15 Mart 2012 Perşembe

Sivas Madımak trajedisinin sorumluları..


Hani Sivas Madımak otelinin yakılması sonucunda 37 yazar-şair ve aydın insan katledildi ya.. Davası geçen gün zaman aşımından düştü ya.. Siyasetçisi, sivil toplum kuruluşları kısaca herkes görüşünü açıkladı ya.. Kimisi zamanaşımı olmasın, kimisi kaçan 5 kişi bulunsun, kimisi şöyle olsun, kimisi böyle olsun gibi görüş söyledi ya..

Ben olayın olduğu Temmuz-1993 tarihinde de aynı şeyi düşünüyordum, bugün de aynı kanaati taşıyorum. Trajedinin 2 ayrı sahada suçluları vardır. İlki sürü psikolojisiyle hareket eden otelin perdelerini ateşe veren kişi ya da kişilerdir.. Bunlardan bazıları yakalanmış, yargılanmış, mahkum olmuş, kimisi de firari durumda yakalanamamış ve zamanaşımından davası düşmüş..

Esas yargılanması gereken bizzat devletin kendisidir. Çünkü yurttaşlarını koruyamayan, facianın önlenmesi için hızlı karar ve gerekli tedbirleri alamayan devletin o dönemki sorumlularıdır..

Kim Bunlar?

1. sırada Sivas Valisi, Sivas Emniyet Müdürü, Sivas Garnizon Komutanı,

2. sırada İçişleri Bakanı,

3. sırada Başbakan,

4. sırada Cumhurbaşkanı..

Gerçi Cumhuriyet tarihimizde bu tarz hukuksal geleneğe bir türlü sahip olamadık ama bir yerden başlamak gerekmez mi?

Bana göre sürü psikolojisiyle hareket eden, dolduruşa ya da gaza gelen insanların yargılanmasından, ihmali olan devlet görevlilerinin soruşturulması ve yargılanması gelecek adına çok daha değerlidir, çok daha anlamlıdır…  

Gelin 2 Temmuz 1993 günü neler oldu, bir anımsayalım mı?

Uzun ve sıcak bir Cuma günüdür.. Yerel basının Çarşamba, Perşembe ve Cuma günü tahrik edici yayınları vardır. Cuma Namazı’na müteakip ufak tefek toplanmalar, kovalamalar, bağrışlar, çağrışlar oluyor, sürekli provoke edici fısıltılar yayılıyor, her geçen dakika, her geçen saat sürü psikolojisiyle hareket eden yığınlar, kitleler kar topu misali büyüyor, büyüyor, büyüyor..

Bu hareketlenmeler nerede oluyor? Bir vilayetimizin tam göbeğinde yani Sivas merkezinde..

Vilayetin en büyük sorumlusu kimdir?

Vali.

Kime bağlıdır?

İçişleri Bakanına.

Neyse kalabalık kitle tam 7-8 saat şehir merkezinde oradan oraya savruluyor ve Madımak otelinin önüne geliyor. Belki 1-2 saat otelin önünden kalabalık ayrılmıyor. Ne polis ne de asker kalabalığı otelin önünden dağıtamıyor ya da dağıtmıyor.. Derken molotof atılıyor, otelin perdeleri tutuşuyor ve yangın çıkıyor. Sivas’ın misafiri ozan, şair, yazar otel içinde kimisi dumandan boğularak, kimisi yanarak öldüler.. Yangını söndürmek isteyen itfaiye sokulmuyor, yanaştırılmıyor, su hortumu kesiliyor, otelden bir şekilde çıkmayı başaran Aziz Nesin, itfaiye eri tarafından tartaklanıyor ve yardım etmekten imtina ediliyor.. Velhasıl insanlık, vicdan, merhamet  o dakika, o saat artık devre dışı kalıyor.. Tüm bu olup bitenlerde asayiş ve güvenlikten sorumlu devlet görevlileri sadece izliyor..

En başta o dönemin Sivas Valisi, Emniyet Müdürü, Garnizon Komutanı soruşturulmalı, yargılanmalı ve görev kusurları oranından cezalandırılmalıydı.

Yapıldı mı?

Hayır..

O zaman gerisi laf-ı güzaftır..
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

1 yorum:

Gamze Ceylan Mumcu dedi ki...

Size katılıyorum Ömer Bey çok güzelk yazmışsınız.Böyle bir topluluğun hararetini almak ve yatıştırmak, olabilecek şeyleri öngörüp tedbir almak devletin ordaki temsilcilerinin göreviydi.Bırakın tedbir almayı gözyumulmuş..Kaleminize sağlık.