17 Ağustos 2011 Çarşamba

Geciken adalet asla adalet değildir…



Anlatacağım süreç bizzat kendimle ilgilidir. Kısaca mahkeme, dava, hakim, savcı, avukat, davalı, davacı gibi terimleri yaşayarak tanıdım, gördüm, öğrendim, elbette kanaat edindim…

Yazıma başlamadan ‘Allah kimseyi mahkeme kapılarına mecbur bırakmasın ve düşürmesin’ dileğimi söyleyeyim. Yolunuz has bel kader düşerse bilin ki yandınız, hem de ne yandınız!

Şimdi hemen dava sürecinin nasıl yaşandığını özetle anlatayım…

Yıl 2004 Haziran ayı, aslında inşaatı bitmiş, üyeleri içine oturmuş ama şahsi tapuları alınmadığı için kooperatif tüzel kişiliği sürerken; kooperatif müdürü zimmete para geçiriyor, sahte çek keşide ediyor…

Kooperatif müdürü bu gayri yasal işleri yaparken kooperatifin ücretli muhasebecisini atlatıyor, kooperatifin denetçilerini atlatıyor, tüm kooperatif üyelerini atlatıyor…

İçinde benim de olduğum 3 kişilik kooperatif yönetim kurulu, Mayıs-2004 ayında bu gayri yasal işlemleri tespit ediyor, takriben 20 bin TL’lik zimmet çıkarılıyor, bir tutanakla kayıt altına alınıyor, karar defterine işleniyor, tüm kooperatif üyeleri bilgilendiriliyor, kooperatifin avukatı vasıtasıyla savcılığa suç duyurunda bulunuluyor… Müdür firar ediyor, hakkında arama kararı çıkartılıyor, dosyası ağır cezaya havale ediliyor…

Neyse Haziran-2004 ayında olağan genel kurul yapılıyor, 20 bin TL açık dahil her şey tekrar anlatılıyor, bilanço ibra ediliyor ve yeni yönetim geliyor. Kooperatif üyelerinin kızgınlığı ve öfkesi kabarıyor, Ağustos-2004 ayında olağanüstü genel kurul yapılıyor, eski yönetim kurulu, denetim kurulu ve firari müdür hakkında mahkeme kararı çıkıyor.

2002, 2003 ve 2004 yıllarına ait kooperatifin 40 bin TL küsur açık olduğu ve zarara uğratıldığı iddiasıyla Ekim-2004 ayında asliye hukuk mahkemesinde dava açılıyor.

İlk başlarda cahilliğimden dolayı avukat bile tutmadım. Çünkü ‘kooperatiften bir bardak çay bile içmedim’ diye kendimden o kadar eminim ki… Mahkeme süreci işliyor, işte oraya müzekkere yaz, buraya sor, bilirkişi raporu falan derken 1 yıl geçti, hakim tayin oldu. Yeni hakim tekrar davaya bakmaya başladı. Malum klasik yazışmalar yine devam etti…
Bu arada 2005-Şubat ayında asliye ceza mahkemesine; yeni yönetim kooperatifin eski 3 yönetim kurulu üyeleri (Benim de bulunduğum) hakkında cezai dava açtı. Burası da bilirkişi raporu istedi, diğer dosyayı istedi, firari müdürün yargılandığı ağır ceza dosyasını istedi falan derken 3 yıl geçti. 2008 yılında görevi ihmal olmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildi ve dosya temyize gitti…

Bu arada asliye hukuk mahkemesinde tazminat davası hala devam ediyor. Pat diye davanın hakimine atama çıktı mı?… Yeni 3 ncü hakim dosyaya bakmaya başladı, 4 bilirkişi raporlarının 3’ü kooperatif müdürü sorumlu demesine rağmen, 2009 yılı sonlarına doğru Türk Milleti adına karar veridi. Yönetim kurulundan 3 kişi, denetim kurulundan 2 kişi ve ağır cezada yargılanan ve fiili işleyen müdür ortak sorumlu görüldü. Bu kişiler tarafından yasal faizi ile birlikte 150 bin TL kooperatife ödenmesini hükmetti. Elbette dosya temyize gitti.

Ağır ceza da yargılanan müdür hakkında verilen kararda ise 4,5 yıl hapis, 38 bin TL para cezası...

Yıl 2011 oldu, aradan geçti tam tamına 7 yıl, hem ceza davasının hem de tazminat davasının dosyalarına Yargıtay’da kim bilir kaç yıl sonra sıra gelecek ve bakılacak…

Ben tabi, bıktım usandım. Yahu lanet olsun deyip kooperatifteki hissemi satayım, payıma düşen 25 bin TL ödeyeyim, bu işten kurtulayım…

Yok, olmazzzz…

Niye?

Siz 6 kişi müteselsilen borçlusunuz…

Eheeee

150 bin TL’yi ödersen bu işten kurtulabilirsin…

Diğer 5 kişi ne olacakmış?

Ben gidip onlardan alacakmışım.

Velhasıl bu kurtulma çabam da sonuçsuz kaldı ve özel arabama, kooperatif hisseme ihtiyati tedbir kararı kondu…

Şimdi eleştirme sırası geldi…

Böyle karar olur mu arkadaş? Tazminat davasına hükmederken şahıslar tek tek sayılır ve karşılarına yükümlülükleri yazılır. Bu yükümlülüğü getiren getirir, getiremeyen getiremezse cezai yükümlülüğe dönüşür. Hayır, 6 kişi müteselsilen sorumlusunuz demek ne demek oluyor? Hepiniz bir araya gelin, hükmedilen parayı ödeyin. Puhhh saçmalığın daniskasıdır.

Hiçbir kusurumun olmadığı apaçık belli iken başıma bu gelenler sonrası ben nasıl Türk hukuk ve adalet sistemine güvenirim… Asla güvenmiyorum.
Yahu gayri yasal fiilleri ben işlemedim, tam aksine işleyeni ortaya çıkardım ve tüm delilleriyle yargıya teslim ettim. Sonra hem suçlu hem de tazminata mahkum muamelesi gördüm. Bir puhhhh daha diyorum…

40 bin TL’lik tazminat davasına 7 yıl karar veremiyor, bu yüzden yıllık yasal faiziyle bu tazminat miktarı 150 bin TL’ye çıkıyor. Ödeyecek kişilerin bu gecikmede ne kusuru vardır. Arada farkı bence adalet bakanlığı ödemelidir. Öyle ya kararı 7 yıl geciktiren, 3 tane hakim değiştiren adalet bakanlığının bir mahkemesi değil mi? O zaman ana borcun üstüne eklenen yasal faizleri de geciktiren ödesin arkadaş! Mantık bunu emretmez mi?

7 yıl boyunca tüm bu yaşananlardan çıkardığım ve sizlerin kulağına küpe olması gereken önerilerime geliyorum şimdi...

1. Asla ama asla kooperatif gibi yerlere yönetim kurulu üyesi olmayınız. Sakın kanmayın şuna: yahu sen şeklen varsın, işleri işte başkan ve müdür yürütüyor, kafanı takma!… Sakın aldanmayın! Tam sorumlusunuz. Diyelim ki ters bir zamanınıza geldi, oldu-bittiyle yönetime girdiniz. Sakın açık peşinde koşup; toplumun menfaatlerini korumaya çalışmayın. İşte o zaman başınız feci şekilde derde girmiştir… Bırakın kim ne yiyorsa yesin… Kör, sağır, dilsiz olun!

2. Sakın mahkemelere düşmeyin! İşte ben yüzde 100 haklıyım, benim hiçbir suçum yoktur gibi teranelerle yol çıkmayın, tam bir hayal kırıklığına uğrarsınız. Avukatların katakülleleri, alavere-dalavereleri sayesinde bir anda kendini sanık sandalyesinde bulabilirsin. Sorunlarını mutlaka mahkemeye gitmeden çöz, uzlaş… Unutma, çok karlı ve avantajlı çıkarsın…

3. 2004-Mayıs ayında yönetim kurulu olarak müdür hakkında suç duyurusunu kooperatifimizin avukatı vasıtasıyla yaptık. Tüm bildiklerimiz paylaştık. 2 ay sonra yeni yönetim, eski yönetim hakkında dava açma kararı alınca aynı avukat bu sefer bizim karşımıza çıktı. Yani etik metik hikayedir. Önemli olan avukatın parayı almasıdır ve kazanmasıdır.

4. Sakın avukatınız olmadan davalara girmeyin, seni kimse dinlemez, karşı tarafın avukatı ne derse kayıt altına alınır, her şey başına kalır… Haberin ola!

Neyse artık ben unuttum her şeyi… Bunlar da yaşandı ve bitti benim için… Çünkü temyizden dönse bile yeniden dava, yeniden temyiz 5-10 sene daha geçer… Canım benim de süresi tahditli bir yaşam zamanım var… Hep bu davaya endeksli yaşayamam herhalde… ‘Ne hali varsa görsün’ dedim ve kafamdan sildim…

Tüm bu yaşadıklarımdan sonra bu bozuk hukuk ve adalet sistemimiz nasıl düzelir, sorusuna inanın! Hiç fikrim yok! Maalesef umutsuz tarafta yer alıyorum…

İşte söylediklerime kanıt olacak dosya numaraları:

Manavgat 1 nci Asliye Hukuk Mahkemesi dava numarası 2004/512, karar numarası 2009/677

Manavgat 2 nci Asliye Ceza Mahkemesi dava numarası 2005/261, karar numarası 2008/182

Yasa dışı fiilleri işlediği iddiasıyla yargılanan kooperatif müdürünün dosya numarası ise Antalya 1 nci Ağır Ceza Mahkemesi 2004/623, karar numarasını anımsayamadım…

Saygı ve sevgilerimle…
Ömer Özdamar/Bucak-Burdur/17 Ağustos 2011
Bu yazı daha önce counter kisi tarafından okundu.

Hiç yorum yok: