30 Eylül 2013 Pazartesi

Demokratikleşme paketi


Aslında bu yazıyı kurgulamak benim için çok zor oldu.

Bugün canlı olarak TV’den Başbakan Erdoğan’ın ağzından ‘demokratikleşme paketini’ izledim ve içim cız etti..

Neden mi?

Yahu kendini solda tarif eden ya da öyle olduğunu iddia eden bir parti bu işte yokken; dindar muhafazakar bir partinin cesaretli, bir o kadar cesur adımlarla ülkeyi reforme etmesi, yenilemesi ne büyük tenakuzdur..

Dünyada ve normali bu tür uzun yıllara dayanan kökleşmiş sorunları çözme iradesi gösteren ya sosyal demokrat ya da sosyalist partilerdir..

Gel gör ki, Türkiye’de akıllar karışık, zihinler çarpışık ve partilerden beklentiler sanki yer değiştirmiştir.

1923 yılında kurulan Cumhuriyet, 90 yıl sonra daha özgür, daha demokratik olma iddiasıyla bambaşka bir kozaya bürünüyor..

Açıklanan demokratikleşme paketi karşısında daha hala laga luga yapanlara ve kendilerini solda konumlandıranlara; bir kez zihin dünyalarını kontrol etmelerini isterim..

Dağılan ve çöken bir imparatorluktan doğan Türkiye Cumhuriyeti devletinin 90 yıldır süren korkuları bitmeli ve kendine güvenmelidir.

Bu CHP’de yol ayrımını gelmiştir. Yeni CHP sloganının içini dolduracak yani ya değişecektir ya da sandığa gömülecektir.. Çıkış yok, durumu idare etme yok, yıllara dayanan hamaset sermayesi yok, hepsi bitti artık..

Ha paket yeterli mi?

Asla yeterli değildir. İşte tam da bu yüzden yetersizliğini ve daha fazlasını isteyen CHP istiyorum ben..

Hadi MHP’yi anlıyorum ve duruşunu ideolojisini uygun buluyorum.

Ya CHP’ye ne demeli?

Nerde durduğu belli değil, konumlaması karmakarışık, bin ağızdan bin ses çıkıyor..

Bir parti düşünün ki, anayasa çalışmalarında sen niye daha demokratsın diye itham ediliyor ve parti suçu işlediği iddia edilebiliyor.. Atilla Kart, Süheyl Batum kavgasını Google’dan bir inceleyin bakalım, ne göreceksiniz, ne okuyacaksınız, nasıl şaşkınlığa uğrayacaksınız..

Paket örneğin 30 olan özgürlüğü alanını 40 çıkarmıştır, keşke 100’e çıksa ama dindar-muhafazakar bir parti ancak bu kadar reform refleksi gösterebilir..

Bir de paketin PKK dayatması ithamı vardır. Yahu kardeşim! Özgürlük geliyor, isterse şeytandan gelsin, ister melekten, ne fark eder ki, yeter ki gelsin.. Daha özgür olmaktan daha güzeli ne olabilir?

Ben ilada özgürlükten yoksun kalayım diye ortaya çıkmak, yani aksini düşünmek zihinsel şizofrenliktir..


21 Eylül 2013 Cumartesi

Burdur CHP Başardı..




Nihayet mutlu sona ulaştık. Demokrasinin nimetlerinden olan kendi adayını kendi belirleme özgürlüğünü ve tercihini kullandık.

Malumunuz Burdur CHP Belediye Başkanlığı için 6 aday adayı vardı. Burdur’da yaşayan CHP’li üyelere sandık kondu ve bu 6 adaydan birini seçmesi istendi.

Tam bir heyecan ve şenlik havasında yaklaşık 1.200 üye 5 ayrı sandıkta oy kullandı ve Burdur CHP Belediye Başkan adayını belirledi.

Bu önseçim yarışını, Burdur CHP Belediye Başkan Adayı Eczacı Ali Orkun; oy kullanan CHP’li üyelerin teveccühünü ve en fazla oyunu toplayarak kazandı.

Öncelikle 30 Mart 2014 tarihinde 2 dönemdir kaybedilen Burdur Belediye Başkanlığı’nın tekrar kazanılacağına olan inancımı ifade etmek isterim..

