Bugün elime e-mail zincirinden bir bilgi ulaştı. Tahmin yürütüyordum ama ilmi gerekçelerim yoktu. İşte bu gelen bilgi düşüncemi sağlam zemine çekti.
Konu pet şişelerde su…
Düşünüyorum, taşınıyorum ve anlam veremiyorum.
Neye?
Plastik pet şişe içinde su bozulmadan 6 ay süreyle nasıl duruyor?
Mantık diyor ki mutlaka kimyasal korungan maddeler kullanılıyor…
Öyle de oluyormuş…
Kaynak: Johns Hopkins Üniversitesi kanser araştırma raporu…
Bakın o raporda pet şişe sularının nelere yol açtığını nasıl anlatıyor?
-Arabanızda bulunduracağınız plastik su şişesindeki su çok tehlikelidir.
-Plastik su şişeleri, göğüs kanseri olmada en büyük nedenidir.
-Kadınlar arabalarda bırakılmış plastik su şişelerinden su içmemelidir.
Neden?
Çünkü yüksek sıcaklık ve plastik şişelerdeki belli kimyasallar açığa çıkıyor ve göğüs kanserine sebep olabiliyor.
Sonuç olarak uzun seyahatlerde sıcağa maruz kalmış pet şişeden su içmeyin.
Yüksek sıcaklık plastiğin içindeki toksinleri suya ve yiyeceklerimize geçiriyor ve doktorlar bu toksinleri kanserli hücrelerimizin etrafında kolaylıkla gözleyebiliyorlar.
Su içmek için paslanmaz çelikten termos ya da camdan yapılmış şişeler tercih edilmelidir.
Özellikle yazları çoklarımız ne yapıyor?
Plastik şişeleri içinde su varken buzluğa koyuyoruz ve donduruyoruz.
Sonra ne oluyor?
Plastik içindeki Dioxin maddesi açığa çıkıyor.
Dioxin maddesi ise vücudumuzdaki hücreler için bir zehir oluyor
Dioxin isimli kimyasal madde kansere sebep oluyor, özellikle göğüs kanserine...
Suyu hallettiysek geçelim başka bir hatamıza…
Herkesin sonbaharda turşu kurma hazırlığı vardır ki benim de evimde bulunur.
Turşuları neye kurarız?
Plastik bidonlara…
Oysa kansere davetiye kurduğumuzun farkında bile değiliz.
Çünkü bu turşu keskinleştikçe, plastik bidon reaksiyona giriyor. Ve bir zaman sonra plastik, neredeyse kağıt helva gibi kırılgan hale geliyor. İşte o zaman plastiğin zararlı bütün bileşenleri turşuya geçiyor.
Sonra ne oluyor?
İşte bu plastik bidonların içinden turşuyu yedikçe; nedeni anlaşılamıyor dedikleri kanser vakaları oluşuyor.
Valla bu konuyu sizlerle paylaşmak zorundayım. Konunun uzmanı değilim ama akıl yürüterek zaten belli bir düşüncem vardı. Şimdi bu bilgilerle düşüncemi rahatlıkla aktarabilirim. Öyle de yaptım. Herkese aman dikkat diyorum ama nereye kadar ve nasıl, inanın onu ben de bilmiyorum.
Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/19 Kasım 2009/Burdur-Türkiye