22 Ekim 2015 Perşembe

Yanlıştan dönme erdemliktir..


Bucaklı sporseverlerin geçen yıldan beri ilgiyle izlediği yeni bir oluşum vardır..

Adı ise ‘’Bucak Gençlik Spor Kulübü’’ olup gençleri ve çocukları spora yönlendirme amacını taşımaktadır..

Tamamen amatör ruhla hareket eden ve bir avuç gönüllüden oluşan bu spor derneği geçen yıl Burdur 2.Küme Amatör Ligi’ni şampiyon bitirdi ve bu yıl Burdur 1.Amatör Ligi’nde oynamaya hak kazandı..

Sıkı durun şimdi?

Şampiyonluğu elde ederken kendi saha avantajını hiç kullanmadı.. İçerideki tüm maçlarını Burdur’da oynadı ve öyle kazandı..

2015-2016 futbol sezonunda ise şampiyon takım ‘’Bucak Gençlik Spor’’ haklı olarak Bucaklı seyircilerin karşısına çıkmayı istiyordu.. Kendi saha avantajını kullanmak ve biraz olsun maddi külfetten kurtulmayı hedefliyordu..

Neden?

Ve kulüp nasıl yaşatılıyor?

Bucaklı vatandaşlarımızın ‘’çam sakızı çoban armağanı’’ misali maddi katkılarıyla kulübün yaşatılması uğraşılmaktadır..
İşin özü Bucak Gençlik Spor’un sponsoru ya da destekleyen kurum/kuruluşu yoktur.. Tamamen başkanın ve yöneticilerin özverili katkı ve çabalarıyla faaliyetlerini sürdürmektedir..

Ne gibi harcamalar?

Ulaşım ve taşıma harcaması var, yemek harcaması var, forma ve spor malzemesi harcaması var, kısaca var oğlu var..


Lafı uzatmadan saadete gelelim..

Bucak İlçe Stadyumu kime ait?

Bucak Belediyesine..

Bucak İlçe Stadyumu’nda başka bir Bucaklı kulüp maç yapabilir mi?

Yapamaz..

Neden?

Yapamaz kardeşim, uzatma artık..

Allah-Allah! Nedenmiş o?

Şimdi Bucak Gençlik Spor Kulübü, Burdur 1.Amatör Ligi İç Saha Maçlarını Bucak ilçe stadyumunda oynayamaz mı?

Oynayamaz..

Niye?

Canım öyle istiyor, keyfimin kahyası mısın?.. Olmaz dediysek olmaz işte..

Hani biraz ironi yaptım, sosyal medya Facebook’tan, Bucak Gençlik Spor Kulübü’nün resmi paylaşımı olan aşağıdaki metni okuyunca içimden böyle ilham geldi..

Metnin aynısı!

Futbol takımımız 1. Amatör ve Genç takım müsabakalarını Bucak ilçe Stadyumunda oynanması beklenirken ilginç bir şekilde Burdur merkez de oynanmasına karar verildi. Belediye Başkanımız sayın Süleyman Mutlu'nun ve Bucak Belediyesi Oğuzhanspor yönetiminin bu kararına saygı duyuyoruz. Keşke bunu en baştan belirtselerdi maç haftası bu biraz bizleri şaşırttı. Kulübümüz Bucak ilçesinde faaliyet gösteriyor oyuncuları alt yapıları ve diğer braşlardaki ( voleybol-tenis-basketbol-badmington-atletizm-satranç- güreş) sporcularımız ilçemizin sporcuları. Bucaklı gençlerin spor faliyetinde bulunduğu ve ne kadar çok çocuğa spor yaptırabiliriz , sağlıklı nesiller yetiştirme ilkesiyle yaptığımız çalışmalarda bu gibi kararlar bizleri üzmektedir. Elbetteki müsabakalar için Burdur'a ve diğer ilçelere gidebiliriz, ama ilçemizin diğer kulüpleri gibi yerel yönetimlerden maddi destek alamamamız maçlarımızı dışarıda oynamak zorunda olmamızdan dolayı yol - yemek gibi temel ihtiyaçlarımızın sıkıntısını yaşatmaktadır. Bucak halkımıza kendimizi izletemeyecek olmamızdan dolayı da özür diliyoruz. Takımız kendilerinin devamlı iç saha avantajını kullanabileceği bir saha belirlemek istiyor Burdur merkez de saha yetersizliğinden dolayı Gölhisar , Yeşilova ve Tefenni ilçelerindeki sahaları kullanmak için bu hafta görüşmeler yapılacak. Uygun görülen bir ilçe stadında oynamayı planlamaktayız. Herşeye rağmen spor sevdasının mesafe dinlemediği bilinçiyle; gönüllülük ilkesiyle amatör bir ruhla hiç bir kurum ve kuruluşa art niyeti olmadan devam edeceğiz. Saygılarımızla..
    
