25 Şubat 2012 Cumartesi

PARA-POLİTİKA-DİN Sistemine Direnmenin Faydası Yoktur..

Şimdi sistemin içinde yer alan bazı sözcükleri paylaşacağım..

PARA

KAR

FAİZ

SERVET

BORÇ

KREDİ

PİYASA

ELİTLER

SEÇKİNLER

PARA İMPARATORLUKLARI

BURJUVAZİ

DÜNYA BANKASI

IMF

PARA TEKELİ

MERKEZ BANKASI

DİĞER BANKALAR

AKSİYONLAR

ESTRÜMANLAR

EMLAK

TÜKETİCİ

OTOMOBİL

KISMİ REZERV

ŞİŞİRME

HAZİNE

TAHVİL

TAKAS

ELEKTRONİK ORTAM

İPOTEK

HACİZ

VERGİ

TÜREV KREDİ

KREDİ KARTI

MEVDUAT

ÖZSERMAYE

BÜTÇE

ENFLASYON

TÜKETİM

ÇILGINLIK

AÇGÖZLÜLÜK

KITLIK KORKUSU

BENCİLLİK

İÇGÜDÜ

DÜRTÜ

REKABET

RÜŞVET

GÜVENME

DÜRÜST

ETİK

TİCARET

İFLAS

KANDIRMA

DAVRANIŞ

BAĞIMLI

REFAH

ÇALIŞMA

MODERN KÖLELİK

BORÇLU İNSAN

BOYUN EĞMEK

HİZADA TUTULMAK

KORKAK KILINMAK

SANDALYE KAPMA

KISA ÇÖP ÇEKME

HAMSTER TEKERLİĞİ

YERLEŞİK TOPLUM

EKONOMİK KÖLELİK

EŞİTSİZLİK

İŞSİZLİK

YOKSULLUK

ÇARESİZLİK

AİLE VE ÇEVRE

ŞEHİR-METROPOL

VAR OLMAK

GÜÇ

ÇALMAK

DEMOKRASİ

SEÇİM

OYUN

REKLAM

İLLÜZYON

HAKİMİYET

İNANÇLAR

GÜNAH

KADER

YAZGI

BAĞIŞLANMA

KURTULUŞ

KOŞULLANDIRMA

SAVAŞ

MİLLİ

ULVİ

PARA-POLİTİKA-DİN

Bence yeryüzünde insanlara dayatılan sistemin her şeyi şu 3 sözcükte kilitleniyor.

PARA-POLİTİKA-DİN

Evet, bu içi derya gibi dopdolu sözcükleri anlamlandırabilen sistemi çözer.

Çözer de ne olur?

Ya sistem hemen dışarı atar ya da meczup muamelesi uygular..

Peki, nedir bu sistemin adı?

PARA-POLİTİKA-DİN Sistemi..

Bu sistemin beyni politika, kalbi para, iskeleti de dindir..



Direnmeyip, ne yapacağız peki?





20 Şubat 2012 Pazartesi

Yazı hamalının 5 yıllık muhasebesi..

2012 yılını yaşadığımız şu ayda geriye dönüp baktım ve 5 yıl içinde ‘neler yapmışım, neler ortaya çıkarmışım, internet ortamına neler bırakmışım?’ diye soruları yanıtladım.



2007 yılında başladığım yazı hamallığı macerasına, 2008 yılında blog yazılarımdan derlediğim ilk kitabımı çıardım ve piyasaya sürdüm. ‘Normal Ötesi Aşk’ isimli kitabımı birçok yazar-çizer, okur-sever arkadaşlarıma, dostlarıma ulaştırdım. Şu oldu, bu oldu ama popülist kültürümüzün hakimiyetinde olan bu piyasada ürün eskidi, yenisi beklendi.. Elbette bu kitap da rafların en gerisine düştü. 2009 yılında ‘Normal Ötesi Aşk-2’ kitabını derledim ve insanların beğenisine sundum. 2012 yılında ‘Normal Ötesi Aşk-3’ kitabını kurguladım, toparladım ve yayına hazır hale getirdim ancak bu kez farklı yol izledim. Reel sayfa halinde bastırmadım ama sanal olarak sayfaları insanların okuması için internet deryasına bıraktım.. Eskimeye karşı direniş göstergesi olarak basılı kitaplarım dahil her 3 kitabı da internet ortamında yayınladım ve son hamlemi de böylece noktaladım.



