13 Kasım 2013 Çarşamba

Yaşama dair dip notlar.. (Bölüm-1)


Yaşım 51 olup tecrübelerimi paylaşma gereksinimi duydum. Çünkü belki benden daha genç birileri okur ve geleceğini yön verirken esin kaynağı olabilir..

Yaşamın evrelerini çocukluk, gençlik, eğitim, evlilik, olgunluk ve yaşlanma şeklinde ayırabilirim..

Çocukluk konusunda ahkam kesmem mümkün değildir. Çünkü hangi ülkede, hangi şehirde, hangi anne-babadan dünyaya ‘merhaba’ diyeceğimizi irademiz karar vermiyor.. Kısaca nasıl bir çocukluk yaşarsak yaşalım, kader diyelim ve geçelim..
Yaşamımızın geleceğinde nasıl bir sağlık ve fiziki sorunlara muhatap kalacağımızı anne-babamız neredeyse yüzde 80-90 belirleyicidir.. Çünkü anne-babamızın yaşadığı kronik (diabet, tansiyon, kalp, beyin gibi) sağlık sorunları, öyle de, böyle de genetik mirası size de geçecektir.. Ne kadar korunsanız da, buna karşı koymanız mümkün değildir. En fazla geciktirebilirsiniz.. Hani anne-babanız bu tür kronik rahatsızlığı 50 yaşında yakalandıysa; süper ve ultra önlemlerle belki 60 yaşa öteleyebilirsiniz..
Hele havası zehirli şehirde yaşıyorsanız, GDO değiştirilmiş hazır gıdalarla beslenip büyütüldüyseniz; büyük risk taşıyorsunuz anlamına gelir.. Baştan söylediğim gibi çocuk olarak yazgınıza razı gelmekten öte yapacağınız hiçbir şey yoktur.     

14 yaşından itibaren özgün irademiz tam kapasiteyle devreye girmese bile yönümüzü belirlemede artık söz sahibidir.. Yaşadığımız ve özgün irademizi etkileyen öğeleri aile, mahalle, okul ve arkadaş çevremiz diye sayabilirim..
Gençlik dönemi olarak da adlandırabileceğimiz 14-24 yaş arası yaşamımızın kalan evrelerinin (eğitim, evlilik, olgunluk, yaşlanma) tanzimini ve oluşumunu belirleyecektir. Her şeyin başlangıcı bu dönemdir.

Neyse bu yazıyı bir sindirin; gelecek bölümde gençlik bölümünü anlatmaya devam edeyim..


Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: