5 Ekim 2015 Pazartesi

Seçimlere 25 gün kala..


Ben de anlamadım ki bu seçim nereden çıktı?

Bileniniz var mı?

Yüzeysel bilgilerle değil, derinlemesine bu seçimlerin manasını açıklayabilenin alnından öperim..

7 Haziran’da Türkiye seçmeni bir karar verdi ve tercihini tek başına iktidar yönünde kullanmadı..

Gelin, görün ki tek başına iktidar olamadı ama önce TBMM Başkanlığını aldı, sonra da amma öyle, amma böyle AK Parti iktidarı devam etti..

Neden?

Tamamen ufuk ve gelecek planlamasından yoksun, çapsız muhalefet siyasetçilerin varlığı maalesef..

Kim ne derse desin; Türkiye siyasetini dizayn eden, yönlendiren Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır..

CHP, MHP liderleriyle elinde topaç gibi oynamaktadır..

Hafızamızı yoklayın bir..

7 haziran seçimleri bitti, Sayın Erdoğan 3 gün çıt çıkarmadı.. Sessiz ve derinden geleceğe dair siyasi planlamaya yaptı bence..

Önce parti liderlerinin bilgisi ya da bilgisi dışında CHP Milletvekili Deniz Baykal, sonra MHP’den Tuğrul Türkeş ve HDP’den Celal Doğan ile görüşme yaptı..

Truva atı gibi partilerin içine sızarak; AK Parti’yi ve kendisine büyük siyasi zarar verecek kombinasyonu baştan bozdu..

TBMM Başkanını AK Parti adayının seçilmesinin tek sebebi; CHP ile MHP arasında Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde temeli atılan koordinasyonun bozulmasıdır..

Bunu nasıl başardı?

CHP’ye koalisyon ışığı yakıldı, Baykal’a ‘’TBMM Başkanlığı senin’’ dendi ve plan tıkır tıkır işledi..

Türkiye’nin siyasi kaderini bozan tek siyasi figür Sayın Deniz Baykal’dır..

Neden?

Eğer TBMM Başkan adayı olarak çıkmasaydı; yüzde 99 olasılıkla MHP adayı Ekmeleddin Bey seçilecekti.. Daha önce Cumhurbaşkanlığı adaylığında destek olmuş CHP , mutlaka oy verirdi, HDP’de dışarıdan yeterli desteği sağlardı.. İşte o zaman siyasi deprem başlardı.. Ne AK Parti, ne saray kalırdı..

Nasıl?

TBMM Başkanı Ekmeleddin Bey oldu mu? Bir kere TBMM asla kapanmazdı, yaz boyunca çalışırdı.. Her 3 partinin de seçim vaatlerinin ilk maddesi olan ne kadar yolsuzluk soruşturması varsa hepsi konuşulur, görüşülür, karara bağlanırdı..

2 yıllık süreyle bile olsa CHP-MHP koalisyonu kurulurdu, azınlık hükümeti olarak devam ederdi.

Ve en önemlisi çok muhtemeldir ki bu çatışmalı ortam yaşanmazdı..

AK Parti, parçalanma sürecine hızla girerdi.. Çok muhtemel, Sayın Gül, yeni partinin kurulması için kolları sıvardı..

Peki, ne oldu şimdi?

1 Kasım’da tekrar sandığa gidilecek ve AK Parti’nin 276’yı geçmesine uğraşılacaktır..

Olur mu?

Valla normal şartlarda olmaz ama eksik olan 18 milletvekilini çok az seçmen sayısıyla (işte 300 oy, işte 2 bin oy, işte 3 bin oy)  kaybettiği yerlere odaklanarak 276’yı bulması olasıdır..

276’yı bulmasına yardımcı olacak en önemli partner PKK’dır.. Çatışma seçim gününe kadar sürdükçe HDP’nin oyu yüzde 10 ve aşağısına sarkacaktır..

‘’Neden normal şartlarda olmaz’’ dedim?

Çünkü 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar pozitif değişen ne ekonomi, ne adalet, ne de dış siyaset vardır.. Tam aksine hepsi 7 Haziran’dan daha negatif noktaya sürüklenmiştir.. İşte dolar 3 TL’yi aşmış, işte mahkemelere, adalet saraylarına güven bunalımı had safhaya çıkmıştır, işte Esad yerinde kalmış, hem de PUTİN’in ordu desteğiyle.. En mühimi de her şey pahalanmış, yüzde 20-30 fakirleşmiş haldeyiz..

Bu şartlarda bir iktidar partisinin çoğunluğu sağlaması mantıklı durmuyor.. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım mantıksız siyasi manevralar yüzünden 276’yı bulması olasıdır..

Yahu 7 Haziran’da seçim oldu, yaylaya çıktım, 3 ay durdum, geri geldim, yine seçim, yine sandık buldum önümde..

Seçmen olarak bıktık, usandık artık.. Herkesin işi kaydı var, herkes önüne bakmak istiyor ama bunu bir türlü muhalefet anlatamıyor..


Muhalif düşünen birisi olarak siyasi analizim ve gözlemim bu minvaldedir..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: