı yok sığmaz,



Kediler, köpekler, inekler, çoçuklar, yaşlılar için yolun çok büyük tehlikesi mevcuttur..



Allah göstermesin bir kaza halinde evin içine araç girmesi bile söz konusudur..

Gelelim eleştirime..

Bu köylerin içinden geçen karayolunu köyün dışına almak bu kadar zor mudur acaba?

Üstüne üstlük bu yolu Denizli istikametinden gelen tırlar da kullanıyor ve tehlike kat ve kat artıyor..

Yeşilova ilçemizin Salda Gölü civarına turizm atağı geliştiriyorsunuz ama köyün içinden geçen yolu halledemiyorsunuz..

Daha yeni Yeşilova/Tınaztepe Kayak Merkezi açılışı yaptınız ama Düğer Köyü’nün göbeğinden geçen karayolunu dışarıya alamadınız..

Son sözüm: 10 yıllık AK Parti İktidarının en iddialı yatırım alanlarından biri olan karayolu konusunda maalesef Burdur-Yeşilova arasındaki yoldan geçer not alamıyor..

24 Mayıs 2012 Perşembe

RT (retweet) meselesi..


Twitter aleminde yaklaşık 2 yıldır bulunuyorum.. Takip ettiğim ve sevdiğim arkadaşlarım vardır. Yazdıklarımdan dolayı takip etmeye değer bulan arkadaşlarım da vardır..

Buraya kadar normal bir işleyiş söz konusudur, herhangi bir anomali de yoktur..

Kafaya taktığım mesele ise RT (retweet) yapma işidir.. Twitter açıldığı zaman takip ettiğin insanların duygu ve düşüncelerinin yansımaları ekran önünde akar durur, içlerinden bazıları hoşuna gider ve RT edersin.. Böylece daha çok insana ulaşır..

Takip ettiğim yani following yaptığım insanların bir kısmına hem de tek tek ‘link veriyorum ve RT lütfen!’ diyorum..

Nedir bu link?

Ya işte kitap tanıtımı falan filan.. İçeriği her ne olursa olsun şahsınıza bir link geliyor ve RT lütfen deniyorsa hem nezaket gereği, hem de twitter jargonu gereği RT yapılır.. Yahu atla deve değil ki, gördüğün mention’ı retweet bandıyla tıklayacaksın, hepsi budur..

Bazılarına hani derler ya, argo tabirle; ‘adam yaralı parmağa bile işemez’  maalesef böyle tipler çok fazladır..

Sanıyor ki ulan elime düştü, bana ihtiyaç duydu.. Gerçi öyle değil ama varsayalım ki öyle oldu.. Çıkarsız yardım etme fırsatı çıkmış işte.. Sanal da olsa zevk alman, haz duyman için yapıversen ne olur, be arkadaş!

Neyse benden bu kadar sitem yeter.. Gerisini sizler düşünün artık..

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Burdur CHP İl Kongresi yapıldı ve akılda kalanlar..


20 Mayıs 2012 günü yapılan Cumhuriyet Halk Partisi 34. Olağan Burdur İl Kongresi çok önemliydi.



Neden?



2014-yerel ve 2015-genel seçimlere hazırlayacak, taşıyacak Burdur CHP ekibi ve başkanı belirlenecekti.



Ve öyle de oldu.



Belki 2013-Sonbahar aylarında ama kesin olarak 2014-Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerde; 2 dönemdir kaybedilen Burdur il merkezinde yeniden CHP bayrağını dalgalandırma sözü veren işte o muhteşem ekibin isim listesi:

Başkan Süleyman ERMAN

Yönetim Kurulu Üyeleri

Turan İş, Ümran Minas Ayan, Tekin Erol, Binnur Çığrı, Fikret Güvenli, Bayram Kepenek, Ayşe Uğur, Ünsal Köse, Zahide Kurt, Ersin Taşlıoğlu, M.Ayhan Kara, Şazer Çetin, Hüsnü Özgür Ölmez,Yelda Eskici, Ali Özdemir, Ali Özkaya, Sonay Aydın Öçok, Kasım Aytaç, Hacer Saden, Mustafa Üstüner

Oy kullanan 183 delegenin; bu listeye neredeyse tulum tabir edilen çoğunlukla,  tam tamına 125 oyla teveccühü alınmıştır. Bu ezici delege desteği CHP Burdur için hem siyasi bütünlük göstergesidir, hem de sonuna kadar siyasi kredi açtığının delaletidir..

Başarıya susamış ve özlemiş Burdur CHP delegeleri; üzerine düşen vazifesini yaptı ve Burdur Belediye Başkanı’nın CHP’ye geçmesi için artık dört gözle seçimi beklemeye başladı..

Artık ustalık dönemini yaşayacak CHP Burdur İl Başkanı Sayın Süleyman Erman, başarıya endekslenmiş olarak planlarını, stratejilerini ve birikmiş tüm siyasi tecrübesini ve marifetini bu dönemde ortaya kesinlikle koyacaktır.

Bu arada İl Kongresine Yalova Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, Burdur CHP Milletvekili Ramazan Kerim Özkan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, Konyaaltı Belediye Başkanı Mühittin Böcek, İlçe ve Belde Belediye Başkanları, İlçe Başkanları ve Yönetim Kurulu üyeleri, delegeler ve partililer katıldı.

11 Mayıs 2012 Cuma

Genelkurmay Başkanlığı pes diyecek..


TEMAD Başkanı Ahmet Keser’i TV8’de, Habertürk TV’de, Samanyolu Haber TV’de canlı olarak izledim..



Bir kere konusuna çok hakim, çok donanımlı olup hemen anlaşılıyor ki geleceğin lider profili kendisinde mevcuttur.



Gülçiçek Pamir Hanım, Okan Bayülgen ve Samanyolu Haber spikeri yılların deneyimiyle usta televizyoncu oldukları tartışma götürmez gerçektir.. İşte bu usta televizyoncular, TEMAD Başkanı Ahmet Keser Beye, öyle tuzak sorular sordular ki verilecek olası yanlış yanıtlar, kamuoyunda bir anda ters algı yaratacak ve büyüyerek devam eden harekete ağır darbe vuracaktır..



Ancak Sayın TEMAD Başkanı o kadar stratejik konuşuyor ki hak, hukuk, adalet ve en önemlisi zamanın ruhunu yakalama çizgisinden hiç ama hiç sapmıyor..



Sosyal medya Facebook üzerinde başlayan hareketin her geçen kar topu misali büyümeye devam etmektedir.. Son baktığımda grup sayısı 220 bin civarındadır..



Sosyal medya Twitter üzerinde ise #Astsubaylar TAG’ıyla tabiri caizse neredeyse işgal ediyorlar..



Televizyon programlarına, ünlü kişilere twit yağmuruna tutup; konuya öyle ya da böyle müdahil ediyorlar..



Eninde sonunda Genelkurmay Başkanlığı, ‘pes’ diyecek, bu insanların taleplerini hükümete götürecektir..



Zamanın ruhunu anlayabilseydi TEMAD Başkanıyla hemen temasa geçip talep ve isteklerini dinleyip, hükümete aktarması gerekirdi..



Ama ne yaptı?



Hayt, huyt diyerek bildiriyle susturmaya çalıştı..



Çok büyük stratejik hata yaptı. Çünkü böyle yaparak hem prestiji, hem de inandırıcılığı yitti..



Nerede?



Hem kamuoyunda hem de kanal kanal dolaşarak haklılığını anlatan TEMAD Başkanı nezdinde..

Peki, ne olacak bundan sonra?



Bu hareket karşısında ‘Pes’ diyen Genelkurmay Başkanlığı devre dışı kalacak.. Muhtemelen siyaset mekanizması araya girecek, sorunlar müzakere edilecek, bir şekilde çözülecek..


5 Mayıs 2012 Cumartesi

Astsubayların haklı talepleri ve çığlıkları..


Son 1 haftaya damgasını vuran olay; kim ne derse desin TEMAD (Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği) önderliğinde oluşan büyük ve güçlü çıkan seslerdir, haykırışlardır..

Çok ses verdi çok..

Bu nedenle kamuoyu ilk kez bir meslek kuruluşunun çığlığına kulak verdi, Televizyon kanallarının haberlerinde yer işgal etti, gazetelerin neredeyse tamamında amma köşe yazısı, amma yorum şeklinde var oldu..

Ne oldu da, Astsubaylar ilk kez bu kadar gür bir sesle haykırdılar..

2012 yılının kitle iletişiminde yepyeni bir yol açıldığı unutulmamalıdır. Bazı ülkelerde köklü rejimlerin yerle bir olmasına önayak olan Twitter, Facebook gibi sosyal medya ağları, mağdurların en büyük sığınağadır..

Bakın neler oldu neler..

Facebook üzerinden ‘’ Bu Kadarına da Pes Diyen Astsubaylar adıyla kurulanı grup sayısı neredeyse 180 bin kişiye dayandı.

Twitter üzerinden #bukadarinadapesdiyen tag ile sürekli Trend Topic (TT) olmakta.. Yani sosyal medya ağı Twitter üzerinde en çok konuşulan mevzu olmakta. Yine Twitter üzerinde @Pesdiyenastsb rumuzuyla neredeyse 2 günde 10 bin takipçi oluşmakta...


Habertürk kanalı, CNN Türk kanalı, Bugün TV başta olmak üzere habercilik refleksiyle konuya kör, sağır, dilsiz kalamadılar, mecburi ucundan kıyısından dokundular.. Dominant köşe yazarları biraz şaşkın da olsalar ‘’ahaa Atsubaylar da varmış, ahaa sorunları da varmış, ahaa hem de haklılarmış’’ demeye amma gönüllü, amma gönülsüz dillendirmeye başladılar..


Velhasıl ağzı sürekli kapalı olan şişeden cin çıktı artık.. Hiç öyle hayt buyt demeye gerek yoktur.. Siyaset kurumu hemen TEMAD ile temasa geçip talepleri not etmeli ve gereği yapılmalıdır.. Öyle kaçamak güreşmekle bu işten ne siyaset ne de Genelkurmay kurtulabilir..


Böyle yapılmazsa ki o zaman 2012 yılı kitle iletişim ruhunu hiç anlayamamışsınız demektir.. Eğer siyaset kurumu, bu çığlığı savsaklar, duymazdan gelirse; bumerang misali gelecekte herkese çok daha ağır bir fatura önünüze konur..

YAZARIN ÖZEL NOTUDUR
İşte benim de ‘Normal Ötesi Aşk’ isimli kitabımın okuyucu yorumlarını paylaşıyorum:
 
İyi de kitabın bir bölümünü okumak istiyorum diyorsanız; buyurun ilk bölümü aşağıdadır:
 
Sizler de beğenir, merak eder, almak isterseniz; D&R, IDEFIX gibi seçkin kitapevlerinden ısrarla talep edebilirsiniz..
 
 
 
 
 
Yok ben sizden ve imzalı almak istiyorum derseniz; homeros80@hotmail.com adresini isim-soyadı, adres ve cep telefon bilgisiyle başvurabilirsiniz..

2 Mayıs 2012 Çarşamba

CHP Burdur siyaset kazanı kaynıyor..




Malumunuz CHP Burdur Merkez İlçe Başkanı önderliğinde 11 CHP ilçe Başkanımızın imza koyduğu bir deklarasyon yayınlandı.



Yerel basının önünde okunan o bildiri özetle neydi?



Bu düşünce ve inançla bizler 11 İlçe Başkanı olarak, bu zor ve önemli bir dönemi mevcut il başkanımız Süleyman Erman’ın başkanlığında sürdürülmesi ve önümüzdeki süreçte tek vücut halinde yerel seçim sürecine hazırlanılmasın da hem fikiriz.



Bu bilinç ve inançla 11 ilçe başkanı tek vücut ve tek ses olarak; 20 Mayısta gerçekleştirilecek olan il kongresinde İl Başkanlığına İl Başkanımız Sayın Süleyman ERMAN’ın yeniden aday olmasını öneriyor ve destekliyoruz.



Öncelikle ‘hadi canım sende’ diyorum, ardınsıra CHP kültürüyle, demokrasi anlayışıyla ve etik değerlerle bağdaşmayan bu deklarasyonu şiddetle kınıyorum ve redediyorum..



Neden mi?



Burdur ili kongre delegesinin özgür ve bağımsız iradesine hiçbir güç ipotek koyamaz. En başta benim oyuma ve Yeşilova delegesinin oyuna, Gölhisar delegesinin oyuna, Burdur merkez delegesinin oyuna, Çeltikçi, Ağlasun, Tefenni, Karaman delegesinin oyuna hiç kimse ama hiç kimse peşin satın alamaz.. Bu durum hem delegeye yapılmış bir hakarettir, hem de CHP anlayışından ne kadar uzaklaşıldığının somut göstergesidir.



20 Mayıs 2012 günü yapılacak Burdur İl Kongresinde başka bir ismin aday olması ve il başkanı seçilmesi durumunda bu bildiriye imza atan ilçe başkanlarımızın ne kadar zor durumda bırakıldığının bilinmesine rağmen tekrar seçilme hırsının önüne maalesef geçilememiştir.



Yani şimdi imza atan ilçe başkanlarımız delegelerine dönüp şunu mu diyecekler?



‘Ey delegeler! İl Başkanımız Süleyman Erman’ın tekrar seçilmesi için imza attım. Sizler de kongrede gidip oy vereceksiniz’..



İnanın! Hem şaşıyorum, hem üzülüyorum!



Neye?



CHP içinde böyle entrika olur mu arkadaşlar?



Bu nasıl iştir? Bunda akıl, izan, mantık var mıdır?



Aha il delegesi olarak ben buradan ilan ediyorum:



Sayın Süleyman Erman’a oyum negatiftir yani olumsuzdur.



Diğer yandan 11 ilçe başkanımıza imza attırıp bu bildiri yayınlama girişiminin nedeni; başka aday çıkmasını önlemek olduğunu sokaktaki sıradan bir vatandaş bile kolayca anlayabilmektedir.



Yayınlanan deklarasyonda hem birlik, beraberlik ruhuna dem vuruyorsun hem de peşinen bir adaya destek veriyorsun.. Bu ne yaman çelişkidir Allah’ım!



Çare nedir?



Burdur CHP siyasetine daha fazla zarar verilmeden bu imzalar hemen çekilmelidir..