‘Normal Ötesi Aşk’ kitabımı okumak isterseniz, işte link burada……









‘Normal Ötesi Aşk-2’ kitabını okumak isterseniz, işte link burada……


İkinci 5 bölüm:








‘Normal Ötesi Aşk-3’ kitabını okumak isterseniz, işte link burada……









İflah olmaz anti-kapitalistim. Bunu söylemek elbette hem yetmez hem de bir mana ifade etmez. Karşı olduğum argümanın önüne başka bir argüman koymam gerekiyor. Tabi şimdiye kadar binlerce düşünür-aydın insanlar söylemişler, söylüyorlar, söyleyecekler.. Ben de kendi çapımda düşünce dünyasına kırıntı olmaya çalıştım. Kısaca diyorum ki ‘Kapitalizm’in kalbi paradır. Para olmazsa kapitalizm ölür.’ Bu çerçevede Anti-kapitalist etiketiyle çareler arıyorum.. Hazırladığım 4 bölümlük yazı demeti aşağıdadır.











Yaşama dair çok konuşulan mevzular vardır… İşte aldatma, aşk, fal, bakma, arı, dostluk gibi..






Bloglarım hep buradadır..





Yunanca öğrenmek isteyenlere başlangıçtır..




Bakalım, gelecek 5 yıl içinde yazı hamallığım, beni hangi noktalara sürükleyecektir? Kim bilir, yaşam akışı ne düşüncelere gebedir?


9 Şubat 2012 Perşembe

Demokrasilerde kontrolsüz güç, güç değildir..


Türkiye, gündem oluşturmada herhalde dünya rekoru kırar.. Hele bugünlerde herkesin başı döndü yahu.. Dün (07 Şubat 2011) akşam saatlerinde Hürriyet Ankara Muhabiri bombayı patlatıyor. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer 2 MİT görevlisi şüpheli olarak Beşiktaş Özel Yetkili Savcıya ifade vermek üzere çağrıldığı iddiası yayılıyor..

Derken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı haberi yalanlıyor ve ‘’yok, öyle bir şey, olsaydı haberim olurdu’’ diyor.

Derken, İstanbul Başsavcı Vekili haberi doğruluyor ve ‘’evet, Hakan Fidan ifadeye çağrıldı’’ diyor..

Derken, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde operasyon yapılıyor ve İstihbarat ile Terörle Mücadele Şube Müdürleri görevden alınıyor..

Derken, Başbakan Yardımcısı Arınç, ‘’hem aklım almıyor, hem de ifade için izin alınması gerekiyor’’ diyor..

Derken, MİT ile İstanbul Emniyet savaş yapmış, hükümet, MİT’in yanında yer almış ve koltuklar gitmiş diyor.. (M.A.Birand)

Derken, Adalet Bakanı İstanbul'a gelmiş, savcılarla ilgili inceleme yapacakmış deniyor.  (Ahmet Hakan-CNNTÜRK)

Derken, KCK operasyonu sırasında MİT muhbirleri yakalanmış, bunları MİT kaçırmış, Savcılık ve polis bunu soracakmış deniyor. (M.A.Birand)

Derken, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Beşiktaş adliyesine gitmeyecek iddiası yayılıyor.. (TGRT Haber)

İçimdeki soru şudur: Peki, Hürriyet Muhabiri Arda Akın, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığını nasıl haber aldı? Savcı mı haber verdi? Başka biri mi sızdırdı? Önemli bir sorudur bu!

Derken, Ceza Hukukçusu Profesör aynen şunu söylüyor: CMUK 250. Madde’ye göre ‘’örgüt ve terör’’ suçlarında özel yetkili savcılar herkesi sorgulayabilir. İlaveten şunu söylüyor: Anayasa maddesinde yer alan ve Genelkurmay Başkanı-Kuvvet Komutanları Yüce Divanda yargılanmasını söylerken bile özel yetkili savcıyı bağlamıyor ve Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ sorgulanıyor..

Gelelim benim şahsi düşünce ve yorumuma: Düzeltmek isteyene çare basittir. Nasıl mı? CMUK 250. Madde’yi yeniden yazarsın ve TBMM’den yasa haline getirirsin, yargı da bu yeni yasayı uygular. İktidar maalesef şimdiye kadar özel yetkili savcıların ve mahkemelerin sorumluluklarını ve alanlarını sarih, net, anlaşılır olarak düzenlemedi, aksine sürekli yargının bağımsızlığına dem vurdu.

Dikkatimi çeken başka bir husus ise MİT Müsteşarını, özel yetkili savcıya ifade vermesi için yapılan davetin; resmi yazılı tebligat yerine telefonla yapılmasıdır. Böyle bir usul var mıdır, bilemiyorum

Hele iddia edildiği gibi PKK ile yapılan OSLO görüşmesi suçlamasıyla MİT Müsteşarının ifadesi alınırsa; yandı keten helva dersek komik olmaz.. Çünkü o zaman Başbakan bile ifade verebilir. Neden mi? Ehee o dönem Başbakan Müsteşar Yardımcısı olan Hakan Fidan, o görüşmelere kimin emriyle gitti?

