4 Kasım 2014 Salı

Çözüm süreci çıkmaz sokağa girdi..


Hani bir şarkı mı, türkü mü vardır ya, tam da anımsayamadım ama..

‘’Alçaklara kar yağıyor üşümedin mi? Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?’’

Diye mırıldarlardı eskiden büyüklerim..

Ya da ‘’ayıyla yatağa giren sonucuna katlanır’’ derlerdi atalarım..

İmralı, Kandil, HDP, akil insanlar derken bugünlere geldik..

Oysa başa dönersek ‘’DÜŞ’e Yazdım’’ kitabından bir küçük alıntıyla mevzuumuza giriş yapalım..

30 yıldır süren ve 2014 yılında hala devam eden ‘Kürt Barış Süreci’ ne olur?
Valla çoktan bölünme işi gerçekleşirdi ama mekanlar uygun değildir.
Yani..
Yanisi şudur. Kürtler sadece bir yerleşim yerinde yaşasalardı bu iş çoktan bitmişti. Diyelim ki 15 milyon Kürt vatandaşı vardır. Bunun 5-6 milyonu Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bir kısım şehirlerinde ikamet ediyor ama geri kalan büyük çoğunluk İstanbul başta olmak üzere batı illerin yaşamını sürdürüyor.. En önemlisi de Kürtlerin önemli oranının Sünni mezhebine dahil olmasıdır. Sünni mezhebi üzerinden siyaseti dibine kadar yapan AK Parti, bundan dolayıdır ki Diyarbakır’da yüzde 30-35 oy alabilmektedir.
Barış sürecinin AK Parti’nin hatası var mıdır?
AK Parti’nin ender görülen stratejik hatalarından biridir. PKK Militanları silahlı ya da silahsız Türkiye topraklarını terk etmedikçe asla müzakereye oturulmayacaktı ama oturuldu bu bir.. Bu sürece mutlaka ana muhalefet partisini katmalıydı ama katmadı bu da iki..
Silahların gölgesinde neden oturulmaz?
‘’Demoklesin kılıcı’’ gibi başında sallanan silahlarla müzakere dünyanın hiçbir ülkesinde yürütülemez.
Niye barış süreci başlattı peki?
Bir yerde çaresiz kaldı, bir yerde siyasa mülahazalarda fayda gördü.
‘’DÜŞ’e Yazdım’’ isimli bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim..

Neyse biz mevzuumuza dönelim..

Velhasıl çözüm süreci 2014-Kasım ayı itibarıyla çıkmaz sokağa girdi. Ya da beklemeye alındı ve buzdolabına kaldırıldı..

Niye böyle oldu peki?

Valla adı üstünde süreç denen iş böyledir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde gerginlik ve restleşmeler başladı, siyasi bağrış-çağrış, itiş-kakış derken KOBANİ olayı her şeyin tuzu biberi oldu..

‘’IŞİD eşittir PKK’’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan zaten kafasında çözüm sürecini noktalamıştır.

Bundan sonra can sıkıcı birçok olaylar olabilir. Bu durum karşısında taraflar tekrar pozisyonlarını gözden geçirir ve süreç devam eder..

Ama ne zaman?

Konu artık hükümetin ağzıyla ‘’milli’’ olmaktan çıktı.. Dışarıdan içeriden tarafları çoğaldı.. Zamanı ne hükümet tek başına, ne de dışarısı tek başına karar veremez. En önemlisi IŞİD meselesi bu işin tam göbeğinde dururken çözüm süreci falan yürümez ve işlemez..

İlla zaman ver derseniz; en iyimser tahmin 2015-Haziran seçimlerinden sonradır..

Başbakan Davutoğlu, en zor durumda kalan siyasi aktördür.

Neden?

Cumhurbaşkanı Erdoğan köşke ya da aksaraya çıktı, bütün ihaleyi Davutoğlu’nun üstüne yıktı..

Başbakan Davutoğlu, seçimlere mi hazırlansın, savaşa mı hazırlansın? Üstüne üstlük ‘paralel yapı’ mücadelesi mi yapsın?

Hani derler ya, ‘’zor dostum zor’’; hakikaten Davutoğlu yerinde şahsen ben olmak istemem..


Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: