3 Ağustos 2012 Cuma

Suriye krizi ve ajandası olmayan Türkiye..


Son gelişmeler ışığında kanaatim odur ki, Türkiye’nin kendine ait bir ajandası hiç yoktur..



Ajanda sözcüğünden kastım şudur: Santraç oynayanlar bilirler, bir hamle yaptığın zaman bu hamlenin karşılığını öngörmen ve en az 3-4 hamle sonrayı hesaplaman lazımdır.. Yoksa küt diye mat olursun..



Suriye konusunda Türkiye diplomatlarının, askerlerinin, istihabaratçılarının çizdiği ve hayata geçirdiği bir ortak ajanda kesinlikle yoktur..



Anlık, günlük olayların peşinden sürüklenen, oradan oraya savrulan bir görüntüyle uluslararası arenada çok komik resim veriyorlar maalesef..



Herkesin bildiklerini kısaca özet geçeyim isterseniz.. AK Parti iktidarı yaklaşık 1 yıldır Esad gitmeli diye kıyameti kopardı, sınırlarını sonuna kadar açtı, kimin girdiği, kimin çıktığı, hatta niye geldiği, tekrar niye gittiği belli olmayan 50 bine yakın mülteci sınırımıza toplandı, bu durum dünyaya anlatıldı, Ünlü Hollywood Yıldızı Angeline Joly bile mülteci kamplarını ziyaret etti.. Dağınık Suriye muhalefetini İstanbul’da defalarca topladı, bir araya getirdi, Esad’ın gitmesi için birlik yaptı, muhalif savaşcılara silah, mühimmat yardımı direk veya endirek sağlandı, bu arada hala bilemediğimiz nedenle savaş uçağımız düştü, derken Kuzey Suriye sınırlarında yer alan şehirlerde Suriyeli Kürtler yönetimi ele geçirdi, çok kızan Türkiye Barzani’ye yardım için gitti, falan filan..



Şimdi bu arızalı gidişin neresine düzelteyim abi?



Acemilik desem değil, 10 yıldır iktidardır..



Gizli bir ajandayı uyguluyor desem keşke ama yok..



Ne var peki?



ABD’nin oyuncağı haline gelmişiz ama haberimiz yoktur..



1920 Sevr Antlaşması’nın bir bölümü 100 yıl sonra hayata geçiyor..



Nasıl?



Suriye’de halk kendi kaderini kendisi çizsin diyen Sayın Başbakan aynı zamanda Suriye bölünmesin diyor ya.. Diyor ama bölüneceği besbelli olduğunu söylemiyor..



Suriye’nin Kuzey sınırı Suriyeli Kürtlerin hakimiyetine geçti ve özerk oldular bile, aynı Kuzey Irak’ta olduğu gibi.. Hani derler ya, tarih tekerrürden ibarettir.. Irak’ın kopyası Suriye..



Hep beraber göreceğiz ki, savaşın sonunda Halep Sünnilerin hakimiyetine geçecek, Şam Şiilerin yani Esad taraftarlarının elinde kalacak, Kuzey zaten Kürtlerin elinde defacto olarak tutulacak..



İşin kötü yanı savrulmuş, dağılmış Türkiye siyaset ve diplomasi uygulayıcıları hala saçma sapan iş yapıyorlar..



Ne mi?



Suriye sınırında tanklarla manevra yapıyorlar.. Bu durum üzerine ABD bastı fırçayı ve otur oturduğun yerde mealinde resmi açıklama yaptı.. Argo tabirle mal batıya kaymış, sen de çıkmışsın, heyt ne oluyor diye efeleniyorsun.. Geçmiş olsun artık:J)



Rusya, Çin, ABD, Fransa, İngiltere çoktan anlaştılar.. Suriye’de ne olacağına karar verdiler bile.. Denklemin dışına itilmiş Türkiye’de orta yerde dolanıp duruyor..



Peki, Türkiye treni nerede kaçırdı?



RF-4 Savaş Uçağımız düştüğü zaman..



Nasıl?



Suriye devleti resmen uçağı düşürdüğünü kabul etti ya, aslında o kabul ediş şu anlama geliyordu: Gel bize müdahale et, daha fazla kan dökülmesin, yeni oluşumu kur ve git.. İlaveten sınırlarına dayanmış 50 bin mültecinin varlığıyla uluslararası meşruluk sağlanmış ve müdahale gerekçesi doğmuş..



Ancak dünyanın efendisi ABD atılacak bu adıma izin vermedi ve Türkiye o fırsatı geri tepti..



Şimdiden sonra yapılacak bir şey kalmamıştır. Havanda su dövmekten öteye geçmez..



Peki, Türkiye’nin Suriye konusunda ajandası olduğuna hala inanıyor musunuz?



Ben inanmıyorum, inan varsa inanmaya devam etsin arkadaş.. Ne diyeyim başka?:J)
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: