Geçtiğimiz Pazar günü kanallar arasında dolaşırken Cine-5 televizyonunda
Selahattin Sadıkoğlu ve Canan Barlas sunumuyla siyaset programı olan“Kırmızı Hat”ta takıldım…
Programın konukları arasında Prof. Dr. Fuat Keyman, Prof. Dr. Niyazi Öktem ve Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk vardı.
Mevzuuma geçmeden önce bir noktayı anımsatmak isterim.
Bu kanalın geçtiğimiz aylarda TMSF (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu)’na devredildiğini, Altan kardeşlerden Mehmet Altan Beyin aylık bilmem kaç milyara haber-yorumcusu olduğunu, haliyle yanlı program yaptığını, en azından benim nazarımda öyle olduğunu bilmenizi isterim.
Neyse ne düşündüğüme geçelim artık…
Bir kere konukların hepsi AKP İktidarını öve öve bitiremediler…
En dikkatimi çeken ise Besim Tibuk Bey, AKP İktidarı ve Sayın Başbakan hakkında müspetler şeyler söyledi, söyledi ama öyle bir eleştiri getirdi ki neredeyse tüm övgüleri sıfırladı bana göre…
Neler mi dedi?
-Tayyip Erdoğan iktidarın başı olarak tüm kesimleri anlamaya çalışmalı ve kendisi gibi düşünmeyenlere daha yumuşak davranmalıdır.
-Özellikle muhalefetle iyi geçinmeye çalışmalıdır.
-Ülkenin gerilime değil, yumuşamaya ihtiyacı vardır.
-Ekonominin iyi gitmediğini, düşük kur politikasının yanlış olduğunu piyasaları daralttığını ve işsizliği körüklediğini...
-AKP’nin üçüncü kez seçilmesinin doğru olmayacağını, demokrasinin en güzel yanı değişim umudu olduğunu...
-İktidardan sıkılanlar ne de olsa seçim var, bu gider başkası gelir düşüncesiyle rahatlaması gerektiğini…
-Azınlıklar konusunda Osmanlı dönemindeki engin hoşgörüden eser kalmadığını ve gayrimüslimlere karşı çok kötü davranıldığını...
-Mevlana felsefesi ne olursan ol yine gel diyor, Konya’da bir tane gayrimüslim yaşıyor mu, gidin bakın...
-İç politikaya dönük İsrail, Yahudi karşıtı Başbakan Erdoğan’ın söylemlerinin külli yanlış olduğunu, Musevilerle Türklerin nerdeyse bin yıllık tarihi birlikteliği olduğunu… Filistin meselesini çözeceğim derken Yahudi insanları incittiğini…
-İslam’ın reforma uğramadığını, bu yüzden dini motiflerle gelen AKP iktidarının da ne kadar değiştim dese de bir türlü değişimi yaşayamadığını, bunu zaten öfkeli duruşuyla belli ettiğini…
-Hem bu kaygıların giderilmesi hem de demokrasinin gereği önümüzdeki seçimlerde AKP’nin mutlaka muhalefette olması lazım geldiğini… Öbür türlüsünün demokrasi için hiç doğru olmadığını.
-Muhalefetin sert olma hakkı olduğunu ama iktidarın buna hakkı olmadığını, AKP İktidarının daha iktidar olduğunun bile farkına varamadığını,
-Ben olsam Baykal ile en azından konuşabilecek kadar diyalog kapısının birini açık tutardım... Çünkü sen iktidarsın!
-İşsizlik bu ülkede konuşulmaya ne zaman başlarsa, işte o zaman AKP’nin düşüşü başlar…
Aklımda kalanlar bu kadardır. İlgimi çeken bir diyalog gelişti programın bir yerinde:
Besim Bey, 2011 seçimlerinde AKP tekrar iktidar olursa ılımlı İslam söylemini kullananların kaygısı iyice derinleşir mealinde bir cümle sarf etti…
Canan Barlas Hanım, yok canım! 8 yıl gayet güzel geçti, niye olsun ki… Ben hiç öyle bir kaygı taşımıyorum… Gelecek 4 yıl da öyle geçer…
Ha bu arada bu yazdıklarıma inanmayan varsa 07 Mart 2009 Pazar günü Cine-5 televizyonunda yayınlanan ‘’Kırmızı Hat’’ programının kayıtlarına bakabilir…
Besim Beyin, birçok düşüncesine katılmasam bile AKP hakkında söylediği ifadelere aynen katılıyorum.
Neden mi?
Yahu şöyle 2002 yılından beri AKP İktidarını gözümün önüne getiriyorum. Hep itiş-kalkış… Hep kavga-dövüş… Hep gerginlik-soğukluk… Hep azarlama-paylama…
Ulan bir bunlar iyi, gerisi külli kötü mü yahu…::))
Alçak gönüllülük hak getiri, tam aksine hep mağrur duruş sergileme merakı diz boyu…
Yahu 8 yıldır iktidardasın, istediğini aldın istediğini attın, karar verdin, devlete ait ne varsa sattın, medyayı canının istediği gibi kullandın, yeri geldi zorladın hatta yeri geldi bağırdın, çağırdın…
Yahu tamam hitabet gücün, öfkenle insanları etkileme sanatın mükemmel, kabul ama 8 yıl boyunca böyle gider mi arkadaş?
Hele 2011 yılında tekrar AKP iktidar olursa; bir 4 yıl daha yandık ki ne yandık yahu…
Sayın Başbakan’ın yarattığı gergin ve gürültülü siyaset ortamı nedeniyle kimin ne konuştuğu, kimin ne anlattığı da tam anlaşılamıyor…
Yahu şöyle sakin, rahat, koltuklara yayılarak ne bir tartışma, ne bir diyalog izleyebiliyoruz…
Tabi böylesi sert iklimle beslenen ve yaşayan siyasetçileri takip edenler, seçmenler daha da fanatikleşiyor, daha da kemikleşiyor…
Farazi konuşuyorum, eğer AKP’nin yüzde 30 civarında seyreden oylarını sağlama almaksa amaç; hiç de akıllıca değildir.
Neden mi?
Geriye kalan yüzde 70’i yok saymak, bir yerde iktidarı ilk seçimde yok saymakla eşdeğerdir…
Faraziye konuşuyorum, eğer AKP’nin yumuşak karnı olan ekonominin konuşulmamasını amaçlıyorsa; seçmenler yaşadığı sıkıntılarla şuur-altına olumsuz imajı işler… Oy vereceği zaman öyle de böyle de kararını etkiler…
Netice olarak demek istiyorum ve Sayın Başbakan’a çağrı yapıyorum; lütfen daha sakin, daha yumuşak, daha saygılı, daha nazik siyaset yapılmasını öncelikle AKP İktidarından, sonra muhalefetten bekliyorum…
Yahu işin özü bir vatandaş olarak böyle bir talebim vardır. Dikkate alırlar mı, almazlar mı bilemiyorum.
Bakalım, Nasreddin Hoca misali göle maya çaldık, ya tutarsa diyelim ve yazımıza son verelim…
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/09 Mart 2010/Burdur-Bucak