‘’Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmek’’ temel prensibimdir. Yıllardır dillendirdiğimiz aday belirlemede halka sorulması yani önseçim yapılması talebimiz nihayet gerçek oldu. Örgüt lideri olarak CHP Burdur İl Başkanı Sayın Süleyman Erman, bu iradeyi ortaya koydu, ısrar etti ve başardı. Kendisini tebrik ediyorum ve kutluyorum.
Hele seçim sonra CHP Genel Merkezi temsilcileri önünde yaptığı konuşmada; ‘’Örgüt olarak sandıktan çıkan belediye Başkan adayımızın tam olarak arkasındayız ve destekliyoruz’’ demesi takdire şayandır. Çünkü artık Ankara’dan aday belirlemeye müdahale edilme olasılığı neredeyse sıfırı inmiştir.


CHP Yeşilova İlçe Başkanı’mızla yaptığım kısa görüşmede; ‘’aynı şekilde Yeşilova ilçesinde de sandık konacağını ve belediye başkan adayının belirleneceğini’’ öğrendim ve çok sevindim.. Sandık demokrasinin hele CHP gibi demokrasiyi özümsemiş parti için önseçim; ‘ekmek-su’ kadar gereklidir ve yaygınlaşmalıdır.

Ömer ÖZDAMAR
Bucak-BURDUR


17 Eylül 2013 Salı

Mustafa Sarıgül önce İstanbul, sonra Ankara’da


Kim ne derse desin Sarıgül-Kılıçdaroğlu satrancında son hamleler yapıldı ve kazanan belli oldu..

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun artık manevra yapacak ne hali kaldı ne de zamanı kaldı..  

Sonuç olarak CHP’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül olacaktır.

Ne Gürsel Tekin’in ne de Kılıçdaroğlu’nun itiraz edecek argümanı hiç kalmadı. Özellikle tabanın Sarıgül demesi CHP’de herkesin elini kolunu bağlamaktadır.

Sarıgül cephesi öyle akıllı, öyle bilinçli strateji izledi ki, CHP kurmayları asla karşı strateji geliştiremedi..

CHP MYK toplanacak, ihraç edilen üyelere genel af çıkaracak ve bu kararı CHP Parti Meclisi’nde onaylatacak..

Böylece Sarıgül’de hem üyelik yenilemesini, hem de belediye başkanlığı adaylığını ilan edecektir.

Ha bu saatten sonra CHP Yönetimi bu işi rafa kaldırabilir mi?

Kaldırabilir ama kendi ayağına kurşun sıkar ya da intihar eder..

Çünkü o durumda Sarıgül tüm kozları eline geçirmiş olacaktır. ‘’Çok istedim ama engellediler, ben de kendi partimden İstanbul Belediye Başkanı olacağım’’ diyecektir.

İşte o zaman yandı keten helva misali CHP, hem İstanbul’u kaybedecek hem de oy kaybedecektir..

Ama öyle ama böyle Mustafa Sarıgül Ankara’ya gelecektir..

Son bir not: 'Seçim Şarkısı' da vardır..

İstanbul sıra bizde
Zamanı geldi işte
İyi günde kötü günde
Çare Sarıgül'de
İstanbul sıra bizde
Zamanı geldi işte
İyi günde kötü günde Çare Sarıgül'de
Zamanı geldi, zamanı geldi
İstanbul'da Sarıgül zamanı geldi
El ele verelim, birlik olalım
İstanbul'a en güzeli sunalım
Zamanı geldi, zamanı geldi
Mustafa Sarıgül zamanı geldi

8 Eylül 2013 Pazar

2020-Olimpiyat Adayı İstanbul ne oldu? Fiyasko..


Hani laf olsun diye yazmadım, bildiğimiz, öngörümüz var ki iddialı konuştum..
Oylamadan bir gün önce, bakın sosyal medyada neler dedim?

2020 Olimpiyatlarını bence Tokyo alacak.. Demedi demeyin..24 saat önce ilan ettim hala ısrarlıyım..

İstanbul 2020 olimpiyatlarını alırsa; twitter'da ROK (Rasim Ozan Kütahyalı) gibi anıracağım..

2020 Olimpiyatlarını bence Tokyo alacak.. Demedi demeyin..

Olimpiyatların ruhunu spor oluşturur.. Özellikle en çok madalya dağıtılan yüzme, atletizm ve jimnastik dalları olimpiyatın ana gövdesini oluşturur..

Tanıtımlara şöyle bir göz ucuyla baktım, zaten o noktada bile kaybedeceğimiz kesindir. Tokyo şehri tanıtım ağırlığını sporcuya vermiş, İstanbul tarihi güzelliklerine vermiş.. Arkadaş orası turizm tanıtım yeri değil ki aksine olimpiyat şampiyonu olmuş sporcuların boy göstermesi gereken sahnedir..

Ha burada İstanbul şehrinin hiç suçu yoktur, tek suçlusu bu ülkeyi yıllardır yönetin sağ cenah siyasetçileridir..

Özellikle son 10 yılda 20 milyon gençlik spordan tamamen uzaklaştırıldı. Alınan fetvalar, söylenen laflar sporla ilgilerini fiilen kesti.. Varsa yoksa din.. Yaz tatili olur, çocuklarımız spor okulları yerine tarikatların cemaatlerin okullarında din bilgisi, dini yaşam öğretilir.. Okullara seçmeli ders konulur, aman ha dini dersleri mutlaka seçin, zaten diğer derslerin öğretmeni yok ya da sınıf açmak için yeterli öğrencisi yok denir.. Oysa her öğrencimiz zorunlu olarak hem ortaokulda hem de lisede mutlaka bir spor dalıyla iştigal edecek, öğrenecek, çalışacak dense ne olur?

Olmaz, çünkü dindar gençlik yetiştireceğiz ya, külli olmaz..

Yahu bazı şehirlerimize yanlışlıkla da olsa kapalı yüzme havuzu yapılıyor, bu havuzdan çocuklarımız, gençlerimiz nasıl yararlanır, nasıl başarılı olur yerine kızlar, erkekler nasıl aynı anda havuzda yüzemezlerin hesabı, matematiği yapılıyor abi.. Kafa bu, vizyon bu işte..

Herkes yaşadığı ile, ilçeye, beldeye, köyüne baksın ve 10 ile 20 yaş arası herhangi bir spor dalıyla uğraşan bir insan göstersin bakalım; inanın, bir elin parmağını geçmez.. İstisnai olarak sporla ilgilenen kızlarımız, erkelerimiz de maalesef hileye başvuruyor ve dopingli çıkıyor..

Ondan sonra kalkmışsın dünyaya olimpiyat vizyonu açıklıyorsun ve talip oluyorsun..

Olimpiyat üyelerinin neredeyse 3/2’si inanmıyor veya inandırıcı bulmuyor ki oylamada 30-60 kaybediyorsun..

Yeryüzünde neredeyse tüm insanlar yaşam akışını belirlemede bilimi referans alıyor, sen ise dini referans alıyorsun..

Çare ise 2028’i hedef alarak; en az 100 bin yüzücü, 100 bin atlet, 100 bin jimnastikçi yetiştir, en iyilerini olimpiyata gönder, madalyaları topla, işte o zaman göğsünü gere gere ben İstanbul-2028 olimpiyatlarını istiyorum diyebilirsin..

Bu hükümet yapabilir mi?

Mümkünatı yoktur, çünkü doğduğu,büyüdüğü yaşadığı çevrenin oluşturduğu genetik kodlar müsaade etmez.. Yani istese bile yapamaz..

Sayın Başbakan Erdoğan, kendi ağzıyla söyledi..

Ne dedi?

‘Ben çocukken ve gençken futbolla uğraşıyordum ama rahmetli babamdan habersizdi çünkü izin vermezdi..’

Daha üstüne söylenecek söz kaldı mı?

Benim ne demek istediğim anlaşılabildi mi?

Tavsiyem ise bir daha ne olimpiyatlara aday olun ne de bu işlere soyunun.. Hem kendinizi hem de ülkemizi rezil etmeyin.. Sizler bildiğiniz işi yapın, yani ormanları kesin, suları kirletin, bol bol bina dikin.. Bu arada 4-4’lük dindar nesil yetiştirin..

Saygılarımla..


Ömer ÖZDAMAR Bucak-BURDUR