        
Alınmış bu kararın yanlış olduğu apaydınlık ortadır ve açıktır..

Yanlış karardan dönme erdemliktir..

Umarım ve dilerim, en kısa zamanda akıl ve mantık hakim olur; karar düzeltilir..

Bucaklı bir spor derneğinin; Bucak ilçe stadyumunda maç yapması anasının ak sütü kadar hakkıdır ve bu hakkında hemen teslim edilmesi şarttır..

Eğer yapılmazsa ne mi olur?

Tarihe not düşülür ve resmen ayrımcılık şarkısı çalar..

Gelecek nesillere nur topu gibi bir spor sorununu devrederseniz..

Durup dururken toplumu Oğuzhanspor ve Bucak Gençlik Spor diye bölersiniz..

Bilgi ve tecrübe ışığında uyarımı bu yazıyla yapıyorum, gerisi karar verici yetkililerin üzerindedir..

Saygı ve sevgilerimle..

Yazar Ömer ÖZDAMAR


12 Ekim 2015 Pazartesi

Başlık yok..

Görünen durum ve tablo tek kelimeyle vahim! Birlikteliğimizin ve kardeşliğimizin altına dinamit lokumu koydular..Hani  ‘’1923 yılında size 100 yıl süre veriyoruz, sonra yok olacaksınız’’ rivayeti vardır ya, bu cümleyi hep efsane diye duyardım ve düşünürdüm..

2015 yılında hem etnik hem de mezhepsel olarak 3’e hatta 4’e ayrıldık karpuz gibi.. Bizi biz yapan tüm değerler yeknesan oldu, toz duman oldu, biz bu gidişle ve bu kafayla 2023’ü bile zor yakalarız..

Yahu kardeşim, ölüm karşısında mezhebi, etnik kimliği sorulursa biz duvara toslarız.. Ölüsünden bile en ufak saygıyı esirgiyorsak; biz bitmişiz, biz yanmışız anlamına gelir..

Sağcısı-solcusu, ilericisi-gericisi, dindarı-laiki, Kürdü-Türkü, liberali-sosyal demokratı, Alevisi-Sünnisi, şeriatçısı-komünisti, aklınızı başınıza alın! Bizim gidecek başka bir toprağımız yoktur.. Tamam diğer Müslüman ülkeler birbirini boğazladı ve hala boğazlıyor, bu yaşananlar karşısında bile en ufak ders çıkarmayacak kadar aklımızı yitirdik mi?

Çare nedir?

Reçete yazacak safhayı çoktan geçtik..

Her bir birey-şahıs düşünsün, taşınsın, silkinsin ve kendine gelsin..

Tehlike çok büyük, bunu hissediyorum, aman bu noktaları ıskalamayalım..

Hepimiz çok ağlarız..



5 Ekim 2015 Pazartesi

Seçimlere 25 gün kala..


Ben de anlamadım ki bu seçim nereden çıktı?

Bileniniz var mı?

Yüzeysel bilgilerle değil, derinlemesine bu seçimlerin manasını açıklayabilenin alnından öperim..

7 Haziran’da Türkiye seçmeni bir karar verdi ve tercihini tek başına iktidar yönünde kullanmadı..

Gelin, görün ki tek başına iktidar olamadı ama önce TBMM Başkanlığını aldı, sonra da amma öyle, amma böyle AK Parti iktidarı devam etti..

Neden?

Tamamen ufuk ve gelecek planlamasından yoksun, çapsız muhalefet siyasetçilerin varlığı maalesef..

Kim ne derse desin; Türkiye siyasetini dizayn eden, yönlendiren Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır..

CHP, MHP liderleriyle elinde topaç gibi oynamaktadır..

Hafızamızı yoklayın bir..

7 haziran seçimleri bitti, Sayın Erdoğan 3 gün çıt çıkarmadı.. Sessiz ve derinden geleceğe dair siyasi planlamaya yaptı bence..

Önce parti liderlerinin bilgisi ya da bilgisi dışında CHP Milletvekili Deniz Baykal, sonra MHP’den Tuğrul Türkeş ve HDP’den Celal Doğan ile görüşme yaptı..

Truva atı gibi partilerin içine sızarak; AK Parti’yi ve kendisine büyük siyasi zarar verecek kombinasyonu baştan bozdu..

TBMM Başkanını AK Parti adayının seçilmesinin tek sebebi; CHP ile MHP arasında Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde temeli atılan koordinasyonun bozulmasıdır..

Bunu nasıl başardı?

CHP’ye koalisyon ışığı yakıldı, Baykal’a ‘’TBMM Başkanlığı senin’’ dendi ve plan tıkır tıkır işledi..

Türkiye’nin siyasi kaderini bozan tek siyasi figür Sayın Deniz Baykal’dır..

Neden?

Eğer TBMM Başkan adayı olarak çıkmasaydı; yüzde 99 olasılıkla MHP adayı Ekmeleddin Bey seçilecekti.. Daha önce Cumhurbaşkanlığı adaylığında destek olmuş CHP , mutlaka oy verirdi, HDP’de dışarıdan yeterli desteği sağlardı.. İşte o zaman siyasi deprem başlardı.. Ne AK Parti, ne saray kalırdı..

Nasıl?

TBMM Başkanı Ekmeleddin Bey oldu mu? Bir kere TBMM asla kapanmazdı, yaz boyunca çalışırdı.. Her 3 partinin de seçim vaatlerinin ilk maddesi olan ne kadar yolsuzluk soruşturması varsa hepsi konuşulur, görüşülür, karara bağlanırdı..

2 yıllık süreyle bile olsa CHP-MHP koalisyonu kurulurdu, azınlık hükümeti olarak devam ederdi.

Ve en önemlisi çok muhtemeldir ki bu çatışmalı ortam yaşanmazdı..

AK Parti, parçalanma sürecine hızla girerdi.. Çok muhtemel, Sayın Gül, yeni partinin kurulması için kolları sıvardı..

Peki, ne oldu şimdi?

1 Kasım’da tekrar sandığa gidilecek ve AK Parti’nin 276’yı geçmesine uğraşılacaktır..

Olur mu?

Valla normal şartlarda olmaz ama eksik olan 18 milletvekilini çok az seçmen sayısıyla (işte 300 oy, işte 2 bin oy, işte 3 bin oy)  kaybettiği yerlere odaklanarak 276’yı bulması olasıdır..

276’yı bulmasına yardımcı olacak en önemli partner PKK’dır.. Çatışma seçim gününe kadar sürdükçe HDP’nin oyu yüzde 10 ve aşağısına sarkacaktır..

‘’Neden normal şartlarda olmaz’’ dedim?

Çünkü 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar pozitif değişen ne ekonomi, ne adalet, ne de dış siyaset vardır.. Tam aksine hepsi 7 Haziran’dan daha negatif noktaya sürüklenmiştir.. İşte dolar 3 TL’yi aşmış, işte mahkemelere, adalet saraylarına güven bunalımı had safhaya çıkmıştır, işte Esad yerinde kalmış, hem de PUTİN’in ordu desteğiyle.. En mühimi de her şey pahalanmış, yüzde 20-30 fakirleşmiş haldeyiz..

Bu şartlarda bir iktidar partisinin çoğunluğu sağlaması mantıklı durmuyor.. Ancak yukarıda anlatmaya çalıştığım mantıksız siyasi manevralar yüzünden 276’yı bulması olasıdır..

Yahu 7 Haziran’da seçim oldu, yaylaya çıktım, 3 ay durdum, geri geldim, yine seçim, yine sandık buldum önümde..

Seçmen olarak bıktık, usandık artık.. Herkesin işi kaydı var, herkes önüne bakmak istiyor ama bunu bir türlü muhalefet anlatamıyor..


Muhalif düşünen birisi olarak siyasi analizim ve gözlemim bu minvaldedir..