Son söz: İktidarın göz yumduğu kontrolsüz yargı gücü, galiba iktidarın kendini hedef aldı.. Hele bir uçuk komplo senaryoya göre bu yaşananlar, Cemaat-AK Parti çatışması ise hakikaten ortalık duman olur..

3 Şubat 2012 Cuma

Demokrasi ve balans ayarı..


Önce kabaca fikrimi söyleyeyim, sonra ayrıntılı düşünce analizime geçeyim..



Sayın Başbakan Erdoğan’ın, öfkeli siyaset yapmasına eyvallah, İmam Hatip mezunlarına olan özel ilgisine eyvallah, AK Parti lideri olarak muhafazakarlığı ve dindarlığı savunması eyvallah.. Fakat ‘’siyasi hedeflerinin dindar ve muhafazakar gençlik yetiştirmek olduğunu’’ söylemesine ‘eyvallah’ diyemem ve hele bir dakika derim..



İsterseniz 2 ayrı kesimden kısa bir düşünce serpintisi alalım.. Önce

İslamcı yazar İhsan Eliaçık, bakın bu konuda ne diyor?



Başbakan Erdoğan'a "senin görevin inançlı nesil yetiştirmek değil. Özgürlüklerin önünü açmak. Nesli yetiştirecek olan ailelerdir ve Erdoğan'ın bu sözünü totaliter buluyorum. İktidarın görevi insanları dönüştürmek değildir. Devletin ve iktidarın böyle bir görevi yoktur. Siz halkın önünü açmakla mükellefsiniz. Halk kendi çocuklarını istediği gibi yetiştirir. Dindar gençlik yetiştireceğiz demekle Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz demekten hiç bir farkı yoktur. Bu tür gençleri ilgili sivil toplum kuruluşları yetiştirir. Bu sizin işiniz değildir. Bu toplumda Müslüman var. Hıristiyan var.’’ dedi



Şimdide Liberal kesimin idollerinden olan Hasan Cemal ne diyor?


Erdoğan, hedeflerinin dindar ve muhafazakâr bir gençlik yetiştirmek olduğunu söylüyor. Öyle mi?  ‘Atatürkçü gençlik’ten sonra sıra ‘dindar, muhafazakâr gençlik’te mi? Devlet şimdi bunu mu iş edinecek?



Tamam, şimdi benim nihai analizime sıra geldi..



Şimdi siyasetçiler 3 kez arka arkaya iktidara gelince, hele bir de oylarını artırınca şaşar, beşer, siyasi hırslarının kurbanı olur. Demokrasilerde bu tür demokrasi ve özgürlük dışı çıkışların balans ayarını ana muhalefet regülasyon eder.. Daha da sınırı zorlarsa anayasa koruma görevini üstlenen Anayasa Mahkemesi devreye girer.. Siyasetçiye balans ayarını yapar ve demokrasi sınırlarına çeker..



Nerede?



Gelişmiş ve ileri demokrasilerde..



Sayın Başbakan Erdoğan, dindar ve muhafazakar gençlik yetiştirmek için bir sonra ne yapması gerekiyor? Milli Eğitim Bakanlığı yerine Dindar Eğitim Bakanlığı kurulması kaçınılmazdır. Gençlerin eğitimini planlayan, programlayan bakanlıkların isimleri dindar ve muhafazakar bakanlık olarak hemen değiştirilmesi lazım..



Demokrat ve özgür genç yetiştirelim diyeceğimize; dindar ve muhafazakar genç yetiştireceğiz diyen Sayın Başbakan, demokrasi ve özgürlük yanlısı olur mu?



Sayın Başbakan Erdoğan, demokrasi elbisesi giydirilmiş, totaliter olma yolunda hızla ilerlemektedir.



Demokrasi ve özgürlük yanlısı olanların işleri çok zordur. Yandık ki ne yandık.. Yağmurdan kaçarken sanki doluya tutulacağız..



Hani balans ayarı çeken TSK artık Silivri’de ya, yetmez ama evet diyerek yargının da iktidar üzerindeki tahakkümünü yıktık ya, ana muhalefeti kendi iç sorunlarına sıkıştırdık ya, STK’ları tamamen AK Parti tarafına yığdık ya..



Ehee nasıl olacak bu ileri demokrasi ve yüksek özgürlük?